1
|
Tarih: 2003-04-02 14:04:53
hasanbilgin ( hasanbilgin@yahoo.com)
DEMİŞ Kİ:
artk ülke sevmenin bazı atandartları var
|
2
|
Tarih:
2003-04-02 14:14:02
hb ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam siz ölmediniz
|
3
|
Tarih:
2003-04-04 12:08:17
bünyamin ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
Değerli Hocam, uzun zamandır sizden haber alamadım ne yazık ki. okula ilk geldiğimde ilk işim sizin odanıza gitmek oldu
ama yerinizde başkalarını gördüm. ankara'da
olduğunuzu öğrenince içimden bir film şeridinin hızla geçtiğini (related to
my chance) farkettim. ama yapılacak da bir şey
yoktu. elbette ki bunun en iyisi olduğunu biliyorum.
fakat geçen gün 'sevgili'! çağdaş
arkadaşım gecikmeli de olsa selamınızı iletti. az
önce aldığım bir msj sonrası en yakın net cafeye girdim. şunu
söylemem gerkir ki, yazın bulunduğunuz tavsiyeler üzerine kişiliğime çeki
düzen verdim. tek başıma eve çıktım konutlarda. oldukça vaktim oldu tabi 'grammar' üzerinde çalışmak
için... (ilgili kişilerle) geçen gün yıllık için
yazı topladım arkadaşlardan. eğer sevgili! çağdaş
bana tlf numaranızı daha önceden bildirseydi sizden kısa da olsa bir yazı
alıp oraya 'yerleştirmek' isterdim. (seçtiğim
verbler için sorry) 4 mayıs pazar günü yapılacak olan kpds sınavı için ankara'da
olmam gerekiyor. gelmeden önce sizile haberleşiriz. eğer
vaktiniz olursa şu 'soda-profiterol' sözümü artık yerine getirmek, ankaradaki
'okul' hakkında bilgi almak isterim. :-)
şimdilik bu kadar yazabiliyorum. herşey
gönlünüzce olsun.
bi de herkes bana (yıllık için kağıt) verdiğinde hep
'abdullah can' benzetmesinde bulunmuş. bu benim için
çok gurur verici oldu inanın. iyi günler...
|
4
|
Tarih:
2003-04-09 20:53:30
nilay günay ( gunaynil@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
Hocam sizi görmeye gelipte bulamayanlardan biride benim.Bişeyler yazmadan
once sayfayı dolaştım sınav soruları ,işleniş ve çalışmalarınız bir anda
okula ilk gelişim ve ilk sizinle karşılaşmam geldi danışman arıyordum sizi
size sordum zor insanımdır eminmisin demiştiniz o şaşkınlıkla zoru severim
deyipte sizi tanıma şansı bulduğum için şimdi dahada mutluyum.Hala sizi
anlatıyorum ve sizden aldıklarımla yola devam ediyorum.herşey için birkez
daha teşekkürler en kısa zamanda görüşmek dileğiyle-Nilay Günay 4/D 2002
Mezunlarından
|
5
|
Tarih:
2003-04-12 12:17:16
İ.ÇAĞLAR DOĞANDERE ( caglardogandere@yahoo.com) DEMİŞ
Kİ:
Hocam meraba.Size tekrar burdan ulaşmak çok güzel.Geçen hafta 2.sınıflardan
bir öğrenciyle sohbet ediyoruz ilginç bir monolog yaptım arkadaşa.ARKADAŞA
ODUNLAR , MOBİLYALAR VE YETENEKLİLER ARASINDAKİ FARKI ANLATTIM.Diyceksiniz bu
da ne böyle!Anlatayım hocam.Malum şahıs iddia ediyor ki kendisine üniversite
yeterli bilgi kazandıramamış öğretmenlik mesleğiyle ilgili.Suçluyor
hocaları.HAKLI YANLARI OLABİLİR KENDİNCE TABİKİ.AMA HEP DERİM BU İŞ GÖNÜL İŞİ
, YETENEK İŞİ!Ne insanlar var ya sınavlara çalışırlar;iyi de not alırlar.Ne
var ki ders sunarken tavana bakarlar.Öğrencinin suratına bakamazlar.Halbu ki
ezberlemişlerdir göz teması çok önemlidir diye.ODUNLAR MALUM.ANLATMAYA GEREK
YOK.İŞTE MOBİLYA OLANLAR ODUNUN VERNİKLİ VE İŞLENMİŞ HALLERİ SANKİ.AMA İNCE
BİR NOKTA VAR MALZEME AYNI:ODUN.!.TAVANA BAKTI , EZBERLEDİ , İYİ DERECEYLE
MEZUN OLDU.SONUÇ : MOBİLYA(SİTE'LERDE ÇOK VAR YA).Hocam aslında sorun
burda!Yani bu mobilya zihniyetinde.EVET ÜNİVERSİTEDE SORUN VARDIR BELKİ ,
HOCALARDA DA VARDIR BELKİ.AMA NE YAPSIN HOCA?MALZEME KÖTÜ.BU ODUNDAN ANCA
MOBİLYA OLUYOR!YANİ BİLGİYİ VERİYORUZ VEYA VERİYORSUNUZ AMA İŞ BENCE BİZDE
BİTİYOR GİBİ.BİZ BİZE VERİLEN BİLGİYİ KULLANACAK YETENEĞE SAHİP MİYİZ ACABA?
KAÇ ÖĞRENCİ BU BÖLÜME İSTEKLİ GELDİ? KAÇ ÖĞRENCİ ŞİŞME BOTLA GELDİ BURAYA?
KAÇ KİŞİ -İNGİLİZCE'Yİ BIRAKTIM ARTIK-TÜRKÇE KONUŞABİLİYOR? SON HALKA BENCE
ÜNİVERSİTELER.NE YAPSIN ADAMLAR BU MALZEMEDEN ANCA MOBİLYA OLUYOR BE! İŞ
BİZDE BİTİYOR VE ÜZÜLÜYORUM ÜLKEM ADINA.ÜZÜLÜYORUM O GÜZEL GELECEĞİMİZ
ADINA!ÜZÜLÜYORUM SADECE YAKINIP SONUÇ ÜRETEMEYENLER ADINA! AMA SEVİNİYORUM
SİZ VARSINIZ , BÜNYAMİN VAR(adımı ezberleyemese de 4 senede) , BİZ VARIZ BE
HOCAM! ÇALIŞMALARINIZDA BAŞARILAR!
|
6
|
Tarih:
2003-04-14 14:48:18
meryem ( m_tukenmez@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam,nerelerdesiniz acaba?hoşçakal bile diyemedim size..varlığınız
büyük destekti benim için hala da öyle..tavsiyelerinizi aklımda hep..ne zaman
geliceksiniz..
|
7
|
Tarih: 2003-04-20 07:42:15
Bünyamin ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
Sevgili hocam, Herşeyden önce sabahın bu saatinde mail atma fikrinin nerden
çıktığınu merak ediyorsanız... pazar sabahı sıcak yatak batmadı tabi. bugün
bursa-denizli maçı var da. dayak yemeden sağ salim çıkarsam maçtan 4 mayıs
günü o dediğiniz kalabalık kafileye ben de katılacağım. bi de iki altımdaki
Çağlar arkadaşımdan özür diliyorum. ismini karıştırmışım. düzeltmiş sağolsun.
kendisine burdan sevgilerimi iletiyorum. o anlar. kendinize iyi bakın.
|
8
|
Tarih:
2003-04-28 15:13:34
ERMAN ÖNER ( zicanadam55@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam. ben u.ü. ögrencilerinizden erman. daha kolay hatırlamanız için
tıp fuckültesinde karsılasmıstık.. web sayfanıza girmeyeli uzun zaman olmus.
pamuk prenses ve 7 cüceler2 yi okumamıstım daha önceden.. ne diyim hocam
allah sizden razı ossun ya, bunca stresin arasında bizleri bu kdr
güldürebiliyosunuz ya... dierlerinde olduu gibi gene komaya girdim gülerken..
aslında yazdıklarım sıradan seyler ama unutulmadıınızı bilin die bişeyler
karalamak geldi içimden.. ve sundan emin olun ki hala arıyoruz sizi!! okulda
bi hoca daha kalmamış hayata ve bizlere sizin gibi yaklasan... :))) umarım
demek istediimi anlatabilmişimdir.. :)) biara bana e-mail adresini
yazabilirseniz size son bildiim bombaları (yanlıs anlamayın, fıkraları:))
yazmak isterim. bizimde corbada tuzumuz ossun hani, o acıdan:)) kendinize cok
ii bakın hocam. tekrar görüşmek umuduyla.. saygılar..
|
9
|
Tarih:
2003-04-28 21:05:50
*** ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
kaç yılda vardım bilemezsiniz
ankara'dan ankara'ya
aradım yıllar yılı
ankara'dan ankara'yı
oysa işte şuradaymış
oysa işte gökdelen
çevresi gecekondu
oysa işte bankalar
bekçi bayrak faiz konut kredi
dibi dilenci dolu
oysa işte güvenpark
"övün çalış güven türk"
almanya'da anadolu
şurası spor-toto
şurası işçi bulma
şurası da kale yolu
şu demişsin mundarçay
şu demişsin hacıbayram
şu demişsin tuzluçayır
şunlar da bizimkiler
suda yosunlar gibi
o caddeden o caddeye gün boyu
ve işte de seher vakti kadınlarımız
kızlarımız dullarımız gelinlerimiz
bikrini ve fikrini izale tamam
iki kulhü bir elham
bir esimlik yel miydin
nere gittin ey gençliğim
beni burda bıraktın da hayrat dut gibi
silkelettin çakallara dalımı yaprağımı
|
10
|
Tarih:
2003-04-28 21:08:59
üçyıldız ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
bugünler takvim günleri güzelim
bugünler çabuk geçer
duysak da duymasak da hep o şarkı anlatır ayrılıkları
kuşlarla gelen bahar kuşlarla gider yavrum
kalır bize aynalarda pişmanlık çizgileri
bugünler takvim günleri
bugünler çabuk geçer...
|
11
|
Tarih:
2003-04-30 17:44:35
Şakir ( sakir58@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam merhaba.Ben Şakir Uludağ üni. ing.öğretmenliğinden. Nasılsınız? Sizi
çok özledik, ne zaman geliyosunuz bizi ziyaret etmeye. arkadaşların da çok
selamı var. Saygılar hocam kendinize iyi bakın...
|
12
|
Tarih:
2003-05-01 17:12:14
yu(kurtulus)suf ( kurtulus07@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam buyuk saygılar,merhabalar..Bu arada,zıyaretcı defterı sakınlerıne de
saygı ve selamlar..Dukkan yenılenmıs hocam,hayırlı olsun,gordugum kadarıyla
bıraz gec de kalmısım,affola..Umarım ıyısınızdır hocam,ben hala kendımı
kandıramadım (hayata alısamadım,barız yasamakta zorlanıyorum,en buyuk
celıskım de;hayata alısmaya hıc de nıyetım yok) bu yuzden de HASRETLER
doluyum..Su an herseyım yolunda ama dostlarımı,arkadaslarımı,hıc konusmadıgım
ama haftanın bellı gunlerınde gormeye alıstıgım sımaları,hıc gıremedıgımız bu
yuzden de ıcı hep bızde guzel bı gızem teskıl eden kosku,yanı bursayı bı
baska degısle ortamımı oldukca ozledım,en cok da sızı ozledım hocam,nedenını
hemen cok somut bı sekılde aktarayım kı; hem cumlemın laf olsun dıye yazılmıs
veya yalakalık yapmak ıcın kurulmus vb cumlelerden olmadıgı anlasılsın; hem
de bu vesıleyle uzun zamandır soylemek ıstedıgım dusuncelerımı sıze aktarmıs
olayım,aktarayım cunku ınsan herseyı paylasmalı..Ogretmen olunca bazı seylerı
daha ıyı anlamaya basladım,en onemlısı su; HICBIR SEY DEGISMEYECEK,tabıı
hıcbır seyın degısmeyecegı gercegını bılmem benım asla pes etmıs oldugum veya
karamsar bırı oldugum anlamına gelmıyor,bunun acıklamasını yapmıyacagım,cunku
bıldıgınız ve bıze gerek yazılı gerekse sozlu olarak sıkı sıkı tembıh
ettıgınız gıbı ıkı
ınsan turunden secmıs oldugum taraf, mucadele eden,oyle mutlu olabılen
ınsanlar gurubudur,gercı secım yaptıgım da soylenemez,sanırım kısılık
olayı,sımdıye kadar hıc ıstemedım ama sanırım ıstesem de dıger tarafa
gecemem..Isın ozu,ogrencılere dogru dıye bıldıgım,dogruluguna ınandıgım tum
gerceklerı (yanı ınsanlık vb gıbı) var gucumle anlatmaya calısıyorum,ama
hayat yanı cark o kadar guclu kı,hersey bosuna yanı hıcbır sey
degısmeyecek..Ve dogal olarak soyle dusunmeye baslıyorum,tum hayatım boyunca
derdımı sadece bır kısıye anlatmayı basarsam da,sadece bır kısıyı bazı
seylerın farkına vardırabılsem de,mucadelemı sonuna kadar vermelıyım..Eger
sız de boyle dusunduysenız,kı dusundugunuzu sanıyorum,emın olun;
ogretmenlıgınız boyunca derdınızı anlatabıldıgınız,bazı seylerı
farkettırebıldıgınız bır kısı varsa; O BENIM,eger bırden coksa,onların en
saglamlarından bırı BENIM,onun ıcın en cok sızı ozledım..O kadar sey yazdım,ama
aslında 'sızı ozledım'den baska hıcbırsey yazmadım,nıye dıyecek olursanız
veya bu konuyu nıye bu kadar derınlemesıne ırdeledıgımı soracak olursanız
(gercı bıraz acıkladım ama baska bı sebebı daha var,o da bu;) o kadar cok sey
yasadım,o kadar cok seyı tum cıplaklıgıyla farkedıyorum kı; ıse,yazmaya
nereden baslayacagımı bılemıyorum,dısarıya oylesıne bı bakıyorum ve gordugum
sarılardan bı sıır cıkıyo,bazen delırdıgımı bıle dusunuyorum,umarım oyle
degıldır,gorusmek dılegıyle,buna oldukca ıhtıyacım var..
Ayrılmadan once,hasan bılgıne yanı kaptana (kı kendısının hıcbır vakıt
takımı,gemısı ve konular ıle ılgısı olmamıstır ama kaptanlıgı gercektır) gec
de olsa bı cevap yazmak ve kendısını tebrık etmek ıstıyorum,cok dogru demıs
'bu ulkede mutlu olmanın bazı standartları var'..Ulke,mutluluk ve standart
kelımelerını neyı baz alarak veya neye gore kullandıgını yazmamıs ama
herkesın asagı yukarı anladıgı anlamda cumleyı yargılamak gerekırse bızım
4/A'nın (2002 mezunu) kaptanı HAKLI,bence de bu ulkede mutlu olmanın bazı
standartları var,mesala:BU ULKEDE MUTLU OLABILMEK ICIN..
*gormezden gelmeyı bılmek lazım
*aldırMAMAk lazım
*farketMEMEk lazım
*derınlemesıne dısunMEMEk lazım
*kendını kandırmayı bılmek lazım
*'su akar yatagını bulur' gıbı cumlelerı cok sevıp,sıkca kullanmak lazım
*heran herseyın olabılecegını bılmek ve hıcbır seye sasırMAMAyı ogrenmek
lazım
*mumkun oldugunca soru sorMAMAyı basarabılmek lazım ,ozellıkle
nıye,nıcın,neden'le baslayanları yanı fazla kurcalaMAMAyı,sındırmeyı bılmek
lazım
*yurdumun ınsanının her daım soyledıklerınden zıyade soyle(ye)medıklerının
daha onemlı oldugunu BILMEMEK lazım,yanı gozlerden anlaMAMAk lazım
*anlamları kaymıs,yok olmus (ınsanlık,ask,dogallık,senı sevıyorum vbleı gıbı)
kavram ve cumlelerın gercek anlamlarını merak etMEMEk lazım
*farklılık nedır,gorecelılık nedır,'nıye hıcbır yara hıcbır zaman
ıyılesmez',denız mavı ama sarı daha ıyı gıtmez mıydı gıbı soru cumlelerını
asla kurMAMAk,hatta aklınıza dahı getırMEMEk lazım
*sıır okuMAMAk,daha dogrusu sıırden anlaMAMAk lazım
*...................................................................................................
devamı kıtaba gıder,HIC LUZUMU YOK..
Bıraz uzun kactı hocam,umarım rahatsızlık vermemısımdır,tekrar cokca sevgı ve
saygılar,gorusmek umuduyla,seyhan hocam ve oguza da cokca selamlar..
Iyı calısmalar..
|
13
|
Tarih:
2003-05-02 13:33:24
Nesli ( neslihanonder@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
Hi Sir:)
Canım HOCAM,nasılsınız?Sizi,verdiğiniz mücadeleyi,en önemlisi arkadaşlığınızı
çok özledim,VALLA:)Söz veriyorum artık bu sayfada daha sık görüşeceğiz.Size
sadece şunu söylemek istiyorum:I love the way you are...
|
14
|
Tarih:
2003-05-06 13:32:03
siemens ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
WHAT CAN I SAY?HOW CAN I
SAY?RESPECT,LOVE,TOLERANCE,MERCY,HONOUR,KINDHEARTED,PERFECT...NAMELY:YOU...FROM
HEAD TO FEET...NEVER IN MY LIFE HAVE I MET A PERSON/TEACHER LIKE YOU,THANK
YOU FOR ALL:)
|
15
|
Tarih: 2003-05-06
13:41:29
barış aksoy ( ernesto@kolaymail.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba sevgılı hocam durumlar nasıl benım cephe de cok da ıyı degıl. aslında
sorun da bellı ama nasıl cozmemız gerektıgı konusunda sıkıntılar mevcut.basımızda
sıkıntılar var yasamak zorunda olmak gıbı. daha kotusu 5 para etmeyecek
ınsanlarla yasamak zorunda olmak gıbı. en kotusu ıse cok seyı ozleyerek bu
ınsanlarla bırlıkte yasamak olsa gerek.evet hocam ve sevdıklerım sızlerı
ozluyorum fakultemın okul bıttıgı anda gordugum hazın yalnızlıgını bursanın
oncelıkle bana dostlugu hatırlatan daracık ama ıcınde kocaman sevgıler saklı
sokaklarını ozledım.sudan cıkmıs aptal balıgın halındeyım.bı o kadar da
bıtık.guvenemıyorum kımselere guvenemıyorum oysa boyle degıldım galıba
sorunum kendımle.adamım kurtulus bırcok seyı bırlıkte sdatlerce kafa
yordugumuz seylerı cok guzel ozetlemıs.adamım be galıba bızım bu ulkede mutlu
olma hakkımız yok.sıradan oldugumuz gun ozellıkle nedenlerı arastırmaktan
vazgectıgımız gun belkı kafamız rahat olcak mutlu opldugumuzu zannetcegız ama
kaybolan bızı nasıl getırecegız onu bılmıyorum.ınanmadıgımız seylerı yapmak
zorunda kalcaz ve hıc bısey degısmeyecek.celıskılerle dolu hayatın degısmez
gercegıne doncez yanı degıstıremıyorsak degıscez.bundan bı yıl once bugun bu
cumlelerı kurcagımı bılseydım kesınlıle yasamamayı tercıh ederdım cunku aklım
yettıgınden berı savundugum bırcok seyın tersını yapmak uzereyım kı kurtulus
bunların bırcogunu bılıyor.ve hasanım yanı kaptan sen manyaksın oglum.daha ne
dıyeyım kı hocam ve dıger arkadaslar kendınıze ıyı davranın ayrıca hocam
oguzuda benım ıcın lutfen opun
|
16
|
Tarih:
2003-05-06 20:06:57
three stars ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba,
Ağustos şiirini yan tarafa koymana çok sevindim. Nedense o şiir bana 80'li
yıllarda Bornova sokaklarını, özellikle Körler Okulu taraflarını hatırlatır
ve kanlı mendil gibi ağustos akşamlarında Konak'tan senin otobüse binip
Menteş'e gitmek zorunda olduğun o zamanları...Gençliğimizin üzerinden yirmi
yıl geçti. Şimdi gitsek oralara, yine o ağustos akşamlarında kendimizi
bulabilir miyiz acaba? O yıllarda ben gerçekten de "beterin
beteri var" diyenlere inanmıyordum. Şimdiyse en başta ben diyorum
beterin beteri var diye. Hala cenneti kurtaramadık galiba. Sen
ne dersin üçyıldız?
Eşine gelince, ne diyebilir ki?
|
17
|
Tarih: 2003-05-06 21:08:36
Adımı yazamıyorum... ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Ben de özlüyorum İzmir Temmuzlarını, Bornova'yı, hüzünlü akşamüstlerini ve en
çok da Ali Galip'e ya da Seyran'a giderkenki içimin içime sığmayışlarını. Ve
dahi Balçova tepelerinde cebimdeki paranın gelecek hesabı karşılayıp
karşılayamayacağı endişesinin kahredicliğini.
Demek siz cenneti kurtaramadınız.
Demek beterin beteri olduğuna en çok siz inanıyorsunuz artık.
Ben, bana hatırlattıklarınızla daha da farkına vardığım giden gençliğime
rağmen direniyorum hala.
Şimdi gitsek oralara tanımadığımız sokaklar, binalar görürüz diye korkuyorum.
Eşim meselesine gelince.
Ne demek ne diyebilir ki.
Mahveder beni valla.
Bu yüzdendir ki, yıllar sonra birlikte bir İzmir Temmuzu sanal alemde güzel
bir düşümüz olarak kalsın...
(Umarım işgüzar öğrencilerim bu muhebaret konusunda kendilerini
bilgilendirmezler...)
Sevgilerimle...
|
18
|
Tarih:
2003-05-08 10:09:38
bünyamin ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
iyi günler dileğiyle...
sevgili hocam, günlerinizin ve çalışmalarınızın iyi gittiğini umuyorum.
biliyorum ki geçen pazar günü arkadaş kafilesinde yerimi alamadığım için
merakta bıraktım sizi. fakat üzülerek söylüyorum ki o gün sınırlı sayıda
otobüs vardı ve bursaya dönebilmem için erken gitmem gerekti. bu yüzden gönül
koymamanızı rica ediyorum. inanın sizi görmeyi çok istedim. diğer
arkadaşlarla, hiç şüphem yok ki, iyi vakit geçirdiniz. sınav çok iyiydi
diyemem. yaklaşık 40 gün sonra BURSADAN GİDİYORUM. inşallah bir haftasonu
müsait olduğunuz bir zaman dilimini benim için ayırırsınız. ben de yalnızca
anadolu üni. kütüphanesinde 1. katta girişte sağ kısımda yeralan tez
dosyasının son kısımlarındaki birkaç isimden biri olarak kalmaktan daha
fazlasını yapabilirim. inanın şu borcumu ödeyemezsem ilerde gözüm açık
gidecek.
bir de forum kısmında kısa da olsa bana phrasal verblerin ve tag
questionların tree-diagramda nasıl belirtildiğini gösterebilir misiniz? son
olarak da çok araştırmama rağmen remind....of gibi birbirinden ayrı fiillerin
tree-diagramdaki pozisyonlarını bulamadım. vakit olursa açıklar mısınız?
(inş. beni tanıyanlar burayı okumaz. okul bitiyor adam hala grammar düşünüyor
derler. ama napalım sigaradan iyi bir alışkanlık değil mi? )kendinize çok iyi
bakın. herşey gönlünüzce olsun.
|
19
|
Tarih:
2003-05-12 07:18:01
bünyamin ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
çok teşekkürler değerli hocam...
|
20
|
Tarih:
2003-05-12 17:18:00
emine ( d_emine@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
HOCAM GÖNDERDİĞİNİZ BİR YAZIYI OKUDUKTAN SONRA SİZE CEVAP YAZMIŞTIM AMA
MAILBOX'INIZDA YER OLMADIĞINA DAİR MSJ GELDİ VE GÖNDEREMEDİM.BEN DE BURAYA
KOPYALAYIVERDİM. HOŞÇAKALIN
.........
"Gelin görün ki Saddam gibi bazı Amerikan düşmanları doları tahtından
indirip Euro'yu birinci sınıf para koltuğuna oturtmaya kalkıştı. Hem de bu
durum düşünüldüğünden daha hızlı gelişmeye başladı. İran ve Venezuella gibi
petrol zengini diğer ülkeler de "petrolü dolarla satmam, Euro ile
satarım" diyen Saddam'ı kendilerine örnek alınca doların
"rengi" aniden değişti; yeşilliğini kaybedip morarmaya başladı.
>
> İki Amerikan Başkanı, kağıt basıp faiz toplayanların dümenine çomak
sokunca suikasta uğradı.
>Saddam da ayni dümene çomak sokunca bazılarının aklına "Irak halkına
demokrasi getirmek" geldi.
>
>
>
>Yaşasın demokrasi!"
Bu demek oluyor ki, bir gün "Türk halkına demokrasi getirmek"
bahanesi ile bize doğrudan (Irak'a olduğu gibi) müdahale etmeyecekler. Çünkü
nerde bizde bunları anlayıp da cesur kararlar almak (kendimize dair) ve
uygulamaya kalkışmak. Böylece bizle de bu şekilde çaktırmadan, ama biryandan
da gözümüzün içine de sokarak oynamaya, dalga geçmeye devam edecekler.
Biz de mutlu olmanın tek yolunun çoğu zaman gözümüze sokulan şeyleri
görmezlikten gelmek olduğunu düşünmeye devam edeceğiz. Ne yalan söyleyeyim bu
felsefeyi bazen ben de uyguluyorum. Ancak benimkisi insanlarla ilişkilerim de
oluyor.Yani üzülmemek, kırılmamak, yada kırmamak için gözüme sokulanları bile
görmemezlikten geliyorum. Acaba mutlu olmanın yolu bu mu gerçekten?
Ayrıca 'paylaşmak için bölümündeki "yararsız deneyim" yazısını yeni
okudum. Sizinle bir konuşmamızda bundan bahsetmiştiniz...
|
21
|
Tarih:
2003-05-17 14:33:22
CemİL VAR ( cemilvar@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam saygılar merhabalar:)))
Hocam sizi nasıl özledim,muhabbetinize nasıl susadım bilemezsiniz:(((deseler
ki grammarı yine verelim ACAN hocayla BEN HAZIRIM hocam,isterse gece 22:30da
bitsin...beni hatırladınız umarım hocam,inanın ben hala size kız olayımı
anlattğm gece bana ''hocan değil abinim,ANLAT bakalım'' dediğiniz
gecedeyim..size ulaşmaya çabaladım fakat bu olmadıysa suç bende yeteri kadar
uğraşmadım demek ki:((ama nihayet sizi buldum hocam lütfen cevap yazın ve
mümkünse cep no'nuzu?
Şu an okula ilk geldiğim günler gözümün önünde..herkez bir ACAN tutturmuş
gidiyo,'çok kafa hoca'ama 'GE-ÇE-MEZ-SİİİİİN':))))))ya nası merak ediyodum
sizi..aynı şekilde ceren,atakan ve dilah da sizi çok özlediler hocam emin
olun.ve mümkünse ne olur bi kez daha görüşelim..
Hoacam aklıma o kadar çok şey geliyo ki için için gülüyorum,hatırlarmısınız
hani bi akşam arabayla gelmişsinizde gidemiyodunuz odanıza geldik uçmuş
durumdaydınız?sebebi hatırladınız mı?DIŞARIDA DELİ BİR YAĞMUR VARDI VE SİZİN
SİLECEKLER ÇALIŞMIYORDU:))))))Canım hocam ya...bitanesiniz.sizi çok
özledim.cevabınızı özlemle bekliyorum,en uzunundan mümkünse:-))))
kendinize iyi bakın..ihtiyacımız var size..artık daha sık
görüşeceğiz...sevgilerimle!
|
22
|
Tarih:
2003-05-17 14:38:33
cemilvar ( cemilvar81@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
hocam ilk mailimde adresim eksik olmuş tamam olanı cemilvar81@hotmail.com
bekliyorum hocam
|
23
|
Tarih:
2003-05-20 12:53:52
serkan ( serkanc@bilkent.edu.tr) DEMİŞ Kİ:
Ben, galiba, sizde düşündüğümden çok daha fazla şeye geç kalmışım. bu harika
siteyi ziyaret etmekten tutunda sizden ders almaya kadar. sizi biraz daha
tanımamı sağlayan her olayda size karşı olan ve hayranlık boyutuna ulaşmış
olan saygım daha da tarifsizleşiyor. sizi en azından tanıyor olmak ve böyle
bir insan evladının yaşadığına şahitlik etmek de bize az şey kazandırmıyor
hani!
|
24
|
Tarih:
2003-06-24 17:32:29
bünyamin ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
selam değerli hocam,
uzun zaman oldu konuşup dertleşemedik. ama yine de umudumu içimde saklıyorum.
bir gün gelecek şöyle doyasıya sohbet edeceğiz. dün size (yine
burda-ziyaretçi defterinde) uzun uzun yaptıklarımdan falan bahsetmiştim.
böyle imla hatalarını falan kontrol ettim tam yollucam bilgisayar kilitlendi.
reset yapmak zorunda kaldım. siz olsanız hangi cümleyi kurardınız? ben de
aynen o tip cümlelerle bilgisayar hakkındaki duygularımı ifade ettim.
uzun lafın kısası hiç görüşemesek de ben yine sizin manevi kardeşiniz ve
destekçiniz olmaya devam edeceğim. bunu yalnızca bir borç olarak değil, size
olan sevgimden dolayı sürdürmeye devam edeceğim.
3 temmuz perşembe günü mezuniyet töreni için bursaya gelmeyi düşünüyorum. eğer fırsat bulursam
sizinle görüşmeyi çok isterim. soda-profiterol!!!!
ayrıca anlatacak çok var tabi. herşey gönlünüzce olsun. görüşmek umuduyla.
PC: tören atatürk stadyumunda olacakmış ama saatini tam bilmiyorum. sizi
gelmeden arayacağım.
|
25
|
Tarih:
2003-06-30 20:13:13
Eski bir öğrenciniz ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Hocam,
Nasılsınız, şu anda nerelerde nelerle iştigal ediyorsunuz? Beni
hatırlar mısınız bilmem. Çok eski öğrencilerilerinizdenim, adım Gülümser. Şu
anda Anadolu'nun doğusunda öğretmenlik yapmaktayım. Umduğumu buldum mu
bilemiyorum. Yalnız yıllar sonra bir raslantı sonucu sayfanıza ulaştığımda
sizi yeniden karşımda görür gibi oldum. İnanın çok mutlu oldum.
|
26
|
Tarih: 2003-07-04
18:28:57
Bünyamin Şahban ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Hocam,
Uzun zamandır gerçekleşmesini beklediğim mezuniyet töreni dün güzel bir
şekilde yaşandı. Ancak gönlüm isterdi ki o kalabalık içerisinde çekilen
resimlerde sizin de gülen yüzünüz çıksın. Neyse ki gönlünüzde edinmiş olduğum
o değerli yeri biliyorum da içim huzurlu. İnşallah en kısa zamanda görüşürüz.
Kendinize iyi bakın.
|
27
|
Tarih:
2003-07-05 21:20:29
Dilah ( lifeless_@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam Sizi çok özledik yaaaa.Nerelerdesiniz ki şimdi..
Neslihan bitirdi ,bu sene bünyamin de bitirdi bende bitiricem önümüzdeki sene
ama sizsiz pek bi keyifsi bitiricem olmaz ki olmadı ki...eşinize ve bebişe
sevgilerle...Kendinize dikkat edin..
|
28
|
Tarih:
2003-08-17 18:56:39
onur yetkin ( onuryetkin@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
uzak bir şehirde yalnızım simdi..Bursa’nın kokusunu
ozledim...öğretmen oldum ben...(olabiliyorsam eğer)üniversitenin yaz
sıcağını,çimlerini.kışın dondurucu soğunu..girerken sıkıldığım o dersleri
özledim,bitmeyen arkadaş sohbetlerini özledim...sizinle hiç öyle uzun
muhabbetimiz olmadı ancak uzak bir şehirin herhangi bir sokağındaki her hangi
bir cafesinde pc başında bursa özlemim depreşince siz geldiniz
aklıma...kapüsün çim kokusu.....ve bir bardak çay için tophanede neler
vermezdim.onur yetkin eskişehir
önderdil dershanesi.üds yds hazırlıık öğretm. c u
|
29
|
Tarih:
2003-08-18 12:22:53
meryem ( m_tukenmez@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam,o kadar bunaldım ve kendimi o kadar yalnız hissettim ki gene
eskileri hatırlamak bile çok çok ii geldi inanın..Bursanın ve fakültenin hiç
bir anlamı yok szi olmadan inanın öylesine özledim ki sizin ögütlerinizi ve
öylesine ihtiyacım var..Umarım hayat istediğiniz yönde akıyodur sizin
için,sizi çok çok özledik!
|
30
|
Tarih:
2003-08-26 21:14:48
mustafa ( mgirginol@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
hocam merhaba, nasılsınız..umarım iyisinizdir..
ben ve diğer iki dümbük hiç iyi diiliz. neden mi; e, siz okulda yoksunuz..
bursaya gelince kesinlikle haberimiz olsun hocam.. şöyle oturup doyasıya
sohbetinizi ösledik.. neyse ben fazla doldurmayayım... okurken zorlanmayın
sayfayı...
|
31
|
Tarih:
2003-09-02 12:59:31
Neslihan ( neslihanonder@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
Merhaba HOCAM:)Yeni bir döneme daha başladığım için o kadar mutluyum ve
heyecanlıyım ki!Düşünsenize yepyeni yüreklere,umutlara ve gülümseyişlere el
uzatma şansım olacak.Harika bir duygu!Bu duyguyu sizden öğrendiğim için
sizinle paylaşmak istedim:)Öğretmen olmak,paylaşmak,dostluklar NE GÜZEL...
|
32
|
Tarih:
2003-09-22 22:11:04
cryptorchid ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
sizi çok özledik hocam!
yani dört gözle dönüşünüzü bekliyoruz ama bize yetişmicek...
|
33
|
Tarih:
2003-09-24 23:28:15
Emrah Bozdemir ( emrah_bozdemir@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
bursalardan koca koca sevgiler,saygilar
'Apocan'i ozleyen bir ogrenciden nacizane bir ziyaret....
egitm hayatinizda basarilar...
eyvallah
|
34
|
Tarih: 2003-09-26
14:37:47
murat karlıdag ( eakman@bkstv.org) DEMİŞ Kİ:
hocam nasılsınız
açılış sayfasındaki şiir biraz canınızın sıkkın oldugunu gosteriyor
ama en azından biz sizi unutmadık.
anlatacak çok ilginç şeyler var da burası yeri degil galiba
kendinize iyi bakın
vildan arslan & murat karlıdağ
|
35
|
Tarih:
2003-10-01 21:36:31
sevi ( sevilayy@uludag.edu.tr) DEMİŞ Kİ:
Sayenizde hicranı vuslat, vuslatı hicran bildik..
sevi
|
36
|
Tarih:
2003-10-03 15:56:14
Bünyamin ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba sevgili hocam,
görüşmeyeli neler yaptınız merak ettim doğrusu? beni sorarsanız çok kötüydüm son
1 aydır falan. neden mi? bu yaşımda azdım diye açıkta kaldım be hocam!!!
açıkta kaldım çünkü bu yıl atanamadım:-((( sözleşmeli yapıyorum şimdi. bi de
dersane... ama öğrencilik yıllarında kurtulalım dediğim dediğim o yerleri
özledim. tıpkı onuryetkin gibi... tıpkı özlem gibi... tıpkı sayamadıklarım
gibi... böylesi hayırlıymış diyorum. napalım? sizi özledim. bir gün mutlaka
görüşeceğiz diye umut ediyorum. yine girip dinleyeceğim sınıfınızda tree
diagramları. inşallah. kendinize iyi bakın.
|
37
|
Tarih: 2003-10-24 09:04:48
İsmail ( ismailcakir@bonbon.net) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Hocam
Sizin siteniz gibi bir site hazırlamayı düsünüyorum. Bu konuda sizin sitenizi
örnek almayı düsünüyorum. Önerilerinizi bekliyorum.
|
38
|
Tarih:
2003-10-27 09:37:04
mustafa-adnan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam nasılsınız. uzun zamndır yazamadık kusura bakmayın. ha bu arada
ramazanınız mübarek olsun. biz yine her bahtsız uludaglı gibi yolunda
gitmeyen ders kayıtlarıyla boğuşuyoruz. siz nasılsınız. umuyoruz herşey
istediğiniz gibi gidiyordur. inşallah bursada görüşürüz. kendinize iyi bakın.
sign: the three dümbüks (mustafa-adnan)
|
39
|
Tarih:
2003-10-28 18:19:06
evrim ( evrimbayhan@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
mrb hocam, mrb arkadaşlar... şu an kara kuvvetleri lisan okulu- istanbuldayım
buradaki oryantasyonumuz 31 ekimde bitiyo.. kısa bi süre de olsa internet
imkanı bulunca hemen rahatsızlık vereyim dedim.. derin mevzular uzun vakit
ister... bu yüzden belli bir süre daha uzakta olacağım ama sizinle olduğumu
ve izimi kaybettirmemek için sesimi duyurayım. 17 kasımdan itibaren
afyondayım. garnizon lisan dersanesinde ingilizce öğrt. olarak bulunacağım.
asteğmen evrim emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım.. hocam bol bol
kulaklarınızı çınlatıyorum.. şimdilik uzaktan... herkes çok slm.. geriye
kimler kaldı ki...
|
40
|
Tarih:
2003-10-31 21:45:42
mustafa ( mgirginol@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
slm hocam, iyi akşamlar, nasılsınız? size bir sorum olacak; rastladığımız
güzellikleri sizinle paylaşmak istiyorum ama birtürlü nasıl ekleyeceğimi
çözemedim. yardımcı olacak bir yol gösterirseniz eger memnun olurum. kendinize iyi bakın. parola:
FIKRALAR HİÇ BİTMESİN!
|
41
|
Tarih:
2003-11-10 10:27:38
TEMEL TOPAL ( temeltopal@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
muhteşem bir tasarım.
|
42
|
Tarih:
2003-11-23 19:55:28
bünyamin şahban ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
selam öğretmenim. :-) yüzüm gülüyor çünkü ek öğretmen ataması yapılmış. çok
şükür sonunda kadroya girebildim. ama nereye atandığımı sormayın. :-(
zehra'nın yanına Ardahan'a gidiyorum hocam. iyi di mi? iyi iyi... sevgiler.
|
43
|
Tarih:
2003-12-04 15:45:55
tugce ( tugcekarain@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
slmlar mı desem yoksa bızı ansızın bırakıp gıden dostumuza ısyanlamı
haykırsam?
artık son sınıf oldum ama yınede ozluyorum bazen en ıyı arkadasımı,gorukle
aksemsettınde staj yapıorum..::))buarada ramazan beyın selamı var.. bana
ulasın olurmu? oglunuzuda cok opun ve ıdeallerınız ugruna herseyı goze
aldıgınızı bılen dostlar edının kendınıze benım gıbı::))) (megolanlıgıda
sızden ogrenmıstım::))).. tugce karain
|
44
|
Tarih: 2003-12-11
09:00:38
Bünyamin ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ
Kİ:
Hocam merhaba. Halen daha Ankara'dasınız sanıyorum. Beb buraya alışmaya
başladım. Şimdiden cüzdandaki birtakım cisimleri faaliyete geçirdim. Sizi çok
özledim. Acaba bir gün aynı mekanı yeniden paylaşma ihtimalimiz var mı? Soda-profiterol
!!! İyi günler dilerim sevgili öğretmenim. :-)
|
45
|
Tarih:
2003-12-30 16:29:13
nilay ( gunays@ttnet.net.tr) DEMİŞ Kİ:
hocam nasılsınız?ben nilay günay 2002 4d mezunlarından.hala zonguldak
devrekte öğretmenlik yapıyorum ama halimden hiçde memnun değilim .açıkcası
önerilerineze ihtiyacım var.okuldan neslihanla görüştüm ve bizim okuldaki
değişikliklerden bahsetti .şimdiden iyi seneler yeni yılınız kutlu olsun.
|
46
|
Tarih:
2004-01-12 18:51:45
nilay günay ( gunays@ttnet.net.tr)
DEMİŞ Kİ:
slm hocam,cevabınızı görünce inanılmaz sevindim.En son yazdığımdan bu yana
biraz daha iyiyim.Haklısınız bulunduğum ortamla ilgiliymiş.Ama yinede
eğitimime devam etmek istiyorum.Geçenlerde toefla girdim geçer bi not aldım
başarabilirsem bende yüksek lisans yapmak istiyorum.Sizi çok özledim bazı
arkadaşlarla haberleşiyoruz ama herkes çoktan hayat telaşesine düşmüş
bile.Anlıycanız benden başka okumakta israrlı yok.Size tekrar başarılar ve
ilginize teşekkürler.Sevgiler enkısa zamanda tekrar görüşmek dileğiyle.
|
47
|
Tarih: 2004-01-21 12:46:12
Sonay GİRGİN ( sonaygirgin@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Abdullah Bey,
Artvin'den selamlar...
Evet...Hayat devam ediyor. Bundan birkaç ay önce sorsalar Ankara ve kolej dışında hiçbir yerde
çalışamam diyordum. Ama insan isterse her ortama ayak uydurabiliyormuş. Bu
konuda sizinle yapmış olduğum o güzel sohbet daha doğrusu sizin anlattığınız
yaşam tecrübeleri iyi bir ders oldu. Burada(yeni iş ortamımda)vermiş
olduğunuz önerileri uygulamaya çalışıyorum.
Herşey için teşekkür ederim.
Sonay GİRGİN
|
48
|
Tarih:
2004-02-12 14:33:40
cemil ( cemilvar81@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
iki saattir burdayım,neredeyse heryeri okudum,hatta sınav sorularımı bile
buldum:)dönüverdim birden çöm cemil'e. bir garip duygu sardı içimi şimdi..son
sınıf olduk hocam,sizi tekrar görmeden belkide gideceğiz bu
şehirden.nasılsınız sevgili hocam?sayfanzda yazılanları okurken bi acaip oldu
içim,hatırlarsanız duygusallık da var biraz hamurda,anlatamıyorum içimden
geçenleri,kelimelere sığdıramıyorum.sadece şundan eminim; insanlarla ne
şekilde,hangi şartlarda karşılaştığınız nelerle uğraştığınız deilde neler
paylaştığınız neler yaşadığınız çiziyo sevginin sınırlarını.sizi ve
paylaştığımız bir yılı asla unutmayacağım,tıpkı seneler sonra hala buraya
mesaj bırakan tüm dostlar gibi.sizi yaniden görebilmeyi sohbet etmeyi öyle
çok isterim ki..sizden öğrenecek çok şey var daha hocam.kendinize dikkat
edin, öpüyorum.
|
49
|
Tarih:
2004-02-19 20:53:51
murat şensoy-9910559 ( muratsensoy@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
selam hocam!geçen yıl mezun olduk ama bununla herşey bitmedi herşey daha da
zorlaştı ama bir yandan da önümüz açıldı...bir şey var sizinle ilgili
söylemek istediğim:şu uludağ üniversitesinden mezun olup da her zaman
gülümseyerek hatırlayacağım ender insanlardan birisiniz...
çalışmalarınızda başarılar dilerim...
şimdi yine de öğrenciniz olmak vardı...
|
50
|
Tarih:
2004-02-29 15:32:01
ERMAN ÖNER ( zicanadam55@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
hocam bi konuda görüsmek üzere(biraz acil) telefon numaranıza ihtiyacım var.
ev telefonu olursa cok ii olur. malum hat aycell. nete girememe ihtimalim
olduundan cebime haber vermeniz zaman acısından daha yararlı olacak die
düsünüyorum. :0505 5621481 beklemedeyim hocam. saygılarımla. zicanadam55
|
51
|
Tarih:
2004-03-04 17:14:20
mustafa GİRGİNOL ( mgirginol@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
selam hocam, iyi akşamlar. öncelikle sizden özür dilemek istiyorum. sinema sözümüzü
yine yerine getiremedik. 3 dümbük 6 elle bir sinema işini ayarlayamadık
anlıcanız. ama sizi çok aradık, teliniz kapalı oldugundan ulaşamadık. ama
bidahaki bursa çıkartmasında kesinlikle daha fazlasıyla karşınızda olucaz.
(dümbük sözü)
hocam sizi çok özledik yaa, gerçekten bi eksiklik var şu üniversitede. sizden
ögreneceğimiz o kadar çok şey varken bir anda bizi yalnız bırakmanız, kendi
başınızın çaresine bakın dercesine yollarımızın ayrılması bize çok agır geldi
hocam. siz benim hayatta örnek alacagım ikinci ögretmenimsiniz...(bütün
samimiyetimle)
hocam benim LES'e girip wien üni'de master yapma düşüncem var, sagolsunlar
hiçbir hocamız şöyle olur böyle olur diye yol göstermiyor. hangisine
sorduysak ögretim görevlisi olmak sanki maden ocagında 750 metre derinlikte
çalışıyor olmakla eşdegermiş gibi sözler sarfediyorlar. bakalım biz de kendi
yolumuzu kendimiz çizmeye çalışıyoruz. elimizden geleni yapıcaz artık.
aslında her konuda sizden yardım almaya ihtiyacımız var...
kendinize bizim için iyi bakın hocam...
ailenize de saygılarımı iletiyorum. oglunuzu benim yerime öpüverin hocam...(
dümbük no: 1 MUSTAFA = SAVAŞMA KAYIŞ )
|
52
|
Tarih:
2004-03-14 20:00:12
bunyamin sahban ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
iyi akşamlar hocam, nasıl gidiyor hayat? sizden haber alamadım uzun zamandır.
ben Ardahan koşullarına alıştım sayılır. işte takılıyoruz tabi. :-P sağolsun
burda arkadaşlar var. yeni 10.000 kişilik atamadan bizim üniversiteden
tanıdık simalar geldi. Her ne kadar birtakım istekleri karşılamasalar da
sevindik tabi. :-) kimi zaman sizi konuşuyoruz. 1600 km. uzakta da olsak
sizi anıyor eski günleri özlüyoruz. yani biz sizi unutmadık. message
received? kendinize iyi bakın. ellerinizden öpüyorum. ayrıca bizim Çağlar
yüksek yapıyormuş galiba. onu 'öpüyorum'. görüşmek üzere!!!
|
53
|
Tarih:
2004-04-09 12:54:58
özlem ( ozlemozlem58@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
hazırlıklarla beraber toplam 17 yılsüren öğrencilik hayatımın saygıyla ve
sevgiyle andığım yegane hocam.mailime cevabınız içimi rahatlattı biraz da
olsa inanın...bununla beraber bir kaç gündür süregelen TKY çalışmalarından da
ümitliyim bakalım....
yazılanları okudukça farkettim ki hakikaten özleniyormuş tree diagramlar:)
samsundan sevgilerle...
|
54
|
Tarih:
2004-04-17 16:53:34
Bünyamin Şahban ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
Selam Hocam,
Geçenlerde aldığım mailiniz beni çok sevindirdi. Bunun için teşekkür etmek istedim.
Bir gün gelecek belki tebessümle belki hayal kırıklıkları ile hatırlayacağım
burayı. Yine de mailinizi okuyunca farkettim ki biz aslında bize çizilen
yolda ilerlemek zorundayız. Değiştirebileceğimiz tek şey kötü şartlar
sanırım. Her ne kadar memnun olmasak da bir şekilde yaşayacağız. Umarım
cevabınız en kısa sürede gelir. Bir de uzun süredir aycell numaranızı
arıyorum ancak ulaşamıyorum. Sesinizi nasıl duyacağım? Yardımcı olmak isterim
size memnuniyetle. Kendinize iyi bakın.
|
55
|
Tarih: 2004-04-19
21:14:06
Hakan Sarp ( sarperhakan@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam nasılsınız? Umarım beni tanımıssınızdır.Ben sizi ne unuttum nede
unuturum.Gecen sene mezun olduk cok sukur üniversiteden.atamamda hakkariye
cıktı.Öptümünün hakkarisi.Burası nasıl berbat bir yer anlatamam bile.Millet
Türkce bilmiyo biz ingilizce öğretmeye geldik buraya.Adamın idealistliğinide
yavas yavas bitiriyo burası.keske diyorum oralarda olabilsem.Keske etrafımda
konustugum Türkceyi anlaa
yabilen öğrencilerim olsa.Ama kader işte.İşimizi en iyi şekilde yapmaya
calısıyoz.Ne demiş reha muhtar tecavüz kacınılmazsa gözünü kapatcan ve zevk
almaya bakcan:)).Neyse gece gece beyninizi bulandırdım.Yazın mutlaka
üniversiteye gelcem .Umarım sizi görebilirim.Sınırdan selamlar.
|
56
|
Tarih:
2004-05-13 12:10:15
nilan günay ( gunya@ttnet.net.tr)
DEMİŞ Kİ:
İyi günler hocam epeydir size yazamıyorum.En son sohbette küçük bir yerde
öğretmenlik yaptıkça kaybolduğumu,tükendiğimi hissettiğimi söylemiştim
size.Yazılarınız danda cesaret alarak toefl a girdim ve verdi.büyük bir
ihtimallede kısmetse şubat sezonunda ingiltere yolcusuyum.Geçenlerde bir
msjınızı aldaım çok sevindim ama yardımcı olamadım sanırım.memlekete geldiğim
için evin adresini verdim ama fotmunuz gelmedi.saygıyla ve tüm içtenliğimle
ellerinizden öpüyorum.
|
57
|
Tarih: 2004-05-13 21:29:20
MUSTAFA ( mgirginol@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam, iyi geceler! nasılsınız? hocam senliklerde göremiyoruz sizi
:-( ankaradamısını? geçen senlikte gelmistiniz bu sene de geldiniz mi,
gelicek misiniz, ya da gelmeyi düşünüyormusunuz?
hocam bugün ZARA vardı. hep costuk eglendik, keske sizle beraber
eglenebilseydik. arkadaşlarla kulağınızı çook çınlattık çok.
hepsinin selamları var. ben aracı kurum ve kuruluş olarak hepsinin
selamlarını size iletiyorum hocam. kendinize çook ama çok iyi bakın.
sizi unutmadım, hiç kimse sizi unutmamış. bugünkü sohbet onu gösteriyordu.
ayrıca sizin tanmadıgınız hayranlarınız var. inşallah buraya gelince
tanışırlar sizinle. şimdilik web sitenizle idare ediyorlar.
hepsi de yeniğ dümbük adayları...
kafe kapanıyormuş hocam ben çıkıyorum. sizi seviyoruz. herneredeyseniz
selamlar.
|
58
|
Tarih:
2004-05-15 10:12:53
Tacettin Dinçer ( tacidincer22@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
Merhaba hocam. Aldığımız çalışmalar için teşekkür ederiz. Yeni
çalışmalarınızın ve her derdimize deva olacağına inandığımız kitabınızın
çıkmasını sabırsızlıkla bekleyeceğiz. Tekrar görüşmek dileğiyle...
aydan&tacettin
|
59
|
Tarih:
2004-05-15 10:15:50
Aydan Akın ( fromthemoon59@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
hocam bazı calısmalarınızı aldık, ellerinize ve gönlünüze(şiirleriniz cok
güzel) saglık. calısmalarınızı gördükten sonra ögrencileriniz arasında olmayı
daha cok arzu ettik.ama sınav sorularını görünce biraz korktuk acıkcası:-)
cevaplarını da bilmeyi arzu ederdik:-)Allah sizin gibi hocaları başımızdan
eksik etmesin, çalısmalarınızda başarılar. paylaştıklarınız için teşekkürler.
hoşçakalın.
aydan&tacettin
|
60
|
Tarih:
2004-05-15 15:57:25
adnan ( thekomikaze@mynet.com)
DEMİŞ Kİ:
hocam merhabalar,sayfaniz çok güzel,inmsanın gurur duymaamsı elde değil
kendisiyle,böyle bir hocası olduğu içün,kendinize iyibakın, tüm ziyaretçi
arkadaşlara da selamlar,,,
|
61
|
Tarih:
2004-05-16 17:18:31
bünyamin ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
öğretmenim umarım mailboxınızda uzun yıllar kalır yolladığım resim. görüşmek
dileğiyle..
|
62
|
Tarih:
2004-06-01 13:14:29
o. yetkin ( onuryetkin@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Bu kadar çok seveni olan bir öğretmen olmak ne kadar güzel?
Hocam bana İngilizce grameri ile ilgili kapsamlı kitapların bir listesini
gönderebilirseniz çok mutlu olacağım? (Örneğin M. Swan'ınkinden daha
kapsamlı)görüşmek üzere.:) Bi de çıkacak kitabınız hakkında siteye bilgi
iliştirirseniz ii olur. :)
|
63
|
Tarih:
2004-06-04 15:18:07
bünyamin sahban ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Öğretmenim bana 4 arkadaşım yardımcı oldu anket konusunda. ayrıca bursa ile
de paslaşıyoruz. adresinizi mail atarsanız sevinirim. yakında görüşürüz.
kendinize iyi bakın
|
64
|
Tarih:
2004-06-11 13:23:01
feslegen ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
HOCAM SİZİ ÇOOOK SEVİYORUZ!
KENDİNİZE İYİ BAKIN, SEVENLERİ AYIRMAYIN :)
|
65
|
Tarih:
2004-06-16 15:00:23
Sonay Girgin ( sonaygirgin@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba Abdullah Bey,
Nasılsınız ve hayat nasıl gidiyor? Eminim yoğunsunuzdur.
Ben Artvin'de geçen 10 ayın nasıl bu kadar çabuk akıp gittiğini çözmeye
çalışıyorum. Gerçekten zaman ne kadar hızlı geçiyor. Şu anda (ve yaklaşık 6
aydan beri) İl Milli Eğitim Bilgi İşlemde İLSİS Yöneticisi sıfatıyla
çalışmaktayım. Sanırım yeni bir uzmanlık edinmeye başlıyorum
"Bilgisayar". Bu da zamanın nasıl geçtiğini unutturan şey galiba.
Evet... Artvin'den gelişmeler şimdilik bu kadar. Görüşmek üzere...
|
66
|
Tarih:
2004-07-29 13:23:54
deniz yılmaz ( agadeniz@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam! Bende bir sene dersinizde gümleyen bir çok zekiyim.Size ya da
dersinize karşı olumsuz her hangi bir düşünce kapılmadım. Çünkiyetersiz
yaşadığımın farkındaydım. Yaz okulunda çok çalıştım ve dersi kazasız atlattım
(şükür!).
Şu anda öğretmenim.Pek fazla konuşmadan bizi kendinize benzettiğiniz için
sizden nefret ediyorum. Artık eskisi gibi öküzce yaşamıyorum bu da beni
kahrediyor. emekleriniz ve iyi niyetli yaklaşımınız için binlerce kez
teşekkür.
kendinizi çok ama çok iyi bakın.
Deniz YILMAZ/Yüksekova
|
67
|
Tarih: 2004-07-30 10:17:00
bünyamin ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
Selam Değerli Hocam, sesiniz çıkmadı uzun zamandır. Tatiliniz nasıl
geçiyor/geçti? Umarım M.E.B ile ilgili film şeridi şeklindeki birtakım
sorunlar giderilmiştir de Eylül'den itibaren Bursaray'a daha sık binersiniz.
Ben bu Pazar İzmir'de sınava gireceğim. Askere gidiyorum da. :-( Hakkınızı
helal edin artık. Size ve bu web ortamında güzel şeyler paylaştığınız tüm
arkadaşlarımıza selamlar. Elinizden öpüyorum.
|
68
|
Tarih:
2004-07-30 10:32:47
HALE ORTAKÖYLÜOĞLU ( hkavsar@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Abdullah hocam merhaba,
Ben Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Eğitimi alanında yüksek
lisans yapmaktayım. Sizin adresinize Gülderen Hoca vasıtası ile ulaştım.
(ODTÜ de anketim için pilot çalışma yapmak için Gülderen Hoca'dan yardım
istediğimde, sizinle benzer bir anketimiz olduğunu öğrendim.)
Tezimin konusu "İngilizce Öğretmenliği ile formasyon alan İngiliz Dili
ve Edebiyatı son sınıf öğrencilerinin bir İngilizce öğretmeninde bulunması
gereken (uluslararası standardlara göre hazırlanmış) yeterlilikler açısından
karşılaştırılması." Tezimde kullandığım anket iki bölümden oluşuyor:
knowledge-based (60 maddelik) & performance-based (86 maddelik).
Tezimin literatür kısmında (standardlara/yeterliliğe dayalı öğretmen eğitimi
vb. konularda) eksikler var, bu konuda bana yardımcı olabilirseniz
sevinirim.Ablam (Aslıhan Küçükavşar)Ankara Üniveristesi'nde Türkçe Eğitimi
Bölümü'nde doktorasını yapıyor. Onun vasıtası ile de size ulaşmayı denedim,
ama ulaşamadım.Herhalde yıllık izindesiniz. Ankaraya döndüğünüzde sizinle
müsaait bir zamanınızda görüşmek, fikir alışverişinde bulunmak istiyorum.
Görüşmek dileğiyle, HALE ORTAKÖYLÜOĞLU
|
69
|
Tarih:
2004-08-09 11:34:55
John Guise ( jg@manisa.co.uk) DEMİŞ Kİ:
Abdullah bey,
I found your pages by accident - but very interesting. I found the Regional
Dialect page very helpful for me. I have been learning turkish for abut 25
years - but it is still difficult - however you can see the resuts of my
endeavours at my web site above - (if you so wish)..
Saygılarımla - John Guise (Coventry UK)
PS - I am an old english "moruk" ..!
|
70
|
Tarih:
2004-09-25 14:27:24
adnan ( thekomikaze@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
yeni bir dönem yeni sorunlar ama kucak dolusu sevgilerle merhabalar
hocam.....evet yine ben .....
yaz boyu yazamadığım için özür diliyorum...
ama kışın inşallah görüceğiz.
nerelerde ve neler yapıyosunuz.... mail lerime bakamadımdan zaman aşimi olmuş
belki bişeyler yazdınız ama bakamadım affedinn,sizi aramızda görecegimiz
günler sabırsılıkla bekliyorum...
HAYAL ETTİĞİNİZ HERŞEYİN KENDİ ÇABALARINIZLA GERÇEKLEŞMESİ DİLEGİYLE;.......
|
71
|
Tarih:
2004-10-01 12:58:39
kemal ( kemaloguzer@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Usta,
Var ya sen buralarda gerçekten harcanıyorsun. Ankara'da Çankırı caddesinde ki
pavyonlar'da sen saz ben darbuka çalsam hem daha iyi para kazanırız hem de
daha mutlu oluruz.Bu arada Naci'ye de kıyak çekeriz:) Neyse, aslında senin
yazacağın kitaplara önsöz yazmakta beni mutlu edecek:). Ziyaretçi defterinde
izim kalsın dedim bir nebze. SAygı ve sevgilerimle Kemal.
|
72
|
Tarih:
2004-10-01 17:49:33
serdar KÖNTEK ( tripolis28@yahoo.com)
DEMİŞ Kİ:
slm hocam.Uzun süredir görüşemiyoruz.Belki de beni hatırlayamadınız.Ben
2000-2001 döneminden öğrenciniz(o meşhur gramer dersinizi almış)Serdar
KÖNTEK.Hocam şunu samimi bir şekilde söyleyebilirim ki gördüğüm en değerli
öğretmensiniz.Ha bu arada muhabbetlerinizi çok özledim.Şu an öğretmenlik
mesleğini icra etmeye çalışıyorum.Bazılarının bu gramer bir işe yaramaz
dediğini ben bugün öğretiyorum.Özellikle de sizin sayenizde aldığım Michael
Swan'ın kitabı epey işime yarıyor.Ben şu an Giresun dayım,umarım en kısa
zamanda görüşürüz.Sizin gibi değerli öğretmenlerimle tekrar görüşmeyi
fazlasıyla diliyorum.Hocam bu arada hikayelerinizi dinlemek büyük bir
zevkti."Abiler kalsın,ablalar çıksın.Abilere anlatacağım hikayeler
var" deyişinizi hiç unutamam.Keşke tekrar öğrenciniz olabilsem.Bundan
sonraki öğrencilerinizi gerçekten kıskanıyorum.kendinize iyi bakın değerli
hocam.Ellerinizden öperim.umarım bu lafıma kızmamıştırsınız.Çünkü siz daha
çok gençsiniz...Saygılar Hocam...
|
73
|
Tarih:
2004-10-07 07:34:26
adnan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
selamlar...
nasılsınız hocam..sizden hiç haber alamaz olduk...
bursa da misniz yoksa Ankara nın o sert havasınımı çekıyorsunuz hala
ciğerlerinize,,,?
son yılım nasipse ve vsonyılda neler olması gerektiğinin hala çelişkisini
yaşıyorum
bunlarla canınızı sıkmayayım...neler yapıyorsunuz...kitap çıkaracağınız
söylentileri geziyor çevrede inanın gerçek olmasını istiyoruummm hiç değilse
şu okuldan mezun olunca sizin bir eseriniz yanımda olsunn...
belki çok klasık olacak ama o derslerinizin tadını hiç alamıyırum hiçbir
dersten,,,
birgün okula yolunuz düştüğünde haberim olur umarımmm,,,,
KENDİNİZE ÇOOOOOK İYİ BAKINNN...
|
74
|
Tarih:
2004-10-08 13:19:48
cemil ( cemilvar81@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Ne zor bir duygudur bu,sevgili hocam?her gözünü kapatışta bir sürü insanı,bir
sürü kahkahayı,olayı,bir sürü yaşantıyı hatırlamak..özlem duymak herşeye
geçen her saniyeye..hata mı yapıyoruz diyorum,deli demekle her kendi kendine
gülene..
Bu gün dersin ortasında aklıma geldi yine,bi ACAN'ımız vardı,daha görmeden ne
çok şey öğrenmiştik hakkında diye..güldüm kendi kendime neler geldi aklıma
birden bire.(deli demedi umarım ABİLERİM,ABLALARIM:))
Sevgilerimle hocam,evet başladık öğretmenliğe,70 puan aldım kpss den atamadı
dümbükler:))yetersizmişim;))bende DÜZCE ANADOLU LİS.de vekillik yapayım bari
dedim,hani yetersizim ya dümbüklere göre?evet hocam and.lis.deyim,başlarda zorlandım
ama şimdi herşey çok iyi hergeçen gün dahada geliştiğimi düşünyorum..umarım
sizde iyisinizdir..çok özledim sizi.okulda son görüşmemizden sonra haber
alamadım bi daha..
hocam internette kaynak olarak kullanabileceğim adres var
mı?bilgilendirirseniz sevinirim.kendinize iyi bakın..boşverin herşeyi,izin
vermeyin hiçbişeyin sizi üzmesine.görüşmek üzere..
|
75
|
Tarih:
2004-11-07 17:51:20
E. Özhan TUNÇOK ( tuncok1907@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
size ulaşamıyorum hocammmmmmmm....
2002 mezunlarından Özhannnnnn ben..
(şapkalı çocuk)
|
76
|
Tarih:
2004-11-12 11:57:57
Sonay Girgin ( sonaygirgin@yahoo.com)
DEMİŞ Kİ:
KARDEŞLİĞİN DOĞDUĞU, SEVGİLERİN BİRLEŞTİĞİ, BELKİ DURGUN, BELKİ YORGUN, YİNE
DE MUTLU, YİNE DE UMUTLU, YİNE DE SEVGİ DOLU NİCE BAYRAMLARA...
ARTVİN'DEN SELAMLAR...
|
77
|
Tarih: 2004-11-12 21:51:55
hakan öztürk ( www.lazoglu@mail.com)
DEMİŞ Kİ:
her daim gönlümüzde ayrı bir yeriniz olmasına ragmen okul bitince irtibatı
koparmış olmamız ne kadar yanlışmış ki; şimdi üniversitede geçirdiğimiz
yılları ve sonrasında gerçek hayattakileri karşılştırınca daha net görebiliyorum.sayfanın
genelinden çıkardığıma göre bazı yanlışlar yapılmış şahsınıza.güneş balcıkla
sıvanmaz sayın hocam siz bizim idolumussunuz ADAM GİBİ ADAMLARIN nesli
tukeniyor dağılmamak,irtibatı koparmamak lazım.AMA YİNE DE İNADİNA İYİ OLMAK
LAZIM!!!
SAYGILARIMLA
BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN
(bir mail uzaktayım hocam bilgilerinize)
|
78
|
Tarih:
2004-11-15 12:05:26
Mesude Ayan ( mesay72@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
Merhaba, öncelikle iyi bayramlar. Siteniz gerçekten etkileyici ve oldukça da
yararlı. Sitenize Dilek Hanım'ın dersi için bir araştırma yaparken rastladım.
Konu Program standartları. Sanıyorum akreditasyon ile örtüşen bir konu. Bu
konu ile ilgili ulaşabileceğim diğer kaynaklarla ilgili beni aydınlatırsanız
sevinirim. Ailenize sevgiler...
|
79
|
Tarih:
2004-12-09 20:19:38
ekrem karakoç ( ekara6678@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba sayın hocam nasılsın? neler yapıyorsun?
|
80
|
Tarih:
2004-12-14 12:54:48
PERİHAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
ABDULLAH BEY,
SAYFANIZI OKUDUM. SİZ BİR HARİKASINIZ. sİZE HAYRAN KALDIM.ACABA SİZİNLE
TANIŞMAM MÜMKÜN MÜ?
YOĞUN İŞLERİNİZDEN VAKİT AYIRABİLİR MİSİNİZ
|
81
|
Tarih:
2004-12-26 21:05:19
deep_meaning ( geje2001@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
sizin çocukluğunuzda ...ve bizim çocukluğumuzda..hepimizin
çocukluğunda..takatukaları aldık berbere götEdE,,dandiri
dandiri bostanlarda,bir varmış bir yokmuşları oynarken bEEE..lanet
olsun neden bEEE biz
hocam..neden tanrı bizi o gEel ellerine bostanlardeyken almak
istemedi..LINGUISTIC için olabilir mi sizce:)
|
82
|
Tarih:
2004-12-27 20:10:55
mustafa ÇIKI ( mustafaciki@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam,
ben mustafa,israftan tanırsınız herhalde.gecen gün israf vasıtasıyla
konusmustuk hatırlarsanız.ben tanıyamıstım bir an için,çünkü al sana kimi veriyorum bak
dedi hemen verdi teli size. umarım iyisinizdir görüşmeyeli,ben ardahandayom
biliyosunuz,burda hayat zor,valla okulu özlüyorum. israfla chat yaptıkta o
verdi bu adresi,bende bi yazayım dedim,artık siz de yazarsınız.
kendinize iyi bakın şimdilik bye,bursaya gelirsem mutlaka ararım,israftan
alırım numarayı.bye...
|
83
|
Tarih:
2005-01-14 23:26:24
Fahriye HAYIRSEVER ( fahriyeh@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
Merhaba sevgili oda arkadaşım,
Öncelikle bana kalbin kadar temiz bu beyaz sayfayı ayırdığın için teşekkür
ederim:) Hayatta öğrendiğim belki de en önemli şey dostlukların hani
"biz dostuz" demekten çok daha öte bir şey olduğu. Arkamıza dönüp
baktığımızda acaba kaç tane dost edinip, kaçını koruyabildik. Kaç tanesini
sürdürebildik? Kaç tanesi için bu zaten dostum değilmiş dedik? Bence
dostluğun sırrı çok uzun zamandır tanışıyor olmak değil!. Bence
karşımızdakini anlayabilmek ve kendimizi tanıyabilmek. Mesafeler hiç önemli
değildir bu süreci koruyabilmek için. Paylaştığın şeylerin az ya da çok
olması da önemli değil. "Dostum" demenin hakkını vermektir önemli
olan... Ben her zaman özellikle ne için şükrediyorum biliyor musun. Sabahları
tebessüm ederek günaydın diyebileceğim ve akşamları günün iyi ya da kötü
anlarını paylaştığım kişilerin olması sevinci ve güveni ile iyi akşamlar
diyebileceğim arkadaşlarımın olmasına... Günün birinde hatırımı sormak için
telefonumu çaldıran ve benim, sesini duymak için telefonunu çaldırdığım
insanların olmasına... Dertlerini ve sevinçlerini paylaştığım ve aynı şekilde
benim anlarımı paylaşacak birilerinin olmasına... Kücücük de olsa bir
yardımımın dokunduğu insanlardan aldığım küçük bir mutluluk tebessümüne...
Arkadaşlarımın, dostlarımın olmasına... Bazen oturur ve kaç tane arkadaşım
var diye sayarım. Sayı arttıkça yüzümdeki tebessüm ve hayata dair beslediğim
umudum da artar. Hayat bazen iyi şeyleri kötü deneyimlerle öğretse de bize,
öğrenmek isterim yine de iyi şeyleri. Bir gün gelecek ve her birimiz ayrı
şehirlerde, ayrı işlerde ve ayrı hayatlarda olacağız. Eğer günün birinde bu
mesaj tekrar gözüne takılır ve okursan ve okuduğunda küçük de olsa
dudaklarında bir tebessüm belirirse, Ankara Üniversitesi'ndeyken camın
yanında oturan sürekli üşüyen:) sana rağmen:) odayı çiçek böcekle süslemeye
çalışan (hatta abartıp kapıya çocuk, balon vs. resimleri asan)bir Fahriye
vardı diye hatırlanırsam... işte o zaman bil ki o Fahriye Ankara'da olmasa
bile yine de arkadaşın olarak kalacaktır. Şu anda, bundan sonraki
günlerimizde, hatırlayacak ve hatırladığımızda da bizi mutlu edecek anlar
yaşabiliyorsak....... hayattan arkadaşlık adına daha başka ne istenebilir
ki...
Sevgiyle kal...
|
84
|
Tarih:
2005-01-15 19:45:57
deep_meaning ( geje2001@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
AHH bayramlar bayramlar..sabah erken oyanılırdı..binlerce yıl önceden haber
getiren kargaların sesiyle uyanırdık bayram sabahları.inanılmaz bir
sahnelerdi..herbiri sanki başka bir gücün yazmış olduğu senaryodan fırlayıp
gelmiş enstantanelerdi.. yaş 14..komşu kızının kalçaları cezb etmeye
başlamıştı artık...utangaç bir hal yüzümün orta yerinde sanki barkot gibi
duruyordu..yeni esvapları giymenin şenliği o utangaç halimle birleşiyordu
..anlaşılmaz bir ifade beliriridi çehremde..daha o günlerde merak etmeye
başlamıştım insanlarım yüzüme baktıklarında ne düşündüklerni..belkide bunu
hiç anyamadığımdandı o ürkek tavırlarım
neyse el öpme zamanı geldi..hadi baştan başlayalım..zaten kargalarda sustular
artık..artık kargalar ötmüyor hocam ve komşu kızının g-stringi mide
bulandırmaya başladı..ihtimalki bu bayram da bu şekilde geçecek..protokol
geçişi gibi..belki başka bayramlarada kavuşacağım ve ben kargaların tekrar
öttüğü berzaha göçtüğüm vakit burda hala bayramlı sabahlar olacak..BAYRAMINIZI
EN İÇTEN DİLEKİERİMLE KUTLARIM..(bu zamanın en içten dileği ne kadar içten
olabiliyorsa o kadar içten..aha da o kadar:))
|
85
|
Tarih:
2005-01-29 15:27:53
hakan sarp ( sarperhakan@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam ya nasılsın.Az önce maillerime bakıyodum öğrencilerim göndermiş accayip
mutlu oldum.sizlede paylasmak istedim.Hatırlanmak ve ve vefa sevindirici.Sizi
ve muhabbetinizi özledim.Hakkaride öğretmendim biliyosunuz bu senede şırnakta
askerim.doğu iki senedir benden soruluyo. hayırlısı bakalım.asla isyan yok.Bu
sene ingilizceyle ugrasmayı özledim.biraz uzak kaldım ama telafi etmeye
calısıyorum.Siz neler yapıyosunuz hocam.Söyle bi baktım ziyaretci defterinize
tanıdık isimlere rastlamadım.Yeni isimler.Anladımki baya kişi mezun olmus
bizden sonra ve baya kişiye ulasmışşınız bizden sonrada.Diğerleri için
yerinizi bilmem ama benim için basım üstündedir yeriniz.Bursadamısınız
hocam?Gecmiş bayramınız kutlu olsun.Burda pek bayram havası yoktu ama
insallah sizinki güzel gecmiştir.Saygılarımı sunuyor ve ellerinizden
öpüyorum.Arşivinize katmak için bi müdür fıkrası öğrendim ama buraya
yazamıyorum.muhtemelen biliyosunuzdur.daha sonra mutlaka sizinle paylascam bu
fıkrayı.kendinize iyi bakın hocam
|
86
|
Tarih: 2005-01-29
15:35:30
hakan sarp ( sarperhakan@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
(Öğretmenlik çok güzel arkadaşlar.
Bu güzelliği sizinle paylaşmamın bir başka gerekçesi de, aynı güzellikleri
sizlerin de yaşamanızı yürekten dilemem…)Sizin sözünüz hocam o zamanlar cok
fazla değil ama su an cok iyi anlıyorum İnsallah bu güzellik herkese nasip
olur
|
87
|
Tarih: 2005-01-30 20:28:49
Mustafa ÇIKI ( mustafa_ciki@mynet.com)
DEMİŞ Kİ:
slm hocam,
Bi Bursa yapayım dediniz bi daha ses çıkmadı valla,hayırdır hala yılbaşı
modundasınız galiba...
Son haftaya girdik be hocam,tatil de bitiyo,Ardahan yolları bizi bekliyo...
Kendinize iyi bakın hocam,üşütmeyin sakın;havalar soğuk valla.Şafak hocayı
görürseniz selamlarımı iletiverin...
|
88
|
Tarih:
2005-01-31 16:00:01
deniz ( agadeniz@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
HOCAM! If it is mümkünse şu giriş sayfasını biraz şenlendirin.MESELA,
değişiklik olsun diye vesikalık bir fotoğrafınızı koysanız diyorum.
Şöyle syntactic structure of MR Abdulla tarzında context oluşturan bi şey
olsun.
take care/deno
2002 mezunlarına selamlar.
|
89
|
Tarih:
2005-02-12 22:05:18
Mustafa ÇIKI ( mustafaciki@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
ya hocam haksızlık bu ya,dışarda -30 derece bi sıcaklık var,az önce kapının
kolu elimde kaldı soğuktan yapıştı elime...
ama içerisi güzel valla...
iyisiniz değil mi hocam? İsraf'tan haber verim mi biraz?Ağrı'da kpss çalışıyo
valla harıl harıl hocam,üç buçuk durumları yani...
bol güneşli günler hocam...
|
90
|
Tarih:
2005-02-17 10:00:05
israfil öncel ( silency2000@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
selam hocam nasılsınız..benden iyilik..bak sen Allahın şu kaderine uşağın
nezenin gülü ''mustafa çıkı'' ığdırın sert ikliminde eğitim nafakasını
ödüyor..o beni ağrıda bilsin ben ise sıcak bir adada les ile kpds çalışayım:)
sanırım başaracağğğıımmm..kendinize çok iyi bakın..neler görmüş o
ellerinizden hürmetle öperim:))
|
91
|
Tarih:
2005-02-28 12:52:05
Abdullah Albayrak ( albayrak@ankara.edu.tr) DEMİŞ Kİ:
Ana sayfanızda anlattiginiz gibi fakirdik ama mutluyduk.Acaba diyorum hem
zengin hemde mutlu olamazmiyiz bunun ikisinin yanyana geldigini turk
filmlerinde bile gormedim.
Saygilarimla.....
|
92
|
Tarih:
2005-03-03 19:57:46
Mustafa ÇIKI ( mustafaciki@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
slm hocam...
havalar düzelmeye başladı burda ama bu kezde çamur derdi başladı valla.israfa
burdan bi çift söz söylemek istiyorum sizin aracılığınızla. israf canım sen
daha benim görev yaptığım yeri bile bilmiyosun be,ben ığdırda değil ardahan
çıldırdayım haberin olsun:)
bide üçbuçuk durumları bizzat kendi ağzından alınmış bi sözdür hocam,buna da
değinmeden geçemiycem...
askere gidiyorum hocam bu ayın sonunda,kendinize iyi bakın...
|
93
|
Tarih:
2005-03-11 19:58:13
ceyhan ünlüer ( ceyhan_@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
hocam meraba beni hatırlarmısınız bilmiyorum 99-00 uludağ
üniversitesinden.Talihsiz bir şekilde okuldan atılmıştım :)) ama tekrar
kazandım cağ üni'ni burslu şimdi bi tek stajım kaldı mayıstada les falan
aştım olayı.Sizden öğrendim grameri yüksek lisansta veriyolar boş yere
atılmamışım aslında.Neyse akıllandım artık sizi cok öpüyorum emekleriniz icin
teşekkürler.
|
94
|
Tarih:
2005-04-20 23:03:28
Berna Arslan ( barslan@education.ankara.edu.tr)
DEMİŞ Kİ:
Abdullah hocam,
Bir kere şunu söylemek isterim ki siz gerçekten çok iyi bir iş arkadaşısınız.
Bu özelliğiniz sanırım yaptığınız işi iyi yapma sevdanızdan geliyor. Eğer eğitim işi bir
gönül işi ise siz bu işe fazlasıyla uygun, değerli bir insansınız. Her ne
kadar bir türlü bizim alana ısınamama gibi bir durum söz konusu oldu ise de
ben eminim ki, bu alandaki sayılı insanlar arasına girmeniz için de çok uzun
bir zaman geçmeyecektir.
Oda arkadaşı olduğumuz süre içerisinde bize yaptığınız her türlü iyilik ve
anlayış için gönülden teşekkür etmek isterim. Mesleğe yeni başlayan kişiler
olarak sizinle aynı odada bulunmuş olmak sanırım bizim için büyük şans.
Hayat deneyiminiz, iş deneyiminiz bizden kat kat fazla olmasına rağmen
bizimle kurdunuz yakın dostluk ve kardeşçe tavırlarınızdan dolayı
minnettarım.
Sizin kişiliğinize uyum sağlamak ve o okkalı sözlere (!) alışmak bizim çok
zamanımızı aldı ama şu an gideceğinize çok üzülüyoruz çünkü alışma süreci zor
ama kopulması imkansız bir arkadaş, hocasınız.
Beni ve Fahriye’yi saatlerce güldüren sınav
gözcülüğü maceramız, Şukufe anımız, marka olayı gibi hatırladıkça yüzümüze gülümsemeler
yayılan o ince esprileriniz ve zekanızla her zaman gönlümüzde yer
alacaksınız.
İyi ki sizi tanıdık ve oda arkadaşı olduk. Ömrünüz boyunca yüzünüzden
gülücükler eksilmesin :)
|
95
|
Tarih:
2005-05-06 19:16:51
hasan şahin ( hasanthepimp@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
klasik bir türk vatandaşı olarak yaptığım bir eşşekliği sayfanızın
güzellikler kısmını okuduktan sonra farkettim. bu ülkenin klasik vatandaşları
şikayetçi olduğu bir mevzuyu 7 düvele duyururken memnun olduğu mevzuda tek
kelime etmez. ben de onlardan birisiyim. size kızan birisi bu sayfaya anında
bağlanıp 7 sülalenizin hatrını sormuştur ama bizim gibi memnun olan sizin
hakkınızı ödemeyeeğimizi düşünen kşiler 2 satır ya yazmıştır ya yazmamıştır.
geç dank eden
bu eşşekliğimden dolayı özür diler size huzurlu bir hayat dilerim. elimizden
geldiği kadar korsan kopyanız olmaya çalışıyoruz. inanmazsanız okuyun görün.
son sınıf son dönem staj sunumunu gönül uğuralpe yaptım geçen hafta. konu
good luck bad luck. boynuma öküz kafası kadar nazar boncuğunu takıp girdim.
hani önceden konuştuğumuz bir konu vardı sınıf düzeni ve kkullanılan malzeme
mümkün olduğu kadar kendi kültürümüzü yansıtmalı diye. dersin 35.
dakikasından sonra çocuklar ölü balık gibi bakmaya başlayınca sayfanızın
gizli kısmından aldığım "iş mektubuna cevap" metnini okudum. sizden
kaptıklarımı kullanmaya çalışıyorum. alemin en kral hocasısınız ama şimdilik.
er geç bir gün izlediğinizde "aynı benim 5 yıl önceki halim" diyeceğiniz
kişiler yetişiyor.
|
96
|
Tarih:
2005-05-25 15:01:21
the adnan (malum şahıs) ( thekomikaze@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
heyhat!yıllar geçti,bir kışın ardından bir yaz daha geldi.menekşeler allı
morlu açmaya başladı incecik bedeninin üstündeeki gözlerini yaz güneşinin
samimiyetiyle.!!!uçsuz bucaksız gelincik toplulukları,çoluguyla
çocuğuyla,başlarında kızıl pelerinleriyle doldurdu engin ovaların
bağırlarını..kışın salkım salkım uçuşan ak kelebekler uçtu yine adını bile
bilmediğim ırak diyarlara!!ellerimde gelinciklerden ,kırmızı bahar hediyeleri
beklemek düştü altında şemsiye ustası kavakların....al.yeşil ve niceleri
sarmış toprak ananın şefkat yumagı bedenini,sanki o iincik boncuk sdatan
şeker kasesi çerçi amcymış yahut teyzeymiş gibi,...heyhat!yine ellerim havada
kaldı ,güneşime uzattım dokundurtmadı elllerimi kendine,baharım nyazım
hayatım mevsimlerim yandı ,,yandı ki bildiğiniz gibi değil..merhaba yenşi
gece, merhaba ak saçlı gümüş gözlü yıldızlar,ge,cenin düdüksüz silahsız
korkusuz bekçileri!verin sıtınızdaki beyaz pelerinleri perde kaopandı oyun
bitti...yıkadım bedenimi ılık selinde ruhumun !hadi bekletmeyin
gidiyorum...işte böyle hocam gidiyoruz aldık sırtımıza ate beyazı bir
gömlek,allı nyeşilli ovalardaki çiçeklerin arasıana gidiyoruz..ateş beyazı
deevralmanın mutlulugunu anun tatlı ateşinin sıcaklğıyla tazeleyeceğimize söz
veriyorum ve veriyoruz..kendimi seyredemedim ama dört yılda çevirdiğim film
inanıyorum ki hababam sınıfının rekorunu kıracak.hatta ömür boyu seyredilecek
sizin v4e sizin gibi rehberlerim öğretmenlerim ve kardeşlerim,inde
yardımıyla..öğretmenlik uygulamasında bunun tadına öyle veardım ki inanıyorum
beni bundan kimse ayıramaz..hoşça ve dostça kalın ama dima bizimle kalın.
|
97
|
Tarih: 2005-05-28 17:57:50
Birisi ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Ne kadar güzel bir duygu olmalı, bir hocanızla böylesine samimi olabilmek.
Bende iyiydim Abdullah Hocamla, severdim konuşmayı.Ama demek ki o kadar çok
şey paylaşmamışız. Hocam Syntactic structures'la ilgili pek bişey
kullanmıyorum öğretmenlik hayatımda ,hatırlıyor musun derseniz ona da yanıtım
hayır olacaktır çünkü sitenin geçmiş sınav soruları bölümünden rasgele birini
açarak yanıtlamaya çalıştım, olmadı.Söylemek istediğim şu, öğrenilenler yalnızca
araç ,asla amaç değil. Ama öğrendiğim birşey var ki, o da konulara nasıl
yaklaşılması gerektiği , şeytanın ayrıntılarda gizli olması gibi. Tüm
meslekdaşlarıma saygılarımla. Size de kolaylıklar dilerim.
Eski öğrencilerinizden
Sıradan Birisi
|
98
|
Tarih:
2005-06-03 11:15:24
taner ucan ( timtanner@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba ahocam umarım beni hatırlarsınız ama biraz zor galiba çünkü ben
üniversitenin ewn gari,ban öğrencilerinden siz ise en renkli simalarından
biriydiniz. ama şu kadarını söyleyim birlikte staj yaptığımız NURİ ERBAK
lisesini ve sizi davet ettiğim BEŞ EVLERDEKİ cemaat evini hatırlıyorsunuz
omarım hocam kusura bakmayın uzun zaman oldu iletişim kuramadık ama ben sizi
hiç unutmadım unutman da münkün değil şu anda öğretmenlik hayatımda sizin
gösterdiğiniz teknikleri bilfiil kullanıyorum. türkiyenin ucra bir köşesinde
kendi mezun olduğum lisede sade bir öğretmen olarak hayatımı idame etmekteyim
her ne kadar siz büyük şehirlerde çalışmamızı istediysenizde babamın isteği
daha baskın çıktı. ama halimden memnunum. hocam okulumuzun yeni web sitesi
kuruldu ziyaret edip mesaj bırakırsanız sevinirim van gölünün mavisinden size
eşinize ve oğlunuza en içten sevgi ve saygılarımla meslek hayatınızda başarılar
dilerim.(bu arada eskiden sitenizde komik şeyler vardı onlara ne oldu)TANER
UÇAN 2001 MEZUNU VAN
okuln adresi www.alpaslanaol.com.tr.cx
|
99
|
Tarih:
2005-06-13 08:25:15
adnan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
bu gün ogüğn işte geldi çattı:!!
hocam bu gün mezunluğumuzu belgeliyoruz ve atıyoruz dört yıl önce taktığımız
kepleri...
umarım yanımızda olursunuız ve bizi gerlirken karşıladdığınız gibi giderken
de uğurlarsınız....alem buysa KRAL sizsinizz..
BAŞKA SÖZ BULAMIYORUM;!!! HOŞÇAKALINN..
|
100
|
Tarih:
2005-06-21 16:30:59
bünyamin ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
selam öğretmenim,
uzun zaman oldu görüşemedik. neredeyse 1 yıl olacak. nasılsınız? bursa'da mısınız?
ben geçen hafta sonu döndüm denizliye. bu taraflar baya sıcakmış. ne güzel
ardahanda akşamları heater falan kullamıyorduk. :-) işin şakası bir yana
umarım herşey iyidir oralarda. kendinize iyi bakın. iyi tatiller...
|
101
|
Tarih:
2005-06-21 18:35:38
emel ( unplugged_20@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
hocam nasılsınız?okul bitti..4yıllık uludağ serüveni..(can sıkıntısı
aslına:))3. ve 4.sınıf azap geldi bana..nasıl öğretmen olucam ben bi günlük
staja gitmek...hazırlanmak...çocuklar... zor geliodu..para derdine alışcaz
mecbur.kpss yi kazandım da konuşuyom keyfimce sanki:))anayasa eğitim tarih
bıktım çalışmaktan..ingilizce yi özledim.hocam mail attım
adresinize.kendinize çok iyi bakın.iyi tatiller
|
102
|
Tarih:
2005-06-29 21:21:45
fatoş ( fatmaunal83@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
Değerli Hocam
Ben bu ziyaretten pek de memnun kalmadım açıkçası...Eski kadim dostum biricik
hemşirem SEYHAN 'ı görüp mümkün ise çay yanı poğaça almak için sanal alemde
gezeriken onun adısını kullanarak ahanda bu sayfalara bilim bulaştırdığınıza
şahit oldum.Canım Abdullah Bey kardeşim,bize onca başarılarınızın ardındaki
mümtaz insanı faş ediniz..Bu arada acaba bu sahife umuma açık mıdır ? Onu da
bilmiyorum .Bağlantı kurup ru be ru görüşmeyi arzu eyler mes'ut bahtiyar bir
tatil dönemi diler İzmir'e uğrar iseniz ki bu şehir Ege'nin incisi olarak
zikredilir,bizim fakirhaneyi şenlendirmenizi niyaz ederim ...Muhabbetle...
|
103
|
Tarih:
2005-07-05 09:23:31
adnan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
selamlar ve küçücük ama kaocaman kalpli adnan dan kucak dolusu sevgiler...
YAZ TATİLİNİZ HAYIRLI, UĞURLU OLSUN HOCAMM!
BEN KIZGIN KUMLARDAN AZGIN SULARA PİKE YAPIYORUM ŞU ARALAR...
İNŞAALLH SİZDE Bİ OKADAR İYİSİNİZDİR...
NASİPSE EYLÜL DE ÖĞRETMEN OLACAĞIM..
SİZİNLE BİR KEREDE ÖĞRETMEN OLAREAK GÖRÜŞEBİLMEK DİLEĞİYLE..
SEVGİ,VE SAYGILARLA KALINIZZZ...
BİR GARİP YOLCUYDUM PİŞİRİLDİM BU YOLDA
BİR SICAK GÖNÜL BULDUM YOĞURULDUM BU HANDA
OLMAZ DAHA KUTSAL HİÇ BİR ŞEY..
BİR KELİME ÖĞRETMEK KADAR ŞU CİHANDA..
SELAMETLE KALINIZZ HEP NEŞELİ VE BAŞARIYLA KALINIZ...
|
104
|
Tarih:
2005-07-25 13:02:49
özge ulukılıç ( oliveoil@mynet.com)
DEMİŞ Kİ:
evet yine ben hocam.siz benden kurtulamıycaksınız.google a girip sizin
adınızı yazdım.dedim böyle birini google tanımazsa ben yaşamıyayım.iyi ki
döndün hocam.iyi ki varsın.demek böyle olması gerekiomuş.gittin diye üzülmem
gerekiomuş.ama o günler bana koymuyo artık.bana öğrettiğin her şey ve bana
verdiğin değer için sana sonsuz teşekkürler.döndün ama ben senin başının
etini daha çoook yiycem.:)hoşgeldin hocam.ben çoook mutluyum bunun
için.sevgiler.saygılar.ne diyoruuuuuz:apocan efsanesi geri döndü.
|
105
|
Tarih:
2005-07-25 13:09:45
özge ulukılıç ( oliveoil@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
"Zimmetime soru işaretleri geçirdim küçükken
En ufak bi iddiam yoktur bu yüzden
Yaşamacı arkadaşlara yeşillikler dilerim
Abartmam çeker giderim."
|
106
|
Tarih:
2005-08-01 16:37:27
Gülçin Uğur ( gugur81@yahoo.com)
DEMİŞ Kİ:
Hocam Merhaba'
Çok özledim sizi nasılsınız?Ankara üniversitesinin arama motorundan arattım adınızı
ve buldum tabiki:))sözlüklere geçmiş hocam arama motorlarına geçmez mi hiç:)
Şaka maka 2yıllık öğretmenlik hayatımı noktaladım ve hala yükseklisans
sevdası peşinde koşuyorum bu aralar.Mütercim-tercümanlığa başvuracağım
sanırım.Ben Amerikan edebiyatı istiyorum ama oraya zaten almazlar
beni:)a'sını bilmiyorum edebiyatlarının...
Sizin araştırmalar,hayat nasıl gidiyor?Afacan
Ufaklık ilkokul birinci kademeyi bitirmiştir sanırım okulu bırakmadıysa:)
Saygılar,sevgiler...
Gülçin Uğur
|
107
|
Tarih: 2005-08-19
17:30:47
kurtulus ( kurtulus07@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
aldirma..
rengime aldirma
cocukluguna
ruzgar gecirmeyen
yagmur yedirmeyen
en saglam mont
benim..
yu(kurtulus)suf
bir siirimi de panonuza ilistireyim dedim, size iletmek istedigim de; sizi
sevdigimdir, saygı, sevgi ve selamlar hocam, guzel gunler,iyi isler :)
kurtulus
|
108
|
Tarih:
2005-09-04 11:05:21
cemilvar ( cemilvar81@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
hocam nasılsınız?belki sık sık mail atmadım,belki adınızı arama motorlarında
da aramadım,bir iki kelime kafiyeli yan yana bile koyamadım ama bilin ki
adınızı varlığınızı biran bile unutmadım..şu bilgisayar denen aletin başına
ne zaman geçsem ziyaretçi defterinizi hep özenerek ve birazda kıskanarak
okudum..nedense çoğu kez bişeyler yazamadım!umarım geçmişte farkında olmadan
sizi kırmadım,nedendir bu soruyu soruyorum kendıme bu sayfaya
geldiğimde..sizi çok özledim,herşeyi..
1 yılı bitirdim öğretmenlikte,herşey çok hızlı gelişior.yeni dönem başlıyacak
bile..
abilere ablalara anlatıyorum ufak ufak sizi,sizinle dersleri,ders
aralarını,fakat anlamalarını veya kabul
etmelerini beklemek güç..sevgi saygı ve en iyi dileklerimle kucaklıyorum
sizi...
|
109
|
Tarih:
2005-09-15 22:20:00
bünyamin ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
iyi geceler öğretmenim, gecenin bu vaktinde deli bir arkadaşla yakın ilişki içerisine
girdim mi, diye merak ediyorsanız, cevabım 'hayır' :) planlarla boğuşuyorum.
uzun zamandır e-posta atamadım. daha önce yazmak isterdim. ben 15ağustosta
geldim ardahan'a. Askerliğimi de bitirince biraz olsun huzur buldum. Burda
şimdilik herşey yolunda ve hala bekarım(!) malesef. Sizin Doktoranıza çok
sevindim. Umarım birçok şeyde sizi örnek aldığım gibi ünvan konusunda da bir
şeyler kaparım ilerde. Şimdilik bu kadar yazabiliyorum. kendinize iyi bakın
değerli öğretmenim.
PS:Hala unutmadım soda-süpangleyi !!!
|
110
|
Tarih:
2005-09-21 06:33:08
Onur ( kabakcionur@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
Büyük üstadımıza sevgi ve saygı ile...
Gurur verici olan senin öğrencin olmanın yükümlülüğünü elimden geldiği kadar
yerine getiriyor olmak mı, yoksa üniversite sınavına hazırladığım
öğrencilerimin iki tanesinin ,mezun olduğum koridorlarda, öğrencin
olarak(umudum bu doğrultuda)ellerinden öpmeye geliyor oluşu mu bilemiyorum...
Tek bildiğim, genişlettiğin ufkumun sınırları içerisinde hareket sınırlarımı
olabildiğince zorlamaya çalışıyorum yönüne, yönümüze doğru...
Ellerinden öperim....
Onur KABAKÇI...
|
111
|
Tarih:
2005-10-04 12:53:59
nuri yıldız ( yildiznuri@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
hocam ya ayrılalı cok oldu ama hala kalbimdesiniz şimdi bu lafı da yanlış
anlamasın kimse:)size(sanal da olsa)tekrar kavuşabilmek çok hoş..
|
112
|
Tarih:
2005-10-10 10:47:21
Cağlar ( caglardogandere@yahoo.com) DEMİŞ
Kİ:
çok değerli hocam bugün üniversitede fotokopi çektirirken sıradaki
öğrencilerden bazıları "Abdullah Can" deyince hemen muhabbeti
kurdum öğrencilerinizle ve döndüğünüz haberini verdiler. en de hemen
fotokopileri halledip odanıza çıktım ama yoktunuz. desrteydiniz sanırım.
notumu umarım almışsınızdır. aceleyle bu mesaja benzer birşeyler karaladım.
sizi tekrar uludağ üniversitesi çatısı altında görmek büyük mutluluk.
hocaların hocasına saygılar.
uzatmalı tez öğrencisi İ. Çağlar DOĞANDERE
|
113
|
Tarih:
2005-10-15 17:36:54
mithat k ( mithatkorumaz@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
hocam sayfanızı zıyaret ettım bızden oncekı 'ablaların' da 'abılerınde'düşüncelerı
bizimle aynı (ınanın yalakalık olsun dıye söylemıyorum) ama biz onlardan daha
şanslıyız onlar sizden ingilizceyi ögrendiler biz ise nasıl ıyı ögretmenlık
yapılacagını sizin gibi bence model olan bı hocadan ögrenıyoruz fıkralarınıza
ulaşamadım ama inşallah ders te dınlemeye devam edrız see you
|
114
|
Tarih:
2005-10-15 20:24:42
aydın kınık ( ram_stain@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
hocam sayfanızı ziyaret etmemi aşagıda adı gecen mitat isimli abi tavsiye
etti..iyide olmuş yani ne diyeyim şimdi..hocam bizden önceki abi ve ablaların
üstüne baqsa basa yalakalık degil demelerine şiddetle katılıyorum.bu hafta
sizinle 2. dersimizi işledik ve hakikaten ACAN efsanesine daha ilk andan
şahit olduk desem abartmış olmam heralde..şimdilik bukadar hocam..bol fıkralı
günlere..see u:))
|
115
|
Tarih:
2005-10-19 13:33:50
mehmet ( gamemind05@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
sayın hocam ben 2003 uludag mezunu öğrencinizim. sizleri cok özledik. ben
karabük te 2 yıldır ing. öğretmeniyim. umarım bir yaramazlık yoktur
hocam.hoıcam hep korkulu rüyamız oldun ama senden ve dersin den cook sey
öğrendim. write back
|
116
|
Tarih:
2005-10-21 23:27:30
OZDEMIR, Ozgur ( ozdemir.ozgur@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
Merheba Hocam! Sizin deyiminizle GRAMER MANYAğINIZ! Beni
burdan bulablirsiniz... Şubat tatilinde görüşmek üzere...
|
117
|
Tarih: 2005-10-25 09:52:12
adnan ( thekomikaze@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
hocam merabalar beni unutmadınız değilmi hani şu ADNAN ......EKŞINCI VE DE
ÇALIŞKAN ..AYNI ZAMANDA DA SİZE BİR SİNEMA BORCU OLAN ADNAN...
ŞİMDİMEMLEKETTE ÖZEL OKUL ÖĞRETMENİ OLDUM SINIFLARI DOLDURUYORUM...GÖRÜŞMEK
DİLEĞİYLE ...
AYRICA BU YAZIMI OKUYAN HERKESE SELAMLAR ...
|
118
|
Tarih:
2005-10-26 17:12:23
mustafa ( mgirginol@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
hocam benim acele university life'a donmem lazim. sinavlara girdim, kpds (
maalesef 87 ) les 59. nereye basvurayim. istanbulda olmasi cok iyi olur ama.
|
119
|
Tarih:
2005-10-27 09:03:36
mustafa ( mustafaciki@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
selamlar hocam...
epeydir yazamadım kusura bakmayın.doktoranız haıyrlı olsun hocam.artık
bursada mısınız eskiden olduğu gibi?
ya hocam bişey istiycem sizden;şu sizin birikiminizden birazcıkta bizim
israf'a akıtsanız nasıl olur?valla garibimin kafası karışmış yine.her yerde
eli var adamın,onu da anlıyorum istekli şevkli falan ama bir bakıyorum les'e
giriyo bi bakıyorum dershanede öğretmen oluyo...Allah rızası için bişeyler
yapın şu çocuğa:):):)
neyse hocam,ardahan a ilk kar yağalı epey oldu,ama yine de keyifler yerinde.
bu arada bünyamini de gördüm geçenlerde ardahanda,nerde o eski
bünyamin...
sağlıcakla kalın hocam....
|
120
|
Tarih:
2005-10-28 16:05:37
mustafa tercan ( aklinazarar@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam
mustafa ben. 2000 mezunu
ekremin arkadaşı. Bi ara size gelmiştik. Bağlama felan çalmıştık. Belki
hatırlamazssınız ama, neyse. İzmirdeyim. Öğretmenlik yapıyorum. 2000 yılında
bi tavsiyede bulunmuştunuz bana egt. yön. den. yüksek lisans programına gir
diye. tavsiyenizi dinledim bu sene deu egt yön den bölümündeyim. Bursaya
gelmeyi düşünüyorum. Umarım görüşürüz
Mustafa TERCAN
|
121
|
Tarih:
2005-11-02 20:07:59
cenk ( cenkgumeci@su.sabanciuniv.edu)
DEMİŞ Kİ:
vallahi Abdullah Abi, siteni cok begendim, eline saglık cok guzel olmus, bu
arada bir yolunu bulursanız istanbulda balık yemege bekliyorum, herkese
selamlar...
|
122
|
Tarih:
2005-11-04 18:06:26
silency ( silency2000@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
bugün herşey yolunda..evimin penceresinden dışarı baktığımda arbaların ve
insanları hepsinin nereye niçin gittiğini bilmek bani neden bu kadar
rahatlatıyor bilmiyorum ama bunu bilmek güzel..yapılacak iş belli
bugün..bayram kutlamaları var bugün..rahatım..en azından bugün yanımdan
öylece mahsun yada serserice geçen birinin bugün birilerini vuracak diye yola
çıkmadığından eminim..yanımdan geçti ve gidip birisinin bayramını
kutluyacak..iyi bayramlar iyi bayramlar..hep böyle yanımdan geçen herkesin
iyi şeyler yapmak için yola çıktığını hissedeceğim bir gün yüzü göreckemiyim
yüzü kara yosun sefil dünyamda..
|
123
|
Tarih:
2005-11-05 17:03:46
cemil var ( cemilvar81@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Ellerinizden öperim sevgili hocam..bayramınız kutlu olsun.çok özledim
sizi,nasılsınız?yeniden dönmüşsünüz uludağa,çok sevindim.(tabi bu sizin
içinde sevindirici bir durumdur umarım?:))sayfanızı gezmek eskilerden
birilerinin maillerini okumak çok büyük bir zek veriyor..en kısa zamanda
gelmek istiyorum oralara fakat zor gözüküyor.burda söylemek ne kadar doğru
bilmiyorum fakat bilmenizi isterim,evleniyorum yakında,hatta yanımda görmeyide
çok isterim,davetiyeniz ulaşacaktır elinize zamanı
geldiğinde.sevgilerimle,iyi bayramlar hocam,kendinize iyi bakın..
|
124
|
Tarih:
2005-11-14 18:44:45
nimetokuroğulları ( nimetokurogullari@gmail.com)
DEMİŞ Kİ:
selamlar hocam;
nimet ben, nam-ı diğer 'gelin'... inşallah keyfiniz yerindedir. biz inegöl de
uğraşıyoruz çocuklarla... herseye rağman öğretmenlik çok güzel. kendinize çok
iyi bakın... görüşmek üzere... nimet okuroğulları (özdemir) :))
|
125
|
Tarih:
2005-11-24 06:52:32
esra küçük ( esra_kucuk88@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
selam hocam
iyiki bugüne denk gelmiş hocam sizin sitenize girmem... Öğretmenler gününüz
ve bu meslekte geçirdiğiniz her gününüz kutlu olsun aynı şekilde teyzeminde.
sevgilerimin en güzelini gönderiyorum size...
|
126
|
Tarih:
2005-11-24 08:12:19
adnan ( thekomikaze@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
SELAMLAR ÖĞRETMENİM..
ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZÜ BİRDE BURADAN KUTLAYAYIM DEDİM..
HERŞEYİMİ(MESLEK ADINA)SİZE VE SİZİN GİBİ ÖĞRETMENLERİMİZE BORÇLUYUM...
İYİKİ SİZDEN DERS ALMA
ŞEREFİNE NAİLOLMUŞUM..
ŞU ANDA ;ÇOCUKLARA ÖĞRETMENLİK YAPARKEN O KADAR İŞE YARIYORKİ ANLATAMAM
BU ARADA BURADAN TÜM ÖĞRETMEN ARKADAŞLARIMIN ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ DE SİZİN
ARACILĞIUNIZLA KUTLUYORUM.
THE ADNAN DEMİR;NOW HE İS A PRIVATE SCHOOL TEACHER.
|
127
|
Tarih: 2005-11-25 08:00:29
cemil var ( cemilvar81@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Değerli abdullah CAN hocam,sizin ve tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü
kutlarım..herşey gönlünüzce olur umarım..bugüne kaldı kutlamam çünkü yatak
döşek yatıyorum iki gündür.sizi özledik ve her zaman aklımızda,kalbimizdesiniz...sevgilerimle...
|
128
|
Tarih:
2005-11-26 17:43:07
savaş ( savassonur@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
ellerinizden öpüyorum sayın hocam.Uludağdan mezun olalı 4 yıl oldu.şimdi askerim
diyarbakırda.Beni hatırlamazsınız sanırım.Aradan geçen 4 yılda bir sizin
yününüz hatırda kalan birde sazınız.Umarım yolum düşerde birgün sizden yine
bir türkü dinlerim(gencebay şarkılarıda olur:).sağlıcakla kalın değerli
hocam.
|
129
|
Tarih: 2005-11-27
19:17:50
zehra ateş ( zehrates@yahoo.com)
DEMİŞ Kİ:
iyi akşamlar öğretmenim,ben 2003 mezunlarından zehra ateş.şu an kastamonu (
inebolu anadolu lisesi)da öğretmenlik yapıyorum.sitenizi yeni keşfedebildim
ve çok mutlu oldum.zamanında bende sizin dersinizden çok zor geçmiştim bir
başka değişle çok çekmiştim.görüyorum ki efsaneniz okulda devam ediyor.şu an
sizi çok iyi anlıyor ve büyük bir saygıyla anıyorum.iyi ki çekmişim yoksa
öğrencilerimin bana yönelttikleri bazı soruları cevaplamakta zorluk
yaşayabilirdim.hakkınızı helal edin demek için geç kalmış sayılmam
inşallah.öğretmenim sizce akademik kariyer yapmak için geç kalmış
sayılırmıyım?üniversite yıllarını daha akıllıca değerlendirememiş olmanın
verdiği pişmanlık içinde olduğumu da belirtmek istiyorum.saygılarımla!
|
130
|
Tarih:
2005-11-29 12:57:13
ali karakaş ( alikarakas85@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
merhabalar hocam,
hocam dönem başında daha isminizi duymadan önce ününüzü duymuştuk.hakikaten
söylenenler bir öğrenci için pek de parlak değildi.yalnız gerçeklerle
yüzleşince söylenenlerin pek de aslının olmadığını gördüm.dersi sadece geçmek
için gören biz öğrencilerin sizden öğreneceği çok şey var.ve şunu özellikle
belirtmek istyorum siz bize dersin öğretmeni nasıl olunur değil ''öğrencinin
öğretmeni nasıl olunur ''onu öğrettiniz.sizde farkettiğim diğer bir husus da
bir çok öğretmenimizin yaptığı hatayı yapmıyor olmanız.çünkü öğretmen
yetiştirmek sadece ders anlatmakla olmuyor ilk önce insan yetiştirmek daha
sonra ona öğretmenlik kimliğini vermekle oluyor.bunu yapmaya çalışan ender
öğretmenlerimizden birisiniz.öğretmenlik kültürümün oluşması adına sizden
öğreneceğim çok şey olduğunu düşünüyorum...umarım bu yolda sizin de
katkılarınızla hedefe ulaşırım.kim ne derse desin siz mesleğini tam anlamıyla
benimsemiş ve meslek kültürü yüksek bir insansınız.saygılarımla hocam...
|
131
|
Tarih:
2005-12-02 14:53:01
loneliness ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
"ortmeniii,bu benim suçuma koyuyooo"diyen bi ses!meğer, suçu benim
üstüme atıyo,demekmiş..ya da "ortnenin,gitmeye kaç zil kaldı?"diye
bi soru..bunları,cennet vatanımın,cehenneme yakın bi yerinden yazıyorum..ben
de hepiniz gibi ingilizce öğretiyorum,ama bu dil çocuklarımın 3.dili..şu an
yanımdaki bilgisayarda oyun oynayan 2çocuğun ne dedikleri hakkında fikrim
yok..uludağ nereeee,buralar nere?hey gidi bursa!bütün gülüşlerim sende
kaldı...:(((((
|
132
|
Tarih:
2005-12-03 10:45:39
a sad girl ( admila_ct@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
hocam biriyle dertleşmeye okadar çok ihtiyacım varki nedendir bilinmez ilk
aklıma siz geldiniz hemen sizin sayfanıza girdim.sayfanızda surf yaparken okadar
etkilendimki şuan işte olmasaydım hüngür hüngür ağlardım size gelen mesajlar
yazılarınız okadar içten samimi ve doğalki insanın mutlaka bişeyler yazası
geliyor.
|
133
|
Tarih:
2005-12-03 10:51:22
by a sad girl ( admila_ct@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
hayat okadar acımasızki daha 20yaşında olmama rağmen şimdiden geçim derdine
düştüm üzerimde ağır bir yük var taşımak zorunda olduğum.yorulsamda
çalışmaktan mutluyum ve mecburum ama insana asıl koyan anne-babamın
ilgisizliği.
|
134
|
Tarih:
2005-12-03 10:57:00
a sad girl ( admila_ct@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
yalnızım yapayalnız bıraktılar beni bu şehirde.çaresiz kaldım.hep 1 sonraki
ayın hesabını yaparak yaşamak ne kadar zormuş bir anne ve baba tarafından
umursanmamak kendi haline bırakılmak ne kadar da kötüymüş.
|
135
|
Tarih:
2005-12-03 20:05:39
tufan ( tufanturkay@mtnet.com)
DEMİŞ Kİ:
ıyı gunler hocam bızler sıstemın magdurlarıyız.ıngılızceden 95 yapip
almancada okuyoz.baslarda baya koydu ama sımdı alıstık uldagliyız
tabıı.sımdıkı sorunum cok sevdıgım dılı unutmak uzereyım.kelimeler
yanı.neyapacam bılmıyom almancada acayıp guzel bır dıl.ılerde almacadan
ıngılızceye gecıs olurmu hocam ?sımdıden thanks
|
136
|
Tarih:
2005-12-13 10:04:21
aydın:) ( ram_stain@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
günaydın hocam...tam yaklasımlara calışmaya baslayacaktımki aklıma geldiniz
bi mail atayım dedim..gecen hafta hafif tehdit
hissettik sözlerinizde bari
bi calışmak lazım dedim ve kitabımı actım:))aslında biz her hafta
calışıyoruzda size pek belli etmiyoruz hocam..valla:)neyse hocam benden bu
kadar..derste görüsmek üzere:))))))
|
137
|
Tarih: 2005-12-13 10:42:15
mustafa ( mustafaciki@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Soğuk bir günün ortasından yazıyorum sıcak insan apo can'a.
selamlar hocam...
kaç zamandır sesiniz çıkmıyor hocam...
özlettiniz kendinizi...
|
138
|
Tarih:
2005-12-13 17:26:46
ali karakaş ( alikarakas85@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
merhabalar hocam elime çok güzel bir yazı geçti siz ve diğer arkadaşlarla
bunu paylaşmak istedim hocam umarım verilmek istenen mesaj arkadaşlar
tarafından anlaşılır.saygılarımla
hocam biraz sonra ders başlayacak o zaman görüşürüz.....
Tip fakultesinde ilk kez kadavra basina
toplanan ogrenciler, bayagi bir merak ve ilgiyle kadavrayi
incelemektedirler. Profesor dersine baslar; "Tipta iki sey doktorlar
icin
cok onemlidir, ilki insan vucudu ile ilgili hicbir sey sizin icin igrenc
olmamalidir. ornegin,"
der ve parmagini cesedin kicina sokar ve
cikartip kendi agzina goturur.
"Hadi bakalim simdi sizlerde ayni seyi
yapiniz !"
Ogrenciler sok icinde, hepsi duraksarlar
ama bakarlar ki profesor cok ciddi,
istemeye istemeye hepsi sirayla
kadavranin kicini parmaklayip sonrada emerler. ogrencilerin hepsi bu isin
tadina bakip berbat bir hale gelmisken, profesor konusmasini surdurur;
"Bir tıp doktoru icin ikinci en onemli
nokta gozlemdir" der ve devam eder; "Ben kadavranin kicina orta
parmagimi
soktum ama kendi agzima isaret parmagimi goturdum..
Simdi bir doktor icin, dikkat etmenin ne
kadar onemli oldugunu da ogrenmis bulunuyorsunuz....!
NEYMİŞ SONUÇ OLARAK İŞİMİZİ DİKKATLİ
YAPMAZSAK............ BOK'U YERİZZZZZZZZ
|
139
|
Tarih:
2005-12-14 13:36:29
ersan ( ersan_uz@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
hocam iç anadoludan slmlar.hocam biz ordan ayrılınca geldiniz valla.Şu an
memlekette öğretmenlik yapıyorum.Pek kolay bir iş değilmiş ama öğrencilere
sizin bize davrandığınız gibi davranınca işler değişti.hocam sizin şu
password fıkranızı hi unutamıyorum valla.Ne güzel günlerdi.Neyse hocam size
hayırlı başarılar.(not:bu sözü de ilk sizden duymuştum)
|
140
|
Tarih:
2005-12-17 18:16:02
zeynep ( zgbodrum@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
ya hocaaaaaaaaaaaam çıldırmak üzereyim ben napcam bu mı uygulamasını msne
geleblirseenız braz konuusalım.lütfen.
|
141
|
Tarih:
2005-12-18 19:46:01
mert sözer ( crazyhorseiggy@mynet.com) DEMİŞ
Kİ:
iyi bir insansınız.öpt.
|
142
|
Tarih:
2005-12-23 15:28:17
yavlum mithat :) ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam
selam sadece size degıl sesımın ulaştıgı herkese olsun:)) ılk once sızden
ozur dılerım son derste sızı 5 dakıka dınlemeyı beceremedık degıl mı
haklısınız kızdınız ama sadece sunu bılın istedım sizi kendıne yakın
hıssettıklerı için bole bı ıstekte bulundular diye dusunuyorum.bide bir dost
bi şi soyledı sız sene ye bızı almayacak mışınız inşallah ole bı şi
olmaz:(siz bize her sene lazım sınız hocam nese kısa keseyım :)sızın cook
işiniz vardır hade kolay gele....
|
143
|
Tarih:
2006-01-03 13:33:56
loneliness ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
o kadar kıskanıyorum ki şu an uludağ üni.de okuyup da buraya yazı
yazanları.ben taaa nereden yazıyorum bi bilseniz.hala okuyan sevgili öğrenci
kardeşlerim!okuyun,hem de kala kala okuyun,yemin ediyorum deseler ki yarın
tree diagram odaklı final sınavı var,koş gel!ilk uçakla gelmezsem en
adiyim.bu günlerinizin kıymetini iyi bilin.ekmek elden,su gölden
yaşamak,yaşam denen filmin sadece jenerik kısmıymış.asıl film ,ahanda
buralara gelip öğretmencilik oynamaya kalkışınca başlıyomuş.ve çok reca
ediyorum,öğretmenlerinizi üzmeyin.onlar benim de öğretmenimdi ve onlarla
meslektaş olunca bir öğretmenle ağız dalaşına girmenin ne kadar ayıp ve
yaralayıcı olduğunu anladım.ve son bir rica:öğrenci değil,talebe olun!(ne
demek istediimi anlamayanlar için müraacat:A.CAN)
|
144
|
Tarih:
2006-01-05 19:54:39
nimet okuroğulları ( ozdemir.nimet@gmail.com) DEMİŞ Kİ:
hocam, merhaba... ben gelin kızınız nimet. umarım keyfiniz yerindedir. yarın
bızım çocukların karnelerini verir vermez Bursa dayım inşallah. bi dönemi de kazasız
belasız atlattık... özgür ün de çok selamı var. yakın zamanda hayırlı bi iş
(ilk adım) için gelecekler de.... bu mutlu günümüzde sizleri de yanımızda
görmekten mutluluk duyacagız... :)hi hi (netten davetiye bu kadar oluyo
işte.)ayın 15 inden sonra sizinle irtibata gececegiz inşallah... hocam
kendinize çok iyi bakın, görüşmek üzere...
|
145
|
Tarih:
2006-01-06 11:08:48
kus ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
bazen sevmek sadece cekip gitmektir...
|
146
|
Tarih:
2006-01-06 18:32:19
nilay ( nilayneo81@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
çok uzun zaman oldu hocam!nerdesiniz nasılsınız neler yaptınız merak
ediyorum.şimdi istanbulda yine devletin bir memuruyum ))hiç kimseden haber
alamıyorum ama üniversite yıllarım burnumda tütüyor!!umarım çok çok
iyisinizdir.iyi bayramlar sevgiler
|
147
|
Tarih: 2006-01-08 17:32:50
senem öznal ( senemoznal@mynet.com)
DEMİŞ Kİ:
Merhaba hocam,
2000-2004 uludağ üniversitesi ingilizce öğretmenliği mezunuyum.Yani
öğrencilerinizden biriyim.Şu an Tekirdağ Namık Kemal Lisesinde görev
yapıyorum.Ya hocam neyse bunları geçelim .Size ulaşmak için hayli
uğraştım.Niye mi?Çünkü akılda kalan bize dersten ötesini öğreten yegane
hocalarımızdan biriydiniz.Bu arada ziyaretçileriniz için yazdığınız yazı çok
duygulanırdı beni.Keşke şu an da en büyük derdimiz tree diagramlar olsa
dimi:)
Size yıllar sonra ulaşmak çok güzel...Herşey için teşekkür ederim.SİZİ VE
ÜNİVERSİTEYİ ÇOK ÖZLEDİMMMM.
|
148
|
Tarih:
2006-01-09 20:43:33
Caner BAYRAKÇI ( canerbayrakci@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
Merhaba hocam. İtiraf etmeliyim ki bu sayfayı unutmuştum:)) İlk defa bugün
şöyle bir girdim.
Çok güzel bir içerik ve tasarım olmuş.
Ben şu an hala SDÜ Uluborlu Selahattin Karasoy Meslek Yüksek Okulunda
sözleşmeli okutmanlık
yapıyorum.Doğrusu bir yandan kadroya geçiş yapmak için çaba vermek diğer
yandan öğrecilerle( bazı sınıfların mevcudu 60'a varabiliyor)uğraşmak epeyce
zor ama zevkli.Hayatımdan memnunum.
Sizi ve diğer hocalarımı,okulumu çok
özledim.Fırsatını bulduğumda gelmeye çalışacağım.
Ayrıca Mübarek Kurban Bayramınızı kutluyorum,görüşmek üzere:D
|
149
|
Tarih:
2006-01-11 10:13:45
senem öznal ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
iyi bayramlar...
|
150
|
Tarih:
2006-01-12 18:42:33
nilay mısırlı ( nilaymisirli@msn.com) DEMİŞ Kİ:
muhterem hocam bayağı oldu ama belkim hatırlarsınız ben nilay uludağ ünv 1.
sınıftaykene dersimize giriodunuz ya .üff be ne gramerdi acaip ii anlardım
valla dersinizi . neyse kendinize ii bakın
see u ...
|
151
|
Tarih:
2006-01-12 20:11:38
akın çümen ( akincumen@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
HOCAM NASILSIN ? SİZİN VE AİLENİZİN MÜBAREK KURBAN BAYRAMINI KUTLARIM.
HATIRLAYAMAYABİLİRSİNİZ BELKİ BEN ESKİ BİR ÖĞRENCİNİZİM.2004 MEZUNLARINDAN .
İNŞALLAH İYİSİNİZDİR . BAHSETTİĞİMİZ NADİR ÖĞRETMENLERDENSİNİZ. KENDİNİZE İYİ
BAKN:)
|
152
|
Tarih:
2006-01-12 21:36:37
inci ( englishpearl@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
bayramınız mübarek olsun hocam tüm güzellikler sizi bulsun, fakat hani korsan
ders telafisi için birşeyler koyacaktınız sitenize? ya da ben bulamıyorum..
(not:bakın bayramda ders çalışıyorum) (not:2 yazım ve noktalamaya dikkat:)
|
153
|
Tarih:
2006-01-17 16:26:43
ali k. ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
zaman ne kadar da çabuk geçiyor değil mi?bir dönemin daha sonuna geldik.hayat
hep böyle işte.içinde hep sınır var.her sınırdan sonra yeni bir sınır.sınırlı
zaman çabuk geçiyor.bazen zamanı durdurmak istiyor insan ama nafile.yaşanan
yaşanmış bir kez daha yaşamak imkansız.ama geriye kalan hatıralar telafi
ediyor tekrar yaşayamadığımız zamanı. bu hatıralarım içinde sizin de hep özel
bir yeriniz olacak hocam.
şakayla karışık sınav da bitti dönem de.önümüzdeki dönemlere bakacağız
artık:))
size her şey için teşekkür ediyorum hocam.sizinle güzel ve öğütlerle dolu bir
dönem geçirdik her ne kadar biz sizin istediğiniz performansı gösteremesek
de...size karşı yanlış bir davranış ve tutum göstermişsem sizden özür
diliyorum hocam.insanlık hali belli mi yapmaşızdır belki bir şeyler.diğer
arkadaşların yazıları da baktım da hocam ne kadar çok seveniniz varmış.umarım
bizlerde abi ve ablalrımız gibi mesleğe başlayınca iltişim koparmayız.bizim
sizden daha öğrenecek çok şeyimiz var.
saygılarımla hocam... ::)))
|
154
|
Tarih: 2006-01-18
12:32:19
yavlum mithat ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam aşagıdakı bızım alı galba nese bencede bı donem daha hemen bitti
gercekten ama ıtıraf etmelıyım bu donem en cook zorlandıgımız ders sızın
dersınız oldu en azından benım ıcın ole oldu oncedende dedıgım gıbı belkı
xersten degıl ama senden cok seyler ogrendık en azından ankarada nereye
gıdecegımızı bılıyorum artık :)))inşallah ılerkı donemlerde dersımıze
gelırsınız ama mumkunse turkce işlenen bi drs olsun bılıyorsunuz ıngılızcede
cook zorluk cekıyorum nese uzatmamak gerekır nıce yenı donemlere byeee....
|
155
|
Tarih:
2006-01-18 13:13:28
Müjde Ömür AKSU ( mujde_omur@mynet.com)
DEMİŞ Kİ:
evet hocam yıllar sonra merhaba,
ben müjde eski öğrencilerinizden biriyim 2000 senesinde grammar dersimize
girdiniz hala o tree diagramları saygıyla anarım:)hey gidi günler diyip yaşlı
nineler ya da askerliğini yapıp dönen erkekler gibi kimi bulsam üniversite
anılarımı anlatıyorum.şimdi kütahya da öğretmenlik yapıyorum ve öğrencilerim
bile biliyo sizi...galiba siz ünlü olma yolunda epey yol aldınız.ben tüm
anılarımı cam bi fanusa koydum arada çıkarıp seviyorum.sanki o günler
masallardan çıkma gibiydi.elimde kitap defter kayıtsızca dolaşmayı özledim.
bu arada tüm mezunlara selam olsun....şuan öğrenci olanlarıysa kıskandığım
için bişi yok:)sadce derim ki hayat insana verilen en güzel hediye her anın
hakkını verin ki mutlu olasınız ... hele üniversite yılları...
hım senem,nilay merhaba.güzel dostlarım dost yüreklerim size kucak dolusu
dostluk gönderiyorum.şimdi senemle en sevdiğimiz şarkılardan birini
dinliyorum;''Gördüğüme sevindim''
sizin içinse hocam hep üni anılarımın en değerli,en muzip,en sıradışı,en tree
diagram,en grammar hocasısınız.
ALINTIDIR:''Söylenecek en son söze en güzel örnek bir ağaç gibi ayakta
yaşayıp ölmek''içimden geldi
APO CAN İÇİNSE EN SON SÖZ ''VE; TANRI ABDULLAH
CANI'I YARATTI...
dört yılıma özlemlerimle...
|
156
|
Tarih:
2006-01-18 20:40:36
senem öznal ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam;
yine ben:) nerden buldun adresimi diyeceksiniz sanırım artık:)bişi danışmak
istiyorum sizeve siteye giren tüm arkadaşlara.Yüksek lisans yapmak
istiyorum.Önümüzdeki günlerde üds başvuruları var.Daha önce kpdsye
girdim.Sizce Üdsye de girmelimiyim.Bir faydası olurmu? Önerileriniz benim
için çok önemli.lütfen cvp yazın.
sevgilerimle...
|
157
|
Tarih: 2006-01-22 10:14:53
nilufer kazik ( niluferkazik@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
Sayın arkadaslar, merhaba.
Ben Nilufer Kazik, Bursa
- Yildirim IMKB Anadolu Kiz Meslek ve Kiz Meslek Lisesi Ingilizce Ogretmeni.
Bu; bir davet mailidir.
Anadolu Universitesi- Ingiliz Dili Egitimi Yuksek Lisans Programinda almakta
oldugum bir dersin final odevi icin ilk ögretim Ingilizce ögretmenlerine
ihtiyacim var.
Yapacagim arastırma sadece Ilkogretim ögretmenlerini kapsadigi icin, bu
arkadaslarin yardimci olmalari benim icin hayati onem tasimakta.
Yuksek lisans egitiminde bu ilk donemim oldugu icin, bazı konularda acemilik
ve zorluklar yasiyorum. Arastirmayi sekillendirmem bu zamana yayilinca bilgi
toplayacagim katilimcilarin coktan tatile cikmis olmarı gibi.. Ben de
-inglizce ogretmenliginin gelisimi adina minik adimlar atma denemesinde olan
bana- destek olacaginiz inanciyla yardiminizi istemek üzere kapinizi
caliyorum.
Katilmayi dusunen arkadaslar (ilkogretim ing. ogrtm); mail olarak
gonderecegim bir 'questionnaire' i doldurup, tekrar bana mail atacaklar.
Arastirma konusu: TEACHING YOUNG LEARNERS
Daha cok ilgilenen arkadaslar dilerlerse yapacagim 'interview'e de
katılabilirler. Uzaktaki arkadaslarla telefon (Avea-ogretmen) ya da msn/skype
uzerinden gorusebiliriz.
Umarim bana ayricaginiz kisa bir zamaniniz vardir. Haftasonu muhtemelen
-pazar- questionnaire'ler inbox' inizda olacaktir. Yeter ki siz bu davet
mailine 'kabul'
anlamında bos bir mail ile cevap verin.
Konu ile her turlu soru ve bilgi paylasimi icin iletisim adreslerim:
mail: niluferkazik@yahoo.com
nkazik@anadolu.edu.tr
msn: niluferkazik@hotmail.com
skype kullanici adi: lotusnilufer
tel: 0 505 706 95 15
bu arada e-maillerinize rizanizi almadan ulastigim icin ozur diler, bazi
arkadaslar icin aradaki kopru arkadaslarin isimlerini asagida belirtirim:
Abdullah Can
Imsal Isil Bobat
Huriye Goktepe
Mehtap Seven
Izzet Uzunardali
Hepinize simdiden tesekkur eder, iyi calismalar ve tatiller dilerim.
Nilufer Kazik
Ingilizce Ogretmeni
|
158
|
Tarih:
2006-01-22 19:29:27
senem ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
mrb hocam, nasılsınız?
Bu arada yüksek lisans düşünen arkadaşlar Anadolu üni.5 kişi
alıyor.Başvurular 31 ocak-7 şubat.Eskişehir'e yakın olan arkadaşlara
duyurulur:(
|
159
|
Tarih:
2006-01-23 15:53:58
ömer özkan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam ben ömer vizede yazım okunaksız olduğu için 5 puanımı kırmıştınız.ama
sonra 5 puanımı ekleyeceğinize söz verdiniz.ama vize sonucu 77 yerine 72
olarak görünüyor...iyi günler
ömer özkan
|
160
|
Tarih:
2006-01-24 08:35:42
ABDULLAH CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
SEVGİLİ ÖMER,
ARADA YAPTIĞIMIZ SINAVDA VE FİNAL SINAVINDA OKUNAKLI YAZACAĞINA DAİR VERDİĞİN
SÖZÜ DE BEN SANA HATIRLATAYIM. BİR ARA UĞRA DA BU İKİ SINAVDA ODA
ARKADAŞLARIMLA BİRLİKTE ÇÖZEMEDİĞİMİZ SÖZCÜKLER KONUSUNDA BİZLERİ AYDINLAT.
BİR DE KİMLİK BİLGİLERİNİ NASIL OKUNAKLI YAZABİLDİĞİNİ AMA CEVAPLARA GELİNCE
YAZININ NEDEN BOZULDUĞUNU...
SANA DA İYİ GÜNLER.
NOT: Böyle konular için e-posta adresi ver de public public tartışmayalım.
Abdullah Can
|
161
|
Tarih:
2006-01-26 09:46:22
adnan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam merhabalar...
nasıl gidiyor bizim junior larla işler?
demin bir kardeşimizle olan diyaloğunuzu okudum ve gülümsedimm...
benlede buna benzer bi olay geçmişti de iddaya girmiştik ama ben cesaret
edememiştim....
belki hatırlamışınızdır...
işte o hep sizin haklı çıktığınız durumlar varya beni dersinize çalıştıran da
inanın bu ve bunun gibi sebeplerdi..
birde şunu itiraf edeyim:4 yıllık eğitimim boyunca sizden başka hiçbir hocama
da itiraz edemedim nerdenini siz benden iyi biliyorsunuz..
inanın sizin o derslerinizi çok ama çok özledim..
o kardeşime bir abi olarak şunu ileteyim:sevgili kardeşim bilki hocam
hiçbirzaman puanlarınızı kırmaz aksine elle tutulabilecek ve anlaşılabilecek
bi r düşünce ve teoriniz varsa kabul eder bunun içindirki sınav key lerinin
başına önerilen cevapalr yazdıktan sonra asar.....
işte böyle hocam sizin sayenizde okulun gelmiş geçmiş en iyi öğretmeni
unvanını kazandım ve bunu da gururla söylüyorum..
gitmeliyim kendinize iii bakın..
sinamayı unutmadım...
|
162
|
Tarih:
2006-01-26 22:23:19
muratpektaş ( mr_pektas@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
Merhaba hocam,
Yemin ederim şu anda size bir şeyler iletebilmekten dolayı çok mutluyum.
Ben U.Ü.den 2002'de mezun oldum dolayısıyla çok hatırlayabileceğinizi
sanmıyorum ama olsun hiç önemli değil.En sonunda sizi google'dan buldum çok
şükür.
Ben Ayaşta bir lisedeyim üç yıldır. Sanırım siz de Ankara'daymışsınız umarım bir gün görüşme
fırsatımız olur.
.Size çalışmalarınızda başarılar dilerim.Her şey gönlünüzce olsun!
|
163
|
Tarih:
2006-01-27 13:36:26
loneliness ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
sayın ömer özkan oğlum!sınav kağıdına yazdığın yazının kalitesiyle alacağın
not arasında doğru orantı vardır.yazına itina göstermezsen OLMAZ!neden?çünkü
öğretmenin sadece senin kağıdını değil,yüzlerce kağıdı okumak zorunda.bir
sınav kağıdı üzerinde,sırf öğrencinin yazısının bozukluğu yüzünden boşa
harcanan zamanın ne demek olduğunu 1.5yılda çok iyi öğrenmiş taze bir
öğretmen olarak yazıyorum bunu sana.(ÖĞRENCİLERİMİN YAZISI KÖTÜ,ÇÜNKÜ ONLAR
KÜRT.YANİ TÜRKÇE OKUMA-YAZMAYI VE HATTA KONUŞMAYI İLKOKUL 1.SINIFTA ÖĞRENEN
ÇOCUKLAR!)senin öğretmenin benim de öğretmenimdi.sınav kağıdını haksızlığa
mahal vermeyecek kadar dikkatli okuduğundan eminim.lütfen,kimlik bilgilerini
yazarken gösterdiğin özeni soruları cevaplarken de göstermeye çalış.umarım bu
yazıyı iyi niyetimle yazdığımı anlamışsındır.hayırlı başarılar diliyorum...
|
164
|
Tarih:
2006-01-27 20:25:17
Abdullah Can ( canabdullah@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Demek
ki her şey planlandığı gibi olmuyor…
Bazen iş rayından çıkınca, tadı daha da güzel oluyormuş.
Burcu’nun bana kızıp da bir önceki ziyaretçi defterine 19 Eylül 2000
tarihinde "Suç sende değil, ormanı yakıp seni aramıza salanda" diye
yazmasının ardından, kendi ziyaretçi defterime yazmamın bir tür polemiğe
girmekle eş sayıldığını düşünüp, yazılanları olduğu gibi kabul ve muhafaza
etmenin ve sessiz kalmanın doğru olduğuna inanmıştım.
1) BURAYA YAZILANLARI SİLMEYEREK YAZILANLARA -katılsam da katılmasam da-
SAYGI GÖSTERMEK,
2) E-POSTA ADRESİ BIRAKANLARA -iki satırla da olsa- YAZDIKLARINI OKUDUĞUMU
BELİRTMEK gibi ilkelerle 160’ncı mesaja geldik... Yine istatistiklere göre,
yazmadan okuyanları da hesaba katarsak, 5900 defa değişik ekranlarda görülmüş
bu sayfa.
Ortak bir platformda buluşmayı ve dilediğimiz her şeyi paylaşmayı çok istemiş
ve sadece ama sadece bu amaçla bir FORUM sayfası oluşturmuştum işin başında.
Ama, daha ilk cümlemde ifade ettiğim gibi, planlandığı şekilde olmadı,
olamadı…
Ben bu sayfanın umuma açık içeriğini güncellemekte yetersiz kalınca, sayfaya
uğrayanlar doğal olarak güncellenen ziyaretçi defteri ile ilgilenmeye
başladılar ve bunun sonucunda da ziyaretçi defteri bir tür iletişim platformu
işlevi göstermeye başladı. Bu da, diğer yandan, benim için daha önemli ve
öncelikli olan BİR PAYLAŞIM PLATFORMU oluşturma arzumun gerçekleşiyor
olmasıydı…. Tabii ki, Nilüfer’in ödevi için kendisine yardım edecek
arkadaşlar araması, ardından [kim olduğunu ve neden kendini gizlediğini
şiddetle merak ettiğim “LONELINESS” ile Adnan’ın (muhtemelen yazdığına pişman
olan) Ömer’e bir şeyler anlatmaya çalışmaları son zamanlarda ziyaretçi
defterinin iletişim platformu işlevini artırdı. Ama bunları tetikleyen,
Ömer'e cevap yazmam ve bu suretle benim baştan beri koruduğum sessizlik
ilkemi ihlal etmem oldu…. Bakıyorum ve iyi de oldu demekten kendimi
alamıyorum...
Yani sevgili arkadaşlar, gerektiğinde ben de yazmaya karar verdim sonunda…..
Önce, sayfada çeşitli güncellemelerin olduğunu ama arkadaşların bu bölümleri
bilmediğini ifade edeyim. “canabdullah@hotmail.com” adresine bir e-posta
yolladığınızda buralara nasıl ulaşabileceğinizi öğrenebileceksiniz.
Loneliness’in 2 Aralık 2005 tarih ve 128 sayılı mesajındaki son sözleri beni
çok etkiledi.
Sevgili Loneliness, o mesajında, “Hey gidi Bursa bütün gülüşlerim sende
kaldı” derken, yüreğindeki hasreti aynen yüreğimde duydum, hayatının 8 yılını
yatılı mekteplerde -hep bir yerlerin özlemini çekerek- geçirmiş bir adam
olarak… Aslında yazılanlara şöyle bir bakınca, tree diagram sembolize
edilerek geçmişe duyulan bir özlem çarpıyordu göze…
Sonuçta zaman zaman fotoğraflarının güncelleneceği bir NOSTALJİ ALBÜMÜ
eklemeye karar verdim sayfaya, uzaktaki arkadaşlar için… Hatta isterseniz
görmek istediğiniz yerlerin şu anki fotoğraflarını bile eklemeyi düşünüyorum
bana iletirseniz... Bu bir A.CAN hizmeti olacaktır...
İyi uygulamaları, güzel sonuç veren denemelerinizi ve sizden sonrakilerin
işlerine yarayacak deneyimlerinizi paylaşmanızı istiyorum bu sayfada. Hep
derdik ya, “akıllı insan burnu sürtülerek öğrenilecek şeyleri, başkalarının
burun sürtmelerinden kendi burnu sürtmeden öğrenebilendir” diye.
Biz de akıllı insan öğrenmeleri için böyle bir olanak sunalım istiyorum
junior'lara…
Salı günü sayfa, "nostalji albümü" eklenmiş olarak erişiminize
sunulacak….
Hepinizin sevgiyle gözlerinden öpüyor, iyi haberlerinizi bekliyorum…
Loneliness, seninle çok uğraştım biliyorum ama bana ulaşırsan sana ayrıca bir çift
sözüm var….
|
165
|
Tarih:
2006-01-27 22:11:17
aydın ( ram_stain@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
iyi geceler mr. can..şu okuldaki ikinci senemin ilk döneminin son günü..düşe
kalka hasbel kader bi dönemi beraber gecirdik,salı aksamlarını paylaştık,kimi
zaman gülerek(ki cok büyük bi bölümü sizin zamansız esprilerinizle
kahkahalarla gecti) kimi zaman da gayet gergin bi sınıf ortamında
beraberdik..hocam eger bi hatamız,kırıcı bi
davranısımız olduysa affola...hocam bu arada bu aksam üstü yavlum,siz ve
benim aramda gecen konusmayı bi söz olarak kabul ediyorum ve siddetle bu sözün
tutulmasının istiyorum..balıklar yalumdan....:)))))saygılar HOCAMMMMM..ha bu
arada hocam ziyaretci defterindeki bi söz cok güzel:
ve TANRI Abdullah Can'ı yarattı...
|
166
|
Tarih:
2006-01-28 07:44:21
adnan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam sevgiler- saygılar sunuyorum!!!
bizlere bu platformdan seslenmeniz beni çok mutlu etti,ama arkadaşıma bir
konuda yardımcı olmam gerekiyordu nacizane...
belki sık sık yazamıyorum ama inanın takip
ediyorum hemen hemen herşeyi buradan...
bende akıllı olmaya başladım sonunda hiçbirşey öğrencilikte olduğu gibi
tozpembe değil herkes bunu iyi biliyor..
mesleğe başlayınca ve insanlarla içiçe girince anlıyoruz herşeyi ....
birşeyleri burnum sürtmeden öğrenmenin vermiş olduğu rahatlık inanın dünyaya
değer..
sabırsızlıla bekliyorum nostalji yi
saygıyla ellerinizden öperim...
herkese selamlar..
İSTEDİĞİMİZ HERŞEYİN KENDİ ALINTERİMİZLE YOĞURULUP,DOSTLUK ATEŞİNDE
PİŞEREK,MUHABBET SOFRASINDA PAYLAŞILAMASI DİLEĞİYLE
|
167
|
Tarih: 2006-01-30 22:22:34
senem oznal ( senemoznal@mynet.om) DEMİŞ Kİ:
A.can hocam tekrar selamlar;
Nostalji albümünü inceledim az önce ,tabiki gözyaşlarıyla...Nasıl güzel,
nasıl yüce bir yüreğiniz var hocam.Söylemekten yorulmayacağım ,yorulmayacağız
MÜKEMMELSİNİZ.SİZİ ÇOK SEVİYORUM.İYKİ VARSINIZ :)
|
168
|
Tarih:
2006-01-31 14:13:51
ALi KARAKAŞ ( alikarakas85@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
herkese merhabalar,
ben şu an abdullah hocanın öğrencisiyim.hocamız şu an gramer derslerine
girmiyor.sürekli ziyaret defterinde tree diagram diye bir terimle
karşılaşıyorum..ve de çok bahsediliyor.sevgili abi ve ablalarım bana bu tree
diagramadan biraz bahseder misiniz???şimdiden hepinize teşekkür
ediyorum.saygılarımla....
hocam bu arada nostalji bölümü harika olmuş.hazır fırsatı bulmuşken 2-v deki
tüm arkadaşalara da selam göndereyim buradan.(.özellikle yavlum mithat ve
çapkın aydın a gitsin...)
görüşmek üzere.....
@li
|
169
|
Tarih:
2006-01-31 15:32:42
senem oznal ( senemoznal@mynet.com)
DEMİŞ Kİ:
Sevgili Ali kardeşim.Tree Diagram bir nevi hayatın anlamdır bizim
için.Gecemiz,gündüzümüz,rüyalarımız(kabus)olmuştur üniversitenin ilk
yıllarında.Yalnız bir tree diagram tutkunu olarak söylemeliyim ki dikkatli
olmak lazım çünkü bağımlılık yapar:)Neyse Tree diagram cümle yapısının analiz
yöntemidir.Hiç üzülme kısa bir süreliğine de olsa Linguistic dersinde de
tanışıcaksın bu terimle.Şimdiden kolay gelsin:)))
Abdullah Hocam umarım yanlış aktarmamışımdır:)
|
170
|
Tarih:
2006-02-01 13:34:37
loneliness ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
defeat,in fact,sometimes embitters a person and makes her/him less able to
cope with life than before.thus we need to understand and perhaps expect
defeat as well as victory...
|
171
|
Tarih:
2006-02-01 14:28:10
Noname ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Tree Diagram, bir nevi ağaçtır,
Bu ağacın dalları, budakları ve kökleri vardır,
Kökleri gözüne kaçmış bir öğrenci olarak,
Pek sevdiğim söylenemez Tree Diagram'ı...
|
172
|
Tarih:
2006-02-01 15:24:16
cemil var ( cemilvar81@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Merhaba sevgili hocam (ve sayfanın yeni formatı itibarı ile) tüm arkadaşlar ?
hocam bir süre bakamadım, nasıl kalabalıklaşmış ve değişmiş buralar,ama
kesinlikle güzel olmuş mesela şimdi ben burdan eski dost sanem e selam
iletebilirim yani:))sanki mail atamam?:))böle daha güsel oluyoo.hocam sizinle
görüşeli bir ay oldu neredeyse ve özledim yine.ah nasıl isterim yeniden
karşınızda bir sırada oturup gecenin bir saatine kadar derste olmayı ama
eminim junior abi ve ablalarım intibak edemiyecek bu özleme..bu arada tree
diagram ne demiş ya sevgili kardeşim bu da benim yorumum olsun tree diagram
anlatılamaz,imkansız, biz yaşadık,hem nasıl yaşadık,yaşamak lazım sözün
özü..güzeldi aslında ama ben anlamadım:))hocam saygılar sizi seviyoruz
|
173
|
Tarih:
2006-02-01 19:22:26
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam sıze ıstanbuldan seslenıyorum eeee onca yaklaşımdan sonra tatılı
hakkettık dıye dusunuyorum.. bu arada nostaljı bolumune gırdım coook guzel
olmuş aydının da dedıgı gıbı veee tanrı abdullah can ı yarattı... ben
tatılıme devam edıyorum... sız yıne calişiyorsunuzdur kolay geleeee...
|
174
|
Tarih:
2006-02-01 23:49:56
Çağlar ( caglardogandere@yahoo.com) DEMİŞ
Kİ:
hocam iyi geceler. şöyle gece yarısı bir ziyaret edeyim dedim sizi. 1999-2000
yılında olduğumuz sınavları inceledim. ne de severdim şu dersi. en güzel
dakikalarımın geçtiği dersti. hatta hiç unutmam, gece derslerini kaçırdığım
zaman ki çok enderdir gündüz sizin peşinizden gündüz sınıflarında katılırdım
derse. bir de ilk günü hatırladım sayfanızdaki "ders içeriği"ni
inceleyince. ilk ders bize onun fotokopisini vermiştiniz akşam akşam ve
üniversitedeki ilk günümüzde. hiç unutmam, fotokopiyi okumamızı istediğinizde
epey korkmuştum ne biçim bir ders bu diye. e malum MEB'in çarkından yara bere
çıkmış birisine gramer dersen simple present der. ama fotokopi öyle miydi?
dehşete kapılmıştım. ne günlerdi. ne güzel günlerdi. tree diagram çizmek bir
hobi olmuştu benim için. o kitabınızı ciltlettim. gelişimde imzalatacam da
size. yüksek lisansım biterse okuyacağım ilk kitap "english syntactic
structures" olacak. hocam yüksek lisansta methodology i yazıyorum.
umarım mayıs haziran gibi bitecek tez de.
hocam görüşmek üzere.
|
175
|
Tarih:
2006-02-02 11:19:12
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam saygılar...dedıgınız gıbı yaptım kus bakısı seyrettım istanbulu ama
benım bı artım daha vardı yanımda ısmaıl vardı keske sızde
olabılseydınız...ısmaılle dah a zevklı oluyo hııı bıde sızın gooogle earth
den gosterdıgınız malum noktaya gıttık ama tam bulamadık bulsaydım oradakı
saygıdeger ablalara sızı soracaktım nasıl bılırsınız dıe alacagım cevabı
tahmın edebılıyorum aslında...genclıgınızı yaaad edecektım...coook gecmiş
olsun hocam aman dııkkat edın hastalık sızınle pek uyusmuyor bıde sızden rıca
etsem su tree dıagramdan bahsedelım....tabı kı ıstavrıtle gecıstırmıcem ben
sezona uygun balıgı alırım ama benım favorım cınekop bakarız yıne...bıde
sonsoz tum sınıfa ıı tatıller dılyorum ...
|
176
|
Tarih:
2006-02-03 12:39:04
aydın ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam saygılar..hocam millet ist. fln hayatı yasıyor,köylere gezmeye
gidiyor,biz gözünü sevdigim balıkesirinin kahrını cekiyoruz..yollar çamur,her
yer kazılmış,bi bakıma bahtsız bedevi...hocam bu arada yavluma cevap
atıyosunuz biz dışlanmış evlat cevapsız..alınıyorum hocam:)bu arada yavlum
inşallah bizi kazıklayıp hamsi falan getirmez..şimdilik bu kadar
hocam..kendinize iyi bakın:))))))))))))))))))
|
177
|
Tarih: 2006-02-03 13:17:27
ABDULLAH CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Aydın, yapma canım kardeşim, şimdi senin yüzünden başka bir polemik
başlayacak. Yok sana cevap yazdı, bana
yazmadı, sana
olan bana olandan daha uzundu, bana kısa oldu hiç tatmin olmadım, makbul
olanı kısa olanıdır falan uzayıp gidecek zenci muhabbeti tarzında. Sizi
birbirinizden ayırmam ne mümkün. Yok böyle bişey.
Yavlum zaten hamsiyle geçiştirmeyeceğini beyan etti. Çinekop, lüfer o da
olmazsa kofana, yani depends on your capacity...
Buradan hepsinize sesleniyorum...
Bir hafta kaldı. Dersler başlayınca göreceksiniz ebenizin penceresini. Tadını
çıkartmaya bakın tatilin...
Cümlenizin gözlerinizden öpüyorum...
|
178
|
Tarih:
2006-02-03 14:19:51
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
yooook hocam bızım aydınla aramızda polemık olmaz yanı bız ucun beşin lafını
yapmayız aramızda hatta onunkı daha ıı olsun en uzunundan bılıyorum kı
yabancıya gıtmıyor:)umarım bu donem yıne ebemı gormek zorunda kalmam demiştım
ya zaten benım ebem alemciymiş kimbilir neyle karşılaşıcam sınıf
arkadaşlarımı coook ozledım valla hepsını opuyorum tabı hocam sızıde.. sonra
polemık olmasın:)..
|
179
|
Tarih:
2006-02-06 15:27:49
The Adnan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
saygılar hocam:
good morning! hayata sıralarda gözümüzü açyık sıraların üstünden karşı
taraflarına geçtik. yeni bir gün yni bir dönem tekrar başladı..
siz tatildesiniz sanırım iyi tatiller diliyorum..
bir adnan geçti,eğitim yolunun aydınlık otobanından ve şimdi çiçeklerinin
içinden sesleniyor tüm meslektaşlara...
iyi bir eğitim ve öğretim sezonu olması dileğiyle..
saygılar
|
180
|
Tarih:
2006-02-06 15:28:20
The Adnan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
yine merhabalar!
hocam demin nostalji ye baktım ve öyle üzüldüm ki anlatamam...
o günler geldi aklıma
ama resimde biz yoktuk..sizse hiç değişmemişsiniz..
o arkadaşları çooook kıskandım bir an için..
ne yapalım bizim hayata başlamamız gerekiyomuş
|
181
|
Tarih:
2006-02-06 20:59:45
ABDULLAH CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Kısa bir kesintiden sonra paylaşım platformu işlevini sürdürmeye devam
ediyor. Sanırım bu hizmeti sunan kuruluşun sunucularında bir arıza oluştu.
Adamlar terbiye sınırlarını zorlayan e-postalarıma özür dileyerek yanıt
vermek suretiyle kendilerini affettirmeye çalıştılar.
Sevgili Adnan'a güzel dilekleri için teşekkür ediyorum. Umarım herkes için
güzel bir başlangıç olur.
Bu akşam okuldan eve dönerken, kendimi loneliness'in yerine koyup "geçti
bir gün daha" dedim. Oysa geçen bir daha hiç bir zaman yaşayamayacağımız
ömrümüzden bir gün... Her gidişin bir dönüşü, her dönüşün de bir gidişi var.
Bunu bilerek yaşamak gerek...
Cümle öğretmen kardeşlere önce sağlıklı sonra verimli, başarılı, huzurlu ve
kendi kendileriyle barışık olarak geçirecekleri bir yarıyıl diliyor,
gözlerinden öpüyorum. El altındakilere de, haftaya görüşmek üzere diyorum...
Sevgiyle kalın...
|
182
|
Tarih:
2006-02-07 13:45:12
ismail doğru ( crazyisko@e-kolay.net)
DEMİŞ Kİ:
hocam merhaba ben 1/c sınıfından bir öğrencinizdim.not ortalamasının nasıl
yapılacağına dair bazı sorularım var,eğer cevaplayabilirseniz cok mutlu
olurum.bütün derslerden aldığımız harf notları dersin kredisiyle çarpıp sonra
toplam notu tüm derslerin toplam kredisine mi bölerek not ortalaması
bulunuyor?ayrıca üniversite açıldığında size yatay geçiş hakkında sormak
istediklerim var ama odanızın numarasını unuttum.eğer müsait olursanız
yanınıza gelip birkaç şey sormak istiyorum.şimdiden teşekkür ederim,iyi
tatiller hocam...
|
183
|
Tarih:
2006-02-07 17:40:00
ABDULLAH CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili İsmail,
Aslında akademik danışmanlarınızın daha okulun ilk gününden itibaren sizleri
bilgilendirmeleri gereken bu önemli konuda çok soru aldığım için, kişisel
olarak sana
yazmak yerine konuyu burada diğer arkadaşlarınla da paylaşmayı uygun gördüm.
Bildiğin gibi bir yarıyılda belli sayıda derse kayıt yaptırarak, belli kredi
saatlik ders yükünü üstleniyorsunuz.
Diyelim ki, bir yarıyılda 5 derse kayıt yaptırdın ve bu derslerin kredi
saatleri de karşılarında gösterildiği gibi:
1) A Dersi 4 kredilik
2) B Dersi 3 kredilik
3) C Dersi 3 kredilik
4) E Dersi 2 kredilik
5) G Dersi 1 kredilik
Bu durumda yarıyıl kredi yükün bu 5 dersin kredileri toplamıdır. Yani
4+3+3+2+1=13
Bu derslere ilişkin genel başarın yarıyıl sonunda bir harf notu ile
belirlenmektedir. Bu işlem BAĞIL DEĞERLENDİRME SİSTEMİ adı verilen bir
sistemle yapılmaktadır. )Bu konuda bilgilenmek istersen sayfamın AKADEMİK
DANIŞMANLIK bölümündeki BAĞIL DEĞERLENDİRME SİSTEMİ adlı kısayoldan
yararlanabilirsin. Oldukça ayrıntılı bilgi içermektedir. )
Her ders için aldığın harf notunun bir katsayısı vardır. Her harf notunun
katsayısı aşağıdaki gibidir.
AA 4.00
BA 3.50
BB 3.00
CB 2.50
CC 2.00
DC 1.50
DD 1.00
FD 0.50
FF 0.00
Daha sonra her dersten o dersin kredisi ile dersten aldığın harf notunun
katsayısının çarpımı kadar kredi toplarsın. İstersen örnekleyelim. Kayıt
yaptırdığını varsaydığımız 5 dersten karşılarında gösterilen notları aldığını
düşünelim ve bunların katsayıları ile o derslerin kredilerini çarpalım:
A Dersi 4 kredilik BA (3.5) 4 x 3.5 = 14
B Dersi 3 kredilik CC (2.0) 3 x 2 = 6
C Dersi 3 kredilik DC (1.5) 3 x 1.5 = 4.5
E Dersi 2 kredilik AA (4.0) 2 x 4 = 8
G Dersi 1 kredilik BB (3.0) 1 x 3 = 3
Bu derslerden topladığın kredi 14+6+4.5+8+3= 35.5
Yarıyıl kredi yükün bu 5 dersin kredileri toplamıydı (Yani 4+3+3+2+1=13)
Yarıyıl Akademik Not Ortalaman TOPLADIĞIN KREDİNİN YARIYIL KREDİ YÜKÜNE
BÖLÜMÜDÜR. Yani 35.5 / 13 = 2.73.
Bu hesap yapılırken virgülden sonra iki hane alınır.
Umarın soruna cevap olmuştur.
|
184
|
Tarih:
2006-02-09 10:36:34
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
eeeeeeeeeeyyyyyyyyyy cemaat nasılsınız tatıl nasıl gıdıyo bakalım benım canım
coook sıkıldı valla yatmak da bı yere kadar yawwwwwww...nese allahtan haftaya
gelıyonuz eli boş gelmeyın memlekettlerden... bende amma cıngeneyım ya:))
herkes kendıne dıkkat etsın opuldun 2-v...
|
185
|
Tarih: 2006-02-09
15:13:37
mujde ( mujde_omur@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
ya bu tree diagram bi efsaneye dönüşecek herhalde öğretmenim.mrb tekrar
uzunca bi süreden snra.şöle bi göz attım da çok hoş olmuş nostalji kısmı.
insan inanın ki göz yaşlarını tutamıyo aslında pek öle zannetmemiştim ne
olabilirdi ki...ama herşey vardı...damla damla akarken gözyaşlarım ''özlenmek
güzel şey özlerken''dedim kendi kendime.
bu arada tree diagrama dönersek bu terimi bilmenin ya da bu dersi alabilmenin
aynı üniversitenin eski mezunu olarak bi ayrıcalık olduğunu tahmin edemezdim
herhalde o dönemler.vav be ne müthiş bi duygu.onlara özendiğimden belki
bunlar.kusra bakmasın yeniler
loneliness a bu:belki alakasız bi durum senin için bilemem ama yazdıklarını
okuduğum zaman candan erçetin arada bir geldi aklıma.nedendir bilinmez...(
dediğim belki senle uzaktan yakından ilgisi yoktur belki bu şarkının)
hocam bizi size bağlayan ne bilmiyorum açıkcası bilmek de
istemiyorum.öylesine net cümleler kurarsam bişiyi unutup sonra üzülmekten
korkuyorum.yani sorgulamıyorum pek bu durumu.varsınız ya o yeter...
|
186
|
Tarih:
2006-02-09 15:16:42
nilay ( nilaymisirli@msn.com)
DEMİŞ Kİ:
muhterem hocam nasıllarmış bakem,ya cemil topacı bile yazmış ben geri kalamam
ondan :)(hocam buarada sizden sonra cemil ve tolda evrim değiştirip topaç
oldularda)cemil evlendi bilem ya hocam araba bile almış gıcık biz burda
sürünelim o gezsin ohhh,bu arada senem öznal die bir zati muhterem tree
diagram hakkında bilgi vermiş, alahhhh onamı kalmış burda ben varken ,ben
burda çok üşüom yahw kayseri çok soğuk ,cemil bu arada ayakkabılarım eskio
beğendim bikaç yerde haberin olsun ,hocam görüşrüz tree diagramlarda sorun
olursa haberim olsun ayol:)sevgiler
|
187
|
Tarih: 2006-02-09 18:29:35
evrim bayhan ( evrimbayhan@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
şu an için bişey yok....
|
188
|
Tarih:
2006-02-12 16:13:34
ilker EROL ( ilker1903erol@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
Hocam 2000-2004 döneminden öğrencinizim... Siz hatırlamazsınız ama biz
unutamadık :)...Yaz okuluna kaldığım tek dersti...Fakat aldığım her notu
hakettiğimi de bildiğim tek derstir...Şeffaf sınav ve puanlamanızı şu anda
örenk alıyorum...Her şey için sonsuz teşekkürler...Hocam bu arada şu
"abiler" bölümüne önceden girebiliyoduk... Şimdi kabul etmiyor... Bir yardım ediverseniz
hani :-)
|
189
|
Tarih:
2006-02-12 17:25:52
İlker EROL ( ilker1903erol@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
Bu arada eski sınav sorularınıza göz attım ( Bize sorduğunuz sorular) Güzel
bir nostalji oldu...Hocam harbiden zor sormuşsunuz beyaw :)... Ben 43
almıştım ilk sınavdan... Walla şimdi kendimi o dönem için başarılı buldum
:)... Bu arada halı sahaların efsane kalecisi EVRİM hoca naber? Hala
Karacabey demisin yoksa doğu hizmeti başladı mı?
|
190
|
Tarih:
2006-02-13 14:11:22
ERMAN ( zicanadam55@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
selam hocam, dersime ilk girdiginiz zamanin uzerinden 4 sene gecmis, taa o
zamanlar okuyup yerlere yattigimiz public desire:) kismina yine bakip tipki o
gunlerdeki gibi gulebilmek sanirim sizin farkinizi ortaya koyuyor.. asagidaki
yeni ogrencilerinizin sikayetlerine soyle bi goz attim da, bence yatip kalkip
sukur etsinler, dersiniz zor olsa da anlatimi ve kisiligi sizin gibi bir
hocanin dersini almak her kula nasip olmaz.. sevgiler, zicanadam.
|
191
|
Tarih:
2006-02-14 07:35:25
ilker Özmen ( ilkerozmen@may.com.tr) DEMİŞ Kİ:
Merhabalar hocam.uludağ üniversitesinde uzunca süredir unutup rafa kaldırdığım
formasyon derslerini almaya karar verdiğimde yine uzunca bir süre (yaklaşık 7
yıl) ara verdiğim ögrencilik günlerime yeniden dönerek ve hatta böylesi tatlı
dilli bir hocayla ve böylesi isteyene ve anlayana çaktırmadan anlatılan
derslerle katılmak keyifli idi. yanlış anlaşılmasın yağcılık gibi bir derdim
kalmadı zira hocamızın deyimi ile ben de köprüyü geçmişim ama ben köprünün
üstündeki dayı gibi dayıyı, uzunca süren ve halizhazırda uzatmalara kalması
çok muhtemel öğrencilik hayatımda nadir gördüm desem yeridir. tabiri caiz ise
4 nala giden özel sektörü binbir dereden atlayıp ekerek katıldığım güzel
sohbetli derslerden zevk almadığımı söylemek gaflet, dalalet ve hatta en
derininden hıyanet olur gibi.kalemim biraz uzun cümleleri seviyor kusura bakmayın
hocam.ancak yeniden öğrencilik için iştahım kabardı sayenizde. şu doktorayı
bitirip biraz sosyal bilimlerde yüksek mi yapsam diye düşünüyorum zevkine:)
saygılarımla...
|
192
|
Tarih:
2006-02-14 11:15:35
loneliness ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
12gün önce gidiyorum demiştim..teacher'ın dediği gibi uçakla değil otobüsle
geldim bu diyara..yol güzergahımda bursaya giden bir başka otobüsle
karşılaştım,ve valizlerimi bile almadan o araca binmemek için kendimi zor
tuttum.gözlerim doldu,boğazım düğümlendi,yutkundum,uyudum,unuttum...aslında
hep "...GİBİ YAŞIYORUZ" farkında olmadan.unutmuş gibi,olmamış
gibi,yaşanmamış gibi,görmemiş gibi,ve bazen de sevmemiş gibi...köprünün
altından çok sular aktı belki,ama akan sular sele katıp götürmeyi beceremedi
bende birikenleri..akan sular beni daha hafif,daha boş dimağlı
yapamadı.aksine,geçen zaman beni hep ağırlaştırdı.küçük bir çocuğun sokağa
oynamaya çıkarken ceplerini leblebi,çekirdekle doldurması gibi ben de
yüreğimin dört cebini tonlarca anı ve litrelerce gözyaşıyla
doldurdum..tahtaya örnek cümle yazarken şehir belirtmem gerekiyorsa BURSA,kişi belirtmem
gerekiyorsa üniversitedeki sınıf arkadaşlarımın adlarını yazıyorum.unutmamak
için,nefes alabilmek için...böyle bir yazı yazmak değildi niyetim.ekran
kaşısına oturunca kelimelerim beni böyle yönlendirdi..sözcüklerin esiri oldum
bugün..kusura bakmayın arkadaşlar.içim sıkılmış birazcık.kötünün iyisi
sayılan bu yerde değil de california'da olsam gene fark etmezdi herhalde.ne
de olsa insan her gittiği yere kalbini de götürüyor...sağlık,huzur ve
mutluluk dileklerimle...
|
193
|
Tarih:
2006-02-14 14:49:33
umutms ( umutms@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam kaç yıldır şu güzide sayfalarınızı okumuş olmama rağmen iki satır söz
yazmamıştım. Kısmet bugüneymiş.
Arkadaşlar hepinize de selamlar. 2002 yılı 14 Temmuz mezunlarından Umut. Biz
gideli beri kampüs biraz değişti. Ama hepinizin anılarındaki gibi güzel
hala.(ya da değil mi :\) Binalara can veren insanlarmış onu anlıyorsunuz.
HAtırlarmısınız kampüste iki adet pembe bina vardı biri yemekhane digeri
bizim fakülteydi. Yemekhanenin rengi artık pembe değil. Kampüsün tek pembe
binası Eğitim fakültesi Abdullah Hocamda o binada :) Hayata pembe pembe
bakmak isteyenlere.
Bazı arkadaşlara göre biraz şanslıyım, haftada 2-3 kere Abdullah hocamla
yüzeyüz iki satır kelam etme şansına sahibim. Yani rahle-i tedrisatın o
uhrevi havasını soluyabilme fırsatına sahip kullardan biriyim hala. Ara sıra
Abdullah hocamın vazife tevdileri ile onurlandırılıyorum. Hocam fakirin
yengesi olmak bir ayrıcalıktır.
Uzun lafın kısası arkadaşlar zaman geçip gitmekte , mühim olan o geçmiş
günlerin hatıraları dolayısıyla gülümsediğiniz zaman yüzünüzde oluşan
çizgilerin derinliği.
Saygılarımla Umut
|
194
|
Tarih: 2006-02-15
08:11:56
İlker Özmen ( ilkerozmen@may.com.tr) DEMİŞ Kİ:
Hocam, bişey değil. daha önceden gelen bi hesaptı benim bu ders. bizim
izmir'de yeni kurulmuş(2 yaşında) cabernet fransız şaraplık bağ var. işi öğrenip
meşe fıçı alacağım. o zaman en iyisinden hem de yıllanmışını getiririm ben de
bi gün size. bu da nacizane benim sözüm olsun. saygılar
|
195
|
Tarih:
2006-02-15 10:42:05
ABDULLAH CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Eyvallah İlker. Harbiden bu söz makbule geçti. (Sahi ya Makbule Kıymet'in
nesi oluyordu?)
|
196
|
Tarih:
2006-02-15 17:29:46
loneliness ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
yedinci sınıflardan bir kız öğrencimi zorla nişanlamışlar arkadaşlar:( duyunca,o
kızın 1.dönemin sonundaki yalvaran bakışları geldi aklıma.koridorda beni
durdurup "ÖĞRETMENİM LÜTFEN NOTUMU BİRAZ YÜKSELTEBİLİR MİSİNİZ?"
demişti,ve ben de derse katılmaya gayret ettiği takdirde elimden geleni
yapacağımı söylemiştim.nerden bilebilirdim ki vereceğim bir yüksek notun onu
bu yaşında evlenmekten kurtaracağını..elbette sadece ingilizceden değil,diğer
birçok dersten zayıfı vardı.herhalde babası karnesindeki notlara bakıp
kızında okuyacak kapasite göremedi ve en iyi yolun kızını okuldan alıp
evermek olduğunu düşündü..adı gurbet'ti..adı gibi gurbete gitti..ve aklıma
sezen aksu'nın ÜNZİLE adlı şarkısı geldi:VARMADAN SEKİZİNE/ERGİN OLDU
ÜNZİLE/HEM ÇOCUK,HEM DE KADIN/ONİKİSİNDE ANA.......eğitim şartmış!!!yoğurt
mu?onu öyle yapalım..................
|
197
|
Tarih: 2006-02-15 23:30:09
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Bundan yıllar önce sizler ikili üçlü yaşlardayken, kapalı bir kültür ve
ekonomi yaşayan bu ülkede ciddi bir kabuk değişimi yaşandı. O dönemde ülkenin
kısa sürede kalkınmasını sağlamak için Amerika’larda ekonomi tahsil etmiş
“prens” tabir edilen ve iyi okullarda lisansüstü eğitim yapmış seçilmiş
çalışkan insanlar getirildi. Ve bir süre sonra bu insanlar ülkenin yeni yeni
görmeye başladığı çeşitli yolsuzlukların altından çıktılar, hatta
ayaklarından kurşunlanacak kadar mafyavari işlere karıştılar. İsterseniz
gidin araştırın, bugün vergi iade zarfına bu kadar zarf kalabalığında karışır
gider diye kesilmiş gazete kağıdı koyanlar, rüşvet verip rüşvet alarak iş
yapanlar, devletin beyt-ül malını yani hazinesini korumakla
görevlendirildikleri halde hazinden götürenler, banka dolandıranlar, yasaları
çiğneyenler, çok uzağa gitmeye gerek yok kendi içimizden örnek verelim,
sınavları adil biçimde değerlendirmeyenler, 3 saatlik gece dersini konsantre
tarzda yapıp ücret çizelgesine gönül rahatlığı ile imza atanlar, hep
eğitilmiş kişiler değil mi? Demek ki arkadaşlar ve sevgili loneliness şu
eğitimin tanımını yeniden yapmak gerekiyor…. Tree diagram çizmek tek başına
bir halta yaramaz. Tıpkı present continuous tense’in nerde nasıl
kullanılacağını sular seller gibi bilmenin de bir halta yaramadığı gibi…
Şöyle eğitim hayatınızı gözünüzün önüne getirip üzerinde etraflıca bir
düşünün. Ne hatırlıyorsunuz geçmişten. Kıyılarımızın uzunluğunu mu? Karadeniz
Bölgesinin iklimini mi? Yoksa Karlofça Anlaşmasının tarihini mi? ( Sanal
sayılardan, kinetik enerjiden, limitten türevden hiç bahsetmiyorum) Oysa
insanlar size bunları ezberletmek için az mı yırtındılar…. Ama sizi adam
yerine koyan, bir derdinizi dinleyen bir öğretmeni, ya da ne yazarsanız yazın
hakkınız olan notu vermediği için anasıyla birlikte andığınız başka bir
öğretmeninizi ya da sınıfta yaşanmış ilginç bir olayı dün gibi
hatırlıyorsunuz değil mi…. Tekrar ifade ediyorum, eğitimi yeniden tarif etmek
lazım. Hem de öyle tarif etmek lazım ki, eğitimin amaçları adına yapılacak
bir iş varken nemelazım demek yerine elini taşın altına sokmayı kendinize
misyon edinecek şekilde… Yolda gördüğün Bursa
otobüsüne bakıp gözyaşı dökmekle, cennet vatanın cehenneme yakın köşesi
tarzında şiir söylemekle, Gurbet’in ardından Sezen türküleri yakmakla olmaz
bu işler. İkna edebiliyorsan Gurbet’le konuş. Git anasıyla konuş, gücün
yetmiyorsa müdürünle konuş. O da yetmiyorsa git ilçe milli eğitim müdürünle
konuş. Bunlardan korkuyorsan bize iki satır yaz gerekirse medyayı sürelim
üzerlerine… Kederlerimi gözyaşlarıma boğdum söylemleriyle olmuyor bu işler,
sonra adama “kederlerin çok iyi yüzme bildiği” geyiğini yaparlar…
Artık Bursa özlemlerini, acılarını, geçmişle hesaplaşmalarını bırak ve
ayaklarını yere bas. Dua et ki mesleğe pek çok kişinin çok sonraları
edinebileceği deneyimleri edinerek başlıyorsun. Bu güne dek sana bunları söylemedim çünkü geçmişteki
tavırlarını göz önüne aldığımda bunları söylemeye değmeyecek birisi olma
ihtimalin vardı. Eğer
kızın adı (Gurbet) konusunda doğru söylüyorsan o kişinin Gurbet adında bir
öğrencisinin olmadığını biliyorum artık… Son söz, bulunduğunuz ortamın
güzelliklerini de görün lütfen. Cehenneme yakın diye tabir ettiğin coğrafyayı
çok iyi biliyorum. Hem 1987’de hem 1993’de iki kez gittim. Hem Şemdinli’ye
hem Bozyamaç’a hem de Derecik’e. Ve öyle sınıflarda İngilizce öğretmeye falan
değil, İç Güvenlik harekâtına… Ve orada arkadaşlarımı bıraktım…
|
198
|
Tarih: 2006-02-16
11:54:09
loneliness ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
"acıların çocuğu emrah" tarzı yazılar yazmamın bazı sebepleri:dün
bir öğrencimiz sınıf defterini eve götürüp yakmış,iyi cesaret. ve okul
idaresi bu konuda bir şey yapmıyor,öğrenci pişkin pişkin BEN MÜDÜRLE KONUŞTUM
deyip derslerimize girmeye devam ediyor.dün defteri yakan yarın okulumuzu
yakarsa ne olacak? veli toplantısına gelip de HOCAM,ETİ SENİN,KEMİĞİ
BENİM,İSTER DÖV,İSTER SÖV diyebilen analar,BEN BU ÇOCUĞU DÜN KEMERLE DÖVDÜM
,SEN DE TERBİYESİZLİK YAPARSA VUR diyebilen babalar için çözüm öneriniz var
mı? dersimde,kendisine kızıp onu uyardığım için bana, DUA EDİN BENDEN
BÜYÜKSÜNÜZ,YOKSA BEN SİZİN AĞZINIZI KIRMIŞTIM diyebilen öğrencimi nasıl
rehabilite edebileceğim hakkında bir fikriniz var mı? daha Türkçe olarak
adını soyadını doğru düzgün yazamayan 6.-7.-8. sınıf öğrencilerine derslerde
ne kazandırabiliriz? sırf kitaptan birkaç sayfayı işlemedik diye okula gelip
ÖĞRETMENLER DERS ANLATMIYORLARMIŞ,ŞİKAYETÇİYİZ diyen velilere,birkaç alıştırmayı
atlama gerekçelerimizi onları tatmin edecek şekilde nasıl izah edebiliriz? ve
bence en önemlisi,birkaç yıl sonra evlenip çocuk sahibi olacakları şimdiden
kesin olan kızlarıma NASIL GELECEK UMUDU AŞILAYABİLİRİZ? TEK HEDEFLERİ
İLKÖĞRETİM DİPLOMASI ALIP EHLİYET SAHİBİ OLMAK VE TIR/KAMYON ŞOFÖRLÜĞÜ YAPMAK
OLAN ERKEK ÖĞRENCİLERİMİZE,BUNDAN DAHA FARKLI HEDEFLERİ DE OLABİLECEĞİNİ
NASIL İZAH EDEBİLİRİZ?(çünkü öncelikli hedefi bu olan çocuklarımız,okula
sadece devamsızlıktan kalmamak için geliyorlar ve hiçbir dersle ilgilenmemeyi
tercih ediyorlar!) gerekirse ilgili makamlara gitmemizi önermişsiniz,ama
burada bu da pek işe yaramıyor,çünkü ŞIRACININ ŞAHİDİ BOZACIDIR atasözü
devreye giriyor.mesela 1.dönemde idarenin okuldan atmaya mecbur kaldığı bir
öğrenciyi,ilçe milli eğitimin baskısıyla okula geri almak zorunda
kaldık.sonuç?yine hüsran,zarar,ziyan..elbette bulunduğum yerin hoşlukları
var,bunları gözardı etmiyorum,fakat mesleğimle ilgili MANEVİ TATMİN
yaşayamıyor olmak beni çok üzüyor..sorduğum sorulara, bize yol gösterebilecek,yardımcı
olabilecek cevaplar yazmanızı rica ediyorum.çünkü biz burada gerçekten ne
yapacağımızı şaşırmış durumdayız.saygı,sevgi,terbiye,sorumluluk,dostluk,iyi
niyet,hoşgörü,barış,hayatı algılama gibi kavramlar hakkında çocuklarımızla
çok konuştuk,tartıştık,ama pek fazla yol katedemedik.lütfen siz de
tavsiyelerde bulunun ve elinizden geldiğince bize yardımcı olmaya
çalışın..HOŞÇAKALIN...
|
199
|
Tarih:
2006-02-16 15:05:47
aslı ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
"loneliness" rumuzuyla yazan öğretmen kardeşimin yaşadıklarını çok
iyi anlıyorum. Çünkü ben de bundan yıllar önce havası, suyu ve insanıyla
büyük benzerlikler gösteren bir doğu şehrinde benzer sorunlarla karşılaşmış
bir öğretmenim. Böyle durumlarla karşılaşmak yaşadığımız coğrafyada çok
doğal. Önemli olan sorunlar karşısında duruşumuzdur. Öğretmen olarak
"karanlığa küfredeceğimize bir mum yakmak" gerekiyor. Yoksa her
şeyin dört dörtlük olduğu bir ortamda öğretmen olarak yapılacak çok fazla bir
şey de kalmıyor.
Genç öğretmen arkadaşlara sevgiyle...
|
200
|
Tarih:
2006-02-16 22:50:04
Tuğçe ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
sevgili abdullah hocam ve meslektaşlarım yada meslktaslarım olmaya aday
arkadaslarım;
sanırım bu platforma gec kaldım bıraz ama az once aldım maılınızı:(
tam olarak hepsını okuyamadım butun forumun ama "lonelıness" nıcklı
arkadasımın yazdıgı yazı dıkkatımı cektı.. bıraz da daha fazla ıcten okudum
herkes gıbı..
haddım olmayarak bırkac sıtem ve bırkac yasanılan olayı bende anlatmak
ısterım.. tabı bu yazdıklarım hıcbırımızın acısını dındımeyecek yada oh
dedırtmeyecek ama bu sıstemde sadece ılkogretımde yada ortaogretımde sorun
yasanmıyor bunu hepımız bılıyoruz kı bu raya yenı adım attıgımız ıcın
farkındalık olusturuyoruz sadece..
dogusu yada batısı fark etmıyor.. duzen yıne aynı duzen.. sıstem aynı sıstem
cocuklar hala cocuk ve mudurler hep mudur:))))
zonguldak tayım batı karadenız bolgesı.. ta merkezdeyım ustelık buranın
cocuguyum, fakat ılk goreve basldıgımda bende telefona sarılıp nekadar buyuk
seyler yasadıgımı anlatmıstım hocama; hatta bır ara ozel bır okula gecme
tesebbusum olmus ordakı 5 ıncı sınıfların 8 lerımden bıle cok sey
bıldıklerını gordugumde ıcımden kufretmıstım.. cocuklarımız degıl ıngılızce
bılıncını oturtmak daha turkce konusmanın gereklılıgı bıkenara bırbırlerıne
taktıkları lakaplarla, ogretmenı dersten bezdırmekle bu hayatın yasanılabılır
oldugunu sanıyorlar.. tabı bunlarda aılenın cok buyuk bı payı var, okula
cocugunu dove dove gonderen bır anne cocugu okulda pas pas yaparken saatın 7
sınde hıc de vıcdanı sızlamıyor.. yada dersın tam ortasında kapıyı calmadan
"HOCA SEN AZ BI GELSEEE YA BURAYA" Derken ne yaptıgının kendı bıle
farkında degıl..
cocuklarımıza deıl ogrendıgımız o teorık methodları uygulamak vocabulary ı
gectım am ıs are anlatabılmek turkcede neyıon ozne neyın yuklem oldugunu
anlatabılsek ıyı ıngılızce derslerınde!!!!
arkadasım sana
mucızevı cozumler sunabılecek degılım, cunku bır muddet sonra ıdealıstlıgının
kayboldugunu dusuneceksın..
yada bu meslegı secmıs olmamnın zorlugunu yanlızca sen ve bızım gıbı ogretmen
olanlar paylasacagız, cunku cocuklarımız gıbı egıtılemeyen bıcok yetıskınımız
varkı bızım hala "derse gırıp cıkıp"kahve ıcerek para kazandıgımızı
sanıyor..
yukardan asagı carpık bı duzen ıcınde bı muddet sonra tayının cıktıgında
sadece yıllarının harcandıgına uzuleceksın..
bunada hakkın var tabıkı ama yınede bız egıtımcıler olarak sabretme yı
ogrendık ogretıldık..
bıde dusunuyorumkı o cocukların bılıncsızce ve ustelık yanlızca onlara
sunulan bu olanaksız sartlar ve ozumsenmemıs hayatlar yuzunden hayatlarını
heba ettıklerını..
bazen dıorumkı cokmu sey beklıoruz bu yasamdan yanı evet haklısınız kendını
ozel okula atıp gecım derdı olmayan bıcok arkadasımıza baktıkca bende halıme
acıyorum ama bıyandanda bence bu cocukların bıze ıhtıyacı var.. yabancı dıl
ogretmenı olsak bıle bızler bırer egıtımcıyız.. bu haddımı bagıslayın sayın
hocam ve arkadaslarım...
arkadasım once yuregını ferah tut;
cunku yanlız deılsın cunku ınanıyorumkı sen cocuklarını bılınclendırebılcek
kadar guce sahıpsın yuregınde.. ama yanlızca bır onerı ;
yasanmıs bır olay olarak ; benımde 6 larda kı ogrencılerımın cogunda aynı
problemler yasanıyordu ve sonunda cocuklarımı ram a gonderıp bırer testten
gecmelerını ıstedık.. velılerı cagırdıgımda ve anlatmakta gucluk cektıgım
algılama problemlerı nı sonunda zarzor bıtırdıgımde bana yoneltılen bır velı
sorusu suydu: "HOCA BIZ BU COCUKLARI DERSANEYE GONDERSEK OLMAZMI?"
yınede herseye ragmen onlara bu durumu acıklayamasanda belkı bı yolunu
bulursun belkı bı cozum olur bu sorunlu cocuklar ıcın ..
herkese ıyı geceler dılıyorum...
|
201
|
Tarih:
2006-02-17 07:23:51
Onur KABAKÇI ( kabakcionur@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Büyük üstat, bu çocuklar mı karamsar olmuş, ben mi çok iyimserim bilmiyorum
ama İstanbul'da herhangi bir İmam-hatip lisesinde öğretmenlik yapıyorum.
Burada, ŞAKA amaçlı boş bir A-4 kağıdı verip de "a-4 kağıdına ihtiyacın
varsa bundan istediğin kadar fotokopi çektir" dediğimiz öğrencinin,
fotokopi makinesine kağıt koyarken ki, hatta hocam kağıt bitti boş kağıt
nerden bulabilirim, diyen görüntüsü hala gözümün önündedir. Bu çoçukların
hemen hepsi yatılı, "cennet yurdumun cehennem köşelerinden"
gelmekteler çoğu. Bu çocuklara ing. öğretmenin zorluğu ortadayken, bari aldığımız parayı
hak edelim, bir işe yaramışlk duygusu oluşturalım bünyemizde diye okulda bir
ilahi gurubu kurdum. Özellikle 8-9 zayıfı olan,hani Gardner amca çoklu falan bir şeyler diyordu
ya:),öğrencilerden oluştu gurup. Geçen sene belediye kültür merkezinde KUTLU
DOĞUM HAFTASI etkinliklerinde çok güzel bir dinleti verdi bu "hiç bir
halta yaramaz çocuklar". Hatta, o kadar beğenildi ki müftülüğün
programina katılacak olan PROFESYONEL ekip ile olan anlaşma iptal edildi,
bizim çocuklar orada da çıktilar. Şimdi bir televizyona çıkmaları söz
konusu(bu arada bir radyo programına da konuk olarakkatılmışlardı) bu
"CEHENNEMDEN GELEN, CEHENNEMLİK, BOŞ KAĞIDIN FOTOKOPİSİNİ ÇEKEN"
çocuklar. Konumuz ile daha da ilişkilendirmek adına, ritim çalan çocuklardan,
birisi şu anda lise sondadır, mehter takımına kabul edildi, belki de kahve köşelerinde
oturmak yerine, bir MESLEK kazandı.
Yorum siziN...
Bütün arkadaşlara sevgi ve saygılarımla...
Ellerinden öperin hocam...Onur KABAKÇI...
|
202
|
Tarih: 2006-02-17
08:16:32
evrim bayhan ( evrimbayhan@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
loneliness'a, ben evrim bayhan (2002 uludağ ing. öğr.) bursa karacabey teknik
lise ve endüstri meslek lisesinde görevli ingilizce öğretmeniyim. aynı
sorunları paylaşıyoruz. şu an okuldayım.. daha müsait bir zamanda istişarede
bulunabiliriz...
|
203
|
Tarih:
2006-02-17 09:40:11
Tuğçe ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
ya sabahta baktım senem nilay mujde noluosunuz kızım; bır maıl bıle atmamıssınız
bakıyorum hayırsız arkadaslarım.. ama gozyaslarıyla okudum.. okadar cok
ozledımkı bursayı ve unıversıtemı...
gercı bıdonem A.CAN sız gecırdık ah hocam rahle-i tedrisatınızndan gecmıs
olmak ne gurur verıcı..
halen okumakta olan arkadaslarım kıymetını bılın nolursunuz sımdı bakıyorumda
nasılda harcanmıs yıllar.. hocam yaşlanıyorum galıba:(((((
tekırdaga kutahya ya ve konyaya sevgıler kızlar.. opuyorum sızlerı..
|
204
|
Tarih:
2006-02-17 18:17:24
nilufer ( niluferkazik@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
sevgili ogretmenim ve arkadaslar merhaba. oncelikle paylasım platformumuzun
"guzin abla" kosesinden ayrı bir işlevinin oldugunu hepimiz
biliyoruz. suan aktif gorev yapmakta olan taze ogretmenlerin yasadıkları
sorunların cogu ingilizce ve dilden (yani uzmanlık alanlarımızdan) ziyade
türkiye gercekleriyle ilgili. burada vereceğimiz örneklerin sonu yok. kemerle
işkence, boş kagıdın fotokopisi, 13 yasında tecavüze ugrayan 5.00 lık ögrenci
(sonuncusu benim vakkam),vs..
burada işimiz dil ögretmekten cok "insan eğitmeye" kayıyor. bu
noktada maharet bizim ellerimizde.sosyal ilişkilerimizdeki kuvvetli
yanlarımızın bizleri sorunun pratik cozumlerine gotureceği
inancındayım.vesselam türkiyenin süper ingilizce bilen bireylerden cok
tesekkur etmeyi, selam vermeyi, yardım etmeyi ve diğer erdemli unsurları
bilen bireylere ihtiyacı vardır.
öyleyse sevgili arkadaslar, kimse biz bu işe baslarken pespembe bir tablo
çizmedi. bunları bilerek -belki bu denli tahmin etmeyerek- işe basladık.
burada idealist olma adına realizm den uzaklasmamak en aklı selim tutum
olacaktır inancındayım.
hepinize kolaylıklar diliyor, biraz moral diyorum.
saygılar..
nilüfer kazik
|
205
|
Tarih:
2006-02-17 18:07:52
senem öznal ( senemoznal@mynet.com)
DEMİŞ Kİ:
Hocam ve sevgili meslektaşlarım hepinize merhaba.Bir süredir bu platforma
yazı yazmıyorum ama yazılanları günü gününe takip ediyorum.Bakıyorum da
yazılarda yavaş yavaş mesleki paylaşımlar da gün yüzüne çıkıyor.E güzel de
oluyor doğrusu.Öncelikle Loneliness arkadaşım yazdıklarını okurken inan
yüreğim parçalandı.Keşke sana bir yol gösterebilsem ya da burda hep beraber
bu sorununuzu çözebilsek.Sadece şunu söyleyebilirim ki Tuğçe'nin de dediği
gibi bunun doğusu batısı yok.Bilinçsiz veliler,davranış bozukluğu olan
öğrenciler her yerde mevcut.Sabredicez herkese ,herşeye rağmen
savaşıcaz.Bizler çabalarsak bir şeyler düzelicek.Manevi tatmin duymadığını
yazmışsın.Yaşamadan durumunun ne kadar kötü olduğunu bilemeyiz ama eminim
orda bir yerlerde sana gülümseyen bir çift göz vardır.Ve unutma yalnız
değilsin.Bu platform da bile senle benzer şeyler yaşayan ya da senin derdine
ortak olabilcek sayısız meslektaşın var.Herkese sevgiler...Hoşçakalın...
|
206
|
Tarih:
2006-02-17 18:26:54
senem öznal ( senemoznal@mynet.com)
DEMİŞ Kİ:
Bu arada Hocam umarım iyisinizdir.Çilingir sofrasındayken yazdığınız yazıyı okudum
da bir Tekirdağ'lı olarak e bi de üstüne Tekirdağ'da görev yapan eski bir
öğrenciniz olarak bir Tekirdağ rakısı boynumun borcu diye düşündüm.Hocam
sözüm olsun size Bursa'ya ilk geldiğimde Tekirdağ rakısı ve ben yanınızda
olacağız:)Bu arada Tuğçe burda seni de görmek çok güzel.Bak mail adresim
yazılı mail at da görüşelim.Herkese kocaman sevgileerrrr...
|
207
|
Tarih: 2006-02-17 22:08:28
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Evet sevgili arkadaşlar, her şeyden önce sizleri çoktandır özlemini duyduğum
bir biçimde sanal da olsa ortak bir platformda bir konu etrafında bir arada
görmek benim için gerçekten büyük mutluluk.
Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum…. Eğer görebiliyorsanız, gereksinim
duyduğumuz önemli bir şey de “ortak akıl” ve olayları değerlendirirken göz
önüne almamız gereken seçenek zenginliği. Küçük ölçekte de olsa burada
belirmeye başlamış olması güzel…
Bu tür sorunların genel olarak iki tür çözümü var. Birincisi, yönetsel
yöntemlerle yaptırımları olan kuralları işleterek çözmek. Bu çözüm kısa
sürede sonuç verir gibi görünse de, yaptırım gücü ortadan kalktığında her
şeyin çok kısa sürede eskiye dönme olasılığı vardır. Dahası, soruna neden
olanlar, çözüm getiren otoriteye karşı ciddi anlamda olumsuz tutumlar
geliştirirler ve ilk yakaladıkları fırsatta o olumsuz davranışı daha ağır
biçimde sergileme eğilimi gösterirler. Milli Eğitim Müdürü ile konuşma,
yaptırım gücünü devreye sokma bu tür çözümlere girer. Bu tür çözümlere hiç mi
başvurulmaz? Tabii ki başvurulur, ama getirecekleri ile götürecekleri
muhasebesini sağlıklı biçimde yaptıktan sonra.
Diğer çözüm ise, sorunu daha sistematik bir biçimde ele alarak, soruna neden
olan asıl olayları doğru biçimde teşhis etmek ve sonuçlarla uğraşmak yerine
bu sonuçları ortaya çıkaran nedenlerle uğraşmak. Hani o klasik söylem var ya,
sivrisineklerle boğuşmak yerine bataklığı kurutmak, işte aynen öyle bir şey…
Bu arada kişisel olarak yazıştığımız diğer arkadaşların yazdıklarına da
(kendilerinden söz etmeden) göndermeler yapıp onlara vereceğim cevaplarla da
bu konudaki düşüncelerimi açmaya çalışacağım.
Evet, okulda sizlere vermeye çalıştığımız “sınıf yönetimi”, “yaklaşımlar”,
“rehberlik” bu koşullar altında nereye kadar hayat buluyor, ortada… Çünkü,
kendisine yazdığım kardeşim için tekrar oluyor biliyorum, o kitapları
yazanlar bambaşka bir kültürün, anlayışın hakim olduğu toplumlarda yaşıyorlar
ve dahası böylesi bir toplumun eğitim sistemi için yazıyorlar. Bizde kitap
yazan hocalarımız kitaplarının içeriğini nerden alıyorlar sanırsınız? Yine o
kitaplardan. İnanmazsanız kaynakçalarına bakın… Sanırım sorun buralarda
başlıyor kendisini göstermeye…
Önce Eğitim Sistemimize bir bakalım isterseniz, hem de az önce ileri sürdüğüm
kültüre, topluma uyum açısından. İlköğretim sistemimiz eski Doğu Bloku
ülkeleri ile biraz da İskandinav Ülkelerinden alıntı. Ortaöğretim de
ağırlıklı olarak Fransa’dan örnek alınmış. Yükseköğretimimiz ise Amerikan
Modeli. (Bunları ben söylemiyorum, açın bakın İrfan Erdoğan’ın Türk Eğitim
Sistemi Kitabına) Şimdi de “sistem” kavramına sözlükten bakın ve bu tabloyu
sistem olarak adlandırın… Buna benim eklediğim bir konu daha var. Genel
olarak eğitim öğretim etkinliklerinde, faaliyetlerin dayandırıldığı anlayışa
göre yapılacak düzenlemeler açısından şu seçenekler var: Eğitiminizi
“işbirliğine” dayandırırsınız, sürece aldıklarınızı birbirlerine yükleyerek,
bir bütün halinde ipi göğüsletirsiniz, ya da olanaklarınız el veriyorsa her
bireyi ayrı ayrı ele alır “bireyselleştirilmiş” tarza yaparsınız eğiminizi ya
da ben anlamam arkadaş, beni benim kriterlerimi sağlayanlar ilgilendirir der
“rekabete” dayandırırsınız eğitiminizi… Bu açıdan da içinde bulunduğumuz
tablo ortada. İlköğretimde okullaşma oranına, ortaöğretime geçiş oranına ve
yükseköğretim kapısındaki yığılmaya bu açıdan bakarsanız bir açıklama
getirebilirsiniz…. Yani sevgili gençler, her şeyden önce kendi gerçeğimize
uygun bir eğitim sistemine gereksinimimiz var. Ha, burada yanıtlanması
gereken felsefi bir soru da yok değil hani… Biz eğitimle, sistemini aldığımız
toplumlara benzemek mi istiyoruz yoksa benliğimizi koruyarak kendimize özgü
bir toplumsal yapıya mı ulaşmak… Bunun yanıtı dediğim gibi felsefi….
Mevcut yapılanmanın neden sorunların çözümünde yetersiz kaldığını saptamaya
çalıştım bu aşamaya değin… Biraz da içinde bulunduğumuz kısır döngüden söz
edeyim.
O eğitim sistemini örnek almaya çalıştığımız toplumsal yapıda kimsenin inkar
edemeyeceği değerler de var… Oradaki vatandaşlar kendilerini yönetecek
siyasal erki, nesnel ölçütlere göre seçiyorlar ve DENETLİYORLAR. Seçilenler
de bu sorumluluğu omuzlarında hissediyorlar (Uç bir örnek ama, hatırlayın, 95
Kobe depreminden sonra kentin onarımına ilişkin verdiği sözü tutamadığı için
canına kıyan Kobe belediye başkanını ve ABD’de skandallar sonrası
istifaları…)
Sonra, o toplumları ve yöneticileri, geleceklerini emanet edecekleri
gençlerin aldıkları eğitimin NİTELİĞİ ilgilendirirken, bizim
yöneticilerimizi, işsizlik oranını biraz daha düşürmek adına okul çatısı
altında gösterebildiği KELLE SAYISI ilgilendiriyor…
O toplumlarda ana babalar çocuklarının eğitimini ve geleceğini daha yatağa
girmeden planlarken, bizde Allah, rızkıyla ve geleceğiyle çocuğu bize
veriyor… O sistemlerde bir kademeden diğer kademeye geçiş için gerekli
koşulların gerçekten sağlandığı doğru biçimde ölçülürken ve eğer koşullar sağlanmıyorsa asla bir
sonraki kademeye geçiş mümkün olamazken, bizde öğretmene, “Ne bu hal, neden
öğretemiyorsun?” diye hesap sorularak, sayılarla oynaması teşvik ediliyor…
(Tabii biz de sütten çıkmış ak kaşık değiliz… Soruyorum, kaçınız sınav
hazırlamadan önce belirtke tablosu hazırlıyor? Kaçınız sınavınızın kapsam
geçerliği var mı diye bakıyor? Kaçınız sınavınızın güvenirliği konusunda
kaygı duyup hesap yapıyor? Ve bu nedenle de her kim sayılarla oyna diyorsa o
zat-ı muhtereme, “Bak, benim sınavım bu, derste yaptığım da bu, ama bu
çocuklar gerekli önkoşul öğrenmeleri kazamadan buraya gelmişler ve sen bana
başkasının faturasını kesiyorsun” diyerek, durumu o kişilerin gözüne
sokamıyoruz )
Ve en önemlisi, sevgili gençler, toplumsal sorumluluk diye bir duygumuz yok…
Yetiştiremediğimiz hekimin sağlığımızı elimizden alacağını, gümrük memurunun
rüşvet diye karşımıza dikileceğini, teknisyenin doğalgaz zehirlenmesine neden
olacağını hiç mi hiç düşünmüyoruz. (Bu konuda çok suçluyuz gençler. Biliyor
musunuz, bu ülkede 1974 yılında bütün lise mezunlarına, mektupla yüksek
öğrenim denen bir uygulama ile öğretmen olma olanağı sağlanmıştır. Ve 46.000
öğrenci bu yolla öğretmen yetiştiren programlara alınmıştır. Daha acısı
mektupla Resim, Müzik ve Beden Eğitimi dersleri yapılmıştır… YAY-KUR dan,
bakanlığın öğretmen açığını kapatacağım diye yaptıklarından hiç söz
etmiyorum) Bugün o uygulamaların cezasını bizler çekiyoruz.
Yani sorunun birikim, anlayış ve felsefe boyutları vardır gençler…
Böylesi sorunların çözümleri akşamdan sabaha olmaz. Ve hatta bazı durumlarda
insanların ömürleri yetmez.
Peki ne yapacağız?
Sorunlar karşısında genelde iki hareket tarzı vardır.
Ya sorun hakkında konuşulur, ya da ÇÖZÜMDEN YANA TAVIR ALINIR.
Bakın arkadaşlar, sorun çözmekle çözümden yana tavır koymak aynı şeyler
değildir. Ne zaman ki, çoğunluk çözümden yana tavır koymaya başlar, işte o
zaman çözümler hayata geçmeye başlar… Bu konuda size anlattığım İbrahim
Peygamber Kıssasını hatırlayın lütfen, hani yangını söndürmek için iki damla
su ile Urfa’ya yola koyulan karıncanın dediklerini. Evet demişti karınca,
BELKİ BENİM ÖMRÜM URFA’YA VARMAYA KAFİ GELMEZ VE BU SU DA YANGINI SÖNDÜRMEYE
YETMEZ AMA BEN BU YOLDA ÖLÜRÜM YA….
Ve ne olur 5 maymun tuzağına düşmeyin gençler… Biliyorsunuz değil mi öyküyü:
Kafese beş maymunu koyarlar, ortaya da bir merdiven ve tepesine de iple
muzları asarlar. Her bir maymun merdivenleri çıkarak muzlara ulaşmak
istediğinde dışarıdan üzerine soğuk su sıkarlar. Her bir maymun aynı denemeye
giriştiğinde buz gibi soğuk suyla ıslatılır. Bütün maymunlar bu denemeler
sonunda sırılsıklam ıslanırlar. Bir süre sonra muzlara yönelen maymunlar,
diğerleri tarafından engellenmeye başlanır...
Su kapatılıp, maymunlardan biri dışarı alınır ve yerine yeni bir maymun konulur.
Yeni gelen maymunun ilk yaptığı iş muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak
olur ama diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni gelen maymunu döverler..
Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha dışarıdan yeni bir maymunla
değiştirilir ve dışarıdan gelen maymun merdivene ilk yaptığı atakta dayak
yer. Bu ikinci yeni maymunu en şiddetli ve istekli döven ilk yeni gelen
maymundur.
Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştirilir.. En son gelen maymun da ilk
atağında cezalandırılır. Diğer dört maymundan yeni gelen ikisinin, en son
gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiç bir fikirleri yoktur.
Son olarak en baştaki ıslanan Maymunların dördüncüsü ve beşincisi de
yenileriyle değiştirilir. Deneyin başındaki tüm maymunlar değişmiştir.
Yeni gelen maymunlar tepelerinde bir salkım muz asılı olduğu halde artık
hiçbiri merdivene yaklaşmamaktadır.
Neden mi?
Çünkü burada “işler böyle gelmiş ve böyle gitmelidir”
Bulunduğunuz yerlerde işler böyle gelmiş olsa da böyle gitmemelidir… İzin
vermemelisiniz artık…. Her birinizin bir şeyleri değiştirmeye gücü ve
yeteneği vardır. Sorun bunu işe koşmak ya da koşmamak sorunuzudur…. Sizden
Madame Curie gibi idealiniz uğruna kanser olmanızı istemiyoruz, istenen
sadece emek ve özveridir…
Başlarda ifade ettiğim gibi, eğer
köklü çözümler arıyorsak sorunun nedenleriyle uğraşmamız gerekiyor. Bunun
için önce kendiniz değişeceksiniz ve bu suretle ardından sizinle etkileşimde
bulunanlar değişmeye başlayacak.
2001’in Mayıs ayında,1nci Sınıftan alıp mezun ettiğim (4 D’li) öğretmenlere bir
fotokopi bukleti armağan etmiştim, batılı, çağdaş öğretmenler olabilmelerini
dileyerek…
Şimdi yine yeri geldi. Onlara (eğer beni ciddiye aldılarsa hatırlayacaklar)
batılılık kavramının coğrafya ile ilgisi olmadığını, bunun bir felsefe, bir
düşünme biçimi olduğunu vurgulamış “yaşadığı coğrafya itibarıyla batıda olup
“şark zihniyetli” pek çok insan olduğu gibi, “batılı gibi davranan” nice doğu
insanın varlığından” söz etmiştim.
Onlarla paylaştığım, doğululuğa ve batılılığa bir anlayış olarak bakan Kazım Taşken’in
“Yaşadığım Günler” adlı kitabından bir bölümün fotokopyası idi….
Aşağıda o kitaptan alıntı cümleler var.
Lüfen her cümle üzerinde uzun uzun düşünün ve yaşadığınız sorunlarla bir
ilgisinin olup olmadığını düşünün. Eğer
ilgiyi görebiliyorsanız, çözüm için nasıl bir yaklaşım içinde olmanız
gerektiğini görmeye başlayacaksınız….
DOĞULU VE BATILI OLMAK
Doğulu için yarın ve yarınlar yoktur. O sadece yaşadığı güne bakar.
Doğulu kendi hazırladığı tehlikeyi “kaza kader” diye sineye çeker
Doğulu için yasaya karşı çıkmak tehlikeyi göze almaktır. Ayıp işlemek, yani
örf ve adete karşı çıkmak kötülüktür.
Doğulu eser vererek değil, başkalarını özellikle de kendine karşı olanları
kötülemekle kişilik kazanmaya çalışır.
Doğu, başkalarını aldatmaya çalışırken kendini aldatmaya çalışan insanları
bolca üretir.
Doğulu insan istediği olmazsa kızar, öfkelenir, düşündüğü olmazsa aldırmaz…
Doğulu o an ihtiyaç duyduğu şeyler ya da zevki için yarınlarını harcamaktan
hiç çekinmez…
Doğulunun bir konuda üstünlüğü kabul
edilirse, artık her konuda kendini üstün görmeye başlar…
Doğulunun en başarılı olduğu konu bol bol vaat, umut ve söz vermesidir…
Doğulu eleştirirken düşüncenin, yönetirken duyguların adamıdır. Muhalifken en
parlak fikirlerin savunucusu, iktidara gelince de kişisel işlerinin takipçisi
kesilir…
Doğulu, batılıyı bugünlere ulaştıran nedenlere aldırmadan onun bugünkü
yaşamını benimsemeye çalışır. Böylece batılılaşmak isterken kendi geri
kalmışlığını artırır.
Doğuda en yüksek yerlere hizmet vaat edilerek ulaşılır. Oraya gelince de
kendine hizmet ettirilir.
Doğuda hükümet edenlerin yetenekleri ne ölçüde düşükse, mantık cambazlıkları
yapanların sayısı o kadar yüksektir.
Batıda önde gidenler arkadakilere bereket tohumları saçarlar. Doğuda ise arkadan
gelenler öndekilerin saçtıkları tohumları yiyerek geçinirler.
Doğulu gönlü isterse özveride bir batılıdan daha cömert davranabilir. Batılı
için özveri bir gönül işi değil, görev işidir…
Batılı çalışır, doğulu ise çalışmayı öğütler…
Doğuda zekâ kanundan sakınmak için işlerken, batıda kanuna sığınmak için
işler…
Doğuda ne kadar insan varsa o kadar ayrı düşünce var demektir, oysa batıda ne
kadar ayrı fikir varsa o kadar topluluk bulursunuz…
Kendi gücünü başkalarının güçsüzlüğünden alan adam doğuludur. Batılı ise
kendi gücünü başkalarının gücüyle birleştirip artıran adamdır…
Doğulu severse batılı inanırsa özveride bulunur…
Batılı ile doğulunun çalışması zordur. Doğulu ile doğulunun çalışması çok
daha zordur…
Doğulu boş zamanlarını başkalarına öğüt vererek geçirirken, batılı ele
alamadığı ya da noksan kalmış işleriyle uğraşır…
Doğuda ayağınız kayıp düşecek olursanız önce sizi dikkatsizliğinizden dolayı
bir güzel azarlarlar, sonra size öğüt veririler ve ardından da sizin yerden
kalkma çabanızı biraz da acıyarak izlemeye koyulurlar. Batıda ise önce
düşenin yardımına koşulur, sonra neden düştüğü araştırılır daha sonra da aynı
yerde başka birilerinin düşmemesi için çareler düşünülüp önlemler alınır…
Cümlenizin sevgiyle gözlerinden öpüyorum….
|
208
|
Tarih:
2006-02-18 00:00:51
Mehmet Can ( mehmetcan16@gmail.com) DEMİŞ Kİ:
Sevgili lonaliness,
Bu paylaşım ortamındaki yazılarınızı okuduktan sonra 1970 li yıllarda
yaşadıklarımı kısmen gördüm. Bir örnek:1979 yılında Bingöl ili Kiğı İlçesi
Zeynelli köyünde (Bursa’ya 1375
km. ve 24 saat uzaklık) ders işlerken sık sık haritaya
ve haritada da Bursa’ya bakardım. Bir müddet sonra Okul müdürümle bir sohbet
sırasında “Siz sınıftaki haritada Bursa’ya bakıp ağlıyormuşsunuz.” dedi.
Köylerde çalıştığımız için bizim bütün davranışlarımız en ince ayrıntısına
kadar takip edilir, üzerine yorumlar yapılarak başkalarına anlatılırdı.
Elektrik, su, yol, telefon gibi gündelik yaşamın bugün vazgeçilmezleri o gün
için ilçe merkezimizde bile lükstü. Krizler nedeniyle gazyağını bile litrelik
şişelerle alır, idareli kullanmaya çalışırdık.
Bunlar bilindik şeyler ama şunun için yazıyorum. Burası bizim içimizde
Cehennem değildi. Sadece bir şeyler yapabileceğimiz bir yerdi. Bizim çalışma
alanımızdı.
Çalıkuşu’ndaki Feride öğretmen için Bursa’nın
Zeyniler Köyü de ilk zamanlar cehennem değil miydi? Bizler için Cehennem olan
yerler bu insanlar için cennettir. Hani bülbülün vatanı gibi. Bizler de
ayrılıncaya kadar oralıyız.
Hiçbir öğretmenin elinde sihirli değnek yoktur. Şöyle yaparsam böyle olur
diyemezsiniz. Sadece uygulamaları yapar, sonuçları görür, bazen aynı
üzüntüleri yaşar, bazen sevinçten göklere uçardık.
Öğretmeni güdüleyen, onu yaşama ve mesleğine bağlayan kazandırdığı bir tane
bile olsun öğrencileridir. Bir iki, iki dört, dört sekiz …. derken çoğalır
gider. Bunun yanında saydığınız sebeplerle yaşamdan kopan pek çok öğrenciler
de olacaktır.
Bizler öğretmen olarak keşke her şeyi doğru etkileyebilseydik. Keşke her
alanda etkili olabilseydik. Babanın kemerle çocuğunu dövmesini, 13 yaşındaki
kızını kocaya vermesini, okuyup adam gibi adam olacak çocuğunu “Benim malımı
kim işleyecek.” diyerek ilköğretim üstü eğitim öğretim kurumlarına
göndermemesini, eline üç-beş selpak mendil verip gece yarısı Atatürk Caddesi
veya Şehreküstü meydanında sattırmasını, vb. engelleyebilseydik.
Biliyorum bu yazdıklarım yaşanılanlardan çok küçük ayrıntılar. Daha nelerin
olduğunu gazete ve medyadan izliyoruz. Bunların hepsini engelleme gücümüz var
mı? Keşke olabilseydi.
İnanın sizin sitemle bahsettiğiniz insan ve öğrenci davranışlarının hepsini
ben Bursa’nın
göbeğinde öğretmen ve yönetici olarak yaşadım.
Yapacaklarınız yasal yaptırım olarak sınırlı, zaten eğitim öğretim ortamının
dışına atmak diye bir şeyi yapmak öğretmen olarak içinizi sızlatır,
çalışmaların paydaşları olan aile ve çevreyi değiştirmek mümkün değil, eğitim
sistemi, felsefesi, mevzuatı onları bizlerden başka herkes bilir ve yapar.
Bizden alınan görüşler bir süre arşivlerde kaldıktan sonra önceleri Seka’ ya
giderdi, şimdi geri dönüşüme gidiyordur herhalde. Ne yapabiliriz?
Genç, çağdaş, idealist, dinamik öğretmenler olarak dayanışma içinde, görev ve
sorumluluklar alarak bulunduğumuz eğitim öğretim kurumlarını cennet
yapabiliriz. Oluşturacağımız ortak anlayışla, yapacağımız ortak çalışmalarla
pek çok zorluğun üstesinden gelebiliriz. Elbette bütün öğrencilerimizi
kazanmamız beklenemez ama hep bir fazla derken kazanılan öğrencilerimizi
çoğaltabiliriz. O zaman şikâyet ettiğimiz müdür de, aileler de çevredeki
aydın dinamikler de bizlerin yanında olacaktır. Yeter ki biz doğru
bildiğimizi ve bize görev olarak yüklenen ilk önce eğitim çalışmalarımızı
yapalım.
Şimdi sizin elinizde sadece bilgileriniz var. Bilgilerinizin yanına
deneyimleriniz de eklendikçe çok daha yararlı çalışmalar yapacağınız
inancıyla başarılar diliyorum.
Bu arada sizleri bu ortamda buluşturan Abdullah Hoca'yı da kutluyorum.
|
209
|
Tarih:
2006-02-18 07:29:41
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili gençlere küçük bir açıklama.
Aşağıdaki yazının sahibi, soyadından da anlaşılacağı gibi aileden biri…
Kendi aramızdaki hitap tarzımla Emmim (amcam) Mehmet Can, önce meslektaş
sonra da meslek yaşamının çoğunu, memleketin ücra köşelerinde, olanaksızlıklar
içinde bu memleketin çocuklarını kazanmak için idealistçe feda etmiş (şu anda
taze emekli) bir okul müdürü… Aslında buraya yazmadığı çok güzel anıları da
var. Dağ başında bir ilkokula müfettiş gidiyor ve kan ter içinde elinde fırça ile okulun
duvarlarını badanalamaya çalışan bir adamla karşılaşıyor. Müfettiş Efendi,
badanacıya, “kardeş bi bakar mısın, ben müfettişim, şu okulun müdürünü,
öğretmenini çağırır mısın?” diye soruyor… (Emmim zaten orada…)
Bu arada sevgili Amcamın bir sözünün altını tekrar çiziyorum.
İlerleyen günlerde deneyimleriniz arttıkça, karşılaştığınız sorunlar için
çözüm seçeneklerinizin de çoğaldığını göreceksiniz. Ama bildiğiniz gibi
deneyim, dalda olgunlaşan armut misali, salt zamanın bir işlevi değil.
Birşeyler yapacaksınız, o birşeylerin neleri ne kadar değiştirebildiğini
göreceksiniz ve böyle böyle repertuarınız zenginleşecek…
Deneyimlerini, düşüncelerini bizlerle paylaştığı için hem kendi adıma hem de
sizin adınıza Mehmet Ağabeyimize teşekkür ediyorum…
Sağol Emmi…
|
210
|
Tarih:
2006-02-18 12:37:22
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
bu kadar bilen insanın arasında kendımı kara cahıl sayıyorum...hocam bu kadar
cıddı konusmanız benı korkuttu valla heeee bu ara da kulaklarım ıyı
cınladı...bu pazartesı gelıyoruz ınşallah aydınla beraber bı ugrayalım
dıyoruz sızın dukkana...calişmaya devam bu ulkeyı bız mı kurtaracaaaaz
yaaaaaaaaaw ... kolay gele ....
|
211
|
Tarih:
2006-02-18 16:09:05
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Dear Yavlum,
This is a response to your (louse babyish) reply that says “bu ulkeyı bız mı
kurtaracaaaaz yaaaaaaaaaw ...”
For the time being “bread comes from hand, water from lake, onion from
Karacabey and leek from İnegöl”. Probably this is the reason why your teacher
elder sisters and brothers had a longing to see the University…
Not later, in two or three years time, you will be watching your midwife’s
window with its whole nakedness. When this time comes, when you start
teaching in a school located on the head of a mountain, please remember us…
Kissed from your eyes….
|
212
|
Tarih:
2006-02-18 18:17:50
Bünyamin ( bsahban@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
200 nolu mesaja istinaden... değerli arkadaşım. yazdıklarını okuyunca aslında
birçoğumuzun (zorunlu hizmet bölgesinde çalışan, çalışmayan) duyarsızlaştığı
bir mesele çıktı karşıma. 'nasılsa bu işin bir çözümü yoktur kardeşim'
diyerek 'bazı' kutsal değerlerin yok olmaya başlamasına seyirci kalıyoruz ne
yazık ki. ben ve benim gibi birçok genç öğretmen bu tür sorunlarla
karşılaşıyor. öğretmene el kaldıran, saygısızca konuşan öğrencilerle
karşılaştım iki yıllık öğretmenlik hayatımda. fazla deneyim sahibi değilim
ama kendi fikrimi belirtmek isterim kısacası. bana göre herşey velide bitiyor.
ciddi bir çalışma yapılmaz, veliler bilinçlendirilmez ise bu ve bunun gibi
büyük sorunlar Türkiye'mizde malesef daima sürüp gidecek... bana göre
velilere 'kendi çocuklarının besledikleri büyük/küçük baş hayvanlardan çok
daha değerli olduğu', okulun zaman geçirmek için değil ülkemizin geleceğini
kurtarmak için inşa edilen binalar olduğu uzmanlar ve rehber öğretmenler
tarafından detaylı bir şekilde anlatılmalı. biz üç gün boyunca öğretmenler
toplantısı yaptık 45ten fazla öğretmen, müdür ve rehber öğretmenle birlikte.
aldığımız karar birkaç öğretmen ve (ki bunlar çalıştığım ilin yerli
öğretmenleri) rehber öğretmen ile haftada en az 3 sorun yaşayan öğrencimizin
evine ziyaretler yapmak, onlara geleceklerini kurtarmak için henüz fırsat
olduğu bir şekilde aktarmak oldu. mesela boksör bir öğrencimizi polis
kolejine hazırlamak bizce gerçekçi bir hedef oldu. hani kısa bir hikaye vardı
ya; ormanlar yanmaya ''başlayınca'' karınca sırtında bir damla su ile yanan
oramana doğru olanca gücüyle koşmaya başlamış. demişler sen orda yok olur
gidersin. 'olsun' demiş karınca. 'ben üzerime düşeni yapayım da varsın ölüm
olsun sonunda!' bence her öğretmen küçük de olsa fedakarlık yapsa, buralardan
kurtuluo gitmek yerine varolanı kurtarmaya çalışsa inanın eğitimde
seferberlik işte o zaman başlar. iyi şanslar.
PS: ben 3.bölgede bir lisede görev yapıyorum
|
213
|
Tarih:
2006-02-19 18:08:01
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
abdullah hocanın uyarısıyla tüm komoyundan özür dılıyerek bir düzeltme
yapıyorum:ewet arkadslar bu ulkeyı biz kurtaracagız........ calışmaya
mucadeleye devam....usanmadan
|
214
|
Tarih:
2006-02-19 20:35:13
Taner Uçan ( tanerucan@yahoo.com)
DEMİŞ Kİ:
Saygıdeğer hocam sevgili arkadaşlar öncelikle hepimize hayırlı olsun paylaşm
platformu.işte hocamızdan bir yenilik daha.vallahi kıskanıyorum kendisini hep
birşeyler yapmaya çalışıyor ve böylece sürekli hayatını anlamlı kılıyor.ben
beş senelik öğretmen olmama rağmen bıktım niye çünkü kendimi yeniliyecek
bişeyler yapmıyorum.Abdullah hocamla çok kısa süre beraber oldum ama
hayatımda iz bıraktığı için hala iletişim kurmaktayım.İşte bence biz
öğretmenler mutlaka çocuklerımızın hayatlarında iz bırakacakbirşeyler
yapmalıyız.Bizim için küçük bişey olabilir ama bu bazen onlar için çok şey
anlamına gelebiliyor.Bu arada hocam,dediğinizi yapcam kpds başvuruları
başladı,girecem belki biraz daha anlamlı olur hayatımız,tüm arkadaşlara da
tavsiye ediyorum acizane...herkese güzellik ve mutluluk dolu hayat
diliyorum.hocam iyiki varsınız...
|
215
|
Tarih:
2006-02-23 17:16:03
loneliness ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
allooooooooooo,kaç gündür niye kimse bi şe yazmıyo?durun ben yine ortalığı
karıştıriym,he he:)tabii gülen yüz yaptııma bakmayın,çünkü bu SİNİRDEN GÜLEN YÜZ.annatmazsam
çatlarım!salı günü zabahın ilk dersi.sınıfa girdim.çantamı açtım.gözlüğümü
kutusundan çıkaracaktım ki gözüme,arkadaşıma iade etmek üzere yanıma aldığım
cd'ler takıldı.acaba aralarında getirmeyi unuttuğum cd var mi ki deyip
cd'leri elime alıp saymamla sınıfın müstehcen bakışlarına ve sinsi
gülüşlerine maruz kalmam bir oldu.her ne kadar konuştukları dili anlamasam da
beden dili denen bi şey var diğğ mi?benim dümbükler cd'lerimi FARE FİLMİ
olarak adlandırdılar.düşünün bir kere:saat sabahın yedisi,elinizde
cd'ler,karşınızda 42öğrenci,kız-erkek hepsi,elinizdekilerin PORNO olduğunu
düşünerek kendi aralarında konuşup gülüşüyorlar.O AN AKILLARINDAN
GEÇİRDİKLERİ ŞEYLERİ,bir bayan olarak,(AAAAAAAAAAAA!!!)DÜŞÜNMEK BİLE
İSTEMİYORUM.daha karga pokunu yemeden,afyonum patlamadan bu durumla karşı
karşıya kalmak iğrenç bir şeydi.bi araba dolusu laf sayıp dersi yedim ama
öfkemi dindiremedim.ve işin asıl berbat kısmı,olay idareye intikal ettiinde
yaşandı.çok sayın müdür yardımcımız HOCAM,BUNLAR İNTERNET ÇOCUKLARI,YANİ
İŞTE...falan filan deyip beni oracıkta mesleğimden bi kez daha soğuttu.bir de
HOCAM,ŞU CD'LERE Bİ BAKABİLİR MİYİM? demesin mi(arkadaşlar
gülmeyin,gülecekseniz de benim gibi sinirden gülün:))yemin ediyorum,uçan
tekmeyle dalacaktım adama...allah hepimize akıl fikir ihsan eylesin diyor,iyi
geceler diliyorum...c u..
|
216
|
Tarih:
2006-02-24 14:48:27
Abdullah Can ( canabdullah@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Bu platformun garip bir seyri var…
Uzun süren sessizliklerin ardından ateşli tartışmalara sahne oluyor.
Ben sık aralıklarla düzenli olarak izliyorum platformu. Tabii ki ağa bağlı
olduğum sürelerde.
Sevgili Murat’ın görüşlerine kısmen katılıyorum.
Doğrusunu söylemek gerekirse benim de böyle bir beklentim yoktu desem yalan
olur.
Her ne kadar yaşanılanları değiştirmeye yetmediyse de, sorunlara kesin çözüm
olmadıysa da, paylaşma adına, hissedebilme adına, manevi destek olma adına,
buraya yazılanların, “ortalık karıştırmak” şeklinde esprilere konu
edilmesinin ötesinde anlam ve öneminin olduğuna inanarak yazılanları okuduk,
bizden daha deneyimli olanlarla paylaştık ve üzerinde yazdık.
Ancak bir de şu şekilde düşünmek gerek. Buraya yazanlar, en azından ben ve
ara sıra görüştüğüm Mehmet Ağabey ve diğer sevgili gençler, bu platformu
okuyan herkese sesleniyor. Benzer sorunları paylaşan diğer arkadaşlar da
kuşkusuz yazılanlar arasında kendileri için bir şeyler buluyorlar ve gerekli
deneyimleri, sunulan önerileri dağarcıklarına ekliyorlar. Ve yalnız olmadıklarını
biliyorlar… Bu açıdan bakılınca, her ne kadar tam hedeflendiği noktaya ulaşıp
ulaşmadığının dönütü alınmamış gibi görünüyor olsa da, yazılanlar bir şekilde
amacına ulaşıyor…
Sevgili Murat’a;
Önceleri rumuzla yazarken artık yazdıklarının altına adını koymaya başlaman
hem platformu ciddiye aldığını, hem de yazdıklarının arkasında olduğunu,
başka bir ifadeyle (bir şeylerin arkasına saklanmanı gerektirecek bir yanının
olmadığını göstererek) yazdıklarının güvenilirliğinin derecesinin sorgulanmasına
gerek olmadığını sergiliyor…
Unutmayın sevgili gençler, altına imza konan başvuru dilekçeleri, her zaman
isimsiz ihbar mektuplarından çok daha güvenilirdir… (Okulun 7-A, B ve C
şubelerinde Gurbet adlı bir kız öğrenci olmadığı halde, Salı sabah ilk 2 saat
girilen 6-C sınıfının mevcudu 35 kişi olduğu halde ciddiye alınmak her zaman
mümkün olmayabilir.)
Ben de Murat gibi, yurdumun okullarında sabırla ve özveriyle çevresine bir
şeyler vermeye çalışan genç kardeşlerimizin sorunlarına dokunduğumuz bu süreçte,
katkı getiren herkese teşekkür ediyor bu konuyu kapatıyorum…
Sevgiyle gözlerinizden öperim…
|
217
|
Tarih: 2006-02-24 19:15:31
yavlum ( mithatkorumaz@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
herkese selam olsun,bu sefer cıddı bı konu için rahatsız edıyorum.persembe
gunu okul cıkısında ısmaıl ve suleyman la otobuse dogru gıderken aslında
nerden gırdıgımızı bılmedıgım bı muhabbettın aslında tartışmanın içinde
buluverdım kendımı(bu tartışmayaklasık 1saat surmustur ve saat 22:00cıvarında
baslamiştır bir opd dersının hemen ardından). arkadaslar; ogretmen olunca
sozlu notunu rahatlıkla kullanacaklarını ve ıı olan ogrencıyı bu sekılde
odullendıreceklerını69 de 68 kalan ogrencılerı eger ıyı bı ogrencıyse dusunmeden 70 e tamamlayabıleceklerını
soyluyorlar..boylece ogrencı daha fazla derse calişacak ve daha fazla
sevecekmiş ogretmenı...en azından arkandan kufur etmeyecekmiş ogrencı...ben
bu fıkıre tamamen karşiyım ogrencı kac puanla hangı notu alacagını bılıyor
ona gore calişsin arkadas..benım verecegım sozlu notuna ıtıbar edıp de not
ıcın benım önümde egılmesın yanı ben onun ıı oldugunu dusuneyım dıye kendı
kısılıgın den odun vermesın tek rengı olan bır ogrencı topluluguyla
karsılasmak bana kendımı bı dıktator gıbı hıssettırır..hem kıme gore ıı benım
ıyı anlayısımla baska bı ogretmenın ıı anlayısı tamamen farklı olabılır
ogrencı de herderste kışılıgını degıştırmek zorunda kalacak ve buyuk
ıhtımalle ılerkı donemlerde kısılık bunalımı yasayan bı yonetıcı olacak tabı
bızım cocuklarada yazıııık olacak...bence ogretmen ne saygınlıgını ne
namusunu nede ogrencısını not kullanarak elde etmelı...bugune kadar bu ulkeyı
boyle ınsanlar yonettı ve su ankı egıtım kurumlarının durumu
ortada...herkesın ufak da olsa yorumunu beklıyorum bu konu bence gelecegı
egıtecek olan bızler için cook onemlı ben en azından kendı cocuklarımı
dusunuyorum:))arkadasların meşruu mudafa hakları herzaaman var tabııı
|
218
|
Tarih:
2006-02-24 20:42:22
senem öznal ( senemoznal@mynet.com)
DEMİŞ Kİ:
Merhaba hocam ve sevgili arkadaşlar.Mithatın yazdığı yazıyla ilgili olarak
kendi düşüncelerimi belirtmek istedim.Öncelikle Mithat kardeşim sana şu
konuda katılıyorum.Öğrenci bir iki puan için,not için öğretmenin karşısına
gelmemeli,Şahsen ben de bu durumda hoşlanmıyorum.Ama ne yazıkki değil
öğrenciler veliler bile bu konuda öğretmeni sık boğaz etmekten hiç rahatsız
olmuyorlar.Buraya kadar hemfikiriz sanırım.Yalnız şöyle bi durum var
anladığım kadarıyla öğrenci sınırdada kalsa da hakettiği budur onu almalıdır
düşüncesindesin.Sanırım bu mesleğin içine girince olay biraz şekil
değiştiriyor.Biraz daha merhametli oluveriyor insan.Tabiki şişirme notlardan
bahsetmiyorum.Ama sınırda kalan bir öğrencide 69 da bırakılmıyor.Yaptığı
ödevler ,örnek davranışlar giriyor devreye ve bu puan 70e
tamamlanabiliyor.Zaten ölçme aracı olarak tek başına yazılı kağıtlarını
kullanamazsın.Öğrencinin ders içindeki performansı da yazılı sınavlar kadar
önemli.Bu durumda yazılı notu dersteki performansı kadar iyi olmayan
öğrencilerde sözlü notunu daha rahat kullanabiliyorsun. Ya da biliyorsun ki
sınavlarda yazma becerisini içeren bölümlerde oluyor ve inan onların
değerlendirmesi kadar zor bir şey olamaz.E bu bölümlerin değerlendirmesinde
yanlış değerlendirme yapmış olabileceğin ihtimalini göz önünde bulundurarak
sınırda kalan öğrencilerin notunu yükseltebiliyorsun.Neyse öyle yada böyle
her yiğidin yoğurt yiyişi ayrıdır derler.Bu da öyle bişey işte.Ama sen de o
kadar katı olma be Nihat :) herkese sevgiler...
|
219
|
Tarih:
2006-02-25 00:28:02
hakan sarp ( sarperhakan@yahoo.com)
DEMİŞ Kİ:
hocam tükana kesin dönüş yaptınız galiba.ziyarete geleceğim yazın
sizi.mesajlarını gördüğüm arkadaslara göre fosil sayılırım ama sizede
herzaman minnettarım.gecenin bu saatinde size ulasabilecek kadar anı
bıraktınız biende.ilk attığım mesajda veryansın unsurları coğunlıktaydı.ama
insanoğlu rüzgar misali savruluyor 4 bir yana.ençok savrulanda öğrencileri
için GÖNÜLDEN çabalayan öğretmenler.gecen bir dersimde hafiften ağır
dilbilgisi olayına girdim.tree diagram tarzında oldu biraz ama öğrencilerim
bunu acan diagram olarak biliyor.busene orayı kazanıpta gelen öğrencim olursa
eminim sizi tanımakta zorlanmayacak.gidiyorum ama şimdilik yarın burda
olacağım yine.
BABA BÜYÜKSÜN
|
220
|
Tarih:
2006-02-25 00:31:45
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
EYVALLAH HAKAN...
|
221
|
Tarih:
2006-02-25 09:58:44
israfil ÖNCEL ( israfiloncel@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
AD:abuziddin SOAYAD:şimşir
SINIF:7_A OKUL:MEMLEKETİM İLKÖĞRETİM OKULU..
DERS:hayat bilgisi
KONU:Teorinin pratikle cebelleştiği an
Örtmenimin örtmenine...
sayın evet evet en iyisi sayın demek ne de olsa saygıyı içten hakedenlerden
birisiniz..ben sizin öğrencinizin öğrencisi abuziddinim..ülkemin şirin
şehirleinden biri olan Bitlisin şirin ilçesi şipşirin tatvan dan
yazıyorum..örtmenimizi kaybetmek üzereyiz sizden acil yardım çağrısı
istiyorum :((..
Aslında herşey çok iyi başlamıştı..örtmenimizi sevmiştik .taki sınıfın içinde
birden bayılıp bilmediğimiz bazı kelimeleri sarfetmeye başladığı güne
kadar..ve o kelimeler arasından anlayabildiğim birkeç kelimeyi size sıralamak
istiyorum ve ne demek olduklarını lütfen biz gözleri mercan oğencilere
bildirin..ilki suggestopedia gibi bir şeydi..sonra silent way dedi ve daha
sonra tree diagram dediğini duydum..örtmenim bu sanırım bir ağaç demek..ne
olursunuz bize o ağacın nerde olduğunu söyleyin..örtmenimiz bize ağaç
kesmenin yanlış olduğunu söylemişti.ama bu ağaç bizim örtmenimizde sanrılara
sebep oluyor ve biz o ağacı kesmek istiyoruz..
örtmenim birde nedendir bilmiyorum ama örtmenimiz bazen sınıfın içinde bize
şarkılar söyletirken hep ağlamaklı oluyor ve daha sonra bizim zamanımızda ile
başlayan bir şiir okuyor..örtmenim sizin zamanlarınız nasıldı..sizin
zamannınızda örtmenlerin en fazla tek takım elbisesi varmış ama o da hep
temizmiş..örtmenim neden herşey o sizin zamnalar kadar temiz kalmayı
başaramadı..örtmenim eğitim nedir..örtmenim biz şimdikiler çok mu
kirlendik..örtmenim aslında bende farkında gibiyim artık çok geç demeye dilim
varmıyor ama örtmenimin o ağlamaklı gözlerine bakınca hep ağlıyorum..
neler görmüş ellerinizden hürmetle öperim..
|
222
|
Tarih: 2006-02-25
14:49:13
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili İsrafil,
Yine yapmışsın altında derin bir buzdağı olan şirinliğini…
Ama mademki bir davet var bize de icabet etmek düşüyor…
Sevgili Abuziddin,
Eğer sizlerin öğretmenlerinizi ve öğretmenlerinizin öğretmenlerini bu denli
sorgulayacağınızı bilseydik, onları daha da özen göstererek yetiştirirdik.
Sakın bunda geçmişe yönelik bir kasıt ya da ihmal olduğunu sanma, biz, en
azından ben, yapabildiğim her şeyi bildiğim, aklımın erdiği kadarıyla “doğru
yapıyorum inancıyla” yaptım. Yine de eksik kalan bir şeyler, söylenecek
sözler kalmışsa, onlar da söylensin diye, şimdi bana aralığından seslendiğin
kapıyı ve benzerlerini açık tutmaya çalıştım. Demek ki bu kadar yapabilmişiz…
Zaman hızla değişiyor Abuziddin.
Başta sizin, sonra öğretmenlerinizin ve bizim buna ayak uydurmamız gerekiyor.
Yine demek ki biz öğretmenlerinize Suggestopedia, Silent Way gibi şeylerden
söz ederken, bazı şeyleri söylemeyi unutmuşuz ya da eksik bırakmışız ki, onlar
size bunlardan söz etmiş. Doğrusu şu Abuziddin. Senin bunlara kafa yorman
gerekmiyor. Bunları duymamış ol, duyduysan da unut. Çünkü bunlar
öğretmenlerinize size adlarını, altındaki yaklaşımları, ilkeleri öğretsinler
diye değil, onların öğretim becerileri gelişsin, neler yapılıyormuş bilinsin
ve olur da işe yarar iki üç uygulama çıkarsa sizinle paylaşsınlar diye
öğretildi.
Zaman hızla değişiyor Abuziddin. Her şey kirleniyor. Ama bizim,
öğretmenlerinize size temiz kalmayı öğretmelerini de söylememiz gerekiyormuş.
Bu çok zor be Abuziddin. Biz burada hala sınavları gözetmenle yapıyoruz. Size
örnek olacak öğretmenlerinizi sınavlarda potansiyel kopyacı olarak düşünüp
tepelerine gözetmenler dikiyoruz. Bunu da biraz mecburen yapıyoruz… Ama
öğretmeninin öğretmeni olarak şunu açık seçik ifade edeyim ki, önemli olan
“simple present” değil, sana verilen ödevi zamanında ve kendin yapman,
verdiğin sözde durman, verdiğin randevuya zamanında gitmen, sokaktaki lambayı
kendi evinin tavanındaki lambayla eş tutman, aileni, okulunu, yaşadığın
toplumdaki insanları sevmen ve dürüst olman… İşte bunları yapabildiğin vakit,
herkes yaptığı vakit o kirlenme duracak. Göstermekten çekinmeyeceğimiz değil,
herkese gösterebileceğimiz bir içimiz olacak…
Ağaç meselesine gelince…. O bir yürek yarasıdır Abuziddin… O senin değil
öğretmeninin yürek yarasıdır. Öyle bir yara ki, ya dalı budağı kökü çizmiş,
kırmıştır kalpleri onun sızı duyulmaktadır, ya da bir hasrettir
doyulamamıştır, inceden inceden hasreti duyulur … Geçenlerde öğretmeninin okulunda
ikinci sınıflara “morpheme” bilir misiniz dedim de koskoca sınıftan tek bir
doğru yanıt alamadım. İşte o anda yüreğim ne kadar sızldı, bilemezsin…
Eğer öğretmenin bir şeyler yaparsa şikayet etmek istersen ben buradayım…
Senin ve öğretmeninin gözlerinden öpüyorum…
|
223
|
Tarih:
2006-02-25 14:54:51
ABDULLAH CAN ( canabdullah@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Gençler,
Aralarında benim mesajlarımın da bulunduğu birkaç mesaj, kişisel ve özel
göndermeler içererek başta koyduğumuz ilkeleri ihlal ettiği için platformdan
kaldırılmıştır. Bu platformla ilgili bir sınırlama ya da kısıtlama değil,
sınırlı sayıda kişiyi ilgilendiren, platformun ilgi alanı dışında kalan bazı
kişisel hesaplaşmaların buraya taşınması YANLIŞIDIR.
Sizler bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da dilediğiniz konuda, ÖZGÜRCE
yazmaya devam edebilirsiniz…
|
224
|
Tarih:
2006-02-25 19:11:06
fecisi kerim ( fecisikerim@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Sevgili öğretmen abilerim ablalarım, birkaç hafta öncesine kadar Bursa'nın göbeğinde, iyi
olduğu söylenen bir devlet okulunda öğrenci idim.
Sorun şu ki;
BİZE YARIŞ ATI MUAMELESİ YAPIYORLAAAR!!!
bu b.ktan eğitim sisteminin kurbanı olduk. Lütfen siz bizden sonrakilere
olumlu davranın...
|
225
|
Tarih:
2006-02-25 19:54:29
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Fecisi,
Özgürlük dediysek bu kadar da özgürlük demedik.
Fenasi ile başlayan bu aile de gittikçe kalabalıklaşıyor. Fenasi, Fecisi,
İyisi, Delisi...
Hadi hayırlısı....
Kim olduğunu bildiğim bu arkadaşın mesajını iki nedenle silmiyorum.
Birincisi, bakın görün uğraşacağınız veletler hangi dille konuşuyorlar ve
kimbilir sizin için ne tür yakıştırmalarda bulunuyorlar. İkincisi, sistemin
empoze ettikleri ile olması gereken arasına sıkışmak ve bu yaklaşımın
tetikçisi olmak ya da olmamak... Oturup üzerinde düşünün diye...
|
226
|
Tarih:
2006-02-25 23:39:11
Kemal Caner Bayrakçı ( canerbayrakci@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
Herkese selamlar. Yavlumun yazdıkları dikkatimi çekti biraz....
Benim öğretmenlikte ikinci senem ve bir yüksekokulda çalışıyorum. İnan o
kadar not dilenmeye gelen var ki. Hatta abartıp soru isteyenler... Tabi ki
biz bunları geri çeviriyoruz ama senin sözlü notunu öğrenci lehine kullanmak
istemeyişin biraz endişelendirdi beni.
Ama inan bana roller değişince sen de değişiyorsun.
Ben sınav evraklarını okurken elimden geldiğince iyi not vermeye çalışıyorum,
bu ne çok bol ne de çok kıt oluyor.
Bir de daha evvelki öğretim yıllarını hatırlarsan,mutlaka hocalarının sana not konusunda
faydası olmuştur. Sözlü notunu geç, sınavlarda bile öğretmenlerin senin için
bir,iki iyilik yapmıştır.Bunları düşündüğünde herhalde artık sözlü notunda bu
kadar katı olmazsın;)) Ne dersin?
Başarılar...
|
227
|
Tarih: 2006-02-26 23:34:33
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Yavlum, Senem ve ardından Caner’in yazdıklarına katkı olması açısından
yazıyorum bunları.
Ölçme ve değerlendirme ayrı kavramlardır.
Ölçme, ölçtüğünüz varlıkta ne derece olduğuna baktığınız özelliği sayı ve
sembollerle ifade etme olayıdır. Bu özelliğin var olma derecesini 10
üzerinden, 100 üzerinden notlarla (yani sayılarla) ifade edersiniz. (Bunu da
genelde sınav adını verdiğimiz, çoğu zaman doğru ölçüp ölçmediğini nesnel
biçimde ortaya koymadığımız, hatta böyle bir özelliği var mı yok mu diye
aklımızın köşesinden bile geçirmediğimiz ve ağabeylerimizden ablalarımızdan
öğrendiğimiz formatta birtakım sorular yazarak oluşturduğumuz bir ölçme aracı
ile yaparız)
Değerlendirme ise, bu sayı ve sembolleri anlamlandırma, bunlar hakkında bir
yargıda bulunma işidir. Bu anlamlandırmada en kritik aşama, bu özelliğin
sizin YETERLİ kabul
ettiğiniz derecesinin ne olduğudur. Burada göz ardı edilmemesi gereken ilke
şudur: Sizin yeterli saydığınız derece her ne ise, bunun 1-2 puan altı ve
üzeri hep olacaktır. Bu sapmanın ihmal edilemeyecek bir derecesinin de
olduğunu unutmayın…
Asıl unutulmaması gereken, dikkat etmeniz gereken şudur gençler:
Eğitim sistemi hiyerarşik belli kademelerden oluşmuştur.
Her kademeyi izleyen kademeye geçmek için, izleyen kademenin önkoşulu olan
öğrenmelerin gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Buna da verdiğiniz notlarla siz karar veriyorsunuz. Bunun vebali gerçekten
büyüktür.
Önkoşul öğrenmeler gerçekleşmeden bir sonraki kademeye yollanmış her öğrenci
sistemin tıkanması için çarka sokulmuş bir çomaktır…
Bugün belli bir eğitim öğretim kademesinde saçını başını yolan öğretmenlerin
önceki kademelerden öylesine gönderilmiş öğrencilerin faturasını ödediklerini
unutmayın.
Yani sevgili gençler, 3 puan 5 puan hesabını yaparak değil, onay vererek bir
sonraki kademeye yolladığınız öğrencilerinizin diğer arkadaşlarınıza
maliyetini düşünerek not verin.
Kissed from your eyes
|
228
|
Tarih:
2006-02-27 18:02:58
Hatice Özendim Can ( hzendim@yahoo.com)
DEMİŞ Kİ:
Hocam,ne iyi ettiniz de döndünüz dükkana sizin deyiminizle,İyi not alamayıp
ta yine de toz kondurmayacağım ender hocalardansınız.ehh az çekmedik tree
diagram,morpheme...diye ama bizim farkımız vardı şimdiki pedagogical grammar
öğrenenlerden-kimsenin kursta mursta orda burda duymayacağı öğrenemeyeceği
şeyleri öğrenmiştik,çok şükür ki sürüye dahil olmamıştık sayenizde
,teşekkürler...şimdilik anı tazelemek oldu ama ders konusunda da zaman zaman
yardımınız a ihtiyaç duyucam hoşçakalın
|
229
|
Tarih:
2006-02-27 19:10:46
muhsin ( muskininsect@gmail.com) DEMİŞ Kİ:
hocam nasılsınız bende bi yeğen var hiç ders çalışmıyo hep ders çalışma
karşılığında karşılık istiyo. bu karşılıklar bilgisayar play station oynama
gibi. yani eğer
ders çalışırsa bunları yapacak yoksa ders çalışmıcak. bu haylaza ne
yapmalıyız ben bu işlerde çaylak sayılırım daha 2. sınıftayım. bana biraz
taktik verin. sygılarımı sunuyorum :)
|
230
|
Tarih:
2006-02-28 13:16:41
Halit İSTANBULLU ( Bilgisayar69@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
Böyle bir sayfa hazırladığınız için şahsım adına teşekkürlerimi sunarım.
|
231
|
Tarih:
2006-02-28 16:44:48
Abdullah CAN ( canabdullah@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Bu kez de yukarıdan aşağı doğru yanıtlayalım gelenleri…
Sayfa için teşekkür eden
herkese öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, başta bu sayfa ve daha sonra da bu
paylaşım platformu, “işlevsel olabildiği oranda” bu teşekkürlere ve övgü dolu
güzel sözlere layık olacaktır. Bu anlamda gerçek teşekkürü, bu paylaşım ortamına
yöneltilen soru ve sorunların çözümü için burada bizimle düşüncelerini
paylaşan arkadaşlar ve bu ortamda soru ve sorunlarını bizlerle paylaşan
gençler hak ediyor…
Kuşkusuz bu tür yüreklendirici ifadeler zaten kısıtlı olan zamanımızı böylesi
etkinliklere harcarken ihtiyaç duyduğumuz motivasyonun da kaynağını
oluşturuyor…
Muhsin, kelin ilacı olsa başına sürerdi dedirten çok zor bir soru sormuş.
Sayın Adamım (oğlum) bu yaz Internette bir oyuna müptela oldu. (Knight Online
galiba) Günün neredeyse tamamını bilgisayar başında geçirmeye başladı. Valla
psikoloji kitaplarını falan karıştırdık, sistematik duyarsızlaştırma,
bıktırma falan bir sürü şeyler yazmışlar da, bizde işe yaramadı. Hatta, bir
gün vatandaşı sabahın köründe zorla bilgisayarın başına oturttuk, yemeğini
bile yanına getirip kalkmasına izin vermedik, gece yarısına doğru uyku saati
de bayağı geçtikten sonra yattı. Biz tamam bıktı yarın bilgisayara yanaşmaz
derken, sabah tüm heyecanıyla oyun oynuyordu…
Gelelim öneriye… Zor ama bir ödül karşılığı yapılanların, ödülün getireceği
dıştan kaynaklanan haz için değil, başka tür hazlar için (tercihen içten
gelen) yapılmasını sağlamak gerekiyor. Çocuğun ödevlerini yapan, dersine
çalışan bir öğrenci olduğunda daha farklı bir muamele göreceği, yaşatarak anlatılabilir.
Ancak şu da göz ardı edilmemeli. Çocukların sınırlanmaya ve kurallara
ihtiyaçları vardır. Bu gerçekten bir ihtiyaçtır ve uygun biçimde
giderildiğinde rahatlık ve iç huzur sağlar. Ancak sınırlama getirilirken,
dozu iyi ayarlanmalı daha da önemlisi çevredeki bireyler TUTARLI BİÇİMDE
davranmalıdır. Yine kendimizden örnek vereyim, bu konuda anneler biraz
duygusal davranıyorlar, dikkat etmek gerek…
Sevgili Hatice’ye de teşekkür ediyorum yazdıkları için. Her ne kadar derste
paylaştıklarımız doğrudan başvuracakları sınıf içi uygulamalar değildiyse de,
her geçen gün cinleşen veletlerin zekice sorularına “KURAL ÇOCUUUM, KURAL
İŞTE” şeklinde karizma törpüleyici yanıtlar verilecek ortamlardan
kardeşlerimizi muhafaza eylemeye yönelik idi… Bu arada kimseye gönderme
yapmadan, kimseyi eleştirmeden bir saptamamı da yeri gelmişken paylaşayım…
Dün sizler “ben tense’lerimi özledim” diye feryat figan ederken, bugün
konuştuğum gençler, kendilerine verilen pedagogical grammar ve tense’ler için
“ya biz bunları biliyorduk zaten” diyorlar. Yani, insanoğlu bir tuhaf ki, her
sözü kaldırmıyor….
Cümlenizin gözerinden öpüyorum…
|
232
|
Tarih:
2006-02-28 18:04:16
senem Öznal ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
Merhaba A.can hocam ve arkadaşlar.Ya hocam bu kez benimde bir derdim var.Bu
sefer sorun İngilizcede başarılı bir öğrenciyle.İlle tembeller sorun
çıkarıcak değil ya :) 9. sınıflarda sınıfın geneline göre daha iyi seviyede
olan bir öğrencim var.İngilizceye çok istekli,meraklı.Dersi sevdiğinden de
şüphem yok.Ama bu öğrenciye hiçbir şekilde ödev yaptıramıyorum.Tekrar amaçlı
worksheetler dağıtıyorum yapmadan geliyor.Ama sınıfta takır takır cevap
veriyor.Ne proje,ne writing,ne grammer ne de writing hiçbir ödevi
yaptıramıyorum.Tamam başarılı sözüm yok ama diğer öğrencilere de kötü örnek
oluyor.Konuşuyorum,ilgisini çekecek şeylere yöneltmeye çalışıyorum mesela
belki bilgisayara meraklıdır diye bilgisayarda yaz getir ya da internette ara
falan diyorum ama fayda etmiyor.İyice çıkmazda kaldım.Sizce ne
yapabilirim?Ödevleri keyfe keder yaptıramam ki...
|
233
|
Tarih:
2006-02-28 18:22:52
muhsin ( muskininsect@gmail.com)
DEMİŞ Kİ:
sag olun hocam soylediklerinizi göz önünde bulundurarak hastaya müdahele
edeceğim :) ameliyat filan yapmak gerekmez inşallah da kolayca hallederiz
sorunu :) herkese selamlar saygılarımı sunuyorum
|
234
|
Tarih:
2006-03-01 11:47:31
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
seni seviyorum demek öyle zorki içimde ki
aşk ı sevgiyi haykıra bilmek
seni seviyorum demek çok zor
ben seni düşünürken sen de beni düşünüyormusun
elveda derken akşamları sende benim gibi üzülüyormusun
lanet ediyorum bu akşamlara bizi ayırdığı için
düşünüyorum ama hiç bir anlam çıkaramıyorum
gecelerim her zaman tek konuğu sen oluyorsun
ancak sabah olup uyandığım zaman
tekrar seni görebileceğimi düşünüp
seni seviyorum diye bilmek istiyorum SEVGİLİM
***
bir hacer demirkol şiiri(caldım yanııı..)
|
235
|
Tarih:
2006-03-01 11:50:50
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
son bişi:Merhum siyasetçilerden Osman Bölükbaşı yaptığı Avusturya gezisi
sırasında bir gazetecinin "Atalarınızın viyanada ne işi vardı"
sorusuna "Haçlı seferlerine iadeyi ziyaret" cevabını verir(ruhu
şaad olsun):)))
|
236
|
Tarih:
2006-03-02 16:41:48
tufan ( t_turkay1905@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
hocam ıyı gunler
almanca bolumunde okumaktayım.namınızı ıngılızce de okuyan arkadaslardan
duydum.degerlı hocam bır sorum olacaktı.ıngılızceden yan dal almayı
planlıyorum.okul bıtınce ıngılıce ogretmenı olarak atanabılırmıyım.sadece
orta okullara atanabılınıyormuss.acaba bu ne kadar dogru?bılgılendırısenız
sevınrım
tardımınız sımdıdeden tesekkurler
|
237
|
Tarih: 2006-03-02 19:31:25
from 2/z elt department ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
a little deeps of kindness will brighten up the world twice as much
|
238
|
Tarih:
2006-03-02 20:00:44
Me, ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
To 2/z ELT department,
Kindness in words creates confidence.
Kindness in thinking creates profundity.
Kindness in giving creates love.
|
239
|
Tarih:
2006-03-04 00:01:29
nusret 2/Z ELT ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
şu 2/z ne zaman adam olacak...????????
|
240
|
Tarih:
2006-03-04 18:33:52
Hikmetist 2/Z ( hikmetist@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Slmlar.Ben 2-3 soruyla bu gıcık konuya son vermek istiyorum(aöl)
1-Öğretmen liselerinin statüsü nedir?Eğer
meslek lisesiyse tabi ki öğretmenlik seçtiklerinde ek puan alacaklar,peki
başka bölüm seçtiklerinde niye puanları düşmüyor?Eğer meslek lisesi değilseler,neden ek puan
alıyorlar?
2-Acaba 12-13 yaşlarında kim gerçekten öğretmen olmaya karar verip bu
liselere öğretmen olmak için giriyor?
3-Peki bu arkadaşlar verilen puanlara "yok biz almayalım" mı
desinler diyorum?Tabi ki hayır arkadaşlar sakın siz üzerinize
alınmayın.Kızarsanız da kızın.N'apayım? Bu da benim düşüncem...
4-Biz paçayı yırtmayı başardık.Ya arkadan gelenler?..
|
241
|
Tarih:
2006-03-04 18:54:22
Hikmetist 2/Z ( hikmetist@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Hele Nusretciğim;adam olma işi biraz insanın kendinden,sınıfın bireylerinden
geçer.Önce biz bir adam olalım da...Sonra sınıf olur durur.Daha süresi
var.Bilirsin son kullanma tarihine daha 2,5 yıl var...
|
242
|
Tarih:
2006-03-04 20:48:47
Abdullah CAN ( canabdullah@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Hani gece derslerine başlarken “ya ben nasıl derse başlayacağım sorusu ile
birlikte kafamdan geçen ama çoğu zaman seslendiremediğim “minibüs
edebiyatından alıntı” söylemle sizlere laf yetiştirmeye başlayayım.
Cümleten hayırlı geceler gençler…. (Demek ki gecenin geç ve yıldızsız bir
saatinde yazıyorum. Ayrıca hafta sonu… Bilenler ne manaya geldiğini
bilirler…EFE :) )
Senem’in ödev sorunu ile başlayalım.
Ödev konusundaki hassasiyeti iki açıdan ele almak gerek. Önce mevzuata
bakalım isterseniz. Sistem “ödev” derken ne bekliyor sizlerden ve
öğrencilerinizden.
************************************************
ÖĞRENCİLERİN DERS DIŞI EĞİTİM VE ÖĞRETİM FAALİYETLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Ödev
ÖDEVİN AMACI
Madde 8- Öğrencilere, aşağıdaki amaçları gerçekleştirmek maksadıyla ödev
yaptırılır:
a) Ödevi özenle yapma ve zamanında teslim etme alışkanlığı kazandırmak.
b) Plân yapma bilgi ve becerisi geliştirmek.
c) Gerekli bilgi, araç, gereç veya malzemeyi toplayabilmek ve bunları amacına
uygun olarak kullanabilmek.
d) Ödevin, çeşitli kişi ve eserlerden faydalanmakla birlikte öğrencinin
kendisini geliştirmek maksadıyla bizzat yapması gereken bir görev olduğu
şuurunu kazandırmak.
e) Ödev yapılırken yararlanılan kaynakları, kendisinden bilgi alınan kişileri
belirleme alışkanlığı kazandırmak.
f) İletişim kurabilme, kaynaklardan faydalanabilme, alet yapabilme ve
kullanabilme alanlarındaki yeteneği geliştirmek.
g) Ödevde varılan sonuçların, kullanılan kaynak ve yöntemlere bağlı olduğunu
fark ettirmek.
h) Konulara, değişik açılardan bakabilme, danışabilme, tartışabilme ve soru
sorabilme davranışları kazandırmak.
i) Birlikte çalışma davranışı kazandırmak.
j) Düşünce gücünü geliştirmek.
k) Bilmediğini araştırıp bulmaktan ve öğrenmekten zevk almayı sağlamak.
l) Gözlem, deney ve yeni buluşlara yönelik çalışmalar yapmaktan zevk almayı
sağlamak.
m) Başarmanın hazzını tatma duygusu kazandırmak.
ÖDEVİN ÖNEMİ
Madde 9- Ödev, eğitim ve öğretim sürecinde yer alan faaliyetlerden biri olup
öğrencilerin kendi kendilerine veya grup halinde severek yapmaları onlarda
çalışma ve başarma istek ve heyecanı yaratması bakımından önem taşır.
**************************************************
Ödeve, salt dersinizin konu alanı amaçları açısından bakıyorsanız ve
öğrencileriniz beklediğiniz davranışları sergileyebiliyorlarsa, yani
sorularınız istediğiniz gibi yanıt verebiliyorlar, değerlendirme sonucu
arzuladığınız standartlarda performans sergileyebiliyorlarsa, ödevlerini
yapmasalar da olabilir. Çünkü bu açıdan ödevin amacı, sizin ders içi
hedeflerinize ulaşmalarına katkı getirmektir.
Ama madalyonun bir de diğer yanı var. Eğitim derslerinde yeterince kafa
ütülüyoruz, “formal eğitim” ya da “biçimsel eğitim” diye. Bunun da bir
“raconu” var değil mi… Programınız var, kurallarınız var, ders saatiniz var,
ziliniz var, Pazartesi Cuma bayrak töreniniz var, var oğlu var. Yukarıdaki
ödev yönetmeliğine dikkatlice bakarsanız, ödevden beklentinin, konu alanına
desteğin ötesinde bir anlamının da olduğunu göreceksiniz. Bu durumda
“yapmasalar da olur” diye bırakmak doğru olmayacaktır.
Senem’in durumunu tam bilememekle beraber durumu açıklayacak bazı seçenekler
geliyor aklıma. Ödevler zaten öğrencinin bilgi ve becerisi dahilindedir, çocuk
yapmak istemez, bu durumda biraz daha “challenging” olmak lazımdır. Mümkünse
çocuğun ilgi alanına yönelik araştırma ödevleri verilebilir. Eğer velet bilgisayar oyunu sapığı ise,
SOVEREIGN SYMPHONY (Hükümran Senfoni) hakkında araştırma ödevi verebilirsiniz.
(Eğer Hükümran Senfoniyi bilmiyorsanız derhal öğrenin, çocukların ilgisini
çekecektir, bu da benim size ödevim olsun mu?) Eğer tipik yapılar, kalıplar söz konusuysa,
Internetten konuya ilişkin materyal indirip CONCORDANCER yazılımları ile
(bakınız benim sayfa, bazı çalışmalarım bölümü, Yapay Çiçeklerle Botanik
Çalışma” adlı yazım) ilgili yapıları seçip kendiniz “worksheet” benzeri
ödevler hazırlayabilirsiniz.
Diğer seçenek, çocuk ergenlik sorunları yaşıyordur, öğretmene okula sisteme
tepki gösteriyordur. Ergenlik sorunları, çözüm yolları konusunda yazıp
zamanınızı alacak değilim ama rehberlik kitapları, okulunuzdaki rehber
öğretmenler ve Milli Eğitim Müdürlükleri bünyesindeki RAM’lar (bellek değil
maalesef, Rehberlik Araştırma Merkezleri : ) bu iş için varlar. Faydalanın.
Oralara ne kadar somut bilgi ve belgeyle giderseniz o oranda doğru teşhisle
dönersiniz…
Sorun sadece ödevle ilgili olmaz. Pek çok sorunla karşılaşabilirsiniz. Bu
durumda sizlere kişisel olarak, sizlere okulda gösterilen muamele sonucu
edindiğiniz paradigmayı değiştirmenizi öneririm. (Okuyunuz EĞİTİMDE PARADİGMA
DEĞİŞİMİ, Fatih Töremen & Mehmet Çete Hayat yayınları Hediyesi 8 YTL)
Ayrıca çeşitli SINIF YÖNETİMİ kitapları da size ışık tutacaktır.
Yani Senem, örtmenlik bilim olduğu kadar da sanat. Müzik bölümü alınmasın,
oraya gitmeden, pek çok sorunla karşılaşacağım diye (geçmişte öyle olduğu
için) gittim. Paradigmam, kurallarla otoriter bir tarzla sorun bastırmak
yerine onları anlamak ve maksadımın onlarla bir şeyler paylaşmak olduğunu
anlatma üzerine yapılanmıştı. Allah bozmasın, çok iyiyiz çocuklarla… Unutma
önce ilk adımı sen atacaksın, sonra gerisi geliyor…
Yavlum’a teşekkür ediyorum. Yeni bir boyut getirdi platforma. Pavlov’un iti
gibi “bilişsel amaçlara” çok takılmış hissettim kendimi Mithat’ın “duyuşsal”
amaçlara yönelik şiirini okuyunca. Lütfen nazire olarak almasın Yavlum, benim
şiirle sanatla aram onun kadar değildir, lakin naçizane Divan şiirimizden bir
dörtlük yazayım…
Aslı’yı çok sevdi Kerem,
Aslı için dağları deldi Kerem,
Ama Aslı vermedi bi kerem,
Ben böyle aşkı severem….
Son dizenin son sözcüğünü yanlış da hatırlıyor olabilirim, bilenler kusuruma
bakmasınlar…
Tufan’ın sorusuna gelince…
Yan Alan Lisans Programı ile Çift Anadal Lisans Programı aynı şeyler değildir.
Eğer Çift Anadal Lisans Programını tamamlarsanız aldığınız ikinci diploma,
sadece o alanda öğrenim görmüş arkadaşlarınıza sağlanan tüm haklardan
onlardan hiçbir farkınız olmadan yararlanmanızı mümkün kılar. Eğer
Internetten aşağıdaki adrese ulaşırsanız, hem Yan Alan Lisans Programı hem de
Çift Anadal Lisans Programı ile ilgili yönetmeliği bulacaksınız.
http://www20.uludag.edu.tr/~oidb/yonetmelik.htm
Tüm ayrıntı orada yazıyor. Yönetmeliklerde anlamadığınız bir konu olursa
Dükkan Pembe Bina 307. Gelin konuşalım… Yalnız Pazartesi Salı program yoğun
denk getirme olasılığı düşük. (Kapıda program asılı)
Allah kahretsin, örtmenlik damarınıza işlemiş. Bilirsiniz, “errors can be
calssified into two classes, GLOBAL errors and LOCAL errors. (Ayrıntı için
bakınız sayfam, bazı çalışmalarım bölümündeki Error Correction adlı yazının
“Can Errors be Classified?” başlığı altında yazdıklarım… Eğer “deeps” ve
“deeds” in ayrı ayrı değişik anlamlara gelmesi ihtimali olmasa idi (yani olay
local error kapsamında kalsaydı) bu ukalalığı yapmazdım, ama bağışlayın, 235
numaralı mesajı aşağıdaki şekilde düzeltiyoruz:
a little DEEDS of kindness will brighten up the world twice as much…
Başka bir açıdan bunun ERROR değil de MISTAKE olduğunu da düşünebiliriz.
Klavye sürçmesi de olabilir, sahibinin günahını almayalım…
2/Z’nin adamlığı tartışmasını anlamış değilim açıkçası. Anlamadığım konuda da
ahkâm kesmiyorum gördüğünüz gibi.
Öğretmen Lisesi tartışmasını da şimdilik izlemeyi tercih ediyorum…
Cümlenizin gözlerinden öpüyorum…
|
243
|
Tarih:
2006-03-05 14:33:12
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Dakika otuzbeş sınavın yarısı eder.
Kabak gibi karşısındayız hocanın
Ortaokul çağımızdaki cevher,
Sağa sola bakmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Hoca kağıtları mı topluyor ne var?
Benim mi Allah'ım bu bomboş kağıt?
Ya şu baş üstündeki şaşkın eller?
Ne yapalım, bir diplomalık saltanatımız olacak
Lise çıkışında, sınav yarışında...
(hocam kızma hıc bu da calıntı ama soon şiir.ben kım şiir kım.....:)IO)
|
244
|
Tarih:
2006-03-05 14:44:32
hatip_ül muhalif ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
insanları tanıdıkça hayvanları daha çok seviyorum sözünü paylaşmak istedim.
saygılar
|
245
|
Tarih:
2006-03-05 15:47:05
Hikmetist 2/Z ( hikmetist@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
TÜRKÇE'NİN LEHÇELERİ VE YAYILDIKLARI COĞRAFYA
Burada, (biri dışında) tüm Türk topluluklarının kendi dillerini yani
Türkçenin lehçelerini ve şivelerini anadil olarak konuştukları kabulu
kesinlikle yanlış olmayacaktır. İkinci dil olarak ise, geçmişte veya
günümüzde de bağımlı bulundukları devletlerin resmi dilini konuşmaktadırlar.
Bunlar içinden en önemlileri Rusça, Çince, Farsça, Bulgarca ve Ukraynaca'dır.
Kuşkusuz bu dillere ayrıca Arapça, Yunanca ile 1960'dan sonra Türklerin işçi
olarak yabancı ülkere göçü sonucu öğrendikleri diller olan Almanca,
Hollandaca Fransızca ve İngilizce de eklenebilir.
• Anadolu Türkçesi:
Anadolu Türkçesi, Türk dilleri içinde Oğuz dilleri grubunda yer alır. Toplam
nüfusları 60 milyona yaklaşan ve Anadolu, Trakya, Kuzey Kıbrıs'ta
(Kıbrıs'taki Türk nüfusu yaklaşık 140 bindir) yaşayan Anadolu Türkleri
tarafından konuşulan bu dil, Türk lehçeleri arasında en büyük grubu
oluşturur. Ayrıca bu lehçe, şu Türk azınlıklarının da ana dilini
oluşturmaktadır:
Türk Azınlıklar Nüfus
Bulgaristan Türk azınlığı 750.000
Batı Trakya Türkleri (Yunanistan) 140.000
Makedonya Türk azınlığı 66.000
Irak Türkmenleri 300.000
Başta Almanya (1.920.000) olmak üzere
Hollanda (250.000), Fransa (240.000),
Belçika (85.000), ingiltere (65.000)
ve Danimarka'ya (37.000) 1960'lı
yılların başından itibaren göç etmiş
Türkler 2.600.000
• Azeri Türkçesi:
Anadolu Türkçesine yakınlığı ile bilinen Azeri Türkçesi de Oğuz dil
grubundadır. "Azeri Türkleri"nin toplam nüfusu yaklaşık 23 milyon
kadardır ve Azerilerin ancak 6,5 milyon kadarı Azerbaycan Cumhuriyeti'nde
yaşarken yaklaşık 16 milyon Azeri, İran İslam Cumhuriyeti'nin kuzeyinde
(Güney Azerbaycan), 330 bini Gürcistan'da ve 110 bini Ermenistan'da
yaşamaktadır.
• Özbek Türkçesi:
Dilleri Karluk grubunda yer alan "Özbek Türkleri"nin büyük
çoğunluğu Özbekistan Cumhuriyeti'nde (16,2 milyon) yaşamaktadır. Başta
Tacikistan (1,5 milyon) olmak üzere Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve
Afganistan'da yaklaşık 3 milyon Özbek bulunmaktadır.
• Kazak TürKçesi:
Kazakça, Türk dillerinin Kıpçak grubunda yer alır. "Kazak
Türkleri"nin büyük bölümü Kazakistan'da yaşarken, komşu cumhuriyetlerde
de (özellikle Türkmenisten, Moğolistan) Kazak azınlıklara rastlanır ve toplam
nüfusları 9 milyonu aşar.
• Kırgız Türkçesi:
Kırgız
dili, Kırgız-Kıpçak grubunda yer alır ve bu dili konuşan Kıgızların sayısı,
diğer komşu cumhuriyetlerde yaşayanlarla birlikte 4 milyonu bulur.
• Türkmence:
Türkmenistan Cumhuriyeti'nde bugün 3 milyon, diğer bölgelerde de (İran, Irak,
Afganistan) yine yaklaşık 3 milyon Türkmen yaşamaktadır. Dilleri Oğuz
grubunda yer alır ve Anadolu Türkçesine çok yakın nitelikler taşır.
• Tatarca:
"Tatar Türkleri"nin 2 milyonu Rusya Devleti'nin içinde (Moskova'nın
yaklaşık 750 km
güneydoğusunda) Tataristan Özerk Cumhuriyeti'nde (Kazan Tatarları) yaşarken,
1,1 milyon Tatar yine Rusya içindeki Başkurdistan Özerk Cumhuriyeti'nde, 350
bini Kazakistan'da ve 300 bini ise Kırım Yarımadası'nda (Kırım Tatarları)
yerleşmiştir. Dilleri Kıpçak grubundandır.
• Başkurt Türkçesi:
Günümüzde Başkurdistan Özerk Cumhuriyeti'nde (Moskava'nın yaklaşık 1.250 km Güneydoğusu'nda
1 milyon, diğer bölgelerde ise 1,6 milyon Başkurt Türkü yaşamaktadır. Dilleri
Kıpçak grubunda yer alır.
• Karakalpak Türkçesi:
Dilleri Kıpçak grubunda yer alan Karakalpak Türkleri, Özbekistan'da (Aral
Gölü'nün güneyinde) Karakalpak Özerk Cmmhuriyeti'inde yaşarlar; nüfusları 500
bin civarındadır.
• Çuvaş Türkçesi:
Çuvaşistan Özerk Cumhuriyeti'nde (Moskova'nın yaklaşık 600 km güneydoğusunda,
Tataristan Özerk Cumhuriyeti'nin kuzeybatısında) 950 bin civarında Çuvaş
Türkü yaşamaktadır.
• Sors Türkçesi:
Kültür ve dil yönüyle Hakas ve "Altay Türkleri"ne çok yakın olan
Sors Türkleri Rusya'nın Kemerowo bölgesinde (Alma-Ata'nın yaklaşık 1.750 km kuzeydoğusunda)
yaşarlar; sayıları 17.000 dolayındadır.
• Altay Türkçesi:
Altay (Oyrat) dili Kırgız-Kıpçak grubunda yer alır. Bu dili konuşan 60 bin
Altay Türkü Altay Özerk Cumhuriyeti'nde (Rusya Cumhuriyeti'nde Kemerowo'nın
güneyinde, Moğolistan sınırında) yaşarken 70 bini ise diğer bölgelere
yerleşmiştir.
• Uygur Türkçesi:
Türklerin ilk yazılı eserlerinde kullanılan Uygurca, Karluk dil grubunda yer
alır. Bu lehçeyi konuşan yaklaşık 16 milyon Uygur Türkü (bazı kaynaklara göre
20-23 milyon) günümüzde Batı Çin'de (Doğu Türkistan'da), çok azı ise Rusya'da
yaşamaktadır.
• Gagavuz (Gökoğuz) Türkçesi:
Dilleri Oğuz dil grubunda yer alan dolayısıyla Anadolu Türkçesine çok yakın
olan Gagavuz Türkleri Moldavya'nın güneyinde 1991 yılında kurulan Gagavuz
Özerk Cumhuriyeti'nde yaşamaktadırlar; nüfusları yaklaşık 160 bindir. Ayrıca
Balkanlar'da ve Rusya'nın çeşitli bölgelerinde dağılmış küçük topluluklara da
rastlanır.
• Stavropol
Türkçesi:
Türkmence ve Nogay diline çok yakın olan bu dil, bölgeye göç etmiş Türkmenler
tarafından konuşulmaktadır.
• Kumuk Türkçesi:
Kumuk Türkçesi Kıpçak grubundan olmakla birlikte Andolu, Azeri ve Karaçay dillerine
yakınlık da gösterir. Toplam nüfusları 300 bin kadar olan "Kumuk
Türkleri"nin yaklaşık 250 bini Dağıstan bölgesinde (Kuzeydoğu
Kafkasya'da) yaşamaktadır.
• Karaçay Türkçesi:
Karaçay dili Kıpçak grubundan olup, Karaçay-Çerkes Özerk Cumhuriyeti'nde
(Gürcistan'ın 200 km
kuzeyinde) yaşamakta olan yaklaşık 160 bin Karaçaylı tarafından
konuşulmaktadır.
• Balkar (Malkar) Türkçesi:
Dilleri hemen hemen Karaçay Türkçesi ile aynı olan Balkar Türkleri
Gürcistan'nın kuzeyinde, bu ülkeye komşu olan Balkar Özerk Cumhuriyeti'nde
yaşamaktadır; sayıları 85 bin civarındadır.
• Karaim Türkçesi:
Kıpçak dil grubuna ait Karaim dili bugün çok az Karaim Türkü tarafından
konuşulmaktadır. Bunlar, Ukrayna'nın batısı, Litvanya ve Polanya'da
yaşamaktadır.
• Hakas Türkçesi:
Hakas Türkçesi Kırgız
dil grubuna çok yakın olup, Hakas Özerk Cumhuriyeti'nde yaşayan yaklaşık 80
bin Hakas Türkü tarafından konuşulmaktadır.
• Nogay Türkçesi:
Nogay Türkleri, Stavropol
ve Dağıstan Bölgesi, Çeçen-İnguş Cumhuriyeti ve de Karaçay-Çerkes bölgesinde
dağınık olarak yaşamaktadırlar. Dilleri Kıpçak grubunda yer alan
"Nogaylar"ın sayısı 75 bin dolayındadır.
• Tuva Türkçesi:
Yaklaşık sayıları 220 bin tahmin edilen "Tuva Türkleri"nin 200 bini
Tannu-Tuva Halk Cumhuriyeti'nde (Moğolistan'nın kuzey sınırına komşu bölgede)
yaşamaktadır.
• Yakut (Saka) Türkçesi:
Moğolcanın etkisi ile hayli değişikliğe uğrayan Yakut dili, tahmini sayıları
400 bin olan ve büyük çoğunluğu Yakut Özerk Cumhuriyeti'nde (Çin sınırına 1.250 km uzaklıktaki
Doğu Sibirya'da) yaşayan Yakut Türkü tarafından konuşulmaktadır.
• Kaskay Türkçesi:
Anadolu ve Azeri Türkçesine çok yakın bir Türkçe ile konuşan Kaskay Türkleri,
Hasme Türkleri ile birlikte Iran'ın
güneyinde yaşarlar; sayıları 700 bin dolayındadır.
• Ahıska (Mesketi, Meşet) Türkçesi:
Dilleri Oğuz grubunda yer alan Ahıska Türkleri günümüzde dağınık olarak
Özbekistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve Türkiye'de yaşamaktadırlar. Sayıları
200 bin civarındadır.
|
246
|
Tarih:
2006-03-05 17:22:50
nilay mısırlı ( nilaymisirli@msn.com) DEMİŞ Kİ:
herkese hörmetler;
ay hocam bu senem ne diyo allaaşkına ,ne olucak yani öğrenci ödevini
yapmıyosa ? eksi ver bari
senemcim:) canım arkadaşım ben şöyle yapıom 9. sınıflarda anlattığım konuyla
ilgili isteyenler ödev yapsın diom ,kimseyi zorunlu tutmuom ,o ödev denen
şeyleride küçük ister çiçekli böcekli ister kare çizgili kağıtlara
yazmalarını istiomki feedback (işte anahtar kelime)verebileyim ayol
,yanlışlarına bakıp güsel sözlerle donatıom ee tabi veletler yola gelio ,he
bu arada yapılan ödevleri cebe veya bilimum kitap aralarına sıkıştırmasınlar
die sene sonunda proje adı altında dosyalayın diomki dahada şevkleniolar,he
yapmayanlar yok mu tabii ki var onlar da ona göre ödüllendirilio ;ama inanın
feedback denilen şey burda çok rol oynuo : aaa hoca okumuş incelemiş dio
dahada yazı yazıo ilk önce minnacık paragraflar sonra büyüyo... işte ben
kimin öğrencisiyim ya üfff senem hanıma duyrulur. hakket hocam nası sizce ii
bişiy mi yapıom acaba ,herkese hörmetler...
|
247
|
Tarih: 2006-03-05 18:24:00
Hikmetist 2/Z ( hikmetist@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
ELVIS DEMİŞ Kİ:
A little less conversation, a little more action...
Peki siz ne diyorsunuz?..
|
248
|
Tarih:
2006-03-05 19:45:32
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Aslında müdahil olmayayım diyordum ama madem "Peki siz ne
diyorsunuz?" diye ortaya bir soru atılmış, en azından buna cevap olsun
diye yazayım düşüncelerimi ...
Ben bu sayfayı yaklaşık 3 yıldır ayakta tutmaya çalışıyorum. Her ne kadar
sayfada pek çok değişik konular, başlıklar olsa da asıl amacım sizlerin
öğretme/paylaşma becerilerinize katkı getirmek. Bazılarınızla kişisel anlamda
öğrenci öğretmen ilişkisinin ötesinde dostluklar kurulmuş olsa da, sizleri
benimle karşı karşıya getiren bir görevim var. Öncelikle bu görev gereği,
sonra da yaptığım işin hakkını vererek "kendimle barışık bir mesleki
yaşam sürme" adına yazdığınız her şeyin altında "pedagojik"
bir yan bulmaya çalışıp onu ortaya çıkarmaya gayret ediyorum.
Mesela Nilay'a (daha önce de 2C'den
başka bir arkadaşınıza da yapmıştım) yapıom donatıom istiom öyle yazılmaz
diye sürüneceğim. Çünkü alanı ne olursa olsun her öğretmenin öğrencilerine
her fırsatta kazandırmaya çalışacağı 7 temel beceriden birisi de(kaçınız
biliyorsunuz bunları, dürüstçe sorgulayın kendinizi, ha bunu söylerken size
bunları öğretmeden yolladığımız için kendimize de batırıyorum çuvaldızı)
Türkçe'yi DOĞRU ETKİLİ GÜZEL kullanma becerisidir. Bana sınıfta böyle konuşup
yazmıyoruz, bu kısa mesajdan kalma alışkanlık, bunu da akıl edemiyorsun be
gafil hoca dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ama benim (Feriştah ile
paylaştığım) FENTEZİM (şimdi de ben mi dilin validesini haremime dahil
ediyorum?) öğrencilerine kazandıracaklarını başta kendisi yapan, uygulayan
öğretmenler görmek. Nilay'ın alınmayacağına inandığım için yazdım bunu.
Gelelim TÜRKÇE'NİN LEHÇELERİ VE YAYILDIKLARI COĞRAFYA konulu uzun yazıya.
Sevgili gençler, mektepte sizlere defalarca yazdırdıkları KOMPOZİSYON denen
yazıların bir amacı da sizlerin düşüncelerinizi örgütlü bir biçimde ifade
etmenize yardımcı olmak. O yazıda yazılanlara asla karşı değiliz. Zaten
ortada bir "proposition" öne sürülen tez olmadığı için, yazı bir
betimleme olduğu için zaten karşı olma olmama diye bir şey sözkonusu olamaz.
Ama kafamızda soru işaretleri uçuşuyor. Arkadaşımız bunları bizimle
paylaşırken ne mesaj vermek istiyor? Bir uyarı? Bir yakınma? Birşeylere
itiraz? Bir yanlışlığı düzeltme? Edimbilim derslerinde anlattılar/ya da
anlatacaklar, cümlelerin, metinlerin "iletişim işlevleri(görevleri"
(illocutionary force) vardır. Neden o kadar lafı ettiğinizi açıkça ya da ima
ederek bir şekilde anlatırsınız. (Farkındaysanız, ben de yönerge yönetmelik
gibi konular dışında COPY PASTE yöntemini pek tercih etmiyorum.)
Gelelim Elvis'in dediklerine.
Yukarıda yazdıklarımı doğrulamış.
Elvis'in dediklerinin tümünü göz önüne aldığımızda şunu da görüyoruz:
A little more bite and a little less bark
Türkçe tercemesi ile "ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz..."
Cümlenizin gözlerinden öpüyorum..
|
249
|
Tarih:
2006-03-05 20:34:40
inci ( englishpearl@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
Dürüstçe sorguladım kendimi fakat dediğiniz gibi 'her öğretmenin her fırsatta
öğrencilerine kazandırmaya çalışacağı 7 temel beceri'yi bilmediğimi
farkettim. Bunun bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.
Bilirsiniz arkadaşlar bilmemek ayıp değil, sormamak ve öğrenmemek ayıp..
İşte ben de soruyorum; her öğretmenin öğrencilerine her fırsatta kazandırmaya
çalışacağı 7 temel beceri nedir??
şimdiden teşekkürler... :)
|
250
|
Tarih:
2006-03-05 22:11:21
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
İyi geceler İnci,
Duyarlılığın ve açıkyürekliliğin için teşekkür ediyorum.
Bu TEMEL BECERİLER Bakanlığın bu yıl uygulamaya koyduğu yeni Öğretim
Programlarını geliştirme çalışmaları esnasında saptandı. Beceriler şunlar:
1-Eleştirel Düşünme Becerisi
2-Yaratıcı Düşünme Becerisi
3-İletişim Becerisi
4-Araştırma-Sorgulama Becerisi
5-Bilgi Teknolojilerini Kullanma Becerisi
6-Girişimcilik Becerisi
7-Türkçeyi Doğru, Etkili ve Güzel Kullanma Becerisi
Geçen hafta dersimde de söyledim. Biz öğretmenler, arzuladığımız insanı yetiştirmek
için eğitim tezgahında hep birlikte çalışıyoruz. Kimimiz yabancı dil
öğretiyoruz, kimimiz estetik değerler kazandırıyoruz, kimimiz havuz
problemleriyle analitik düşünme, sorun çözme becerisi kazandırmaya
çalışıyoruz. Ama birşeyler eksik kalıyor ki, birbirimizi anlayamadığımız için
gereksiz yere kavga ediyoruz, bilgiye ulaşamıyoruz, olumsuzluklardan ders
almıyoruz, olayları sorgulamıyoruz, banka hortumluyoruz, yasaların
boşluklarından yararlanmaya çalışıyoruz falan filan... Diyorum ki, İngilizce'ye,
Matematiğe, Kimyaya kilitlenip birşeyleri gözden mi kaçırıyoruz acaba???
Bir düşünün bakalım.... Ne dersiniz???
Sevgilerimle
|
251
|
Tarih:
2006-03-05 22:47:19
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Yine dayanamadım, yazıyorum. 245 numaralı mesajın neden yazıldığını merak
edenler varsa (benim gibi) aşağıdaki adrese ulaşsınlar:
http://www.turkiye.net/sota/tranadil.html
E canım kardeşim (Hikmetist 2/Z), o kadar kopyaladın da neden hemen altındaki
SONUÇ bölümünü almadın buraya :)
|
252
|
Tarih:
2006-03-05 23:05:00
Hikmetist 2/Z ( hikmetist@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Selamlar hocam , iyi geceler... TÜRKÇE'NİN LEHÇELERİ VE YAYILDIKLARI COĞRAFYA
konusunda verdiğiniz cevapla ilgili olarak,haklı olduğunuzu
söyleyebilirim.Açıklık getirmek gerekirse; okuduğum bir makale hoşuma gitti
(zaten adresini de DAYANAMAYARAK bulup reklamını yapmışsınız-ama ben başka
yerden buldum.Sonuç bölümünü de millet kendisi yorumlayabilir diye COPY PASTE
yapmadım.) ve ilgisi olanla PAYLAŞayım diye buraya aktardım.Herhangi özel bir
nedeni yok.
COPY PASTE ile ilgili olarak ironik bir açıklama yapmışsınız ama pişman değilim.İlgimi
çeken böyle konular yine karşıma çıkarsa,yine COPY PASTE yöntemiyle buraya
aktarmaktan çekinmeyeceğimi belirterek iyi geceler diliyorum...
|
253
|
Tarih:
2006-03-05 23:46:52
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Bir konuda anlaşalım,
Niyetim burada sizlerle karşılıklı atışmak, bizim kültürdeki adıyla
"idrar yarışı" yapmak değil. Bu nedenle ironi falan yapmaya gerek
olmadan söylerim söyleyeceğimi. Eğer
burada bir paylaşım platformu açmışsam, "adaba mugayır" olmamak
kaydıyla yazılan da kopyalanan da burada kalır, içeriği beni eleştirmek de
olsa. Önceki deftere Burcu adlı bir abla "suç sende değil, ormanı yakıp
seni aramıza salanda" diye yazmıştı da cümle aleme ibret olsun diye
kaldırmamıştım o yazıyı... (Ne tesadüf bende de iyi armut saplantısı var...)
Siz de benim gibi hoşgörü gösterip alınmayacak gücenmeyecek, öküzün altında
buzağı aramayacaksınız. Tabii ki çekinmeyeceksin ve tabii ki pişmanlık
duymayacaksın...
Ben de iyi geceler diliyor gözlerinden öpüyorum...
|
254
|
Tarih: 2006-03-06
00:43:52
Hikmetist 2/Z ( hikmetist@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
Selamlar hocam, tabi tabi dedikleriniz doğru.Ben pek fark edemedim ama
"adaba mugayır" olduysam cümlenizden özür diliyorum.Atışmak da ne demek,ne
haddimize!Biz sizden öğreneceğiz.Siz görmüş geçirmiş olduğunuza göre sizin
tecrübelerinizden yararlanacağız.N'apalım hocam-daha öğretmen olamadığımız
için pedagojik içerikli bir konu ortaya atamadığımızdan böyle şeyler
yazıyoruz bakalım.
İşte böyle söyledikten sonra konuyu kapatıyorum ve size teşekkür ederek iyi
geceler diliyorum.
|
255
|
Tarih:
2006-03-06 19:48:05
senem oznal ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
Selamlar hocam ,nasılsınız? Az önce mezuniyet cdmizi izledim de
duygulanıverdim yine.Yaşlanıyor muyum ne:)Belki burdan ulaşabilirim tüm eski
dostlara.ARKADAŞLAR HEPİNİZİ ÇOK ÖZLEDİM.BİR ZAMANLARIN 4B SINIFI BU SAYFAYA
YOLUNUZ DÜŞERSE İŞTE MAİL ADRESİM UĞRAYIN GÖRÜŞELİM:)
Bu arada Hocam nostalji albümüyle ilgili bir sözünüz vardı.Kar kalkmadı mı
henüz:)Burda Bursa'yı ,kampüsü özleyen büyük bir kitle var.Yeni resimleri
bekliyoruz.HERKESİ KOCAMAN ÖPÜYORUM,iyi akşamlar...
|
256
|
Tarih:
2006-03-07 06:36:27
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Senem
Yeni resimlere ulaşabilirsin...
Sevgilerimle
|
257
|
Tarih: 2006-03-07 12:25:43
asel_elif ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam daha çok olmadı sizi tanıyalı,çok da sürmeyecek.hepsı bı dönem.ama ögrettıklerınız
hayat boyu bizimle olcak... bitanesiniz...
|
258
|
Tarih:
2006-03-07 15:35:55
senem öznal ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
AYYY HOCAM SÜPERSİNİZ.HER YER HALA ÇOK GÜZELLL:)TEKRAR TEKRAR TEŞEKKÜR
EDERİM.
|
259
|
Tarih:
2006-03-07 23:36:07
Hikmetist ( hikmetist@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
FIKRA
Temel öksürükten,Dursun da kabızlıktan şikayetçidir.Beraber doktora
giderler.Doğal olarak doktor Temel'e öksürük şurubu,Dursun'a da müshil verir
ama bunlar ilaçları karıştırırlar...
Bir hafta sonra doktor Temel'e:"Nasıl oldun,hala öksürüyor musun?"
diye sorunca,Temel doktora:"Öksürmeye cesaret bile edemeyurum doktor
bey" diye cevap verir.
|
260
|
Tarih:
2006-03-07 23:41:15
Hikmetist ( hikmetist@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Kula bela gelmezmiş Hak yazmadıkça,
Hak bela yazmazmış kul azmadıkça.
Sadece bir yerde okudum ve paylaşayım dedim.İyi geceler...
|
261
|
Tarih:
2006-03-08 19:51:26
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Hikmet
Sayfamızda fıkralar için ayrı bir yerimiz var.
Eğer paylaşmak
istediğin fıkraların olursa e-postayla bana gönder, ben olduğu gibi oraya
aktarayım.
|
262
|
Tarih:
2006-03-08 20:19:10
Taner Uçan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Hocam selamlar.Ben ders kitabının birinde şöyle bir ifade gordüm:"The
meal has been cooking in the oven."Bu ifade doğru mu yoksa
ben"cook" fiili yalnızca passive voice'de kullanılır diye yanlış mı
hatırlıyorum?Selamlar...
|
263
|
Tarih:
2006-03-08 20:24:44
Hikmetist 2/Z ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Özür dilerim Hocam , ben yanlış anlamışım.
Selamlar...
|
264
|
Tarih:
2006-03-08 21:52:19
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Taner,
Bu tür fiiller özel fiiller. Bunlar "ergative"
"unaccusative", "middle", "inchoative" olarak
alt sınıflara ayrılabilen bir grup fiil. Tam adamına sordun sen de, ben bu
konuda ayrıntılı bir de çalışma yapmıştım. Sana o çalışma için yaptığım alanyazın
taramasında rastladığım DİLBİLGİSEL OLARAK DOĞRU sayılan cümleleri,
referansları ile birlikte aşağıya kopyalıyorum. Ama önce soruna yanıt
vereyim, bu cümle DOĞRU...
Çok genel olarak ifade etmem gerekirse, paired ergative denilen bir grup hem
active hem de passive olarak kullanılabilirken, unpaired ler edilgen olarak
kullanılamıyorlar. Örneğin read ve cook paired oldukları için her iki şekilde
kullanılabilirler. Ama, emerge, appear gibileri "was appeared",
"is emerged" şeklinde ASLA KULLANILAMAZLAR.
a.The woollens washed well in the Hoovermatic.
b.I am afraid that this scene does not photograph well.
c.Porcelain sinks clean easily.
d.This boomerang throws well.
e.That box lifts easily.
f.The new design of ball catches easily.
g.Your case carries easily.
h.This string won’t tie properly.
i.My new steel-tipped boots kick well.
j.That shape of box doesn’t wrap up easily.
k.This dirt won’t brush off.
l.These Mills and Boon novels lend rather rapidly.
m.Milk won’t keep in hot weather.
n.Top-floor apartments tend not to rent so easily as ground-floor ones.
o.The Kingsland Police bribe easily.
p.These pills swallow easily.
q.This meat chews rather easily.
r.This new board game plays well for a competition.
s.This kingdom governs easily with this social contract.
t.Grandpa tires quickly these days.
u.Greece and Italy
don’t compare in terms of cuisine.
v.Shakespeare’s works translate well into French.
(Dixon, 1991, pp.322-34).
a.The cloth tore.
b.The rice cooked.
c.My resolve weakened. (Halliday, 1994, p.163).
a.The bell rang.
b.The window broke.
c.The door opened.
(Palmer, 1965, p.90).
a.Your report reads well.
b.The new Ford is selling badly.
c.This dress does up at the front
d.It’s a pretty material, but it doesn’t wash. (Swan, 1980, p.457).
a.The singer’s latest record is selling like hot cakes.
b.This sentence doesn’t read quite right.
c.This sweater has washed OK. (Eastwood, 1994, p.142).
Dixon, M.W.
(1991). A new approach to English grammar on semantic principles. Oxford: Clarendon Press
Halliday, M.A.K (1994). An Introduction to Functional Grammar (Second
Edition). New York
: Edward Arnold.
Palmer, F. R. (1965). The English Verb (Second Edition). New York : Longman Inc.
Swan, M. (1980). Practical English Usage Oxford
: Oxford University Press
Eastwood, J. (1994). Oxford
guide to English grammar. Oxford:Oxford University Press
|
265
|
Tarih:
2006-03-09 01:43:40
Hikmetist 2/Z ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Selamlar Hocam,ben bu MEB'in yurt dışı burs açıklamalarını okudum.Orada
burslar her alanda kullanılabilir diye bir madde var.Daha doğrusu bu ilk
maddesi.Rusya'da 40 kişilik bir lisansüstü eğitim bursu
varmış,mesela.Bölümümüzle alakalı olarak ileride Rusya'da ne gibi bir çalışma
alanımız olabilir?Yani lisansüstü bölümleri ve üniversiteler hakkında bir
bilginiz veya bildiğiniz bir link var mı?
Teşekkür ederim,iyi sabahlar...
|
266
|
Tarih:
2006-03-09 15:02:50
senem öznal ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
Merhaba hocam,umarım iyisinizdir.Ben bu hafta sonu Bursa'ya geliyorum:)
Pazartesi günü de okuldan izinliyim,kampüse
gelicem.Pzartesi gündüz dersiniz varmış.Programınıza baktım.Umarım sizi
görebilirim.Programınızda bir değişiklik yoktur inşallah.Pazartesi görüşmek
üzere.Emaneti unutmadım hocam:) sevgiler...
|
267
|
Tarih:
2006-03-09 18:06:12
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Senem Merhaba. Yıllar sonra sizleri tekrar görmek... Dünün tree diagramlardan
bunalmış tıfıl üniversite öğrencilerini bugünün hızla yetkinleşen
öğretmenleri olarak görmek ne güzel bir duygu... Canım benim... Pazartesi
görüşmek üzere...
Hikmet, bu konuda bazı linkler var şüphesiz ama şu aşamada sizlere düşen tek
şey, donanımınızı artırmak ve akademik not ortalamanızı olabildiğince yüksek
tutmak. (ÖPD'nin de bayağı kredisi mi varmış neymiş :) ) Alan olarak sizler
gerçekten çok şanslısınız, çünkü size, iyi olmanız ve bunu uluslararası
standartlarda belgelemeniz şartıyla, her yerde iş var... Bu
mevzuuyu bir ara yüz yüze harcayalaım...
|
268
|
Tarih:
2006-03-09 19:56:54
nimet & özgür ( nimetokurogullari@gmail.com)
DEMİŞ Kİ:
Hayırlı akşamlar hocam... Nimet ben ve tabi ki benimle beraber Özgür....
Umarım iyisinizdir. Bayağı oldu görüşmeyeli, daha doğrusu görüşemeyeli....
Çok istemiştik sizi de aramızda görmeyi ama kısmet değilmiş... Şu anda
ikimizde çocuklarımıza nasıl adam olunur onu anlatmaya, onlara elimizden
geldiğince örnek olmaya çalışıyoruz; comperatives,superlatives anlatmanın
yanı sıra... Allah yüzümüzü kara çıkarmasın...
Bu arada sitedeki resimler çok iyi geldi. özlemişiz valla.Ellerize sağlık.
Bir anda ders arası muhabbetler, hocalara gözükmeden sıvışmalar, o zamanlar
ki 'sadece arkadaşız' la şimdiki nişanlımızla bakışmalar.... Hepsi gözümde
canlandı... Fırsatı olan herkese her anın tadını çıkarmalarını haddimi aşarak
tavsiye ediyorum.
Özgür' ün de çok selamı var... Görüşmek üzere...
|
269
|
Tarih:
2006-03-09 21:13:51
nilay mısırlı ( nilaymisirli@msn.com) DEMİŞ Kİ:
iyi akşamlar hocam... yeni resimler eklemişsiniz ,çok güzel olmuş,ellerinize
sağlık ,çok özlemişim valla,inşallah bir gün ziyaretinize gelicem ... artık güzel
yazabiliyorum .. hoşcakalın ...
|
270
|
Tarih:
2006-03-10 06:29:41
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Nilay,
Çimlerdeki çiğ damlacıklarının sabah güneşinde yere saçılmış inciler gibi parladığı
serin dingin bir kampus sabahından merhaba...
Yazdıklarıma alınmadığına sevindim. Bu sıralar daha çok söylüyorum her yerde,
İbrahim Sadri'nin Kuş Hatıralarında dediği gibi, GÖSTERMEKTEN ÇEKİNMEDİĞİMİZ
BİR İÇİMİZ olsun diye ve ben de içimden geçen her şeyi her yerde
söylüyorum...
Kırılmayın bana... Sizleri ne kadar sevdiğimi bir bilseniz...
Umarım senin de yolun buralara düşer de harcarız birikmiş mevzuuları..
Sevgilerimle gözlerinden öperim...
|
271
|
Tarih:
2006-03-10 14:55:39
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Genç Muallimeler, Muallimler ve Muallim(e) Namzetleri,
266 numaralı mesajda iki taze öğretmenin yazdıkları arasından aşağıya kocaman
kocaman harflerle kopyaladığım şu sözler bana ekleyecek bir şey bırakmıyor:
ŞU ANDA İKİMİZ DE ÇOCUKLARIMIZA NASIL ADAM OLUNUR ONU ANLATMAYA, ONLARA
ELİMİZDEN GELDİĞİNCE ÖRNEK OLMAYA ÇALIŞIYORUZ; COMPERATIVES, SUPERLATIİVES
ANLATMANIN YANI SIRA... ALLAH YÜZÜMÜZÜ KARA ÇIKARMASIN…
Allah yüzünüzü kara çıkarmasın, yüreğinize aklınıza bileğinize gayret kuvvet
versin…
Mesleği kimlere emanet ettiğimizi gördüğümüzde, geleceğe daha bir umutla
bakıyoruz, toplumsal çözülmenin belirtilerinin her akşam ajanslarda yüzümüze
yüzümüze vurulduğu şu günlerde…
Cümlenizin sevgiyle gözlerinizden öpüyorum……..
|
272
|
Tarih:
2006-03-10 18:38:35
İsrafil ÖNCEL ( israfiloncel@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
Hikayeyi bilnenler bilir.adamın biri orta alana bir fil koyar sonra gözlerini
mendille bağladığı kişileri filin üzerine salar. Bu nedir diye sorduktan
sonra filin burnunu tutan borudur der.Filin kulağını tutan lahana ve ayagını
tutan boru ama biraz garip br borudur der.Netice itibariyle gözleri kapalı bu
adamlar bir türlü mutabık olamazlar.Hikaye buraya kadar, devamını ben
getireyim.Bu adam neden böyle bir şey yapmış bilinmez ama zaten bu şu anda
yaşadığımız şey tamamıyla olamsa bile buna yakın bir şey.Anlaşmazlığa
girdiklerni gören adam birden bağırıp ''yahu o tuttuğunuz bir fil ''deyince
işte o zaman en zavallı duruma düşen sanırım o olur.Sen adamın gözünü kapat,
orta yere sür, filin kulağını adamın eline, ver sonra deki bu lahana değil
fildir.Tamam aslında haklı olan sensin ama eğer filin kulağına lahana diyen
kitle çoğunlıksa, o artık lahanadır.Bugün filin kulağına lahana diyenlerin
başını çekiyorum.Evet bu bir lahanadır.Eğer sen ona fil dersen acıya yelken
açmışsın yazık olur sanada bana da ..Ama şu varki o bir FİLDİR.
1. Kademe de 14 yaşında bir öğrencim var.ADI Uğur.Uğur dedim neden hala
ilkokuldasın cevabı çok hoştu '' Ğocem ben ilkoklu sevirem''..BEN de filleri
seviyorum ama bazıları ondan dolma yapmaya çalışıyorlar..
Neler görmüş ellerinizden hürmetle öperim..
|
273
|
Tarih:
2006-03-10 19:52:09
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili İsrafil'e,
Bir gün ülkelerin haber alma
teşkilatları arasında bir yarışma düzenlenir. Yarışmaya CIA, KGB ve
bizimkiler katılır. İlk gün her üç teşkilata da yarışmaya konu görev
açıklanır:
“Göreviniz yakınımızda bulunan ormandaki zürafayı bulup getirmek.”
İlk önce CIA deneyecektir. Ertesi gün sabahtan CIA ajanları ormana giderler.
Bir saat geçer, iki saat, üç saat, beş saat.. Günün sonunda CIA eli boş
olarak geri döner.
İkinci gün KGB gider, o da aynı şekilde bir saat, on iki saat, bir gün, iki
gün üç gün... Sonunda geri dönerler. Onların da elleri boş.
Üçüncü gün bizimkiler gider ormana. Kısa bir süre sonra yanlarında bir “Fil”
ile geri dönerler, ama fil ağzı burnu dağılmış, yara bere ve çürük
içindedir...
Jüridekiler “bu ne yahu” demeye kalmadan Fil konuşur: Aaabi valla billa ben
zürafayım...
Sizleri her koşulda doğru bildiğinizi yapmanız ve söylemeniz için
yetiştirdik.
Madam Curie kanser oldu...
Socrates kendi elleriyle baldıran zehrini içti...
Sizden henüz bunlar istenmiyor...
Doğru bildiğinizi söylediğiniz müddetçe doğru yoldasınız demektir. BU BÖYLE
BİLİNE...
Gözlerinizden öperim....
|
274
|
Tarih: 2006-03-12
08:44:49
adnan ( thekomikaze@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
merhabalar hocam!
ben kendi mezun olduğu ilköğretime atması yapılan bahtiyar öğretmen namı
diğer the ADNAN neden 'the'
çünkü okulumda sizleri örnek alan indefinite adnan ların içindeki definite
adnan olarak gördüğüm için kendimi
bazen düşünüyorum acaba bizleri unuttunuz mu diye
olabilir unutmak sizin yerinizde olan herkese gayet doğaldır okadar işiniz
var..
bizi unutmamışınızdır
demin nimet ablanın yazısını okudum..
gerçektende öyle okdar kolay diye düşündüğümüz konuları anlatıp öğretebilmek
çoook zor hocam
helede buralarda.. uzak ama tam orta anadoluda...
ğrencilerde motivasyon SIFIR ELİNİZİ UZATTIĞINIZDA KAYNAK adına hiç bişey
yok....vs..
ama öğretmenlik o kadar güzelmiş ki... o tertemiz ruhlara eğitim ve öğtretim
verebilmenin zorlugunu bastırıyor... akşam insan gülümseyerek uyuyor..
relative pronoun süperlative ve comparative farkını öğretmek zor desekte çok
tatlı...hani bir deyim vardır buaralarda 'kuşlar ağacın en tepesındeki
meyveyi yermiş' evet güneşe en yakın meyve daha lezzetli olurmuş...
ona varmakta o kadar lezzetli..
bilmiyorum öğretmen arkadaşlarımda ben gidi düşünürler mi...
kendinize i bakmanız dileğiyle....
size vew bu platformu kullanan tüm eğitim gönüllülerine selamlar..
bir ADNAN geçti bu okuldann.....................
|
275
|
Tarih: 2006-03-12
12:09:11
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Adnan,
Seni unutmak ne mümkün...
Sadece senin değil, bu rahle-i tedrisden geçen her öğretmenin (o çocuksu hali
ile vesikalık) resmi, hangi yarıyıl sınava hangi derslikte girdiği, her sınav
için hangi sorudan kaç puan aldığı, başarı notu (eşşeğe semeri ağır gelmez
ilkesine uyarak yanımdan ayırmadığım, tek değerli mal varlığım olan)
taşınabilir Sony Vaio bilgisayarımda hala kayıtlı... Ama daha önemlisi,
sizlerle paylaştığım anılarım belleğimin güzel anılar bölümüne nakşedilmiş
tarzda muhafaza altında...
Ulan dümbükler, ben sizi unutsam, sevmesem, sizin anılarınıza değer vermesem
bu kadar işin gücün arasında böyle şeylerle uğraşır mıyım???
Sizlerden güzel haberler almak, sizleri mesleğe gönül vermiş görmek bundan
sonra bizim tek haz ve güç kaynağımız.
Başarılarınızın artarak devamını diliyor gözlerinden öpüyorum...
Bana, kendinizi hatırayıp hatırlamadığımı soracağınıza, verdiğiniz sinema
sözünü hatırlayın...
|
276
|
Tarih:
2006-03-16 12:22:26
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
uzun zamandır takıp edemedım buraları ama bu dersler mahvettı bızı....nese
hocom opd den konu anlatacam yardımınıza ıhtıyacım var bı ara yanınıza
ugrayım hem laflarız nse herkese kolay geleeeeee..
|
277
|
Tarih: 2006-03-16 16:46:55
Meryem Dal ( meryemdal@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam böyle güzel bir site yaptığınız için size teşekkür ediyorum.Arkadaşlarıma
hep tavsiye ediyorum.Yeni eklediğiniz resimler de ayrı bir güzellik katmış.
Hoşçakalın...
|
278
|
Tarih:
2006-03-16 16:55:08
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Tüm İngilizce Öğretmenleri ile Öğretmen Adaylarına şiddetle tavsiye olunur.
TEFL Methodology Index:
http://www.btinternet.com/~ted.power/teflindex.htm
Kissed from your eyes
|
279
|
Tarih:
2006-03-16 20:36:12
senem öznal ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
selamlar hocam görüşmeyelinasılsınız? Önerdiğiniz linke bi uğradım gerçekten
bayağı dolu bir site enine boyuna karıştırmak lazım:)Ayrıca gönderdiğiniz
mail için de teşekkür ederim.Bu arada kalite kontrolün sonucunu bekliyorum
hocam:)sevgiler,iyi akşamlar
|
280
|
Tarih:
2006-03-16 21:00:38
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Senem valla public public yazacağım kalite kontrol sonucunu.
Görüştüğümüz günün akşamını zor ettim ve o akşam buradan (evin yakınındaki
Özhan Marketten) aldıklarımdan farklı, hoş bir tadının olduğunu tesbit ettim.
İşin kötüsü bu hoş tad nedeniyle ne kadar götürüldüğü fark edilemiyor...
Kalanını da Çarşambaya sakladım. Ayıptır söylemesi Çarşamba bizim semt
pazarı, çinekop, levrek, palamut geliyor kulakları kırmızı kırmızı, ziyan
etmeyeyim dedim malzemeyi. Valla, etmedim de...
Sayende iki güzel akşam geçirdim. Eğer
sağ omzundan hışırtılar duydu isen bil ki Kiramen Katibin amel defterinin
sevap sahifesine bayağı güzel şeyler yazmış olmalı dualarım vesilesiyle...
Tekrar nazik ziyaretin için teşekkür ediyor sevgiyle gözlerinden öpüyorum
|
281
|
Tarih:
2006-03-17 21:55:49
akın çümen ( akincumen@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
hocam şu eski fotoğrafların olduğu albüm çok güzel olmuş inşallah ileride
daha fazla resim olur çok duygulanıyor insan!Paşa nın garanti olduğunu
görünce yıkıldım:)
|
282
|
Tarih:
2006-03-19 11:54:50
özlem erdoğan ( daisyozlem@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
hocam resimlere büyük bir özlemle baktım!çok teşekkürler çok özlemişim (ben
2004 mezunuyum) şuan kayseri-merkezde bir ilköğretim okulunda
çalışıyorum.mesleğimi,öğrencilerimi çok ama çok seviyorum özellikle 4.
sınıflarla herşey süper.. sırf onlar için kendimi aşmaya çalışıyorum!:)(ve
diğerleri içinde tabi)derste gözlerimin içine baka baka ders dinliyorlar
yetmedi tenefüste yanımdalar kimi zaman kendimizi kaybedip sarılıyoruz
!:)saçlarımı seviyorlar! sevgi dolu mektuplar yazıyorlar .onların bu öğrenme
hevesi,merakı,ve saf sevgisi benim derslere uçarak girmemi sağlıyor siz ve
sizin gibi hocalamıza bizlere birçok şey öğrettiği için minnettarım sevgi ve
saygılarımla ...
|
283
|
Tarih:
2006-03-19 14:00:32
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Arkadaşlar,
Geçen haftalarda derslerimde amaçlardan söz ederken, bir şekilde bizleri
bilişsel amaçlarla öylesine içli dışlı etmişler ki, aslında bunların önkoşulu
olan duyuşsal amaçları gözardı ediyoruz diye başlayıp, "ne olur önce
dersinizi sevdirin, hiç olmazsa nefret ettirmeyin" diye de
vurgulamıştım...
Özlem'in mesajını okurken aklıma kendi söylediklerim geldi... Eğer bir öğretmen
işini, öğrencisini severse, hangi mazeret, hangi olumsuzluk tutabilir onu?
Lütfen tekrar okur musunuz aşağıdaki mesajı, öğrencileri mektuplar yazıyor,
aralarda yanına geliyorlar, öğretmenlerini seviyorlar, hem de bir çocuğun
oyuncağına gösterdiği o saf temiz sevgisini gösterdiği gibi, öğretmeninin
saçını severek... Ne güzel bir duygudur bu bir öğretmen için ah bir
bilebilseniz... O çocuklar sizin için neler yapmazlar...
Özlem'lerin Nimet'lerin Özgür'lerin çoğalmasıyla sağlıklı nesiller yetişecek.
Okula bir bayram sevinciyle gidecekler, öğrenmekten zevk alacaklar, öğrenmeyi
okul çatısı dışına taşıyıp yaşam tarzı haline getirecekler... Ve yıllardır
yöneticilerin, politikacıların beceremediğini bir avuç öğretmen becerecek...
Gülseniz de dalga geçseniz de ben buna inanıyor, bunu söylüyorum çocuklar...
Teşekkürler Özlem...
Sevgiyle gözlerinizden öpüyorum...
|
284
|
Tarih:
2006-03-19 17:03:23
nilüfer ( niluferkazik@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
öğretmenim sizin platforma yaptığınız bir uyarı beni derinden etkiledi.
Sınavlarla ilgili olan. – üniversitede almış olduğumuz sınav hazırlama
teknikleri dersini ne kadar hakkıyla uygulayabildiğimize dair. – İnsanoğlu
kendine ayna olamıyor bazen, birilerinin dürtmesi gerek sanırım. Ben de ilk
iş olarak sizin sınavlarınıza döndüm. Yönerge! Evet, bundan başlamak iyi olur
dedim ve sınavlarıma uyarladım, bazı yerlere ekleme bazı yerlerden çıkarma
yaparak güzel oldu. Hem öğrenci hem de öğretmen bu ‘sınav’ olayını önemsemeye
başladı :)Zümre başkanıma verdim çok beğendi, bir örnek dahi istedi. Fotokopi
görevlisi bile “Hocam, sizin sınavlar ne kadar karizma duruyor öyle.” dedi.
Bu işin şekil kısmı elbette.
Şimdi asıl çetrefilli kısmı içeriği toparlamada. Gerçekten başlı başına bir
iş öğretmenim sınav hazırlamak. Geçerli – güvenilir , vs.. (seçtiğim TESTING
dersi de beni gün be gün yaptığım işe dair vicdan azabına sürüklüyor.) bu
dönem şu sınav hazırlama işini kıvırmayı hedefliyorum. Yavaş yavaş..
sevgi ve kolaylıklar.
özlem benim devrem ama ismen cıkaramdım. platform için biraz moral oldu
yazdıkları arkadasım.
basarıılar
|
285
|
Tarih:
2006-03-19 17:04:08
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
yavlumca sıkıldım beeeeee hocam yoruldum artık........
|
286
|
Tarih:
2006-03-19 17:57:25
israfil öncel ( israfiloncel@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
selam hocam
herşeyden önce şu varki ne zaman buraya bir yazı yzmayı düşünsem birden
heyecanlanıyorum..insan bir ekrana bakarken böyle halden hale girer mi..birde
yazıp yazıp sildim az önce...ne yapıyon sen dedim israfil sevgiliye mektup
yazmıyorsun ki.demek dikkat etmek için sadece sevgili olması gerekemiyor..
benim aklıma eğitimle ilgili hiçbirşey gelmiyor..sebebi ise olabildiğince
iğrenç olmak için ipleri elinde tutup kendilerini eğitim neferlerinin yani
biz garibanların sorumlusu sanan sayın abilerim..hepsinin ellerinden öper ve
onlara sizin bir ara fotokobisini ver miş olduğunuz ''zübükzade' nin''
şiirini atfediyorum..
sanırım bazılarının dünyada cennet yaşadığı gerçekmiş(kaynak:özlem erdoğan)
birde komik duruma düşmek istemesemde klasik gaflarımdan birini yapıp
sorayım..HOCAM ALLAH RIZASI İÇİN ŞU FOTOĞRAFLAR HANGİ LINKTE..her yazan
fotolar çok güzel olmuş diyor..hani nerdeler bunlar..baktım bu mailde bişeye
benzememiş ama artık silmeye mecalim kalmadı..yarın okul var..sabaha memleket
hizmet bekler..
neler görmüş elerinizden hürmetle öperim.
|
287
|
Tarih:
2006-03-19 20:31:14
senem oznal ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
selamlar değerli hocam ve arkadaşlar:)bu siteyi günde kırk kez ziyaret
ediyorum resmen ve az önce nedenini keşfettim.bu sayfada herşey herkes o
kadar samimi ve doğal ki...yüreğinize sağlık arkadaşlar...iyki varsınız...
|
288
|
Tarih:
2006-03-19 21:42:03
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Senem, kalite kontrol konusunda yazdıklarımı kastetmiyorsun değil mi? Utandım
valla...
İsrafil, yavrucum, "10-Öğrencilere Özel"e gir tepede 1 NOSTALJİ
ALBÜMÜ falan yazıyor ya, resimler orada...
Niüfer yolladığın e-postayı WORD belgesi olarak yazmışsın ya, sonraki
bakışlarımda gözüme takılmadığı için yanıtlayamadım. Uyarını (buradaki
söylemleri kastediyorum) alınca hatırladım. Gönül koyma lütfen...
Yavlum, senin de bir şiir kitabı çıkarma vaktin geldi. Ama önce şu ÖPD
sunumunu hallet. Ya da her ne anlatacaksan içerik olarak şiirlerini kullan...
Ben de slayt hazırlıyorum 5 saattir... Sıkıldım valla...
|
289
|
Tarih: 2006-03-20
11:55:16
senem öznal ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
aşkolsun hocam olur mu hiç öyle şey:) size çok çok afiyet olsun:)
|
290
|
Tarih:
2006-03-20 14:34:49
israfil öncel ( israfiloncel@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
hocam daha bundan uzun bir zaman önceydi..tam olarak benim kazağımı
pantolomun altına koyup göbeğimin üstüne kadar çektiğim zamanlardan
biriydi..ne temiz çocuktum o zamanlar:) buğday tarlasının ortasında 35 derece
sıcaklıkta ben tırmık yapıyordum..aklıma bir iki satır geldi hemen römorkun
altına koyduğum kağıt ve kaleme koştum yazıya dökmeye mazhar oldum..(ne kadar
ukalayım değil mi hocam)..
yaz bitti ve ben okula döndüm o yazdığımı bir arkadaşıma okuyayım
dedim..birde başlamadan önce bana ait diye ekledim.okuduktan sonra arkadaşım:
ee sen sadece şu şahsın şiirindeki bazı kelimelerin eş anlamlarını bulup
değiştirdikten sonra yazmışsın dedi..ben ne kadar yok walla ben bunu tarlada
yazdım desemde o tabi tabi tarla diye bayağı bir takılmıştı..
hocam şey diyorum siz artık meydanı biz çekirgelere bıraksanız..:)herşeyi
yapıyorsunuz..resimler hoş ama bilirsiniz resimler gerçeği acısıylada olsa
yansıtmaya yetmiyorlar tabi tatlıyıda.. ama o resimlerin yanındaki yazılar
yok mu..tam olarak yağtınız cigerimi havar havar...
neler görmüş ellerinizden hürmetle öperim
|
291
|
Tarih:
2006-03-20 17:39:09
Taner Uçan ( tanerucan@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam kusura bakmayın sizin paylaşım platformunu biraz amacının dışında
kullanacam.İsrafil'in adresine ulaşamıyorum biz onunla liseden de arkadaşız
ulaşmak istiyorum çömeze ama ulaşamıyorum.İsrafil seni mezun olduğun liseye b
ekliyorum GIYASETTİN BEY yok rahat rahat gelebilirsin.Benimle iletişime
geçsene vefasız....
|
292
|
Tarih:
2006-03-21 00:17:28
Doğan Aydoğan ( ecno_@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam ben 2004 mezunu, Doğan. böle bastı bacak bişidim, derslerde
duvarlardaki yüz kızartıcı destansı kazıntıları okuttururdunuz, odanıza
gelsek "only for boys" uyarılı yazılarınızı sesli okur, içimden bu
nasıl hoca derdim:)), teknoloji sevginiz, tree diagram anlatımınız ve bel
altı samimi muhabbetleriniz sizden bana kalanlardır,sakaryadayım, 2 yıldan
beri özel bi okulda çalışıyorum, ne zaman dışarda kurlardan ingilizce öğrenip
bana aşık atmaya kalkan birini görsem, bilgilerinizi kullanıp "sen bana
noun phrase'i nelerin modify edebileceğini söylermisin" diyorum:)yamuluyorlar...neyse
çok konuştum, kendinize iyi baqın hocam..
|
293
|
Tarih:
2006-03-21 12:32:22
nimet okurogulları ( nimetokurogullari@gmail.com)
DEMİŞ Kİ:
hocam... 283 nolu mesajla ilgili....
demişsiniz ya, dersinizi, kendinizi sevdirin en başta diye... hocam çok güzel
bi duyguymuş yaa... gercekten çok guzel... bi çocugun gercekten saçımı
sevmesini,bir kız öğrencinin 'kulağınıza bişiy diycem...' deyip de yanagımdan
öpmesini,yaşlı gözlerle gelip de derdini paylaşmasını Allah bana nasib etti
şükürler olsun.bunlar insana zorluklara göğüs germesini kolaylaştırıyor
sanırım... inşallah emekliliğime kadar da böyle sürer.üniversitede
öğrendiklerimizi düşünüyorum da; İNSAN OLMAYI ve ÖĞRENCİYLE NASIL ARKADAŞ
OLUNACAGINA dair en güzel örnekleri sizden aldık. tanımadan önce EN KORKULAN
, tanıdıktan sonra da unutulamayan tek hoca sizsiniz... hersey için çok
sağolun...
|
294
|
Tarih:
2006-03-21 20:32:05
Ahmet ( ahmetsmart@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
merhabalar hocam umarım iyisinizdir.ben 2004 mezunlarından ahmet doganla aynı
sınıftaydık cem le almanca ogrenen kişi. Su an iki yıldır bitliste gorev
yapıyorum. neyse hocam gercekten verdıgınız emekler için cok sagolun. kıymetini
yenı yenı anlıyorum okurken dusuncelerım daha farklıydı ama neyse gecmısı
fazla kurcalamayım. neyse hocam sımdılık musadenızı istiyorum vakıt buldukca
yazmaya calısırım
|
295
|
Tarih:
2006-03-22 09:25:52
muhsin ( muskininsect@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
hocam beni zehirledinizzz :))) aha aha aha bu sayfa varya harbiden mukemmel
insanıon okudukça okuyası geliyo walla . nimet ablanın yazdıklarını okuyunca
çok hoş oldum bend aynen nimet abla gibi olmak istiyorum. tabi muhterem
hocamın katkılarıyla. hocam bakıyomda herkesle fotoğraf çektirmişsiniz bize
yokmu bizim başımız kelmi. :) hocam bunların hepsi geyikte bizim yeğen vardı
ya harbiden adam olmaya başladı. yeğenim benim ilk işim yani ilk denek(ğ)im
:) insan biraz gözlem yapınca sorunun nered olduğunu anlayabiliyo. ama iyi
bir gözlemci olmak ve birşeyler yapabilmeyi yürrekten istemek lazım. öyle
dalaktan isteyince olmuyo denedim :) inşallah mesleğimde en iyisi olurum.
tabi bunun için sizin gibi kaliteli klavuzlara ihtiyaç var hocam allah sizden
razı olsun. kendinize çok iyi bakın hocam :)))
|
296
|
Tarih:
2006-03-22 09:41:40
muhsin ( muskininsect@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
hocam bide bişey daha soylicem. bu kendimi övmek olarak algılanmazsa
sevinirim. kısaca ben kendimi kendime kanıtlamak istiyorum. içimde yatan
potansiyelin farkındayım.bu potansiyel çok fazla olmasada yaptıklarım
yapabileceklerimin yarısı bile olmadığından eminim. öğrenmek istediğim
şeyleri çok kolay öğrenebiliyorum.mesela sazın sesi çok hoşuma giderdi hiç
sazım olmadı:( ama arkadaşlardan ödünç olarak aldığım zamanlarda kendime
yetecek kadar tıngırdatmasını öğrendim hiç kursa filan gitmeden. yani diyorum
ki bende sizin gibi fikir istenen ve bu fikirlere saygı gösterilen biri olmak
istiyorum ama başlangıç çizgisini bir türlü bulamadım. şundan eminimki eğer daha körpeyken :)
sizin gibi öğretmenlerim olsaydı şimdi çok daha değişik yerlerde olabilirdim.
sizce ne yapmalıyım ki sizin gibi hemen her konuda sunacağı yeteri kadar
fikri olan birisi olayım. sınırsız güç diye bir kitap okuyorum hocam orda
başarılı kişilerin örnek alınmasının buyuk getirilerinin olacağı yazıyor
bende şöyle etrafıma baktım ve hayatta olan ve bana en yakın olan kişilerden
birinin siz olduğuna karar verdim. bana vereceğiniz tavsiyeler nelerdir
hocam. kestane kebap acele cevap :)
|
297
|
Tarih: 2006-03-23 06:13:13
birteq ( birtek0602@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
hocam bi ara ugrayıp başınızı agrıtcam yıne...sizi sewıom,kendınıze ii
bakın...
|
298
|
Tarih:
2006-03-23 06:34:43
birteq ( birtek0602@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
bir basın işçisiyim
elim yüzüm üstümbaşım gazete
geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
şuramda bir çalıkuşu ötüyor
uy anam anam
haziranda ölmek zor!
|
299
|
Tarih:
2006-03-23 07:35:26
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Bu sıralar işler biraz karışık. Şu öğrenci işleri yazılımının yenilenmesi
projesiyle ilgili yapmam gerekenler var. Bu nedenle bir süreliğine hızlı
davranamayacağım… Ama sevgili öğrencilerimi ihmal anlamına gelmiyor bu…
Yine topluca laf yetiştirmeye başlayalım;
İsrafil 290 numaralı mesajında “meydanı çekirgelere bırak” demiş bana. Valla
bizim asıl niyet ve maksat da o değil mi zaten. Dünyanın devranı böyle
kurulmuş, böyle gidiyor, bizim ağabeylerimiz ablalarımız meydanı bizlere
bıraktılar, biz bir şeyleri tam anlamıyla beceremedik (ki hala “eğitim şart”
diye bir söylem her taşın altından çıkmaya devam ediyor) biz de sizleri
aklımızın erdiğince yetiştirip meydanı öyle bırakmaya çabalıyoruz. Yani
sevgili İsrafil, bu meydan zaten sizin… Bizim derdimiz, bu meydanı “NASIL”
dolduracağınız…
Sevgili Taner, zaten platformun amacı iletişim ve paylaşım… Neden olmasın…
Zaten İsrafil e-posta adresini de vermiş…
Sevgili Doğan… Daha dün gibi hatırlıyorum o mahcup çekingen tavırlarını…
Valla dersime ilk kez giren, beni yeni tanıyan kardeşlerin de o soruyu
soruyorlar, “bu ne biçim hoca” diye, ama sonra da alışıyoruz birbirimize…
(Hatta ileri gidip bu üslubun bana yakıştığını iddia edenler var, inan doğru
söylüyorum…)
Nimet’in mesajı bana, daha öğrenciyken Gülçin’in yaptığı gibi, bazı
söylemlerin GERÇEK olduğunu gösteriyor. Hakikaten, öğretmen-öğrenci
ilişkilerinde öğretmenlerin bildikleri ama somut biçimde karşılarında
göremedikleri için inanmakta tereddüt ettikleri bir gerçek var… Eğitim,
sonuçları çok ama çok sonra görülen ve (maalesef) firesi de olabilen bir
süreç, bu nedenle sabırlı olmak lazım, yılmamak lazım, ısrarlı olmak lazım…
Ben Nimet’le (hadi bir üstteki mesajla da ilgili olsun) Ahmet’le hayatı ve
öğretmenliği 5-6 sene önce paylaşmışım… Bir sınav oluyorsunuz, 5-6 sene sonra
yaptığınızın “doğru” olduğunu öğreniyorsunuz. Sabır ister, değil mi? (Bu
arada Ahmet’in mesajındaki “okurken ve öğretmenlik yaparken düşüncelerin
farklı olduğu” bilgisini de halen okumakta olan genç öğretmenler için
vurgulayalım da biraz daha bizleri ciddiye alsınlar…)
İşte sevgili gençler, o çocuklarla konuşmak, onları dinlemek, onlardan
sevginizi esirgememek, işinize saygı göstermek, ilkeli davranmak, yıllar
sonra size yaptığınızın ne kadar da doğru olduğunu gösterecektir… Ne olur ama
ne olur, güçlüklerle karşılaştığınızda pes etmeyin, doğru bildiğinizde ısrar
edin. (Çok sıkılırsanız beni arayın, hiçbir şey yapamazsam bile paylaşırım…
Benim telefon MEB Tel, terapi ücrete tabi değil yani… Sıkıntılar, sorunlar
paylaşıldıkça azalır derler, doğrudur…)
Gelelim sana
sevgili Muhsin…
İki mesajını da dikkatle okudum ve sadece ve sadece içinde hissettiğin bu
farkındalık (awareness manasında) bile, kendi ifadeni doğruluyor… Evet
farklısın… Ama yine senin de bildiğin gibi bir mürşide ihtiyacın var… Ama
Muhsin, bana göre gerçek mürşid, yani irşad eden, müşirden yani işaret edenden farklı
olmalı… Bu anlamda belli bireyleri olduğu gibi model almak yerine bireylerin
aklına yatan taraflarını alıp sentezlemelisin. (Bu arada benim de malum
konudaki engin kültürümü örnek alabilirsin) Yani, biyografileri oku da, bu
gözle oku derim… Benim geçen yıl ÖMG’de gençlerle paylaştığım bir VİZYON
MİSYON muhabbeti vardı… Yine onu önereceğim sana… Önce uzun bir süre kendine şu soruyu
sor, Muhsin, 3 sene sonra, 7 sene sonra, 15 sene sonra nerede kimlerle nasıl
bir hayat yaşamak istiyor… Bu sorunun doğru cevabını bulmak çok güçtür, çünkü
bizler yetiştirilme tarzımız, toplumunun bize empoze ettiği düşünme biçemimiz
(üslubumuz yani) nedeniyle, farkında olmadan, bilmeden kendimize sahtekârlık
yaparız. Yani, gerçekten olmak istediğimiz ile ailemizin ve toplumun bize
biçtiği misyonu gerçekleştirmek için olunacak yeri birbirine
karıştırabiliriz. (Hatırlayınız, “benim oğlum büyüyünce belediyede temizlik
işçisi olacak” diye çocuğunu seven baba örneği… Çevre temizliğinin insan
sağlığı ile ilintili çok önemli bir konu olmasına rağmen, var mı böyle bir
şey…) Sonuçta Muhsin, bir defter al ve farklı zamanlarda bu soruları, daha
önce verdiğin cevaplara bakmadan, yazarak cevapla. Bir süre sonra otur baştan
sona yazdıklarını oku ve genel eğilimini sapta… Unutma, öğretmen olacaksın,
biliyorum, ama senin de farkında olduğun gibi önce sağlam, dolu, ilkeli bir
kişilik geliştirmek gerekmekte. (Bunları yazma nedenim şu ki ben öğretmenlik
lisans programından 3.98’le mezun olup öğretmenlik yapamayanlar biliyorum…) O
yazdıklarından çıkaracağın tablo, senin gerçekten olmak istediğin konum, yani
senin VİZYONUNDUR. Daha sonra da işin zor yanı gelir. O vizyon nasıl
gerçekleşecek. Bu da senin MİSYONUN, yani özgörevindir. Misyonunu gerçekleştirirken
bilenlerden yardım alabilirsin. Ama bütün bunların üzerinde bir
şey var ki o da ilkeli olabilmektir. Çevrendeki insanların çoğu bunları
mutlaka biliyordur ama başarılı olmak için bilmek yetmiyor. Başarılı olanları
yakından gözlediğin zaman göreceksin ki, bunlar ilkeleri doğrultusunda
davranarak, bildiklerini uygulayabilme becerisi gösterenlerdir. Henüz aynı
çatı altında olduğumuz için bu muhabbetin devamını “blind loves whoever he
catches” prensibi dahilinde ayarlayacağın randevuda “soru-cevap” şeklinde
devam ettiririz…
Bir cümleyle Birtek’e de sürüneyim… Sanırım Nilay’a yazdığım cevabı okumadan
yazmış, o kısa ama duygu yüklü cümlesini. Kalp kalbe karşıdır, duygularımız
aynı ama anlamları da aynı olsa yazılı ifade biçimlerimizde minik bir farklılık
var. Ben Birtek’i SEVİYORUM, her ne kadar o beni SEWIO olsa da…
Cümlenizin gözlerinden öpüyorum…
|
300
|
Tarih:
2006-03-23 08:04:12
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Bu platforma hiç fıkra yazmadım.
Hatta Hikmet yazdığında da sayfada böyle bir bölüm olduğunu yazdım. Ama (daha
önceden de bildiğim) aşağıdaki fıkrayı bu sabah dostlardan e-posta olarak
aldığımda PEDAGOJİK YANININ AĞIR BASMASI nedeniyle platformda paylaşmayı
uygun gördüm...
Üslup gene aynı üslup dediğinizi duyar gibiyim...
Ama yakışıyormuş, ben ne yapayım :)))
Doğu illerindeki bir ağanın en büyük zevki, taze bozulmamış kar üzerine
çişiyle imzasını atmakmış. Bu nedenle de kışın ilk karı yağmaya başladığı
andan itibaren köyde hayvanlar dahil hiç kimse sokağa çıkamazmış. Kar biraz
kalınlaşınca, ağa sırtına kürkünü giyer ve köy meydanına gelirmiş. Yanında da
en yakın marabası Haso.
Ağa sırtını köye doğru döner sonra sorarmış:
-"Ula Hasso, ahali bakiy mi?"
Hasso cevap verirmiş:
-He ağam, hepisi de bir olmuş, pencerelerden bakirler."
Ağa çisiyle karın üzerine o uzun imzasını atarmış "Abdullah
Cizrelioglu".
Sonrada bir nokta koyarmış ve sorarmış:
-"Hala bakirler mi?"
-"He ağam, hem bakirler hem de çılgın gibim alkıslirler."
Her sene ayni tören sürermiş.
Aradan 7 yıl geçmiş.
Ağa yine, kar tuttuktan sonra, çıkmış köy meydanına.
Sormuş Hasso'ya:
-"Ahali bakir mi?"
-"He ağam, bakirler, köpekler, kediler bile camdadır."
Ağa "Abdullah" diye adini, arkasından "Cizrelioglu" diye
soyadını yazmaya başlamış
ki … kalakalmış, çünkü yaş gereği prostat. Sonunda ahaliye rezil olmak var.
Alçak sesle Hasso'ya sormuş:
- "Bakirler mi?"
-"He ağam, bakirler de, sen ne diye durdin öyle?"
Ağa çaresiz:
-"Ula gel yanıma, arkanı dön ahaliye, tamamla şunu."diye emretmiş.
Hasso bir an durmuş, sonra çişini yapmaya hazırlanmış ve ağanın kulağına
eğilip :
-"Ağam" demiş, "Kırk yıldır kafama vurdin, salak dedin,
sırtıma vurdin aptal dedin.
Aha bu kulun okumayi yazmayi sökemedi ki senin kalan yazını yazsin, sen şimdi
bunun ucuni tut yazının kalanıni sen yaz..."
Evet ahali, BİRLİKTE ÇALIŞTIKLARINIZI EĞİTMEZSENIZ, İŞTE ONU TUTACAĞINIZ GÜN
YAKINDIR…
|
301
|
Tarih:
2006-03-23 12:03:34
muhsin ( muskininsect@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
çok tşekkür derim hocam . bu tavsiyelerinizi dikkate alacağımdan emin
olbilirsininz. ayrıca sizin dukkana da bol bol uğrayacağım herhalde. tekrar
teşekkürler. :))
|
302
|
Tarih:
2006-03-23 14:54:02
inci ( englishpearl@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
arkadaşlar paylaşım platformumuzdan sizinle paylaşmak istediğim birşey var
sadece linke tıklayın ve seyredin; süper:)
http://fcmx.net/vec/v.php?i=003702
(tıklanmıyorsa kopyala-yapıştır ile adres çubuğuna yazabilirsiniz)
|
303
|
Tarih:
2006-03-24 03:14:22
birtek ( birtek0602@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
hocam ben de bu fıkranın trajikomık bir yanı oldugunu düşündüm:))
|
304
|
Tarih:
2006-03-24 03:15:43
birtek ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Heey dostum iyi haberlerini aldım, evlenmissin!!" "Evet bu 4.
oldu" "Önceki üçüne ne oldu peki?" "Üçü de öldü.."
"Yapma ya.. çok üzüldüm.. Nasıl oldu peki?" "İlk karım yediği
mantarlardan zehirlenerek öldü" "Bu korkunç birşey.. peki ya
ikincisi?" "O da mantar zehirlenmesinden öldü" "Tanrım ne
kaderin varmış senin... Ya üçüncüsü? yoksa o da mı..." "Hayır
hayır.. o boynu kırılarak öldü" "Anlıyorum.. kazaydı yani.."
"Hayır... Mantarları yemedi.... "
|
305
|
Tarih:
2006-03-25 09:06:57
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
25 MART 2006 günü itibarı ile PLATFORMUMUZA UĞRAYAN KİŞİ SAYISI 10.000'E
ULAŞMIŞTIR.
Büyümemizi kutlayalım mı? [Ama Mimoza'da içecek bir şey satmıyorlar ki :( ]
|
306
|
Tarih:
2006-03-25 10:07:48
agent ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
absolutely right!!!halbuki orası da bir paylaşım platformu
olabilirdi:)))yetkililer duyun,performans artışına kesin gözüyle
bakıyorum...kolay gelsin:)
|
307
|
Tarih: 2006-03-25 11:06:29
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Muhterem Agent Abla/Abi, okulu bitirir bitirmez sana istediğin mekanda "içecek
birşeyler" ısmarlarım. Ama maalesef, öğrencilik süresince sizi böyle
şeylere uğraşır görmek istemiyorum. Hatta öğrenci için "damlası
haram" diye hadisler var. Hadisenin mantıksal açıklaması bile var.
Galiba "tabula rasa" üzerinde kolay yazılmasını sağlayan ince bir
katman varmış. İçilenler de o katmanı deforme mi ediyormuş ne, sonra bir daha
dikiş tutmuyormuş. Ofli İmam'ın açıklaması gibi oldu ya neyse. Tabii cemaat
Ofli İmam'a hep sorarmış, "Hocam eyi güzel diyurik de, SEN
NEDEN...." diye. Bizde ne tabula kaldı ne de raza... Biz artık yazmaya
değil yazılanları silmeye uğraşıyurik de onun içün...
Sevgiyle...
|
308
|
Tarih:
2006-03-25 11:15:17
agent came to your senses ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
...kendi yutar salkımı gibi oldu ÖĞRETMENİM.yine de sizi dinliyorum ve alacak
defterıne çentik atmaya başlıyorum.bu okul biter mi:..(
|
309
|
Tarih:
2006-03-25 12:12:15
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Ah canım kardeşim, biter mi de demek... Bu Cuma, 1998 yılında pembe binada
314 numaralı dersliğe tıkıp, "Bu adam sizin akademik danışmanınızdır.
Şöyle delidir, böyle döver diye gözlerini korkuttuğum (ama aynı sınıftan 6
kişinin yabancı diller yüksek okulunda okutman olduğu) 4-A sınıfından bir
öğretmen abiniz geldi... Onunla da ZAMAN muhabbeti yaptık... Bu okul biter de
üzerine yıllar geçer ve Musa Eroğlu'nun dediği "Ömür bir nefes
derinden" sözleri yavaş yavaş anlam kazanmaya bile başlar...
Unutma, hepimizin gideceği yer belli. O zaman varılacak durak aynı ise,
aslolan yolculuğun niteliği. Nitelikli yolculuk da her parkurun gereğini
yapmakla mümkün oluyor. Şimdi öğrenme ve öğretmeye hazırlanma zamanı.
Sen beni dinle, zamanı gelince söz alacaklarını tahsil edeceksin benden...
Kissed from your eyes :))
|
310
|
Tarih:
2006-03-25 12:20:49
agent came to your senses ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
bir öğretmen beni hiç bu kadar etkilememişti...sizinle her konuşmamdan sonra
içimden 'BÜYÜKSÜN BABA'diye çığlıklar atıyorum...kissed from your eternal
intelligence;)
|
311
|
Tarih:
2006-03-25 13:10:43
özlem çatal ( ozlemcatal@mynet.com)
DEMİŞ Kİ:
Hocam nasılsınız ben Özlem Uludağ üniversitesinde 2001 yılında semantic
grammar dersimize-hani şu büyük şekiller çizerek cümleleri inceliyorduk-girmiştiniz
sonra gittiniz.Ben çok üzülmüştüm.Şimdi anlıyorumki o yıl bana çok şeyler
katmışsınız.Ve bidaha da katan olmadı sizin kadar.Şimdi Ted Afyon Kolejinde
İngilizce öğretmenliği yapıyorum.Mülakatı sizin öğrettiğiniz bi soruya doğru
cevap vererek geçtim.Sizi hiç unutmayacağım belki siz beni hatırlamadınız ama
olsun.Saygılar ve Sevgiler.Özlem Çatal
|
312
|
Tarih:
2006-03-26 19:43:10
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Verdiğin Syntactic Structures bir halta yaramıyor diye iddia eden sayın
English Teacher'lara
1-Karizma yapıyor (Bakınız 292 no.lu mesaj)
2-İşe girilmesini sağlıyor (Bakınız 312 no.lu mesaj)
3-Karşılaştırmalı Türkçe Ses ve Biçim Bilgisinin ANLAŞILMASINI sağlıyor
(sorunuz İnci 2-C'den)
Bilgiden zarar gelmez arkadaşlar. Hele herkesin bildiklerinin dışındakileri
bilmek sizi ayrıcalıklı yapar. (Bu konuda Birtek istikbal vadediyor,
merakına, araştırmacı yanına hayranım)
Sevgiyle...
|
313
|
Tarih:
2006-03-27 12:06:06
Hikmetist-istanbuldavarbirhikmet ( E-posta belirtilmemis)
DEMİŞ Kİ:
En insani davranış,bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemekmiş!..
|
314
|
Tarih:
2006-03-27 18:05:12
malül ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgideğer öğretmen adaylarına
Abdullah hocanızın size söylediği herşey doğrudur. doğru değilse siz yanlış
dinlemişsinizdir. Bir müddet Milli eğitimde görev yapmış sonra yolunu başka
yönlerde çizmek istemiş biri olarak sizlere tavsiyem yaptığınız işlere
inanmanızdır. Şu anda öğretmenlik mesleği adaylarının bir kısmında çekerip
sınıfın kapısını 40 dakika yatarım ay başıda maaşıma bakarım mantığıyla
ilerleyecekseniz hiç başlamayın. Bir kısım insanların düştüğü cüzdan ve
vicdan ikilemine düşmeyececeğiniz için amacınız para kazanmaksa başka yolları
seçin. Aldığınız ücreti hakedin ve öğrencilerinize birşeyler katın.
Platformda sözü geçen Tree Diagramın dallarını budama şerefine nail olmuş
biri olarak diyorum ki o yalnızca bir sembol. Şimdi o diyagramın temel
mantığını kavramış olan arkadaşlarım ve onları niye çizdik allahım onlar
yüzünden kafayı çizdik ne gereği vardı yahu diyen arkadaşlarımla görüştüğümde
mevki olarak şu an aynı yerde olduklarını ancak yıllar sonra bilgi ve beceri
seviyelerinde aynı yerde olamayacaklarını farkettim. Tamamen kişisel gelişim
odaklı bir meslek olan öğretmenliği sabırla saygıyla ve sevgiyle yapmanızı
öneriyorum. Güncel bir söylemle de bitiriyorum . "Mesleğin hakkını
verin, Hakkını!
|
315
|
Tarih:
2006-03-27 18:57:37
hatip-ül muhalif ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
HATİP der ki..
zulül_ü muhtasip görünmek adeta hümayünü eflagarip zururetinden daha
mütabıktır.Bunu gavşetmeyen zululet içine zulmedenler.Muhterem buselerim o
zatı muhteremlere.
|
316
|
Tarih:
2006-03-28 05:39:52
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili (Karşıt) Hatip,
Darılmaca gücenmece yok. Eleştiriye açık olacağız.
Bir düşün, hitap ettiğin kişilerden kaç kişi ne anladı şu yazdıklarından?
Enazından ben, gece elimde Ferit Devellioğlu'nun "Osmanlıca Türkçe
Lügatı" acaba Hatip ne dedi anlamaya çalışıyorum.
Cehalet diyorsanız "bilmemek ayıp" diyor, sözlükle de olsa
öğrenmeye çalışıyorum.
Ama, şu iletişim platformu dediğimiz yerde, kaç kişi bu mesajı anladı ve kaç
kişi anlamaya çalıştı?
Platforma uğryanlara soruyorum...
Cevap verir misiniz...
|
317
|
Tarih:
2006-03-28 06:09:03
birtek ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hatip kardes ben anlamadım valla...sözlükten baktım ama anlamama yetmedi
çünkü yeterli bir kaynağa ulaşamadım.paylaşım platformundayız hatırlatırım...
|
318
|
Tarih: 2006-03-28
11:47:43
Hikmetist-istanbuldavarbirhikmaet ( E-posta belirtilmemis)
DEMİŞ Kİ:
Ya Hatip kardeş bu şeyi hangi kitaptan buldun acaba?
|
319
|
Tarih:
2006-03-28 17:14:33
israfil öncel ( israfiloncel@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
öncelikle hocam sorunuza cevap vereyim..kendimi zorladım ama yinede hatip
kardeşimin yazdığından birşey anlayamadım..hatipte haliyle tabi anlmazsın
der..kendince haklıdır..
yanlız şu var ki sokaklarımız artık batının karşısında geç kalınmışlık
korkusuyla taklit yaşamlara kendilerini adamış ve bu taklit yaşamlardan
mütevellid ne anlama geldiğini bilmediğmiz mesajlaşma diliyle konuşan
insanlarla doluyken ve biz bunları anlamakta zorlanırken bari sen bizi daha zora sokma hatip kardeş..
|
320
|
Tarih:
2006-03-28 20:06:57
nilay mısırlı ( nilaymisirli@msn.com) DEMİŞ Kİ:
Herkese merhaba,
Öncelikle hatip kardeş ben hiç anlayamadım yazdıklarından valla , belki bir
edebiyatcıya mı sormak lazım ne... birtek kardeş lütfen yazılarımızı
kısaltarak yazmayalım , bak ben yazıyormuyum :) Ay hocam nasıl dikkat
ediyorum bir bilseniz , buarada seno kardeşe katılmaktayım ,hakikaten herkes
çok samimi ne güsel ...sevgili hocam biliyormusunuz ben bu aralar büyük
öğretmenlerime kızıyorum , hep ben bişyler yapmaya çalışırken tek
kurabildikleri cümle ,ay sen daha yenisin sende bıkacaksın nerden biliyorlar
ya:(bıkmayacağım ben)
bende bunun için onları maksi ,mini ve midi dinosaurs olarak sınıflandırdım
(bu arada en çok maksiler konuşuyorlar)
canım meslektaşlarım sakın biz dinosaurs olmayalım emi , hocama saygılarla
çok özledimm sizi
kayseriye gelsenize bir gün...
|
321
|
Tarih:
2006-03-28 23:01:44
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Laf yetiştirilecekler birikmiş.
Aciliyet nedeniyle hemen Nilay'a bir çift laf etmem gerekiyor.
Beni gittikçe umutlandırıyorsunuz.
Ben de sizden sonraki kardeşlere sizleri, sizlerin yaptıklarınızı
anlatıyorum, hem ben daha bir şevkle çalışıyorum hem de kardeşlerimiz siz
ablalarının abilerinin yaptıklarını burada görüp daha bir inanarak daha bir
umutla sarılıyorlar işlerine.
Yarın Nilay'ların yazdıklarını bu kardeşleri yazacaklar. Buna yürekten
inanıyorum.
Daha bugün derste "eleştirel düşünme"den söz ederken eski nesil öğretmenlerden
söz ederek bunun bir tehlike olduğunu anlattım.
Çevrendekiler kendi beceriksizliklerinin kendi işbilmezliklerinin, kendi
yetersizliklerinin bir kılıfı olarak AY SEN DE BIKACAKSIN demeye devam
ederlerken
SEN BIKMA NİLAY!
SİZ BIKMAYIN GENÇ ÖĞRETMENLER!
Kolayı herkes seçer.
Biz bu zor yolu seçtik ve başarmanın mutluluğu yeter bize...
Sevgiyle gözlerinden öpüyorum...
|
322
|
Tarih:
2006-03-29 03:17:38
birtek ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
nilay bak artık kısaltmıyorum ben ya:((hocam beni sevdiğinden beri ben sewmei
bıraktım.
ayrıca ben de bıkmayacagım.bu düzen kendine uydurmak için inat etmeye devam
etsin.daha yolun başındayım ama sağlam yürüyorum.elinde imkanları olduğu
halde nankörlük yapan şımarıklara da selam olsun.siz oturmaya devam
edin.sevgiler...
|
323
|
Tarih:
2006-03-29 13:24:33
senem öznal ( senemoznal@mynet.com)
DEMİŞ Kİ:
selammm:)
Hatip kardeşin dediklerinden tabiki ben de bir şey anlamadım ama İngilizceyle
arası olmayan ve çok da birşey bilmeyen öğrencilerin sınıfta kurduğum
cümlelere neden ve nasıl o kadar boş baktıklarını anlamış oldum:)
Nilay'ımın canım arkadaşımın söylediklerine katılıyorum.Çekemiyorlar hocam
bizi.Gençlerin yaptığı güzel şeyleri hep geçici bir heves olarak görüyorlar
ama nedense biz yılmıyoruz ve gün geçtikçe daha güzel şeyler yapıyoruz
farkında değiller.Şahsen okuldaki en tehlikeli kadroyu emekliliği yaklaşmış
öğretmenler olarak görüyorum.Hiçbir şey yapmıyorlar.Hatta şu an çalıştığım
okulda böyle bir İngilizce öğretmeni var.Geçen yıl(öğrenciler yda lise1 de
iken)derslerine girdiğim çoğu öğrencinin dersine giriyor.Gayet yakından
tanıdığım İngilizceyi seven ve başarılı bu çocuklardan bu öğretmenin
derslerde kitabın cevap anahtarını yazdırıp sınavda harfi harfine aynı
şeyleri sorduğunu duymak çileden çıkarıyor beni.En çok da İngilizce'den artık
nefret ediyoruz demelerine yüreğim parçalanıyor.Biri bunlara dur demeli.Kimin
ne hakkı var bu çocukların hayatını çalmaya?Ve çok merak ediyorum okul
idaresi bunlara neden ve nasıl kayıtsız kalıyor? İngilizce'nin İ'sinden
haberi olmayan okul müdürüm yabancı dil sınıfında kelime ve okuma dersimi
izlemeye gelip ,gayet başarılı bir şekilde işlenmiş olan dersin ardından bana
akıl vermeyi biliyor da(önerdiği yöntem speaking dersinde uygulamaya yönelik
farkında değil)bu öğretmeni neden görmezden geliyor? İki yıldır iyi
biriktirmişim Nilay konuyu açınca duramadım.Kusura bakmazsınız umarım.
görüşmek üzere...
|
324
|
Tarih:
2006-03-30 13:15:46
ALİ KARAKAŞ ( alikarakas85@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
alemin kralı A.CAN'A tekara selamlar.Ya hocam kusura bakmayın uzun zaman oldu
görüşemiyoruz..her ne hikmetse fakültede de karşılaşmıyoruz..nasıl gidiyor
hocam...özledik vallahi yaklaşım kokan dersleri::))
bi ara yanınıza uğramaya çalışcam hocam o zaman bol bol laflarız...şimdilik
hoşçakalın....
|
325
|
Tarih:
2006-03-30 16:36:36
muhsin ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
helal olsun hocam size
boyle bir platformu açtınız diye
çok güzel gaz veriyor
mesleğin baharındaki öğretmanlere
iştye bu öğretmenlerdir
başkaldıracak zalimlere
(bu zalimler mini midi ve maxi dinosaurs:) )
başlarken kafiyeyi düşünmemiştim ama baktım oyle gidiyo bende yazdım gülmeyin
tamammı ben daha küçüğüm ama sizin yaptığınız büyük işleri yapmak istiyom
forexample kendimi öğrencilerime saçlarımı okşattıracak yanağımdan öptürecek
kadar sevdirmek istiyorum. bilmiyorum ama beni sevrlerse dersimide severler
heralde tabi dersi abdullah hocamın anlattığı şekilde anlatırsam :)abilerim
ablalarım öğretmenlerim hepiniz sağlıcakla kalın kendinize değil
öğrencilerinize iyi davranın
|
326
|
Tarih:
2006-03-31 11:45:13
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
MEVLANA'DAN
Güneş gibi ol şefkatte,merhamette.
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte.
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette.
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette.
Ya olduğun gibi görün,
Ya göründüğün gibi ol
bi hatırlatayım dedım bazılarının bu ogutlere ıhtıyacı var..aman yanliş
anlaşılmasın ogut benden degıl mevlanadan...herkese kolay gelsın...
|
327
|
Tarih: 2006-03-31 18:43:50
Kemal Caner BAYRAKÇI ( canerbayrakci@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
Hatip merhaba,
Platforma göz atarken mesajına gözüm takıldı, kendimce heralde birilerini
eleştiriyor diye düşündüm...
Ama yazdıkların Türkçe olmazsa ne işe yarayacak(!)
|
328
|
Tarih: 2006-04-01
08:15:41
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
İlk fırsatta yazıyorum...
Birtek'e yazım konusundaki duyarlığını sürdürdüğü için teşekkür ediyorum.
Senem'in saptamalar çok doğru. Sizler mesleğe başladığınızda,
karşılaşacağınız en önemli ve öncelikli tehlike bu. Bu öngörümün bir de
bilimsel gerekçesi var. Birincisi, sosyal öğrenme diye adına kuram yaktıkları
(kuramı da türkü yaptık sonunda :)) ) bir hadise var. Farkında olmadan kötü
davranışları öğreniyor insan...Ayrıca bu kolay seçenek evrensel bir ilkeye de
uyuyor. Hani demiştik ya "evrendeki her şey kararlı duruma gitmek
ister" ve eklemiştik, "insanın doğasında da kolayı seçme eğilimi
vardır" diye, işte bu durum aynen bu istenmeyen sürecin gerçekleşmesi
için biçilmiş kaftan.
Ama sevinçle görüyorum ki, genç öğretmenler bunun farkındalar ve daha da
ötesi bu duruma karşı tepki bile gösteriyorlar. Bu konuyu günderme
getirdikleri için Nilay ve Senem'e teşekkür ediyorum...
Ali gene "racon" tarzı ifadeler sarfetmiş. Biz de aynı üslupla yanıtlayalım,
"yok be koçum, alemde bizim esamemiz mi okunuyor ki alemin kralı
olalım..."
Muhsin hızla doluyor. Bu da hoşuma gidiyor. Bakın gençler, derslerde de
aralara sıkıştırıyoruz, bir şeyi gerçekleştirmenin en önemli koşulu
İSTEMEKTİR.
Yavlum gene atmış oltayı hadi bakalım kim takılacak ÖĞÜTE İHTİYACI OLAN
BAZILARI iğnesine...
Caner'e de bir merhaba demeden geçmeyelim...
Cümlenizin gözlerinden öpüyorum...
Sevgiyle...
|
329
|
Tarih:
2006-04-01 10:56:14
seda ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
MERHABA sevgili öğretmenim
ben okuldaki öğrencilerinizden biriyim.
anlatmak istediğim bişey var.geçen gün sınıf arkadaşlarımla yetiştirme
yurduna gittik.hiç bu kadar etkilenebileceğimi düşünmemiştim.ilerde bende bi
öğretmen olucam.oraya gidince şunu anladım ki bu iş gerçekten GÖNÜL
işi!!!eğitim fakültesinde okuyan arkadaşlara sesleniyorum,eğer bu mesleği severek yapmıcaksanız
lütfen hiç başlamayın.kendinizi kasmayın boşuna çocuklarada kendinizi tatmin
etmek uğruna eziyet etmeyin SAKIN!bide ufak bi tavsiye,vakit YARATIP bi gün
çocuk esirgeme kurumuna uğrayın ve kendinizi tekrar değerlendirinç(yanlış
anlaşılmasın yazdıklarım.acınacak bir halleri yok.sadece SEVGİYE İHTİYAÇLARI
VAR-hepimizin olduğu gibi-)SAYGILARIMLA
|
330
|
Tarih:
2006-04-01 20:11:27
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Seda,
Ne kadar da güzel konular bulup gündeme getiriyorsunuz öyle... Hem kendimizi
hazırladığımız alana ilişkin yetişmemizle ilgili hem de genel anlamda yaşamla
iç içe. Yazdıklarını okurken rahmetli babaannemin bizlere bir nasihatini
hatırladım. Mutsuz olduğunuzda, kendinizi kötü hissettiğinizde hastane
kordiorlarında şöyle bir dolaşın derdi...
Zaten başından beri hep söylemiyor muyuz, en iyi öğrenme yaşayarak öğrenmedir
diye...
Sizler gibi öğrenciyken öğretmenlerimizden birisi bizi huzurevine
göndermişti, söyleşi yapmak ve izlenimlerimizi sınıfla paylaşmak amacıyla. Beni derinden etkilemişti... (Hatta Yeşil Yol'u
izlerken filmin başında, o günleri hatırlamıştım) Gerçekten bu deneyimler çok
önemli. Sadece yaşanması lazım diyeceğim o kadar.
Evliliğimizin ilk yılı eşimle düzenli olarak yetiştirme yurduna gider
tanımadığımız çocukları mutlu etmenin mutluluğunu yaşardık. Sonra doğuda bir
ile atandık ve bu gelenek unutuldu gitti.
Birlikte de gidelim mi Seda? Hem ben bu arada bir nostalji de yaşamış
olurum. İsteyen arkadaşlar da bize katılırlar... Sonra da izlenimlerimizi
paylaşır, üzerinde değerlendirmeler yaparız.
Sınavlardan sonra bir Perşembe ya da Cuma öğleden sonrası bana uyar.
Son söz, sevginizi esirgemeyin, çevrenizden, arkadaşlarınızdan,
büyüklerinizden,öğrencilerinizden, işinizden, ülkenizden...
Sizleri seviyorum...
Gözlerinizden öperim...
|
331
|
Tarih:
2006-04-01 21:09:58
bırtek gezgın ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
ben de gelmek istiyorum hocam yaaa...eger
haber verırsenız koşa koşa gelirim yetiştirme yurduna.bu arada özledim
sizi...
|
332
|
Tarih:
2006-04-02 08:00:48
alikarakaş ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
bu çocuk esirgeme kurumu işinde ben de siznleyim hocam...bana da haber
uçurursanız sevinirim. :))
|
333
|
Tarih:
2006-04-02 08:39:22
inci ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
katılım artıyor.. ben de gelmek isterim hocam programımız
uyarsa tabi. :)
|
334
|
Tarih:
2006-04-02 10:00:51
seda ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
merhaba arkadaşlar
beni çok sevindirdiniz,duyarlılığınız için ayrıca teşekkür ederim(en başta
size hocam,tabiki gideriz birlikte,hatta eşiniz de gelirse daha çok
sevinirim:)
orda yaşadğım bişeyi paylaşmak istiyorum sizinle.bahçede sallanan bi kız
vardı,adı büşraymış.çok akıllı bi kıza benziyodu.derslerini sordum,sadece bir
tanesi dörtmüş gerisi beş dedi.dakikada 130 kelime okuyabiliyomuş ama
öğretmeni 160 istiyomuş.neyse biraz lafladık,ben ailesiyle ilgili soru sormak
istemedim.tam gideceğimiz sırada yanımda başka arkadaşlarım da vardı,hadi biz
gidiyoruz deyip vedalaşmak istedimçbenim elimden tutup gel sana bişey
söylicem ama diğerleri gelmesin dedi.tamam deyip uzaklaştık biraz.bana alçak
sesle 'senin kocan var mı' diye sordu.bende 'hayır yok,ben daha evlenmek için
küçüğüm'dedim.böyle bişey sorması beni çok şaşırttı.sizce neden böyle bi soru
sormuş olabilir?ben bulamadım bi türlü.yardımcı olursanız sevinirim.tekrar
teşekkür ederim.şimdilik hoşçakalın:)
|
335
|
Tarih:
2006-04-02 10:25:59
Seyhan Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Bu Çocuk Esirgeme Kurumu ziyaretine ben de katılmak istiyorum.Doğrusu genç
öğretmen arkadaşlarımın bu derece toplumsal bir duyarlılığa sahip olması beni
çok duygulandırdı.Bu duyguları içinde yaşayan öğretmenlerin aramıza
katılmasına ayrıca sevindim.
|
336
|
Tarih:
2006-04-02 10:36:54
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Seda,
Büşra'nın ilginç sorusuna ilişkin düşündüklerimi ifade etmeden önce aşaıdaki
mesaja bakarak bir KORKUMU ifade edeyim. Galiba biri beni gözetliyor :))
Aklıma gelenleri öncelik sırasıyla yazayım.
Büşra'nın kendinden büyük bir erkek yakını, akrabası ya da tanıdığı olabilir
ve seni ona yakıştırmıştır.
Büşra evli bir kadının yaşantısı konusunda seni sorgulamak istiyordur. Bu
sorgulamanın binbir nedeni olabilir ve bu nedenler büyük bir olasılıkla orada
olmasıyla ilgilidir. Neden anneler çocuklarını terk ederler gibi...
Ya da Büşra anne(si) rolünü üstlenecek birisini arıyordur bunu sana yakıştırmıştır
bunun olabilirliğini sorguluyordur..
Dedim ya bunlar varsayımlar. Büşra'yı konuşturmak lazım...
Sınavdan sonra örgütlüyoruz işi. Katılacaklara şimdiden teşekkürler..
Sevgiyle gözlerinizden öpüyorum.
|
337
|
Tarih: 2006-04-02 10:49:07
seda ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
TEŞEKKÜR EDERİM!:)))
|
338
|
Tarih:
2006-04-02 11:43:51
Serhat ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhabalar.Bu, platforma ilk mesajım.Big fish diye bir film izlemiştim,Orada insanların
yalınayak yaşadıkları bir mekan vardı.Bu platformu oraya
benzetiyorum.Öncelikle Mr.Can'a ardından tüm emeği geçenlere sonsuz
teşekkürler.Uzun zamandır yazmasam da mesajları okuyarak katılıyordum
platforma.Yazma zamanı geldi.Çocuk esirgeme kurumuna gitmek için ben de
varım.Müzik bölümünde okuyorum,çalgılarımı sırtlayıp gelirim.Eminim geleceğin
solistleri orada beni bekliyordur...Çarşamba günü derste
"harcayalım" hocam bu konuyu.Eminim gelecek arkadaşlar vardır bizim
sınıfta.Umarım bize de uyan bir vakitte gidilir de biz de katılırız.Herkes
take care yapsın.Sevgiler.
|
339
|
Tarih:
2006-04-02 18:30:55
fadime ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam bende serhat gibi bu platforma okuyarak katılıyordum ama daha önce
hiç msj yazmamıştım.çocuk esirgeme kurumunda bende sizinle birlikte olmak
istiyorum inşallah zamanım uyar.
|
340
|
Tarih:
2006-04-02 19:21:02
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Gençler,
Bu akşam şunu farkettim ki, sizlere etkinlik gerekiyor. Baksanıza iki
potansiyel müşteri (bizi gizli gizli izleyen Serhat ve Fadime) harbi müşteri
tarzında yazmaya başladı :))
Demek istemem şu ki, aklınıza başkaca etkinlikler geliyorsa paylaşın...
(Köşküm ve Arap Şükrü tarzı etkinlikler de kabulumüzdür :)))
Benim bir başka "fentezim" de hafta sonları Bursa'yı tanımak gezmek. Ama elimizi
kolumuzu sallayarak değil. Örneğin o bildiğiniz Yeşil Türbe'nin altında
kapısı bir at nalı simgesi iz bırakılarak betonla kapatılan 8 odalı mezar
dairesinin bulunduğunu bilerek ve Çelebi Mehmet'in cesedinin tahta
sandukasıyla neden gömülmeden oraya bırakıldığını düşünerek... Ya da
Yıldırım'ın türbesinde Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından mezardan çıkarılarak
yakılan kemiklerin gömülü olduğunu bilerek. Ya da Yeşil Camii'nin aslında bir
saray olarak tasarlandığını, hünkar mahfelinin harem dairesi olduğunu ve
mimarının başına gelenleri bilerek...
Ama önce şu sınav dönemini bir atlatalım. Önümüz yaz zaten...
Sevgiyle....
|
341
|
Tarih:
2006-04-02 19:32:04
özlem ( carpediemozlem@yahoo.com) DEMİŞ
Kİ:
merhabalar
umarım herkes çok iyidir Hocam belki bu platform bir ilke imza atacak!:)
şöyleki önceden yazmıştım hani ben kayseride öğretmenlik yapıorum diye.benim
çok öğrencim var burda ama hiç arkadasım yok:( burayı takip ederken bir
baktımki burda okuldaşım varmış! nilay! burdan sana sesleniyorumm!!görüşebilirsek çok
sevinirim.haberini bekliyorum herkes kendine çok iyi baksın...teşekkür ederim
hocam!!:)
|
342
|
Tarih:
2006-04-02 19:43:52
seda ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam
gerçekten bize etkinlik gerekiyormuş.diğer satırları istanbuldan
yazıyordum,ama artık bursadayım.hiç farketmez,internet sağolsun;)hocam ya
hazır bahar gelmş,etkinlik ruhumuz kabarmış,sizde sınavlar diyosunuz.olcak iş
mi?şaka bi yana ama hocam nolur zor sormayın biz alışkın değiliz sizin
sınavlarınıza:)
bu arada bu çocuk esirgeme kurumu işi bayağı sardı.bu gidişle bütün okul
oraya akçak(keşke,nerde o günler)
bide unutmadan söyliyeyim hocam,yarınki dersinize 5'te gelicez.
şimdilik bu kadar.görüşmek üzere,SAYGILARIMLA...
|
343
|
Tarih:
2006-04-02 23:32:27
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Özlem...
Hiç kendini yalnız hissetme. Bak teknoloji mesafeleri sıfırlıyor.
Çok sıkılırsan ve MEB Tel'in de varsa yalnızlığını bizimle paylaşırsın ve o
zaman da yalnızlık olmaz :) Yani benim telefonum MEB TEL...
Seda'ya da bir çift lafım var.
Sınav kutsaldır. Görüldüğü yerde derhal girilmelidir.
Benim sınavlara gelince, ezberleyenler, öğrendiklerini
sorgulamayanlar... KORKMAYA DEVAM EDİNİZ...
|
344
|
Tarih:
2006-04-03 12:30:29
Hikmetist ( hikmetist@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
Selamlar Hocam , Herkese selamlar...
Bir kaç gündür bu ziyaret olayını dikkatle takip ediyorum.Bir şey yazmaya
kalktığımda bir bakıyorum,platformda hazır yazılmışı var : ) Benim de her ne
kadar çocukla alakalı olmasa da,onları yetiştirip bir kenara çekilenlerle
Darülacezevari maceralarım olmuştu.Çok güzel bir duygu olduğu kesin.Bu
gidişle oralara 20 bin kişiyle falan gidilecek herhalde.
Bu olayı taktir etmekle beraber bi de haddime düşerse bir uyarıda da bulunmak
istiyorum.Aman hocam şu sınav döneminde şu işleri artık fazla
konuşmayalım.Zaten bahar da geldi.Aşkın kavramsallıktan çıkıp somut hale
dönüştüğü şu dönemde zaten kitabı,kağıdı(defterim yok)zor tutuyorum.Bu tür
güzel şeyleri(Şu Arap Şükrü olayı da hiç ilgimi çekmiyor değil ha!) duyunca heyecandan
atacağım onları bir tarafa vallaaa...
Sahi ya sen hangi Seda'sın.Hiç renk de vermiyorsun ha.2/Z'deki mi?
Herkese tekrar selamlar...
|
345
|
Tarih:
2006-04-03 16:04:57
birtek ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
kaç gündür uğrayamadım buraya:( bu etkinlik olayı çok güzel olacak
bence.diyorum acaba ben bi kampanya başlatsam,elimizde ne varsa toplasam
mı?ne dersiniz?asıl amaç orada ihtiyaçları olan sevgiyi verebilmek ama... ne
bileyim işte,fikirlerinizi bekliyorum.
|
346
|
Tarih: 2006-04-03
16:28:56
arif ( ARI_1453@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
ben sizinb öğrenciniz değilim ama sayfanı çok güzel düşünceli insan işi yani
öğrencileriniz sizi seviyor .sevilmek güzel tabi sevilmeyi hakedebilmekte tabiki.
bence siz haketmişsiniz.
|
347
|
Tarih:
2006-04-03 16:53:44
senem öznal ( senemoznal@mynet.com)
DEMİŞ Kİ:
:)))
Yazıma gülücüklerle başladım çünkü son günlerde burada olup bitenler çok
hoşuma gitti.Akıl eden,destekleyen herkese teşekkür ederim.Bir de gençler
eğlenceden gezmek tozmaktan başka birşey bilmez derler.Haletsinler:)Keşke
Bursa'da olsaydım da ben de size katılsaydım.Orda yok mu oraya git
diyorsunuzdur büyük ihtimalle.Merak etmeyin gittim.Öğrencilerimle biz de
unutmadık onları.
Üniversitedeyken bayılırdım böyle gönüllü işlere.Hatta Müjdey'le adımız
çıkmıştı.Bize yeri geldi çöpçü dediler ama ben bu tür etkinliklerde bulduğum
huzuru hiçbir yerde bulamadım.Ben aktivitelerinize bir öneride bulunmak
istiyorum.Bildiğiniz gibi üniversitemizin hastanesinde çok fazla çocuk hasta
var ve çoğu ciddi hastalıklarla mücadele ediyorlar.Onların ve ailelerin de
desteğinize ,ilginize ihtiyacı var.Bence arada onkoloji çocuk servisine de
bir uğrayın.Hepinizi çok seviyorum.Kalbim sizinle:))
|
348
|
Tarih:
2006-04-03 18:00:37
hatip-ül muhalif ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
öncelikle bu hörmeyi muhafakayı sizlere sunuyor ve burada sizinle nispeten ve
mutabiken birşeyler paylaşmaktan techiz ve heraviz duymaktayım.
mekan-ı hoş bir yer olan bu mekanımda sizin gibi muhalifi hörmeti insanları
ve harfiyen okuyup bizi özcuvar eden
gardaşlarıma nispetende ve nacizane tesekkurlerimi sunmaktan buyuk bir haz ve
muhafaz duymaktayım.tekrar biraraya geliceğimizi umud-u vaht ederek artık
uzun uzun yazıya geçiceğimi haberdar etmeyi umuyorum.
|
349
|
Tarih:
2006-04-03 18:45:32
fadime ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam.şu bahsettiğiniz hafta sonu etkinliklerini eğer hayata geçirirsek çok güzel olur,şimdiye
kadar sadece gezmiş olmak için gezdiğimiz yerlerin tarihini,hikayelerini
bilerek gezmek çok hoş olur.hem repertuarımızda genişler:) saygılarımla...
|
350
|
Tarih:
2006-04-03 19:04:21
fadime ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
yine ben,hocam hani bugün sınav terapisi yaptınız ya bize,ben daha çok
tedirgin oldum.aslında benim korkum ne biliyormusunuz şimdiye kadar hiç
eleştirel bakmadık "neyse o" deyip sınavlara öyle çalıştık çünkü
öyle sorularla karşıyorduk hep,bizden hiç eleştirel düşünmemiz
istenmedi,bazen düşüncelerimizi ifade etsek bile adam yerine
koyulmadık.şimdide asıl yapmamız gerekeni yapacağız eleştirel düşünüp
kalıplaşmış ifadelere takılı kalmıyacağız.bende bunu çok istiyorum bunu
yapabilmeyi,belkide kendi kendimeyken eleştirel bakabiliyorum ama hep yanlış
birşeyler söylemekten korktuğum için susuyorum.umarım bunu sizin dersleriniz
ve sınavınız sayesinde aşacağım.ama zor olamsın hocam:)
|
351
|
Tarih:
2006-04-03 22:16:29
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Farkında mısınız geçenlerde uğrayan sayısı 10.000'e ulaştı demiştim. Bugün
11.000 olduğunu görüyorum. Bu da yazmayan ama bizi gözleyen büyük bir
kitlenin varlığını gösteriyor :))
Dar zamanımda kısaca bir iki kelime yazıp yetiştirmem gereken işlerime dönmek
zorundayım.
1-Sınava çalışın ama gözünüzde büyütüp altından kalkılamaz bir hale getirip
sonra da kendiniz buna inanarak gerçekten altında kalmayın. Derste de
söyledim, adını koymadığımız bir şey sormayacağım size. Her şey paylaştığımız
notlar dahilinde olacak. Ve o geleneksel iddiam her daim geçerli olacak.
Sınav kağıdı üzerinde sizinle paylaşmadığım, notunu vermediğim, adını
koymadığımız her ne bulursanız onunla ilgili soruyu iptal edip o sorunun
puanını lehinize kullanacağım...
2-Yaptığım ve yapacağım her şey sizlerin daha nitelikli öğretmenler
olabilmeniz için. Bu konuda birbirimize güvenelim. Lütfen bana yardımcı olun.
Eğer
nitelikli öğretmen olma adına yeni davranışlar edinecekseniz bu kendi
yaşantılarınız yoluyla olmalı. Yoksa benim zorlamamla ortaya çıkacak sonuç
"eğitim" olmaz, olamaz.
3-Öğretmenliğe hazırlanma sürecinde yapacağımız HATALARA geleneksel
yaklaşımla "kötü" gözle bakmayacağız. Bilakis hatalarımızın
gelişmekte olduğumuzun göstergesi olduğunu bileceğiz ve bu süreçte risk
almaktan hata yapmaktan çekinmeyeceğiz. Bu sizin son şansınız. Sizleri
okullarınıza öğretmeni olacağınız sınıflarınıza uçurduktan sonra yapacağınız
hataların vebali olacak. İşte o zaman hata yapmamak için bugün hata yapmayı
göze alacağız. Fadime'nin dediği gibi aşmak isteyip de adım atmaktan
korktuğunuz birşeyler varsa bugünden tezi yok deneyin... Unutmayın BEN SİZİN
KARŞINIZDA DEĞİL YANINIZDAYIM... Düşmemeniz için, elinizden tutmak için
YANINIZDAYIM...
Sevgiyle gözlerinizden öpüyorum...
|
352
|
Tarih: 2006-04-04
11:19:19
Özgür (Gramer Manyağı) (Şimdiki tabiriyle O Şimdi Asker) ( ozgurozdemir17@gmail.com)
DEMİŞ Kİ:
Adresimi belirtmeyi umutmuşum da...
|
353
|
Tarih:
2006-04-04 20:44:24
nilay mısırlı ( nilaymisirli@msn.com) DEMİŞ Kİ:
herkese merhaba ,
kaç gündür yazılı okumaktan , buradaki yazıları okuyamamıştım. sevgili
arkadaşlar valla ne güzelsiniz , bizler uzaktada olsak, senemciğinde dediği
gibi gönlümüz sizinle ... bu arada hocam bakın bir arkadaşım daha olacak ;
özlem bende seni merak etmiştim umarım en kısa zamanda görüşürüz... bu arada
sayın hocam hande hocamıda çok özledim görürseniz slmlar... hepinize kolay
gelsin arkadaşlar , hocam sizede ... hoşcakalın...
|
354
|
Tarih:
2006-04-05 13:08:26
seda ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam.
şu sınav konusu kapanmıycak anlaşılan.daha önce size nolur hocam zor sormayın
demiştim ama dersinize girdikten sonra ne demek istedğinizi daha iyi anladım.aslında
ben sınavlardan korkan biri olmadım hiç bi zaman.beni sıkan şey
arkadaşlarımın tavırları.neredeyse 24saat onlarla olduğum için ister istemez
etkileniyorum onların bu telaşlı hallerinden.ne kadar rahat davransamda
birazcıkta olsa içime kurt düşürüyorlar.geçen dönem final haftası hem kandimi
yedim hemde telefonda ailemi:(bunu isteyerek yapmadım tabi.bu duruma alışık
olmayan ailemse çok şaşırdı.ama aynı hatayı bu kez yapmıyacağım.o yüzden de
şimdi bilgisayar başından kalkıp ders çalışmaya gidiyorum:))))hocam, sınav
öncesi başınızı ağrıtmaya gelirim artık dükkana.tabi kabul
ederseniz?kendinize iyi bakın.hoşçakalın(şimdilik;)SAYGILARIMLA...
|
355
|
Tarih:
2006-04-05 13:24:36
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Seda,
Önce senin de farkına vardığın yanlışın konusunda seni uyarmak istiyorum.
Biliyorum, yaşımız kaç olursa olsun annelerimizin babalarımızın gözlerinde
hala çocuğuz. Ama sadece kendi sorumluluklarımızla ilgili olumsuzluklarda
onlara fatura kesmeyelim.
Beni anlaman beni gerçekten mutlu eder Seda.
Bildiğin gibi ben kendimce "denizyıldızı" topluyorum. Ve bunu
kendim için değil denizyıldızları için yapıyorum. Çok büyük bir mutlulukla
söylemeliyim ki, birbirinizi tanımasanız da, kendinizi açık etmeseniz de
hızla çoğalıyorsunuz...
Son söylediklerine gelince...
Dükkan sizin... Tabii ki geleceksiniz, tabii ki soracaksınız...
Sevgiyle gözlerinden öpüyorum...
|
356
|
Tarih:
2006-04-07 08:05:14
birtek ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
sınavlar,koşuşturma...yoruldum ya!
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
sanki ateşten bir tebessüm
zehir zemberek aşkımız...
|
357
|
Tarih: 2006-04-07 15:24:53
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam hep ders degıl ya bıraz da hayattan bı soru:kendımızı ıstemedıgımız
bıseyı yaptıgımızdan dolayı salak hıssedersek ne yapmalıyız gecmesı
ıcın.acaba bu ıneklerdekı zeytın yagı acısı gıbı kendılıgınden gecen bişey mı
?????????yazıklar olsun ban ...........
|
358
|
Tarih:
2006-04-07 15:58:38
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Yavlum, ne yaptın ki böyle kendini kötü hissediyorsun?
Bilmeden söyleyebileceklerim varsayımlarla sınırlı.
Örneğin çok kolay olacağını girdikten sonra anladığın bir sınava çalışmamış
olmak başka bir şey, gaza
gelip (afedersiniz) küpe sıçan düşürmek başka bir şey. Ama her ikisinin de
devası mümkün devrimizde. (Birincisi için tekrar çalışmak ikincisi için KOK,
ama kömür değil, Kombine oral kontraseptif)
Ama Yavlum M., sorun ne biliyor musun, muhtemelen yaptığın şeyin yanlış
olduğunu bilerek yaptın ki bu denli canın acıyor. Başka bir ifadeyle, geriye
dönüp baktığında kendini haklı çıkaracak mazeretler bulmakta güçlük
çekiyorsun.
Dedim ya bunlar varsayımlar.
Bence bu mevzuuyu yüz yüze harcayalım.
Son not, abi bilip paylaştığın için, açıkyürekliliğin için teşekkür ediyorum sana.
|
359
|
Tarih:
2006-04-07 17:34:30
senem öznal ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
Merhaba hocam nasılsınız?Burada yazılanlardan da anlıyorum ki sınav
dönemindesiniz.Öğrencilere de size de kolay gelsin.Onlar belki en zor iş kendilerinin
diye düşünüyorlar ama okumak da çekilcek çile değil hani:)Neyse arkadaşlar
hepinize başarılar diliyorum.
Hocam valla ben yine çok özledim oraları.Hele bu aralar kendimi hiç biryere
ait hissedemiyorum,hiç birşeyden zevk alamıyorum.Sorarsanız bahar geldi ama
ancak taşa toprağa geldi bana uğramadı bu yıl.Kışın rehavetini atamadım
sanırım üzerimden.Bir de şu atamalardaki son değişiklikler sıkıyor
canımı.Artık yüksek lisans hayallerini geride bıraktık.Çünkü devlet öğrenim
durumu özürünü kaldırdı.Zorunlu hizmeti tamamlamadan yüksek lisans
yapamıyoruz.Eğitimi engellemeye çalışan başka bir ülke var mıdır acaba?
Herşey öyle karıştı ki ne yapacağımı bilemiyorum.Görevde olan arkadaşlar yeni
değişikliklerle ilgili kulağınıza değen yeni birşey varsa lütfen buraya da
yazın ki haberimiz olsun.Herkese bol şans diliyorum.Bu ülkede yaşamak
zor.Hayatımız onların ellerinde.sevgiler...
|
360
|
Tarih:
2006-04-07 21:30:49
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Evet Birtek, dediğin gibi ayrılık sevdaya dahil...
Yavlum ile görüşmek gerekiyor.
Senem'e de sonuna dek katılıyorum. Bu gençler yüksek lisans yaptıkları zaman
edindikleri bilgi ve kazandıkları deneyim ne olacak sanıyorlar? Tabii ki
sisteme katma değer olarak geri dönecek.
Sen bir yandan eğitimde reformdan sözet, diğer yandan da kendi gayretiyle
birşeyler yapmak isteyen pırıl pırıl gençlerin önüne engeller koy.
Allah cümlenize sabır versin...
Sevgiyle
|
361
|
Tarih:
2006-04-08 09:53:24
muazzez ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Hocam öncelikle teşekkürler.Gerçi geç kaldım kaçırdım diye üzülüyordum ama
anladığım kadarıyla sizinle önce konuştuklarımızdan bahsetmişsiniz. Ben zaten
AARTSSın kitabından da çalışmıştım. anlamadığım pc vardı ona da yetiştim.
Hocam ogün sınıftan 'ya ne tatlı ne şeker adam bu ya!,bu adam çok şey biliyo
abi.,üniversite hocası kesinlikle böyle olmalı,kim yapardı bunu
başka?'diyerek çıktık ve yol boyunca,fotokopi kuyruğunda bu muhabbet siz ve
sizin gibi eski yeni hocalarımızdan da örneklerle devam etti.Ve ben anladım
ki biz artık öğretmen oluyoruz,yani olaylara hem karşımızda olacak olanları
anlamak adına öğrenci olarak,hem de onlarla muhatab olacak öğretmen adayları
olarak bakmaya başlamışız.
Eskiden öğretmen olmaya başlamadan önce iki tip öğretmen vardı benim için;
1)bize göre gereksiz şeyler öğreten,sınavına çalışırken canımızın çıktığı
öğretmen
2)tam öğretilmesi gerekeni öğreten,sınavına çalışırken de çok rahat olduğumuz
öğretmen
eskiden 1.tipin arkasından 'bu kadarına da ne gerek var'diye küfredip,2. tipe
hayır duası okurken;şimdi o 2. tipöğretmenlerime acıyorum ve 1.tipdekilere de
tekrar tekrar teşekkür ediyorum,burada arkadaşlarımdan herhangi bir konuda
bir adım olduğum için.İşte sizin de dediğiniz gibi eğitim sonuçları uzun
zamanda alınan bir süreç.
Ama artık böyle değil.1. tiptekileri hemen tanıyor ve yakasına yapışmaya
çalışıyoruz daha fazlası için.
ÖPD çalışıyorum iki gündür (kahve manyağı olmuş bir halde).'Planın başarılı
olması için öğretmenin yapması gerekemler' başlığı altında 'gayretli ve
istekli olma' diye birşey yazmış ve 'gayretli' kelimesinden ok çıkarıp
BULAŞICI diye not düşmüşüz.gerçekten öyle hocam; sizin gibi gayreti,isteği
tükenmeyenler sayesinde biz de bir nebze gayrete geliyoruz.Siz hiç değişmeyin
hocam,hep böyle bizden biri ve 'zehirleyici,bulaştırıcı' olun.
değişmeyeceğinizden şüphem yok zaten benimki sadece bir dua..
Biz de inşallah böyle öğretmenler oluruz.'kural çocum' demeyen,gayretini
başkalarına da bulaştıran ve ,bunun için arkasından küfredilecekse,
arkasından küfredilen bir öğretmen.....
(kurtulduk diyenlere nispet)Sizden hiç kurtulamamak dileğiyle.....
HERŞEY İÇİN TEŞEKKÜRLER HOCAM
|
362
|
Tarih:
2006-04-08 10:09:13
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Muazzez, canım, çok gaza
getirmişsiniz beni kız...
Kendimi bir şey sanmaya başlayacağım bu gidişle...
Ama şurası bir gerçek ki, sağlam öğretmenler geliyor geriden.
Biz artık hayat denen yolun belli bir bölümünü geçtik de, asıl SİZ
DEĞİŞMEYİN, SİZ BİRŞEYLER YİTİRMEYİN UMUDUNUZDAN VE DİRENCİNİZDEN...
Sizleri çok seviyorum...
|
363
|
Tarih:
2006-04-08 10:27:39
muazzez ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
biz de sizi çooooooook seviyoruz hocam
|
364
|
Tarih:
2006-04-08 14:08:29
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam bı ara yanınıza ugramak ıstıyorum ben sızı bulurum şimdilik kolay
gelsıııın.....
|
365
|
Tarih:
2006-04-08 18:48:29
Hikmetist ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Selamlar Hocam;
Biz de ders çalışıyoruz da şu olaya gıcık oldum ya:
Artık googledan sizin sayfa en başta çıkmıyor.
|
366
|
Tarih:
2006-04-08 19:55:45
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Evet farkettim. Nedenini bilmiyorum. Aslında daha önceden ilk olarak adımın
çıkma nedenini de bimiyordum.
Ama kendimce bir çözüm buldum.
http://www.abdullahcan.forumu.com
adresi sayfaya yönlendiriyor...
Sınav haftası nedeniyle tüm çalışanlara sabırlar kolaylıklar ve başarılar diliyorum.
Kuşkusuz bu dilek sadece kendi dersimle sınırlı değil. Umarım bütün
derslerinizden emeklerinizin karşılığını alırsınız...
Bu arada bana sormak istediğiniz birşeyler olursa burası dahil her yolu
kullanarak sorabilirsiniz. Yalnız yarın öğleden sonra Kandil münasebetiyle
büyükleri ziyarete gideceğimden, o saatten sonraki sorularınız cevapsız
kalabilir. (Bu arada kandiliniz de mübarek olsun)
Başarı dileklerimle...
|
367
|
Tarih: 2006-04-08 20:33:28
senem öznal ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam sizin ,ailenizin ve bu platformdan ulaşabileceğim herkesin kandilini
kutluyorm.Görüşmek üzere...
|
368
|
Tarih:
2006-04-08 21:17:52
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Teşekkürler Senem bilmukabele.
Resimleri Pazartesi ya da Salı okuldan verdiğin adrese yollayacağım...
Sevgilerimle...
|
369
|
Tarih:
2006-04-08 22:26:15
birtek ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam özledim sizi...bitsin şu sınavlar yapışıyorum yakanıza hemen...saygılar:))
|
370
|
Tarih:
2006-04-09 10:04:11
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Evet Birtek... Bir de harcanacak (hatta kampus içinde yürüyerek harcanacak)
derin bir mevzuu vardı ya kafanı karıştıran, onu da harcarız...
|
371
|
Tarih:
2006-04-09 13:14:03
birtek ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
oley o zaman;))
|
372
|
Tarih:
2006-04-09 14:00:08
Meryem ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Herkesin kandilini kutluyor,
Şu sınav zamanında çalışma azmi ve başarılar diliyorum...
|
373
|
Tarih:
2006-04-09 14:43:53
yeseren ( yeserenozturk@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
geçen yıl staja gittiğimde yaşadığım bi anıyı paylaşmak istiyorum.
dersinde gözlem yaptığımız bir altıncı sınıf öğrencisi bir gün elinde gülle
geldi bana ve "buyrun öğretmenim, sizin için kopardım" dedi. gülü
aldım,başını okşadım ve teşekkür ettim. ama ertesi hafta bir de baktım ki
yine aynı öğrenci, yine elinde bir gül! ben onun çiçek koparma alışkanlığını
pekiştirdiğim için o da bunu alışkanlık haline getirmeye karar vermiş diye
düşündüm. birşey yapmalıydım,çiçekleri koparmaması gerektiğini bir şekilde
anlatmalıydım ona. çiçeği bana verdiğinde ona çiçeği nerden kopardığını
sordum. komşusunun bahçesinden koparmış!!!
oturttum onu yanıma ve çiçek koparmanın çok yanlış olduğunu, çiçeklerin
dalında güzel olduğunu, herkes bir çiçek koparırsa etrafta çiçek
kalmayacağını ve doğanın dengesinin bozulacağını, tüm bunlara meydan vermemek
için çiçekçilerin var olduğunu, ille almak gerekirse oralardan çiçek alınması
gerektiğini söyledim. hele ki bir başkasının özenle yetiştirdiği bir gülü
ondan izinsiz almanın çok büyük bir hata ve bir nevi hırsızlık olduğunu
anlattım. önce boş boş baktı suratıma. sonra birden bağıra bağıra ağlamaya
başladı."öğretmenim beni sevmiyoo, benim aldığım çiçeği istemiyooo"
diye haykırıyordu! şok olmuştum, hiçbirşey yapamıyordum! e ben bu çocuğa
bunları söylemesem bu bana sürekli çiçek koparıp getirecek, çiçeğin dalında
güzel olduğunu ona anlatmam lazım, e anlatınca da öğretmenim beni sevmiyor,
verdiğim çiçeği istemiyor diye zırlıyor!!
ÖĞRETMENLİĞİN KOLAY BİR MESLEK OLDUĞUNU DÜŞÜNENLER, BUYRUN SİZ ÇIKIN İŞİN
İÇİNDEN! BEN NE YAPTIYSAM BAŞARAMADIM...
|
374
|
Tarih:
2006-04-09 22:29:42
Oylum ( oylum.tekin@gmail.com) DEMİŞ Kİ:
Çok geç kalmışım çok. Hayatımda derin bir etki bırakmış tek öğretmenime
yazmakta çok geç kalmışım. Hocam 2000 girişliyim, bizden sonra gittiniz
zaten. Beraber zamanın 45'iyle Heykel'e giderdik, yolda sanki 3saatlik gramer
dersinden çıkmamışım gibi bana hala 'postposition'dan
bahsederrdiniz..Hatırlar mısınız bilmem, son sınıftaydım, okula uğradınız bir
araştırma için, ben de katıldım. Kız biraz büyümüşün demiştiniz. Büyüdüm
hocam Susurluk Lisesi'nde görev yapıyorum. Bu çarkın isyancı bir dişlisi
olmaktır çabam. Mail adresimi yazdım, mutlaka görüşmek isterim. Kendinize iyi
bakın.
|
375
|
Tarih:
2006-04-09 22:38:35
oylum ( oylum.tekin@gmail.com) DEMİŞ Kİ:
"....Ve daha ilginç olanı, yolu Kükürtlü Altıparmak ve Heykel olanlarla
otobüste sürerdi bu tartışmalar
diğer fakültelerden öğrencilerin şaşkın bakışları altında… En çok da otobüs
şoförlerinin
aynadan garip bakışlarını izlemek keyif verirdi bana…. "
işte bu benim, bir de anlatmak istediğim.:-) hocam bir daha gülüyorum şimdi
ya..
|
376
|
Tarih:
2006-04-09 22:43:29
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Oylum, Canım benim...
Daha geçenlerde yine gecenin geç bir saatinde Kafkas'ın önünden (yine bir
gece dersi sonunda) geçerken aklıma geldin. Çatalfırın'a kadar yine iki
kardeşle konuşa konuşa gelmiştik. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi...
Hiç bir şey için geç kalınmış sayılmaz, yeter ki insan yaşıyor olsun ve
yüreğinde birşeyler yapma azmini hissetsin...
Farkında değilsiniz ama sizler hızla büyüyorsunuz. Sizlerin büyümenizi görmek
ve yavaş yavaş yerimizi sizlere, sizler gibi birşeyler yapma heves ve
arzusuyla dolu gençlere bırakmaya hazırlanmak ne kadar güzel bir bilsen...
Daha önce de yazdım buraya, eğer bu memlekette güzel birşeyler olacaksa bunu
ne siyasetçiler ne de yöneticiler, sadece ve sadece sizin gibi bu
eleştirdiğimiz çarkın isyancı bir dişlisi olmayı göze almış azimli, yürekli
çalışkan öğretmenler yapacak. Benim de umudum ve inancım budur...
Senden haber almak, yazdıklarını okumak umuduma umut kattı gücüme güç kattı
gecenin bu saatinde...
Sevgiyle gözlerinden öpüyorum. Tabii ki görüşeceğiz...
|
377
|
Tarih: 2006-04-10 07:33:23
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Yeşeren, (REF 376 numaralı Mesaj)
Hep diyoruz ya, eğitimden beklenen kişinin kendi yaşantıları yoluyla
davranışlarını değiştirmesi. Ufaklıkla yaşanan bir ikilem. Bir yandan
bakıldığında öğretmeni için yapılmış bir jest ama aynı olay başka bir açıdan
komşusunun bahçesinden izinsiz birşey almak. (Çiçeklerin dalında güzel
olmasından da önemli bu ayrıntı)
Bu gibi durumlarda aynı ikilemi yaşatmak gerek.
Onun için önemli olan bir şeyi, oyuncağını, süslü kalemtraşını iste bakalım.
Bir yanda isteyeni mutlu etmek diğer yanda kendinin olan birşeyden
vazgeçmek... Verirse bir bir süre o yokluğun, kaybetmenin üzüntüsünü
yaşattıktan sonra çiçek olayı ile bir analoji oluşturup olayı anlatmaya
çalışmak. Yani, sadece bir açıdan baktığı için somutlaştıramadığı senin
düşünme şeklini onun için somutlaştırmaya çalışmak...
I hope it helps...
Kissed from your eyes...
Başka birileri çıkar da kafa yorar mı acaba diye bekledim ama herkesin işi
gücü var şimdi... Sınav telaşı yani... Eye fear:)
|
378
|
Tarih:
2006-04-10 08:20:14
yeseren ( yeserenozturk@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
hocam 40 yıl düşünsem böyle birşey aklımın ucundan geçmezdi! kesinlikle orta
okul çağındaki çocuklarla iletişim kuramayacağım ben!!
onlarla aynı dili konuşmanın bi yolu bi kursu yok mu:(
|
379
|
Tarih:
2006-04-10 08:42:23
yeseren ( yeserenozturk@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
ha hocam bu arada öğrencinin hırsızlık olayına da çok ilginç bi yaklaşımı
var. hırsızlık olduunu anlatmaya çalışırken bana şunu söyledi: BAHÇENİN
DIŞINA TAŞAN MAL HARAM DEĞİL.ANNEM ÖYLE DEDİ BANA. GÖZ HAKKI DİYE BİŞEY
VARMIŞ,BEN DE GÖZÜMÜN HAKKINI ALDIM.ZATEN BU GÜL DE BAHÇENİN DIŞINA TAŞMIŞTI.
e aile böyle güzel eğitim verirse zaten öğretmene de gerek yok. kendi
içlerinde çözmüşler olayı teyzemler!
|
380
|
Tarih:
2006-04-10 09:43:55
Ali Rıza Yoltaş ( aliriza@bizlergenciz.com)
DEMİŞ Kİ:
Değerli
Hocalarım ve Arkadaşlarım,
Web sitem http://www.bizlergenciz.com'u sizlerin
görüşüne sunuyorum. Siteyi nasıl daha iyi hale getiririm merak ediyorum...
49.073 üyemiz var, siz de katılın!
Bu
arada web, ASP,.NET ve Visual Basic programlama
konusunda fikir paylasiminda bulunabilecegim arkadaslar ariyorum. E-mail
adresim aliriza@bizlergenciz.com...
Sevgiler...
|
381
|
Tarih:
2006-04-10 10:10:33
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Yeşeren,
Önce ilk yazdıklarına ilişkin söylemem gerekenler var. Öğretmenlik
profesyonel bir meslek. Yani kimse anasının karnında öğrenmiyor nasıl iyi
öğretmen olunacağını. Daha önce de söylediğim gibi, çok ortada, herkesin
gözleri önünde yapılan YÜZÜ ESKİ bir meslek olduğu için, DOĞRUSU, OLMASI
GEREKENİ sorgulanmadan kim bu süreçte ne gördüyse onu taklit ederek yapılmaya
çalışılan bir meslek. Sana
güzel bir haber vereyim. Bu olayı sırdanlaştırıp unutup gitmek yerine
üzerinde kafa yormaya başlaman, bizlerle paylaşman ve en önemlisi
ÖĞRETMENLİĞİN KOLAY BİR MESLEK OLMADIĞINA İLİŞKİN bir farkındalık kazanmış
olman.
Yavaş yavaş zehirlendiğini farketmediysen sana söylemiş olayım burada. Sonuçta
ÖĞRETİM BECERİLERİ okuyarak, kafa yorarak, sistematik bir biçimde deneyip
değerlendirerek kazanılıyor. Ve daha önünde zaman var...
Göz hakkına gelince. Bilirim o kültürü. Bir zamanlar her şeyin bol ama
insanların az olduğu (paylaşımın sorun olmadığı)devirlerde, paylaşımın başka
bir adıydı ama genelde tarladan karpuz koparmanın bir gerekçesiydi. Çünkü
insanın doğasında var olan "hepsi benim olsun" arzusuna bir set
çekmek için HARAM engeli vardı.
Ama bunu genelleştirme biçimlerine baktığımda senin de ifade ettiğin gibi
teyzemler olayı çözmüşler. Yani yeşeren, işiniz gerçekten zor, bir de
bunlarla uğraşmanız gerekiyor, "ben anlamam ben İngilizce bilir onu
öğretirim" demiyerek...
Kolay gelsin ne diyeyim :)))
|
382
|
Tarih:
2006-04-10 10:34:26
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Ali Rıza, [REF 383 NUMARALI REKNLİ MESAJ]
Biz TXT yazarken HTML'ye dönüp göze batar biçimde renkli ve albenili bir İLAN
VERMEN dikkatimi çekti ve bu nedenle bir iki satır yazma ihtiyacı hissettim.
Sitenizi hızlıca gözden geçirdim. Ama ilk bakışta FARKLI PLATFORMLARDA
olduğumuzu ifade etmeliyim. Bu sitede de ARKADAŞ BULUNUYOR ama bunlar bazı
çöpçatan sitelerinin yaptığı tarzda birbirini tanımayan kişileri değil, aynı
geçmişi paylaşmış ama zamanın ve mekanın başka başka yerlere attığı okul
arkadaşlarını bir araya getiriyor ve amacımız da çok açık. Öğretmenlik
becerilerimizi geliştiriyoruz hep birlikte... Bunlar yaptıklarınıza bir
eleştiri değil, sakın yanlış anlamayın. Dilediğiniz platformu oluşturup
“gençlik sorunları” ya da “komik olaylar” gibi dilediğiniz konuları
paylaşabilirsiniz. Ben sadece buraya uğrayan belli bir grubu, platformumuzun
ne amaçla basamak olarak kullanılmakta olduğu hakkında bilgilendirmek
istedim. Başka da bir niyetim yok. Son not, rahle-i tedristen geçmiş VEFALI
bir öğrencim olarak, bu kadar aradan sonra, söze girerken bir hal hatır
sormanı da beklerdim... Hatalarımızı yüzümüze bu kadar aleni vurmayın. Ben
hala gençlere ÖĞRETMEMİZ GEREKENLERİN İNGİLİZCE İLE SINIRLI OLMADIĞINI
anlatmaya çalışıyorum da...
Sevgilerimle
|
383
|
Tarih:
2006-04-10 10:42:28
senem öznal ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Hocaammmm süpersiniz:) Çok teşekkür ederim.Beni ne kadar mutlu ettiğinizi
bilemezsiniz.Görüşmek üzere iyi günler.
|
384
|
Tarih:
2006-04-10 15:01:54
Meryem Dal ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Hocam
Hocam sınav sonrası belki de duymaya alışık olduğunuz sözler olacak ama
sorular zor değildi onları zorlaştıran bizim düşünme sistemimizdi.Alışmışız tek
bir pencereden bakmaya halbuki siz örneklerini de gösterdiniz sınavdan önce
mesela programlı öğretimde öğretmenin rolü nedir demiştiniz halbuki öğretmen
yok öğretme makinası vardı... Ona benzer bir soruydu B grubunun ilk sorusu da
illa bulacaz ya bilişsel devinimsel ya da duyuşsal ben de yanlış yaptım bu
soruyu.Eleştirel düşünme becerisi eksikliğimiz var.
inşallah bir gün biz de sizin bize anlatmak
istediklerinizi hakkıyla öğrenen ve hayatta uygulayabilen öğretmenler oluruz.
|
385
|
Tarih: 2006-04-10
15:41:31
fadime ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam bir haftadır sınav stresi en yüksek noktaya ulaştığından
internete girmeye fırsatım olmadı,bugün sınavdan sonra bir haftadır sitenizi
ziyaret etmediğimi farkettim,sınav geçti ama ben sınav hakkında yorum
yapmıyacağım.iyi veya kötü başladı sınavlarımız.
ben öğretmenliğin nekadar zor ve emek gerektiren bir meslek olduğunu daha
meslek hayatına başlamadan anladım.hani size bahsetmiştim ya hocam türk
eğitim gönüllüleri vakfında gönüllü öğretmenlik yapıyorum diye sadece 8-10
tane öğrencim oluyor.bu dönemki öğrencilerim çok iyiler bana çok yardımcı
oluyorlar ama geçen dönem 3 öğrenciyi derse dahil edemiyordum elimden gelen
herşeyi yaptım.onların sorunlarını anlamaya çalışıyordum dersle yada benimle
sorunları yoktu bunu biliyordum çünkü onları kazanmak için çok uğraştım ve
sorunun ailelerinden kaynaklandığını anladım.ailelerini tanıyan birim
sorumlusuyla görüştüm.ingilizceyi sevdiklerini söylüyorlardı zaten orada
kendi istedikleri dersi seçiyorlar ama aynı zamanda sınıfın düzeninide
bozuyorlardı.sadece benim etkinliklerimde olmuyormuş bunlar katıldıkları
diğer etkinliklerdede farklı gönüllülerin derslerindede yapıyorlarmış.her
dersten çıktığımda bir sonraki ders onları da derse dahil edebilecek ne
yapabilirima acaba diye düşünüyordum ama ne yaptıysam olmadı ikinci dönem
bıraktılar.ben sadece 8 yada 10 öğrenciyle ders işleyip bu kadar
zorlanıyorsam,ilerde 40 50 kişilik sınıflarda derse girsem nekadar zorlanırım
acaba...tabi zmanla tecrübe kazandıkça çözümler bulabileceğim belki...ama bu
dönem gerçekten çok güzel geçiyor dersler.her defasında daha istekli
oluyorum.öğretmenlik zor ve emek gerektiren bir meslek
ama,onlara,eğitimlerine katkıda bulunmak (her ne kadar sonuçlarını görmemiz
biraz zaman alacaksada) çok zevkli bir meslek... saygılarımla...
|
386
|
Tarih:
2006-04-11 21:17:34
Serhat ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhabalar,
Umarım herkes iyidir...Bu sabah saat 9 gibi Öğretimi planlama ve
değerlendirme sınavı olacağız.Sınavdan önce "kürkçü dükkanına" bir
uğrayım dedim.İyi ki uğramışım.Platform tam gaz ileri maşallah.
Glad to know A.CAN(The most poisonous human on the world)exists.
Saygılar.
|
387
|
Tarih: 2006-04-11 21:59:46
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Serhat,
Önce sizdeki uygulamayı garipsediğimi yazayım.
Normal şartlar altında arasınavlar öğretim elemanı tarafından kendi ders
saatlerinde yapılır. Ama fakültedeki uygulama öyle değil. Bunun da bir
mantıkal gerekçesi var, toplu sınav daha ADİL sınav demektir, çünkü kuramsal
olarak denk sınavlar olduğu söylense de uygulamada bunu yapmak çok zordur,
hele 3-5 sınavın denk olması neredeyse olanaksızdır. Sonuçta arasınav dahil
sınavların yer ve zamanının belirlenme işini "toplu sınav uygulamasını benimseyen"
fakülte yapıyor. Başka bir ifadeyle sınavı ben planlamıyorum, bana da
planlayanlar söylüyor. Böyle olunca, öğretim elemanına da öğrenciye de
sınavlar fakülte yönetimince tebliğ ediliyor. Bu uygulama çerçevesinde
üniversite yaşantım boyunca hiçbir zaman öğrenciye (kişisel değerlendirme
amaçlı olanlar hariç) sınav tebliğ etmedim.
11 Nisan sabahı Meryem hanım'ın beni arayıp sınavdan söz etmesi de
uygulamanın bu yönde olduğunun göstergesi. Ama bölüm başkanınızın bana
"öğrenciye sınav olacağını söyledin mi?" diye sormasını
yadırgadım...
Ardından Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı ile görüştüm. Sizlere yazıyla sınav
programının gönderildiğini söyledi. Zaten o yazı sizde olmasaydı bölüm
sekreteriniz beni arayamazdı.
Sonuçta benden kaynaklanmayan bir nedenle sınav Çarşamba sabahına kaldı.
Umarım bu rötar sizin lehinize olur.
Ben planlanan olaylar gerçekleşmeyince rahatsızlık duyarım. Belki de bunca
açıklamanın altında bu vardır.
SİZE SINAVINIZDA BAŞARILAR DİLİYORUM.
Umarım Meryem'in mesajından bazı dersler alınmıştır.
Sevgilerimle...
|
388
|
Tarih:
2006-04-12 13:53:39
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
SEVGİLİ ARKADAŞLAR,
ARAMA MOTORUNDA VARDI, KALDIRILMIŞTI VE BENZERİ TARTIŞMALAR ÜZERİNE WEB
SAYFAM İÇİN KENDİ ADIMA ALAN ADI ALARAK TESCİL ETTİRDİM.
BUNDAN SONRA SAYFAMA DAHA ÖNCE VERDİĞİM UZUN ADRESİN YANISIRA
http://www.abdullahcan.com
ADRESİYLE ULAŞABİLECEKSİNİZ.
BİLGİLERİNİZE SUNULUR...
|
389
|
Tarih:
2006-04-12 15:21:05
Serhat ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhabalar,
Sınav konusunda bizim aleyhimize gelişen bir şey olmadı,Umarım siz de zarar
görmemişsinizdir.Hocam sizin bilmediğiniz şeyler de var.11 nisan sabahı saat
9 gibi bireysel ses eğitimi dersindeydim.Benim Şan hocam da,ÖPD Dersinin
sınavında görev alacak olan gözetmen hoca(ymış),O kişi söyledi
bize,"arkadaşlar bugün 3 te sınavınız var ben de sizin
gözetmeninizim" diye.Ben ve Mustafa aynı dersi paylaşıyoruz,biz direk
olarak terrified:)Şan hocamız söylemese tam bir kargaşa olacaktı.biraz da
şans anlayacağınız...Ardından sizi aradık falan filan...Meryem hanım bize
sınav tarihlerini astığını söyledi fakat panoda öyle bir duyuruya kimse
rastlamamış.Bu tip duyuruları hizmetliler panolara asıyor.sanırım işin bu kısmında
bir sorun çıktı.
Sonuç olarak biz sınavımızı olduk.Aslında "bazı" hocalar gibi trip
yapmadığınız için ben size teşekkür ederim.Sizin hiç bir şekilde kusurunuzun
olmadığını biliyoruz,içiniz rahat olsun.Siz sadece tam bir üniversite hocası
gibi davrandınız.Fakat bizim bölümün aslında ÜNİVER"LİSE" olduğu
konusunu sizinle hiç konuşmadık.(bir gün harcayalım lütfen)Ayrıca sınav da
"eye fear" olduğumuz kadar varmış:)
Sevgiler.
|
390
|
Tarih:
2006-04-13 14:31:34
çiçek ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam çok gıcıksınız bu kadar karışık soru sorulur mu öpd de yaktınız
bizi.eğitimin tanımını bilsem bile soruyu o kadar evirip çevirmişsiniz ki
sorunun cevabının o olduğunu bile anlamadım. biraz insaflı olun.öpd diye bi
derse girmektense 5 tane öğretmenlikle ilgili kitap okumayı tercih ederim.
saygılarımla görüşmek üzere... her ne kadar zor olsa da öpd den geçeceğim.iyi
akşamlar...
|
391
|
Tarih:
2006-04-13 15:23:33
senem öznal ( senemoznal@mynet.com)
DEMİŞ Kİ:
Merhaba hocam,umarım herşey yolundadır.Sınavınızı da bitirdiniz sanırım
geçmiş olsun.Ben bugün tembel öğrenciler gibiyim.Yarın gerund /infinitive
konusunu işlemeye başlayacağım en ayrıntılısından hem de.Ve sevmiyorum bu
konuyu ve bu konuyu en iyi nasıl öğretebilirim bilmiyorum da.Ne yapsam da bu
konuyu benim ve öğrencilerim için bir işkence olmaktan çıkarsam?Hocam ve
tabiki buraya yolu düşen tüm arkadaşlar size sesleniyorum.Lütfen akıl verin
bana.sevgiler...Görüşmek üzere...
|
392
|
Tarih: 2006-04-13
16:09:41
seda ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam,
bende uzun zaman siteden ayrı kalanlardanım:( malum sınavlar ama sınavlardan
bahsetmiycem.bende eğitim gönüllüleri vakfında bu dönemin başından beri
8.sınıf ingilizce dersine giriyorum.aslında ondan fazla çocuğum var(biraz
garip belki çocuğum demek ama öğrencim diyemiyorum onlara,belki serbest
kıyafetle geldikleri belki de bana öğretmenim değil seda abla dedikleri
için,kısacası emin değilim)geçen cuma başıma gelenlerden bahsetmek istiyorum.öncelikle
çok yaramazlar.seneye liseye başlıyacaklar ama hala 5.sınıf öğrencisi gibi
davranıyorlar.bende her seferinde onlara biraz daha oturaklı davranmaları
gerektiğini,seneye liseye başlıyacaklarını hatırlatıyorum ama pek etkili
olamıyorum galiba durum onu gösteriyo.ben onları çok seviyorum onların
tepkilerine bakılırsa onlarda beni seviyor ama benim güler yüz göstermemden
ve onlara kızamadığımı bildiklerinden yapacaklarından geri kalmıyorlar.
neyse sadede geleyim.derste tahtaya bişeyler yazıyordum sınıfa döndüğümde
bide baktım kızlardan biri ayağını sandalyesinin üzerine koymuş,yanında
oturan arkadaşı da ayakkabısını bağlıyo.ne yapıyosunuz siz dedim,ya seda abla
ayakkabısını bağlıyamıyomuş dedi öteki.arkasından da bastılar kahkahayı.bende
oturun yerinize ben ona ara verdiğimizde nasıl bağlıycağını gösteririm
dedim.neyse biz derse güç bela devam ettik ve ara verdik.herkesi çıkardım
sınıftan,sen kal büşra dedim.diğerleri hala gülüyolardı tabi.ben de bakma sen
onlara dedim.neyse beş on dakikada öğrettim sonra bizde bahçeye çıktık.ama
kızların bazıları caddenin karşısındaki markete gitmiş(yan tarafta bakkal
var)ve gelirlerken iteleştikleri için biri düştü(kaldırımdaydı
allahtan).sonra düşen ötekini yere düşürdü(bilerek) ben önce ne yapacağımı
şaşırdım sonra biraz kızıp hemen sınıfa gitmelerini söyledim.biraz
söylendim,yaptıklarının yanlış olduğunu falan söyledim(suratımı asarak
tabi)ve beni çok üzdüklerini...ama her seferinde aynı şey'özür dileriz seda
abla'.bende artık özür dilememelerini,özür dileyecekleri şeyleri
yapmamalarını söyledim.biraz daha ders yapıp bıraktık.
tavırlarım ne derece doğru bilemiyorum.bide biz orda öğretmen değil
gönüllüyüz.gerçi omlarda gönüllü olarak geliyolar.acaba ben mi yanlış
düşünüyorum,onlardan çok şey bekliyorum?işin içinden çıkamadım da.yardımcı
olursanız sevinirim:)
şimdilik hoşçakalın.SAYGILARIMLA...
|
393
|
Tarih:
2006-04-13 19:55:54
nil-ü-fer ( niluferkazik@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
sevgili senem,
bilmem işine yarar mı ama zaten zahmetli bir konu olan gerunds &
infinitives i en basit sekliyle anlatabilirsin.
the way i present :
ingilizce de 1 lafta max. 1 fiil olmalı.
"ben kitap okurum. sınıftaki öğrenciler uyandı. vb.."
ama dyelim ki 2 fiil kullanmak istiyorsun.
"ben yüzmeyi severim : yüzmek / sevmek"
"o ben uyumak istiyorum : uyumak / istemek"
kural neydi: max. 1 fiil .
öyleyse bu fillerden birini "fiillikten defetmeliyim."
nasıl?
iki yolla: ya başına
to ______ koyarak ya da
sonuna ________ing ekleyerek. Buna da esas fiil karar verir.
I like swimming.
I want to sleep. (bu durumda swimming ve to sleep artık birer verb diil,
aktivite adı oldu) ok?
kendimi sınıfta hisstettim. ama umarım yalanım yanlışım yoktur. ve işine
yarar.
sevgili hocam hatam varsa kusura bakmayın. grameri bakkal hesabıyla anlatmak
daha çok işe yarıyor sanki.
saygılar.
herkese iyi aksamlar
|
394
|
Tarih:
2006-04-13 20:24:54
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Önemi ve önceliği nedeniyle 393 numaralı mesaja yanıt verip sınavları okumaya
devam edeceğim. Diğer arkadaşlara da sonra laf yetiştireceğim...
Sevgili Çiçek
Biraz ağır olacak ama bu gerekli...
Kitapları okuyor ve oradaki listelenmiş maddeleri ya da tanımları
ezberliyorsunuz. Örneğin, "eğitim kişinin kendi yaşantıları yoluyla
davranışlarında değişiklik meydana getirlmesi" ya da "öğretimde
bütünlük ilkesi" gibi.
Size karışık gelen, zorunuza giden bunları tanıma-hatırlama düzeyinde
öğrenmiş olmanın ötesine geçmenizi istemiş olmam.
Çünkü tanımı ezberleyince davranışın ne olduğunu, yaşantının ne olduğunu
bilemiyor ve öğretmen olarak asıl görevinizinin "öğrencilerinize kendi
davranışlarında değişiklik oluşturablecekleri yaşantılar sunmak"
olduğunu kavrayamadan öğretmenlik yapmaya kalkıyorsunuz... Yine benzer
biçimde, "bütünlük" ilkesini, "bütün" sözcüğüne
kendinizce yüklediğiniz bir anlamla geçiştirip, öğrencinizin ruhuna,
duygularına hitap etmeniz gerektiğini aklınıza getirmiyorsunuz...
Kimse kusura bakmasın.
Size kendi öğretmeninden gördükleri üzerine inşa edilmiş yarım yamalak
formasyonla öğretmenlik yapanlar gibi (işinin hakkını veren saygıdeğer
öğretmenlerimiz bunun dışındadır) öğretmenlik yapılmayacağını, bunun da bir
yolunun olduğunu anlatmak benim görevim...
Ayrıca omuzlarınız üzerinde taşıdığınız organın tepesine toka takmaktan çok
daha önemli işlevleri olduğunu da anlamanız gerekiyor...
Eğer bunlar
gıcıklık olarak algılanıyorsa evet gıcıklık yapıyorum. Yapmaya da devam
edeceğim. Elinizden geleni ardınıza koymayın...
Sevgiyle gözlerinden öperim...
|
395
|
Tarih:
2006-04-14 07:06:05
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Seda,
Bu Büşra bizim Büşra mı? Ben de tanımak istemeye başladım bu kızı…
Sorularının cevapları derste paylaştıklarımızın satır aralarında gizli.
Biçimsel öğretim yapılan ortamlarda öğretmenin aralarında belli bir DİNAMİK
(yani zamana ve koşullara göre değişen) denge kurması gereken, sanki
birbirlerinin karşıtıymış GİBİ görünen iki ilkemiz var, OTORİTE ve ÖZGÜRLÜK…
Aşağıya sizinle paylaştığım haliyle kopyalıyorum derste sözü edilenleri (ve
yansı çıktısı olarak size verilenleri)
OTORİTE: Düzenli, disiplinli ve verimli bir öğretim süreci için İNANÇ, SAYGI
ve SEVGİye dayalı, ÖĞRETENİN OTORİTESİNE uyma duygusu oluşturulmalıdır.
Burada zorlama ve cezadan korku söz konusu değildir.
ÖZGÜRLÜK: Öğrenen [ahlâki ve insanî değerler çerçevesinde] bazı davranışların
amaçlarını kendisi bulmalı, soru sormaktan, kendini ifade etmekten çekinmemeli
hür ve demokratik bir toplum düzeni için demokrasi bilincini geliştirmeli.
Bu açıdan bakıldığında “bırakınız diledikleri gibi davransınlar” yaklaşımı
iki nedenle doğru değildir. Birincisi, biçimsel öğretimin devamı için, senin
sunduğun öğrenme yaşantılarından herkesin nasibini alabilmesi adına sürecin
senin belirlediğin (ama içinden geldiği gibi değil tabii ki) belli kurallar
çerçevesinde yürümesi gerekir. İkincisi, bizim bu çocuklara kazandırmamız
gerekenler sadece İngilizce ile sınırlı değil ve her fırsatta ilgili
yaşantıları ilgili davranış değişikliğinin vesilesi yapmak gibi bir
sorumluluğumuz da var. Bu nedenle –bazen biraz kırılsalar da- doğru olan ile
yanlış olan arasındaki farkı yaşatmamız gerekiyor.
Ama özgürlük ilkesi açısından baktığımızda da, eğer telafisi mümkünse, bazı hatalardan
ders alınabilmesi adına, bir birey olarak kendini -yanlış da olsa- ifade
edebilmesi için bazı şeylere göz yummamız gerekiyor. Ama verdiğin örnekte,
arabaların geçtiği cadde kenarında itiş kakış yüzünden yoldan geçen bir
arabanın altında kalan çocuğun sorumluluğunu hiçbir ilke ve vicdan ortadan
kaldıramaz…
Bütün bunlardan çıkan genel sonuç şu ki, İNSAN YETİŞTİRMEK ÇOK ZOR.
Kitaplarda yazılanların uygulanması da ayrı bir DERT.
Sorumluluğunuzu bilerek HAYATA HAZIRLANMANIZ gerekiyor.
Yolunuzun üzerine çıkıp –ismi lazım olmayan bazı- gıcık tipler, inanın bu
nedenle gıcıklık ediyorlar. Yoksa birey olarak sizinle kimsenin alıp
veremediği yok…
Kolay gelsin….
|
396
|
Tarih:
2006-04-14 10:13:51
Onur KABAKÇI ( kabakcionur@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
Sevgili arkadaşlar...
Bir arkadaşın yazdıklarındaki sıkıntıdan yola çıkarak bir öneri sunacağım...
Özel bir kurumda YDS üzerine dersler vermekteyim...Detaylı olarak dilbilgisi
anlatımı konusunda sıkıntı yaşayan arkadaşlara, lütfen yanlış anlamayın,
kimsenin bilgisinden şüphem olduğundan değil ama elde bütün konuların en ince
ayrıntısına kadar anlatıldığı bir kaynak olunca zamandan kazanılabilir diye
düşündüğümden, yardımcı olabilecek, konuyla ilgili soruları da , yds
düzeyinde, içeren dergilerimiz var...İlgilenen arkadaşlar, e-posta yoluyla
bana ulaşırlarsa dergileri gönderebilirim...özellikle yds ve kpds ile
ilgilenen arkadaşlar için çok faydalı olabilir...İlgilenen arkadaşlar,
elektronik postalarınızı bekliyorum(ücret vs...basit mevzuları aramıza
sokmayalım, Abdullah Hoca'nın öğrencisi olmak gibi ortak bir
paydadayız)...sevgi ve saygı ile...Onur KABAKÇI...
|
397
|
Tarih: 2006-04-14 11:48:20
seda ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam
birazdan sınava gireceğim ama cvp yazmadan duramadım.dün bahsettiğim büşra
yetiştirme yurdundaki değil.cevabınız için ayrıca teşekkür ederim.bidaha ki
sefere daha dikkatli okuyup üzerinde düşüneceğim.tekrar teşekkürler.SAYGILARIMLA...
|
398
|
Tarih:
2006-04-14 12:56:48
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Onur'un mesajını görünce bir iki açıklama yapma ihtiyacı hissettim.
Onur aşırı tevazu gösteriyor, ama şimdiki gençlere örnek olması açısından
benim bazı şeyleri ifşa etmem farz oldu.
Onur rahle-i tedristen geçerken ilk başlarda değil ama çok kısa bir süre
sonra sorgulamaya başladı. Bu ne, nereden geliyor, bununla şu arasında ne
ilişki var, şu yapıyı ne ile açıklayacağız gibi...
Hep söylüyorum, kimse kimseye bir şey ÖĞRETEMEZ, sadece bilenler öğrenmek
isteyenlere bildiklerini paylaşarak öğrenme olanağı ya da ortamı sağlarlar.
Ben de aklımın erdiğince Onur'un ilginç soruları karşısında düşündüklerimi
paylaştım. Onur'un sorgulayıcı tarzı öğretmenlik yaşantısının başlarında da
devam etti. Dilbilgisel yapıların harcandığı uzun telefon muhabbetlerimizi
hatırlıyorum.
Ama asıl paylaşmak istediğim sonuçta varılan nokta.
Onur hem alanı iyi iliyor, hem de nasıl paylaşılması gerektiğini. Benim
bildiğim iki defa çalıştığı kurumda yapılan öğrenci anketlerinde EN İYİ
ÖĞRETMEN seçildi.
Dahası, benim için çok özel bir anlamı olan başka bir başarısı da var, (benim
ikinci kuşak diye adlandırdığım)bir öğrencisini mezun olduğu okula (kendi
ifadesiyle bana el öptürmeye) gönderdi. Çıtanın bu denli yükseldiği,
üniversite kapısında yığılmanın had safhaya ulaştığı şu günlerde...
Ve biliyorum ki daha pek çokları sırada...
Bu bence bir başarı öyküsü.
Eğitimde başarı öykülerinin anlamı ve işlevi büyük. Bu nedenle paylaşmak
istedim.
Başarılarının devamını diliyorum Onur.
Gençlere de Onur Abilerini gösteriyorum, örnek olarak...
Sevgiyle cümlenizin gözlerinden öperim...
|
399
|
Tarih:
2006-04-14 15:57:24
ACAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Probably this is what we call nostalgia for I would like to write the
following lines without any real reason…
My intention is not to give lecture as I used to do many years ago.
Just one of the messages below reminds me of a few sentences that might
stimulate interests of some colleagues
Consider the morphological structures of the premodifiers of the following
Noun Phrases…
a) sleepING boy
b) walkING baby
c) sleepING tablet
d) walkING stick
From the morphological viewpoint, all the modifiers within the above Noun
Phrases end in the same morpheme ING.
As for their meanings, there seems to be some differences.
In (a) and (b) the heads of the NPs, “boy” and “baby” are the performers of
the actions SLEEPING and WALKING. That is, boy is the one who is sleeping
just as the baby who is sleeping.
Now, in (c) and (d) can we say that the case is the same?
Can you say that the tablet is sleeping? Or, can a stick walk?
This semantic distinction might stand for the reason why we need to
distinguish between sleeping and walking in different phrases above.
Kissed from your eyes :)
|
400
|
Tarih:
2006-04-14 16:09:46
senem öznal ( senermoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
Merhaba herkese;
Nilüfer önerdiğin taktik gerçekten öğrencinin aklına daha iyi kalabilecek
gibi diyedüşünüyorum.Konuya başladım ama ne de olsa bir daha ki ders genel
bir tekrarını yapıcam.Tekrar yaparken senin taktiği kullanmayı
düşünüyorum.Öğrenciler bu tür anlatımları daha çok seviyor daha ilgi çekici
oluyor.Önerin için teşekkür ediyorum.
Onur'a da ince önerisinden dolayı çok teşekkür ediyorum.Abdullah Hoca'nın
övgüleri üzerine Onur'un tecrübelerine ve tavsiyelerine ihtiyacımız olcak
diye düşünüyorum.Herkese iyi bir haftasonu diliyorum.Görüşürüzzzz....
|
401
|
Tarih:
2006-04-14 18:58:44
selen ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
merhaba bu platformu çok uzun süredir takip ediyorum ama ilk defa bişeyler
yazıcam.. abdullah hocam acil bi sorum olcaktı..bi teknik çeviri sözlüğü
almam gerekiyor.daha çok tekstille ilgilii..acaba tavsiyeniz var mı??
tavsiyesi olan arkadaşlar varsa sizede soruyorum..şimdiden teşekkürler..
|
402
|
Tarih:
2006-04-14 19:51:48
Abdullah CAN ( E-posta
belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Selen
Aşağıdaki kısayol soruya yanıt olabilir:
http://www.tekstilteknik.com/tekstilsozluk.asp
Ama daha açıkçasını söylemek gerekirse, içerğini bildiğim için adını
söyleyebileceğim bir tekstil terimleri sözlüğü yok. Bir ara kitapçıları
gezerken gördüğüm (ama şimdi yayıncısını hatırlayamadığım) kalın ciltli bir
Tekstil Terimleri Sözlüğü var.
Madem ki konu sözlükten açıldı, aklıma gelmişken, daha önce genel olarak
sözlük almadan önce bana "nasıl bir sözlük alayım?" diye soranlara
verdiğim yanıtı herkesle paylaşayım.
Önce sözlükte sözcüklerin nasıl sesletilecekleri bilgisi (ama phonetic
sembollerle olsun.)
Sözlükteki sözcüklerin sözcük kategorileri (noun, adjective, adverb etc)
yazsın.
İsimlerin C (countable) U (uncountable) bilgisi olsun
Fiillerin vt (verb transitive) vi (verb intransitive) ve hatta ergative
/unaccusative bilgisi olsun
(Bu her sözlükte yoktur) sözcüklerin satır sonunda bölünmeleri gerekirse
nereden bölünecekleri de belirtilmiş olsun.
Mevzuu açılmışken bir de sözcük edinme stratejisi önereyim de tam olsun.
Herkesin gereksinim duyduğu ancak öğrenmede güçlük çektiği sözcükler
farklıdır. Bu strateji bu açıdan çok faydalıdır.
Önce temiz beyaz bir sözlük alınır.
Çalışmalar esnasında bakılan sözcüğün kenarına kurşunkalemle bir nokta konur.
Çalışmalar sürerken kenarı noktalı bir sözcüğe bakıldığında durup düşünülür.
Yahu ben buna bakmışım ama demek ki dikkat etmemişim. Neyse ben görevimi
yapayım deyip ikinci nokta konur.
Çalışmalar esnasında iki noktalı bir sözcükle karşılaşınca bu kez daha derin
düşünülür. "Allah Allah, hiç hatırlamıyorum yahu. Üstelik iki kez
bakmışım. Acaba niye?" diye hayıflanılır ve sözcük bir iki kez cümlede
kullanılarak iyice ve itinayla EDİNİLİR. Bu arada üçüncü noktanın konulması
da ihmal edilmez...
İnsanlık hali bu, olur da 3 noktalı bir sözcükle karşılaşılınca (aramızda,
kimseler duymasın sakın) şu kelam edilir:
-Ulan gerizekalı! Üç defa bakmışın gene de öğrenememişsin. Yazıklar olsun sana. (Hatta kendine
hakim olunamayarak aynanın karşısına geçilip aynayı kirletmeden tuh senin
yüzüne bile denilebilir)
Artık nokta konacak yer kalmadığı için o sözcük post it tabir edilen
kağıtlara yazılarak muhtelif yerlere yapıştırılır. Gerisi öğrenene bırakılır...
İşin geyiği bir yana bu strateji ile hem gereksinim duyulan hem de öğrenilme
güçlüğü olan sözcükler belirlenmiş olur...
Tüm kelime öğrenenlere kolay gelsin...
Sevgiyle...
Bu arada 12000 olmuş ziyaretçi sayısı...
|
403
|
Tarih: 2006-04-15
13:58:09
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Martının Gözyaşları
Bir rüzgar mı getirmişti
Beni bu boş sahile,bilemiyorum
Üzerimdeki ince elbiseyle titriyordum.
Rüzgar,uçuşan saçlarımla,bedenimi
Bir hırsla sarsıyordu.
Dalgaların sesi uğulduyordu kulaklarımda
Çıplak ayaklarım kumların üzerinde üşüyordu.
Biliyordum artık.
Sonsuz duyguların savurduğu,ben
Yine anlatamamıştım ona istediklerimi
Anlayamazdı ki beni nasılsa...
Bu rüzgarlar keşke sadece tenimi değil
Yüreğimi de bu kavurucu acıdan kurtarabilseydi
Delice bir arzu yine sarıyordu ruhumu.
Kollarımı açmak bir kanatmışçasına
Gökyüzüne uçmak istedim:
Belki bir martı gibi çığlıklar atarak süzülmek.
O bulutlarla oynaşan mavilikte.
Son hızla uçarak,ona yakın olabilmek.
Yine vurulacağımı bilsemde
Ruhumu yolladım gökyüzüne
Bir an bile sürse,avunsun
Yine özgürmüşçesine sevgiyi tatsın diye
Sizin de yürürken düşerse iki damla üzerinize
Gökyüzüne bakın sizde
Bu bir martının gözyaşıdır
Yine ulaşamamıştır sevgilisine...
ruzgar melegı dıye bı adam yazmiş bu şiiritum şiirleri martılarla alakalı
,galıba küçük bi yaşanmişlik var martılarla arasında...hocam salı gunu
dukkana gelıcem ınsallah, şu martıları bı konusalımmm bakalım ne
yapmişlar....hadı kolay geleeeee...
|
404
|
Tarih:
2006-04-15 16:12:16
adnan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
selamlar ve saygılar hocam....
bu aralar pek sık yazamıyorum....ama paylaşmak istediğim bir mevzuu var..
ben mezun olduğum ilköğretimime atandım ve hemen herkes benim tanıdığım veya akrabam
olan insanlar...
önceden özel bir kurumda çalıştığım için
oradan aldığım samimiyet ve dostluk ilişkisini okula taşıyorum ama bazan
öğrenciler bunu dengeleyemiyor...
ama genel intiba iyi gibi...
deneyimli bir öğretmenim olrak bana ne önerirsiniz...
fakülte de öğrendiğimizle gerçek hayat çok farklı
kırmak -kırılmak vs çelişkiler içinde kalabiliyoruz...
saygılarımı sunuyorum..
I KISS FROM YOUR HANDS...
WISH YOU HAVE EVERYTHING THAT YOU WANT IN SO SHORT LIFE OF THE WORLD..
WAITING FOR YOUR RECOMMENDS..
|
405
|
Tarih:
2006-04-15 20:34:22
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Sevgili Adnan,
Gerçekten bizim kültürümüzde eksikliğini çok hissettiğim, başka kültürlerde
gördüğüm zaman imrenerek baktığım çok önemli bir konuya temas etmişsin.
Aslında bu konu 85’li yıllardan beri benim takıntılar kümesinin bir elemanı.
O yıllarda (Cihet-i Askeriyede iken) NATO tatbikatlarına katılma fırsatım
olduğunda gözlemlemiştim, gâvurların “iş zamanı” ve “iş dışı zaman” diye
kavramları var. İş dışı zamanlarda, bizim tabirimizle “enseye tokat göze
parmak” şeklinde tanımlayacağımız ilişkiler yaşayan adamlar, iş yaparken
birbirlerini asla tanımıyorlar… (Bizde akşam memurunla/ öğrencinle rakı iç,
ertesi gün işte/okulda rakı sofrası muhabbetinin devamı bir ilişkiye
sürüklendiğini görürüsün. Hatta, “ne oluyoruz ne yapıyoruz burası dün akşamki
rakı sofrası değil” diye açıkça uyarmaya kalksan, bir de “görgüsüzlükle,
hatta kompleksli olmakla, tahammülsüzlükle ve dahi “kişilik bozukluğu” ile
itham edilirsin… Ne yazık ki bizim kültür böyle Adnan. Senin sıkıntın da
senden değil, bu kültür içinde yetişmiş kişilerin bilindik tavırlarından
kaynaklanıyor.
Önerim (ve öğrencilerimle ilişkilerimde) yaptığım şu:
Çağdaş toplumlarda yapılmakta olan işlerin gerektirdiği bir dizi TANIMLI
İLİŞKİLERİN olduğundan söz ediyorum. (Öğretmen-öğrenci, müdür-öğretmen
ilişkisi gibi)
Bu tür tanımlı ilişkilerde, çoğu kez birilikte bir şeyler yapacağımız
insanları BİZİM SEÇMEDİĞİMİZİ de anlatmaya çalışıyorum. Ve bu yüzden de bu ilişkilerin
BİR ÇERÇEVESİ OLDUĞUNU ekledikten sonra, her iki tarafın da BU ÇERÇEVEYE GÖRE
DAVRANMAK ZORUNDA OLDUĞUNU izah ediyorum. (Çoğu kez bu tanımlı ilişkilere su
katan, ilişkiyi kontrol altında tutma görevi olan kişilerin TAVİZKAR
DAVRANIŞLARI oluyor Adnan.) Sonra da kişisel olarak İLKELER KOYUP onlardan
taviz vermeyeceğimi belirttikten sonra bunu yaşantı olarak gösteriyorum. Sen
de biliyorsun, benim sınavlarımdaki öğrenci başarısı aynı işi yapan diğer
hocaların başarısına nazaran daha düşük oluyor. AMA BU KONUDA GERÇEK ANLAMDA
KİMSE BİR ELEŞTİRİ GETİREMİYOR. Neden, çünkü öğrencimle not ilişkisi baştan
beri tanımlı. Sınavda soracaklarım baştan belli, değerlendirme baştan belli,
alınan not ne ise o olacağı, kimseye farklı ya da ayrıcalıklı bir muamele olmayacağı
baştan belli. Bu neyi getiriyor biliyor musun, BU ADAMLA İLİŞKİLERİN
ÇERÇEVESİ DE BAŞTAN BELLİ…
Şunları öğrencilerine anlat Adnan.
Bir insan olarak onların ağabeyisin.
Her türlü sorunlarında yanlarındasın.
Ve onlar için yaptığın her şey, onlara kızman, gerekirse kırman hep ONLARIN
YARARINA.
Ama sınıfta ders işlerken, sınav yaparken, sınavlarını değerlendirirken
HERKESE EŞİT UZAKLIKTASIN. Ve en önemlisi BU KURALLARA DAYALI TARZI, KENDİ
EGONU TATMİN İÇİN DEĞİL, VERDİĞİN HİZMETTEN HERKESİN ADİL BİÇİMDE
YARARLANABİLMESİ İÇİN SERGİLİYORSUN… Yani derste birini susturduğun zaman,
bunu, birilerinin dersini dinleyebilmesi için yaptığını hissettirebiliyorsa
DOĞRU İZE (track) GİRMİŞSİN DEMEKTİR.
Bir gün insanlar “Adnan Örtmen harbiden sağlam adamdır, sözüne güvenilir,
dediğini yapar, yardım istersen elinden geleni yapar ama İŞİNİN GEREĞİNİ DE
aynı titizlikle [İTİNAYLA :))] yapar” demeye başladıklarında, akrabaların
öğrencilerin eski dostların SENİ ANLAMAYA BAŞLAYACAKLARDIR.
Bu hemen olmuyor.
Biraz sabır biraz özveri biraz emek gerektiriyor.
Ama bunu buralara taşıyıp bir arayış içinde olman bu sürenin çok kısa
olacağını gösteriyor.
Sana kolay
gelsin …
Kissed from your eyes :)))
|
406
|
Tarih:
2006-04-16 09:52:51
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Mithat Yavlum,
Rüzgar Meleği dediğin şair, Nilgün Sezer isimli 1958 doğumlu (yani benden
bile büyük) bir teyze. Hani diyorum senin 406 numaralı mesajında yazdığın
RÜZGAR MELEĞİ DİYE BİR "ADAM" YAZMIŞ şeklindeki ifadelerini okusa
bu şair teyzemiz... Valla ikimizi de çizer. Seni yazdıkların beni de çanak
tuttuğum için...
Salı bekliyorum. Ama programa bakarak gel, ders arası büyük boşlukta...
Adnan'ın mesajını yanıtladıktan sonra e-postalarımı kontrol ederken
dostlardan birisinin gönderdiği SUNU formatındaki bir e-posta çok hoşuma
gitti.
Düz metine dönüştürüp SİZ ÖĞRETMENLER ve ÖĞRETMEN ADAYLARIYLA PAYLAŞMAK
İSTEDİM... Sanki SİFONUN ZİNCİRİ SİZİN ELİNİZDEYMİŞ GİBİ GELDİ DE BANA...
***
Sokakta yaşlı bir kadının ağır file taşıdığını görünce, bizler koşardık.
“Bırak teyze, biz taşırız.” denilirdi.
Bütün kadınlar çocuklara güvenirdi.
Bütün çocuklar, yaşlı kadınlara saygı sergisinde gezerdi sanki.
Bahşiş verirlerdi kabul
etmezdik…
Alış-verişe bakkala gönderirlerdi bizleri,
Üzerini kuruşuna kadar geri verirdik.
Saçlarımızı okşamanın gururu yeterdi bizlere...
Şimdi sokaklarda yürüyen kadınlar,
dört bir yanına bakıyor çantasını kim kapacak diye…
Artık ne hak kaldı, ne hukuk!
Kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Sanki (!) kurulan düzen meyvesini veriyor...
Sokak ortasında bir kadının ırzına geçilse birileri sırasını bekliyor,
Diğerleri alkış tutuyor.
Kalanlar da,
“Bana ne kardeşim,
kadın da öyle giyinmeseydi” diyor.
Giderek, herkes birbirine benziyor.
Şimdi kadınlar, çocuklardan bile kaçıyor.
Azar azar bir mezar kazılıyor ülkemize.
Çocuklara bile güvenini yitirmiş bir ülkenin geleceği olduğunu mu
sanıyorsunuz !?..
Herkes kendi kirinden memnun.
Bakıyorum da, toplumun alnı ak, yüreği bahtiyar (!)
O yüzden kimse sifonu çekmiyor
|
407
|
Tarih: 2006-04-16 13:41:21
Hikmetist ( hikmetist@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Selamlar Hocam,
Yarın sınav sonuçları açıklanıyor,di mi?
Bir de ÖPD notlarıyla entegre olduğumuz bir dönem bir şey dikkatimi
çekti.Galiba Colombia diye
bir üniversite yok,Columbia
var.
Teşekkür ederiz...
|
408
|
Tarih:
2006-04-16 15:13:31
yavlum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
demek kadınmiş onu yazan ama ben nerdeen bılebılırımkı....nese artık gorurse
bi şiirde ıkımıze yazar soyle hıcıv tarzı:
bılmeyınce adam şaiirin adını
ancak hayvan yapar bole bı hatayı
nese artık cahıllıgıme versın nedıyım ama sızın işiniz daha kotu kadına teyze
demişsınız yandınız.bıde dılekce yazalım rektorlugede ne bole habıre toplantı
yaaaa hocaaları odalarında bulamıyoruz.nese bkalım allah kolaylık versın..
|
409
|
Tarih:
2006-04-16 15:29:51
hasan the pimp ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam uzun süredir bu sayfaya girmiyordum. bu format güzel olmuş. yazdığınız
yazının hangi iletiye cevap olduğunu belirtiyorsunuz ama başka sayfada olunca
biraz kargaşa oluyor. bundan sonra sorulan soruya cevabınızda bir link
koysanız bir sorun olur mu? ben bu işlerden pek anlamıyorum ve bir halttan
anlamayan ancak her halta burnunu sokan bir TC vatandaşı olarak algılanmak da
istemiyorum. kissed from both hands saygılar selamlar
|
410
|
Tarih:
2006-04-16 16:37:52
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sırayla cevap yetiştirelim.
Hikmet son dediğin doğru her ikisi de var ama yansılarda da yazım hatası da
var. Bu konuda sen haklısın.
Sınav sonuçları Cuma akşamı belli oldu. Hatta %30 devamsızlık haklarına
istinaden memlekete gidecek 3-5 arkadaş kağıtlarını inceleyerek notlarına
onay verdi.
Gerçi derste konuşuruz ama sonuçların analizlerinde ilginç bir durumla karşı
karşıya kaldım. A ve B grubu sorulardan alınan puanları kıyaslayarak gruplar
arası adalet ne alemde diye bakarım hep. Bu kez Türkçe Bölümünün her iki
şubesinde B grubu kağıtların ortalaması yüksek iken, İngilizce'nin her iki
şubesinde de A grubu kağıtların notları yüksek çıktı. (Çok bir fark değil
tabii ki ortalamada 2-3 puan farkediyor) Bu durum olay bütün kağıtlara
yansıtılınca benim işime geliyor, fark yok gibi görünüyorsa da bölümlerde
belli bir yönde fark olması garibime gitti. Bakalım çözebilecek miyim.
Yavlum üslubunu beğenmiyorum. Ben senin hata yaptığını yüzüne vurmak ya da
seni -hiç hoşuma gitmeyen benzetmenle- itham etmek için yazmıyorum. Bu konuda
ciddiyim, lütfen kendine haksızlık etme ve bir daha kendin için -biliyorum
şaka yapıyorsun- ama böyle sözcükler kullanma... Rektörlüğe dilekçe konusunda
sonuna kadar yanındayım. Hatta dilekçede geçecek bir ifade bile önerebilirim.
"Biz hocalardan hizmet almak için öğrenim harcı ödüyoruz ama bazı
hocalarımız bizlere vereceğine rektörlükteki toplantılarda veriyorlar
(vakitlerini)" şeklinde...
Sevgili Hasan, şimdilik bu formatın dışına çıkamıyorum. Bizim sunucuda
güvenlik nedenleriyle böyle bir sayfayı tutmama izin verilmiyor. Bu platform
aslında başka bir sunucuda tutuluyor ve bir kısayolla ulaşabiliyoruz.
Aslında bu ziyaretçi defteri formatı. Senin dediğin ise FORUM formatı.
Zaten çok da bir iddiamız yok sonuçta...
Cümlenizin gözlerinden öpüyorum...
|
411
|
Tarih:
2006-04-17 08:12:20
Meryem Dal ( meryemdal@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Merhaba hocam
Mesajları okurken Adnan abinin söyledikleri dikkatimi çekti gerçekten böyle
bir endişe duymakta haklı... Ben de lisede okurken matemetik dersimize amcam
giriyordu ben başta biraz endişelenmiştim amcamdan değil de arkadaşların
filan tabi senin amcan tarzında şeyler söyleyeceklerinden ama öyle olmadı
matematiği sevmeyenler bile matematiğe ilgi duymaya başladı şimdi anlıyorum
neden böyle olduğunu hocam hani derste öğrencilerinize başarma duygusu
tattırın diyordunuz ya amcam da sınıfta herkese sırayla soru çözdürüyordu ama
ilerde olanları da ihmal etmiyor onlar için de bu soruyu bilene sözlüye 100
diyordu.Herkese eşit haklar tanınmış oluyordu. Böyle olunca da herkes
halinden memnun oluyordu hatta bunu benimle paylaşanlar da oluyordu amcan
diye söylemiyorum ama ben matematiği onun sayesinde sevdim diyenler çoktu.Ben
de mutluydum halimden ama o zamanlar anlayamıyordum şimdi hocam sizin
sayenizde bazı şeyleri anlamaya başladım.Sizden öğrenecek çok şeyim var çok
çalışmam gerekiyor hocam çooook.
iyi günler
saygılarımla...
|
412
|
Tarih:
2006-04-17 10:51:30
senem öznal ( senemoznal@mynet.com)
DEMİŞ Kİ:
MERHABA HERKESE;
Arkadaşlar şenlikler hangi tarihler arasında.Bu konuyla ilgili bir açıklama
yapıldı mı?İçeriği nasıl olacakmış?Üniversiteye bir gezi yapıcaz da
şenliklere denk gelmesin.Sizlerden haber bekliyorum.görüşmek üzere
|
413
|
Tarih:
2006-04-17 14:43:15
gül tuğba ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
sadece paylaşmak istedim hocam...
Önce Büyük Taşlar
Bir gün üniversitede işletme okuyan bir grup öğrenci, zaman yönetimi uzmanı hocalarından
ummadıkları bir ders aldılar. Hocaları, karşısında yarım daire halinde oturan
öğrenci grubuna "Evet! Şimdi ders zamanı!" diye seslendi ve masanın
altından geniş ağızlı büyükçe bir küp çıkardı. Küpün içine, yine masanın
altından çıkardığı yumruk büyüklüğündeki taşları dikkatli biçimde koymaya
başladı.
Küp ağzına kadar dolup da daha fazla taş alamayınca, "Küp doldu
mu?" diye sordu. Sınıftaki herkes birlikte bağırdı: "Evet!"
"Öyle mi?" diye karşılık verdi zaman yönetimi uzmanı. Masanın
altından bir kova çakıl taşı çıkardı. Küpü önce sallayıp daha sonra içine
çakıl taşlarını koydu. Küpü tekrar salladı. Böylece küçük taşlar büyük
taşların arasında kendilerine yer buldular. Ve aynı soruyu bir kez daha
sordu:
"Küp şimdi doldu mu?"
Sınıftaki öğrenciler, uzmanın ne yapmak istediğini yavaş yavaş anlamaya
başlamışlardı. İçlerinden birisi "Herhalde hayır!" diye cevapladı
bu soruyu.
"Güzel!" dedi uzman ve masanın altından bu defa bir kova kum
çıkardı. Kumu küpe boşaltmaya başladı. Kumlar büyük taşlarla çakıl taşlarının
arasındaki boşlukların hepsini doldurdu. Sorusunu bir defa daha sordu:
"Küp doldu mu?"
Öğrenciler bir ağızdan "Hayır!" diye bağırdı.
Bir defa daha "Güzel!" dedi ve masanın altından bir sürahi su
çıkardı ve küpe ağzına kadar su doldurdu. Küpün artık tamamen dolduğu
söylenebilirdi. Hocaları öğrencilerine dönüp sordu:
"Bu örnek bize neyi gösteriyor?"
Çalışkan bir öğrenci elini kaldırdı ve çıkardığı dersi özetledi:
"Programınız ne kadar dolu olursa olsun, gerçekten gayret ederseniz, o
programa birkaç şey daha ilave edebilirsiniz."
"Hayır" dedi uzman. "Bu örneğin bize öğrettiği şey şu: Eğer
büyük taşlan önce koymazsanız, bir daha asla koyamazsınız."
Sonra konuşmasına devam etti:
"Sizin hayatınızdaki 'büyük taşlar' ne? Öncelik sıralamanızda ilk sırayı
ne teşkil ediyor? İşte o büyük taşlar ne ise, hayat küpünüze önce onları
koyun. Tabi hayatınız boyunca pişmanlık duymak
istemiyorsanız! "
|
414
|
Tarih:
2006-04-18 09:01:18
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
SEVGİLİ ARKADAŞLAR,
HER YIL OLDUĞU GİBİ, BU YIL DA SINAVI İZLEYEN HAFTA ÜZERİNDE DÖNÜTLERİ
YAZILMIŞ SINAV KAĞITLARINIZI SİZLERE DAĞITIP TOPLUCA BİR DEĞERLENDİRMESİNİ
YAPACAKTIK... (AMA GÖRÜYORUM Kİ BAZI KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR EDİNMİŞSİNİZ.
İNGİLİZCE ÖĞRETMENLİĞNDEN BAZI ARKADAŞLAR DIŞINDA, SINIFLARDA KİMSELERİ
BULAMADIM VE BU İŞLEMİ GERÇEKLEŞTİREMEDİM. HEMEN EKLEYEYİM, “ACABA SINIFTA
KİMSE OLMAZSA HOCA YOKLAMA ALMAZ MI Kİ” GİBİ DÜŞÜNCE BİÇİMİ KÜLLİYEN
YANLIŞTIR… KALBİNİZ GİBİ TEMİZ İMZASIZ İSİM LİSTELERİNİZ DİĞERLERİNİN
ARASINDA YERLERİNİ ALDI)
BEN YİNE DE GÖREVİMİ YAPMIŞ OLAYIM DİYE, SINAVDA SORDUĞUM SORULARI, BU
SORULARA ÖNERDİĞİM CEVAPLARI VE HER SORUDAN ALDIĞINIZ PUAN AYRINTISINDA SINAV
SONUÇLARINIZI WEB SAYFAMIN SINAV SONUÇLARI BÖLÜMÜNE KOYDUM. BİLİYORSUNUZ
ARTIK ALAN ADI ALDIK VE SAYFAYA ULAŞABİLMENİZ İÇİN TARAYICINIZIN ADRES
ÇUBUĞUNA abdullahcan.com YAZMANIZ YETERLİ…
SINAVDAN ALMIŞ OLDUĞUNUZ SAYI NOTLAR BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ DEĞİL. EĞER DAVRANIŞLARINIZDA
DEĞİŞİKLİKLER OLDUĞUNU HİSSEDİYORSANIZ BU SİZİN İÇİN ÇOK DAHA ÖNEMLİDİR…
SEVGİLERİMLE
|
415
|
Tarih:
2006-04-18 18:30:01
hatice turkan ( m_a_v_i_86@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam ben türkçe bölümü 2-b sınıfındayım ilk defa yazacağım için kendimi
tanıtma ihtiyacı hissettim şimdi notumu öğrendim çok üzüldüm hocam ama şok
olmadım bekliyordum böyle bir notu ben yine notları okurken ezbere dalmışım
kaç senenin alışkanlığı olarak kısaca ezbere dayalı çalıştım öyle
şartlandırdım kendimi inşallah finalde düzeltirim ama tüm msınavlarımın kötü
olup bunun iyi olmasını isterdim çünkü gerçekten önem verdiğim bir ders neyse
hayırlısı olsun iyi akşamlar hocam
|
416
|
Tarih:
2006-04-18 20:26:54
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Önce aramıza hoş geldin Hatice,
İnsanla ve insan davranışıyla uğraşmak o kadar zor ki... Bir sınav sonrası
düş kırıklıklarını, birilerine bunların hesabını verme zorunluluğunu,
başarılı olma arzumuzu ama sınav notlarının bu sorumluluğu yerine getirmede yetersiz
kaldığı anlardaki yürek burukluklarını pek çoğunuzdan daha iyi biliyor ve her
okuduğum kağıtta sizinle birlikte bunları yaşıyorum...
Ama diğer yandan elimde bir terazi tutuyorum ve her türlü duygusallıktan uzak
bir şekilde sizlere ADALET DAĞITMAYA çalışmam gerektiğini ÇOK İYİ BİLİYORUM
ve bunu gerçekleştirmek için elimden gelen gayreti gösteriyorum.
Ve diyorum ki iyi ki BDS var.
Ne yaptığımı, nasıl soru sorduğumu ve sizlerin bu sorular karşısında neler
hissettiğinizi biliyor ve bunu da bilinçli bir şekilde yapıyorum.
Bu arada aynı dersi başka biçimde alan arkadaşlarınız olduğunu, onların
sizlerden daha farklı ortam ve koşullarda bu süreci yaşadıklarını ve benim
değerlendirme tarzımdan farklı bir biçimde değerlendirildiklerini biliyorum.
Ve yine iyi ki BDS var diyorum...
Notlarınız genel olarak düşük de olsa, birbirinizle kıyaslanarak
değerlendirileceksiniz. Benim için A'nın ya da B'nin şu veya bu notu almış
olması çok önemli değil. Ama eğer
A, B'nin iki katı söylenenleri yapabilmişse, notu da B'nin notunun iki katı
olmalı...
Tüm arkadaşlara sesleniyorum...
Arasınavda aldığınız sayılara göre başarısız GÖRÜNMENİZ herşeyin bittiği
anlamına gelmesin. Gerçek kazanımlarınızı görmeye çalışın. Dikkatli okumayı,
ayrıntıyı, eleştirel düşünebilmeyi, farkı görebilmeyi, çok boyutlu
düşünebilmeyi öğrenmeye başladıysanız bu ÖNEMLİ BİR KAZANIMDIR ve sizi
HAYATTA BAŞARILI kılacaktır.
İşte bu nedenle insanla uğraşmak zor diyorum...
Bir yandan, onlara kendilerini hayatın pek çok alanında başarılı kılacak
beceriler kazandırmaya çalışıyorsun ama diğer yandan bunu kazanmak için
ödedikleri minik bedellere gereksiz biçimde üzüldüklerini görüp sen de
üzülüyorsun..
Beni şimdi değil, çok sonra anlayacaksınız
gençler...
Sevgiyle gözlerinizden öpüyorum...
|
417
|
Tarih: 2006-04-19 09:53:14
Tugba ( yaldiztugba@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
''Bundan sonra basın dönmesin diye" 14 Nisan 1999..Abdullah
Hocam..Kendisi soyadıyla tamamen uyuşan nadir insanlardandır..Yani Can
Hocamdır.. Selamlar.. Hocam geçenlerde bir konu hakkında kitaplarıma
bakarken, sizin bana hediye etmiş oldugunuz English Structure kitabına
rasladım..Üzerindeki yazıdan o kitabı bana hediye ettiğiniz günü dün gibi
hatırladım.. Hani ben fotokopiciden ters basılmış almıştım kitabımı ve
söylenip duruyordum tam o sırada siz duymuşsunuz ki yeni ve doğru basılmış
bir kitabı bana hediye etmiştiniz.. Mezun olalı çok uzun oldu ama sizin
desteğinizin hep bir yerlerde var olduğunu hep biliyorum ve daha nice
yıllarda da yine en zor durumların çözümlerinin yine sizde olacağına yürekten
inanıyorum. Hani derler ya her insana lazım..Sizden herkese lazım hocam..
Bana hediye ettiğiniz Structure kitabının içeriğini az cok tüm 2002 mezunları
bilir.. Syntax , tree diagram...Oh my God.. :)) Hatırlarmısınız hocam bir ara
bu ders konusunda bölümün yarıdan fazlası umutsuz durumdaydı..Benim ilk
aldıgım not 26 idi..:) İkinci vizeme ağlaya ağlaya çalışıyordum...Tümüyle
kendi gayreytimle 80 aldım dersen yanlış olur ancak hocamın Can hocamın desteğiyle
gercekten de 80 almıstım..Ve suanda herkes kendi bölümüm dahil bana bu dersin
kitabına ihtiyacları oldugunu söylüyorlar.. Ancak kara borsa tubiş:))))
Hocam sizi coook seviyoruz... bizi emeklerinizi unutmadıgımızı bildirmek icin
tüm 2002 mezunları adına bu maili yazıyorum
Sevgiler
|
418
|
Tarih:
2006-04-19 11:11:40
şükran ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
sayın hocam size ve eşinize teşekkürler.
şenlikler 11-14 mayıs 2006 tarihleri arasında yapılacak. program belli
değilmiş, önümüzdeki hafta diyorlar. saygılar
|
419
|
Tarih:
2006-04-19 13:01:06
birtek gezgin ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Dahi anlamındaki "de"leri ayrı yazmayan birisiyle mi karşılaştınız?
Onu uyarın, kınayın, hatta saçını çekin, kalemini alın, bir daha vermeyin... Sonra
bir daha düşünün ve hayata dokunun: bu dünyada olması gerektiği gibi olmayan
ne çok şey var değil mi? Ayrı yazılmayan dahi anlamındaki
"de"lerden böyle rahatsızlık duyabiliyorsa bir insan, hayatı
güzelleştirmeye de adaydır bizce...
sevgiler:)
|
420
|
Tarih:
2006-04-19 13:16:38
kampuste 'green'cafe dışında da green lütfen... ( E-posta
belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Tuzla’nın
Orhanlı Beldesi’nin Değirmentepe Mevkii’nde, ağırlıkları 20-50 kilo arasında
değişen 1000’e yakın varil bulundu. Bu konu çok önemli ve güncel bir sorunun
görünen yüzüdür. Türkiye’nin pek çok yerinde hala karşımıza çıkmaya devam eden bu sorun hükümetin
temiz üretime dayalı bir atık stratejisine sahip olmamasından
kaynaklanmaktadır. Çevre ve canlı yaşamının bu zehirlerden korunabilmesi için
tek yol tehlikeli atıkların bertarafı değil, üretiminin minimuma ineceği
üretim yöntemlerinin benimsenmesidir. Bu nedenle, ne Tuzla’da bulunan
varillerin ne de bir başka tehlikeli atığın yakılarak bertarafı bir cözüm
olarak kabul
edilemez.
|
421
|
Tarih:
2006-04-19 14:49:01
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Yine sondan başa doğru gidelim.
Tuğbiş'in öyküsünün güncel yanı şu ki, arasınav mağdurları ve mağdureleri aldıkları
düşük notlara bakarak kopmasınlar mücadeleden. Tuğbiş 26 ile başlayanlardan.
Ama hocasının sözünü dinledi, başarısızlığı ders alınacak bir olaya çevirdi.
Burada finalden 80 aldığını yazmış sadece. Ben dahasını ekleyeyim, Tuğbiş
daha sonra kısa süreliğine iş dünyasına atıldı, çok da başarılı oldu. Sonra
TOEFL'dan iyi bir not aldı. Amerika'yı gördü. (Ben hala göremedim) Şimdi bir
üniversitede İngilizce öğretiyor... Hala da başımın etini yiyor, yok proje
yapacakmışız, yok Almanlarla işbirliği yapacakmışız falan... Bu da bir öykü.
Tabii ki DERS ALMAK İSTEYENE...
Sayın Öğrenci İşleri Daire Başkanımız Şükran Hanım sağolsun şenlikle ilgili
bilgiyi ilgilenenlerin dikkatine sunmuş. Seneeem, umarım okumuşsundur.
Rektörlüğün en yoğun dairesinde bunca işin gücün arasında zaman ayırıp iki
satır yazıp bizi bilgilendirdiği için sizler adına ve kendi adıma teşekkür
ediyorum...
Birtek, biliyorum burada kısayol vermek reklama girer belki diye yazmadın ama
bence bunu yazmanın bir sakıncası yok. Özellikle Türkçe Öğretmenliğinden
arkadaşlar belki daha farklı biçimde destek verirler. Kısayolu ben ekliyorum:
http://dahianlamindakideayriyazilir.com/
Platformun bir tek çevrecisi (adını yazmadığı için ben de rumuz kullandım)
arkadaşımızın yazdıklarını okurken aklıma derste konuştuklarımız geldi. (Bu
tür sorunlara karşı duyarlılık ve farkındalık geliştirmenin yolu öncelikle
buralara yazmaktan geçmiyor.) Eğitimin hedeflerinin kaynaklarını ya da
programları etkileyen olayları ve değişik güçleri hatırlatmak isterim size.
(Benden ders almayanlar da araştırsınlar diyelim, çünkü çevre dostları çok
araştırmacı oluyorlar:)
Yani olay dönüp dolaşıp "kişilere istenen yönde, sistematik olarak
davranış kazanırmakla mükellef" kişilerin sorumluluğuna giriyor. Yok eğer
"hükümetten" söz ediyorsanız, onun yanıtı da belli, arasınavda
A'ların 2'nci sorusuna bakınız. İşiniz zor. Kolay gelsin...
Sevgiyle...
|
422
|
Tarih:
2006-04-19 15:42:35
Meryem ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Taksit taksit oluyor ama bu ''de''nin yazımı konusunda aklıma gelen bir şeyi
sizlerle paylaşmak istedim.Dördüncü beşinci sınıflara giren bir öğretmen
''de'' nin yazımını anlatırken ilginç ve hoş bir benzetmeyle çocuklara
anlatmıştı.Şöyle diyordu:
Bildiğimiz tebeşirli yazı tahtaları var ya onu bir kelime olarak kabul edin
hemen ona bitişik olan tahtayı sildiğimizde tebeşir tozlarının yere
dökülmemesini sağlayan silgilik ise adın durum eki olan ''de''dir yani ektir
onu tahtadan ayıramazsınız. Öğretmen masası ise ayrı yazılan ''de''dir,
bağlaçtır, dahi anlamı verir.
Saygılarımla...
|
423
|
Tarih:
2006-04-20 10:55:17
Ayşe:) ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba hocam ben ingilizce 2-a'dan ayşegül.Ben öncelikle sınavın önerilen
cevaplarını ve sonuçlarını sayfanızda yayınladığınız için teşekkür
ederim.Bilmem farkında mısınız ama sadece sizin ve ismet-meral öztürk
çiftinin böyle bi çabası var.Herhangi bir yerden sonuçlara ulaşabiliyoruz
peki bu uygulama neden sadece 3 hocanın yaptığı bişey,çok mu zor bunu
yapmak?Teknoloji her gün değişirken Uludağ Üniv. hocaları neden bu tür
şeylerden bi haberler?Madem okumuş,kültürlü,çevresine duyarlı bireyler
yetiştirmek için üniv.de olduklarını söylüyorlar kendileri neden örnek olmayı
denemiyorlar?Aslında biliyorum bu soruların sorulması gerekenler başka.Ben
sadece size teşekkür etmek istemiştim ama tutamadım kendimi:)Paylaşmak
istediğim diğer bir konuda gramer.Burada daha önceden gramer dersine
girdiğiniz öğrencilerinizin yazdıklarını okuyunca üzülüyorum çünkü ben ve
daha birçok arkadaşımın gramerin nasıl öğretileceğini bilmediğini
biliyorum!!Çünkü geçen sene bu öğretilmedi hatta gramer de öğretilmedi ya
neyse.. Amaaa gramer kitabıyla reading nasıl yapılır hepimiz çok iyi
biliyoruz.Yeni hazırlanan programlardan gramer kalktı daha çok pratiğe dayalı
deniyor ama bu ne kadar doğru,onu da bilmiyorum.Bu gramer konusunda ne
yapmalıyız,konu anlatımlı kitaplar ve dergiler bize ne kadar yardımcı olur
yoksa asıl mesele neyi değil nasıl anlatacağımızı mı bilmek? Sevgi ve
Saygılarımla..
|
424
|
Tarih:
2006-04-20 12:46:00
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Ayşegül,
Tabii tuzun kuru, götürmüşsün 80'li bir notu, soruları ve notunu görmüş olmak
rahatsız etmiyor seni. Ya diğerleri ne yapsın :) Şaka bir yana, aferin sana, demek ki
-soruların cevapları sınavdan önce herkesin elinde olduğuna göre- aklını
kullanmışsın. Darısı finalde diğer kardeşlerin başına...
Eleştirilerine (üzülerek de) olsa katılıyorum. Yazdıklarını okurken, bundan 5
ya da 6 yıl önce, bir bayram nedeniyle Internet üzerinden öğrencilerimle
paylaştığım bir dersim geldi aklıma. Daha doğrusu o ders notlarına yazdığım
ÖNSÖZ. Buldum o notu (aslında hala duyuruların nostalji bölümünde duruyor).
Aynen aşağıya kopyalıyorum.
**********************
Sevgili Öğrencilerim,
Her ne kadar sınav sorularını paylaşıma açma, sınav sonuçlarını duyurma gibi
amaçlarla çoktan beri Interneti kullanıyorsam da, bu, ilk kez Internet
ortamında uzaktan ders verme girişimim oluyor. İnsanların yıllardır bu ortamı
çok daha ciddi ve önemli işler için kullandıkları göz önüne alındığında,
yaptığım işin çok da önemli olmadığının farkına varıyorum. Ancak, bu
satırları yazmama asıl neden, bu talebin bana öğrencilerimden gelmiş olması,
yani, uzun yıllardır özlemini duyduğum, teknolojiden kendi amaçları
doğrultusunda faydalanma arayışı içinde olan ve bunun yolunu bulan
öğrencilerimi görüyor olmam. Her ne kadar, amaç, biraz daha uzun tatil yapmak
gibi kişisel de olsa, görüldüğü gibi, teknoloji yaşamı kolaylaştırma adına
işlevini yerine getiriyor sonuçta. Galiba, diğer öğretim elemanı
arkadaşlarımı da beni yüreklendirdiğiniz kadar yüreklendirseniz ve
destekleseniz, bölümde çok daha güzel işler yapılacağa benziyor.
Sonuç olarak, bu sayfaya ulaşan, bu notları alan tüm öğrencilerime, yukarıda
sözünü ettiğim nedenden ötürü teşekkür ediyorum.
Başarınıza katkısı olması dileğiyle, gözlerinizden öpüyorum....
**********************************
diye yazmışım.
İşte Ayşegül bundan yıllar önce tanımladığım öğrenciyi bugün karşımda görünce
KENDİSİ DE BİLSİN istedim ve bu nedenle paylaştım yukarıda yazılanları...
Eğer Ayşegül'ler çoğalırsa ve taleplerini dile getirirlerse Meral'ler
İsmet'ler ve Abdullah'lar da çoğalır diye düşünüyorum...
Gramer benim için fitil tutmayan bir yara. Onun için hiç girmiyorum.
Aramızda diye söz verdiğimiz için arkadaşlar çıkıp konuşamazlar, o nedenle
ben gerektiği kadar söz edeyim, geçenlerde bir halt ettim ben ve çocukların
gözlerinde o bilgi açlığını görünce eski günler geldi aklıma ve bayağı kötü
oldum. Her ne kadar onlara hissettirmediysem de yüreğimin derinliklerinde bir
sancı hissettim o gece eve dönerken.
Ama sana
şunları söyleyebilirim:
Her şey senin elinde. Bir konuda eksik olmak, kendini yetersiz hissetmek EĞER
FARKINDAYSAN inan hiç sorun değil. En tehlikeli konumda olanlar bilmeyen ve
bilmediğini bilmeyenlermiş... Bunların tedavisi yok. Bilmeyen ama bilmediğini
bilenler için basit bir reçete var. Eksiklerini tamalayacak... Bu nedenle
senin adına herhangi bir olumsuzluk göremiyorum.
Son olarak, öğretmenler anlaşılmaktan mutluluk duyarlar, işe yaradıklarını
hissederler. Bu duyguyu yaşattığın için ben de sana teşekkür ediyorum...
Sevgiyle gözlerinden öperim..
|
425
|
Tarih:
2006-04-21 08:16:27
gulshan ( muserref13@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam öğretmen ağzıyla konuşacam.Çok adaletsiz bir sınavdır.NEDEN?Çünkü,bizi
sorular üzerinde düşündürdünüz cevaplar üzerinde değil.Derste kullanmadığınız
sözcükler kullandız.Lütfen bundan sonra ders anlatırken dolaylı cümlerle
anlatın.
|
426
|
Tarih:
2006-04-21 08:41:36
Gulshan ( muserref13@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam eminimki dersinizi bu kadar ciddiye almasaydım günlük ders
çalışmasaydım daha iyi puan alacaktım.Aldığım puana yanmıyorum emeğimin
karşılığını alamadığıma yanıyorum.Keşke başka derslere çalışsaydım.
|
427
|
Tarih: 2006-04-21 08:51:36
Gulshan ( muserref13@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
Sınav sonucum kötü gelsede çok şey sizden öğrendim teşekkür ederim.Ama bundan
sonra herhalde hiç bir şey alamam.Dersle aramdaki gönül bağım koptu.Çok
üzüldüm.Hatta şu an şoktayım
|
428
|
Tarih:
2006-04-21 09:27:47
Gulshan ( muserref13@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
Hocam önerdiğiniz cevapları inceledim.Siz benim tam olarak yazdığım net
cevaplardan bile puan kırmışsınız.Hele A grubunda onuncu soruyu tam olarak
yazdığım halde tam puan vermemişsiniz.Birinci soruda tam olarak sizin gibi
cümle kurmasam da önemli noktaları yazmıştım ordanda puan kırmışsınız ya da
yazımı okuyamamışsınız.İkinci soruda da aynı durum.Dördüncü soruda aynı.yani
ya benim yazımı okuyamamışsınız,ya uzun yazdım diye puan kırmışsınız,ya da
türkçem zayıf olduğundan,ama önerdiğiniz cevapları yazmıştım.Sonuçları
inceledikten sonra benim sınav sonucumun adaletsiz değerlendirildiğine bir
daha emin oldum .Hele onuncu soruda puan kırmanıza hiç anlam veremedim.
|
429
|
Tarih:
2006-04-21 11:29:49
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Gulshan,
Önce bu kadar yazıyı neden yazdığımı (bu yaptığıma biraz kızsan da, SENİ
DÜŞÜNDÜREREK) bir kıssa ile anlatmaya çalışayım.
Mimar Sinan camilerinden birini bitirdikten sonra kalfalarıyla gezerken
oradan geçmekte olan bir çocuğun minareye uzun uzun baktığını görmüş. Çocuğun
yanına yanaşıp neden öyle baktığını sormuş. Çocuk da, “minare eğri duruyor da
ondan” demiş…
Sinan hemen ustalara, işçilere emir vermiş ve minarenin tepesine bir halat
bağlatıp diğer ucunu da ırgatların eline verip çektirmeye başlamış. Bu arada
da çocuğun koluna girip minarenin başka bir açıdan göründüğü bir noktaya
doğru yürümüş. Sonra da çocuğa tamam mı, düzeldi mi? diye sormuş. Çocuk tamam
oldu dedikten sonra ipi çözdürüp çocuğu yollamış…
Ustalar, kalfalar Sinan’a sormuşlar, değer mi bir ufacık velet için bunca
zahmet, neden uğraştın ve uğraştırdın diye sormuşlar. Ben Sinan’ın cevabını
yaptığım işe adapte edip, yeni biçimiyle söyleyeyim. EĞİTİMDE FEDA EDİLECEK
FERT YOKTUR….
Adaletsiz sıfatını yakıştırmana üzüldüm. (Herhalde eşit olmayan demek
istedin…) Eğer
lütfedip de derse gelseydiniz, sizlere, üzerinde neyi nasıl puanladığımı ve
dönütlerini yazdığım sınav kağıtlarınızı elinize verip kendi kendinize
kontrol ettirecektim. Herkesin kağıdını eline verip kontrol etmelerini göze
alan bir öğretmenin, adaletsizlik yapma kaygısı ya da eğilimi olsa bunu yapar
mı, kendine bir sor. Herkes aynı şekilde puanlanmasa böyle bir şeyi göze
almam mümkün mü? Eğer
beni dinlemiş olsaydın, kağıtları sınav sonunda neden dağıttığımı açıklamaya
çalıştığımda söylediklerimi hatırlardın. “Ben kul hakkından korkarım”
demiştim. “Ben de insanım ve hataya açığım demiştim”.” Eleştirilerinizi
ciddiye aldığımı, benden kaynaklanan bir durum varsa bunu düzeltmenin vicdan
borcum olduğunu” söylemiştim. Bakıyorum sadece kendi açından yargılayıp hüküm
veriyorsun.
Sizin için farklı bir sınav olabilir. Benim yazdıklarımı anlayamıyor
olabilirsin. Ama bu sadece senin için değil, sınava giren herkes için böyle
değil mi? Eğer sadece sana böyle bir şeyler yapsaydım ve senin
kâğıdını –eleştirdiğin tarzda- değerlendirmiş olsaydım, eleştirilerinde
sonuna kadar haklıydın…
Önerdiğim cevapları sizlerle paylaşmış olmamı, kendi yargılama biçiminin bir
delili olarak kullanıyorsun. Ve bunu da ulu orta herkesin paylaşımına açık
bir platformda yapıyorsun. Ve beni dünyanın (evet Internete dünyanın
neresinde olursanız olun ulaşabiliyorsunuz artık) gözü önünde ADALETSİZ
davranmakla suçluyorsun. Oysa ben sizin yaptıklarınızı herkesin gözü önünde
değil, kağıtlara uzun uzun notlar yazarak bireysel bir tarzda sizinle
paylaşıyorum. Ayrıca benim eleştirilmekten yana bir endişem de yok…
Ama madem ki sen ulu orta tartışmak istiyorsun, ben ona da varım.
1-DÜŞÜNMEK insan eylemidir. Hele insan yetiştirmeye aday bir meslek grubunun
mensuplarının çok iyi edinmesi gereken bir beceridir. Ayrıca, sorular ve
sorunlar dünyada hep vardır. Önemli olan onları fark edip algılayabilmektir.
Unutma, gerçek yaşamda algılamanız gereken CEVAPLARI BİLİNEN sorular değil,
SORU VE SORUNLARIN kendileridir. Ne mutlu bana ki seni (sana ters de gelse) sorular üzerinde
düşündürebilmişim…
2-Emeğine yanıyorsun. Bu senin sorunun. Bu süreçte ne yaptığına bağlı. Dersi
(söylediklerimi her ne kadar anlaşılmaz bulsan da), anlatmaya çalıştım.
Anlamamış olabilirsin. AMA ANLAMADIKLARINI soramadığını ve SORUSUNA YANIT
ALAMADIĞINI SÖYLEYEN BİR KİŞİYİ gösterdiğinde, ben bu konuda senden özür
dilemeye hazırım. Dahası, zorunda olmadığım halde derste anlattıklarımın
yansılarını size verdim. Hem de günü gününe. Ve sınav öncesinde ALIŞTIRMA
SORULARI verdim, nasıl bir beklenti içinde olduğumu gösterebilmek için. Daha
ne yapsaydım? Ama ben yazımın sonunda kendi emeğimle ilgili daha farklı bir
cümle kuracağım. Bakalım o seni ne derece etkileyecek…
Birinci sorudan başlayalım. Yazdığın cümle aynen şöyle EĞİTİM ÖĞRETİM
ETKİNLİKLERİNİN DÜZENLENMESİ GEREKİR, SONUÇTA ÖLÇME DEĞERLENDİRME OLMASI
GEREKİR. Doğru, ama soruda diyor ki, “planlansa da, planlanmasa da”. Soruyorum
sana, PLANLANMAMIŞ öğretim etkinliklerinin
sonunda (hadi değerlendirmeyi kabul
edeyim), ölçme nasıl oluyor Allahaşkına. Bu bilmediğini gösteriyor. Sana 5 puanı sorunun
yarısını yazdığın için verdim. DAVRANIŞTA KALICI İZLİ DEĞİŞİKLİK OLUR dedin
diye. Peki, ama size sorduğum ve vurguladığımız başka bir şey daha vardı. BU
DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİĞİNİN KİŞİNİN KENDİ YAŞANTILARI YOLUYLA OLMASI… Birinci
sorunda BUNUNLA İLGİLİ (aynısı demiyorum bak) BİR İFADEN VAR MI Kİ beni
önerdiğim cevaplar gibi yazmış olmana rağmen puan vermemekle itham ediyorsun?
Şimdi sen bana ADİL DEĞİLSİN derken ben de sana (Türkçen yetmeyebilir, sor birilerine)
MÜFTERİ mi diyeyim???
Onuncu sorunu aynen aktarıyorum: “MÜFREDAT KONULAR LİSTESİDİR İLKÖĞRETİMDE.”
Allah Allah, ortaöğretimde, yükseköğretimde müfredat yok mu? Sonra devam
etmişsin, “YENİ FELSEFE PRAGMATİZME DAYANILARAK PROGRAM GELİŞTİRİLMİŞTİR”
Soruyu yazmıyorum, isteyen açsın baksın sayfada duruyor, ne alakası var şimdi
felsefenin bu soruyla? Ve sadece ve sadece bir cümlene MÜFREDAT KELİMESİNİN
KULLANILMASI UYGUN DEĞİLDİR” cümlene sorunun tap puanının (HAKETMEDİĞİN
HALDE) dörtte üçü puan vermişim. 7.5 (Ama derdim küçük hesap olmadığı için
geri almıyorum)
Gulshan, ikinci soruda da aynı durum derken (bilerek ya da bilmeyerek) YALAN
SÖYLEDİĞİNİN farkında mısın. İkinci sorudan tam puan almışsın.
Dördüncü soruda sizden beklediğim “program geliştirmenin zamanla sınırlı
olmadığı, programın her uygulanma sürecinin sonunda değerlendirilmesinden
elde edilen verilerin bir sonraki sürece aktarılmasının gereği” idi… Böyle ya
da bunu çağrıştıran bir ifaden yok. Sadece, ÖĞRETMEN ARAŞTIRMACI BİR
YAKLAŞIMLA ÖĞRETİMDE HEDEF DAVRANIŞLARA EDİNENE KADAR (anlatım bozukluğuna
göz yummuşum) PROGRAM TÜM ÖGELERİYLE BERABER GELİŞTİRİLİR şeklindeki ifadene
(ki cevap bu değil, çünkü davranış bilimlerinde davranışı tam ölçemiyorsun
ki, tamam bitti daha iyisi yok diyebilesin) sorunun tam puanının yarısını
vermişim… Kaldı ki sorunun ikinci bölümüne (bu mantığı kavrayan bireylerin
mesleki gelişimlerinin hızlı olacağı söylemiyle ilgiliydi) ait tek kelimen
yok. Burada da HAK ETMEDEN aldığın puan sözkonusu...
Şimdi gelelim son cümlelerime…
Ben eleştiriye açığım.
Bana öğrencilerim AYI dediler gülüp geçtim, esprisini yaptım.
Hatta bu arasınavda, sınavdan çıkınca İngilizce 2 Z’lerle benden ders alan
İbrahim Akkaya’nın bana söylediğini duyanlar var, onlar tepki gösterdiler ben
gülüp geçtim…
Sen de bana, konuşmama, sizinle ilişkilerime, yaptığım işin kalitesine
ilişkin eleştiriler getirebilirsin.
Ama bugüne dek hiçbir öğrencim bana ADALETSİZ demedi, bu konudaki
hassasiyetimle dedirtmedim. Ben de hiçbir öğrencim için birazdan okuyacağın
tarzda bir laf etmedim…
Ama öğrenmenin yaşı yok…
İlkler hep yaşanıyor…
Bu da bir ilk benim için…
Emeklerim heba oldu diyorsun.
Ve benim de sende emeğim varsa ben de hakkımı helal etmiyorum…
|
430
|
Tarih:
2006-04-21 11:42:49
Abdullah Enes ÖZDEMİR ( casir_57@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam, ben Uludağ Üniversitesi'nin türkçe öğretmenliği bölümünün 2/b sınıfı
E0480058 nolu öğrencisiyim.Girmiş olduğumuz öpd sınavının 1. ve 10.
sorularından tam puan almayı bekliyordum, fakat beklediğim gibi olmadı ve
eksik puan aldım.Mümkünse kağıdıma tekrar bakmanızı rica
ediyorum.ilgilendiğiniz için teşekkür eder, iyi günler dilerim.
|
431
|
Tarih:
2006-04-21 11:59:37
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Abdullah Merhaba,
Önce (daha ben de Gulshan’a olan kırgınlığımı üzerimden atamadım herhalde)
düzeyli üslubun için teşekkür ederim.
Şu an kağıdın önümde. Sorularına tekrar baktım. Herhangi bir yanlışlık yok.
Birinci soruda HANGİ YOLLA diye sorduğum bölümü HANGİ YÖNDE diye algılamış ve
İSTENDİK YÖNDE diye yanıtlamışsın. Oysa KİŞİNİN KENDİ YAŞANTILARI YOLU ile
olması gerekiyordu.
Son soruda ise aynen “PROGRAMIN UNSURLARINDAN OLAN İÇERİĞİN DEĞİŞİKLİĞE
UĞRADIĞI ANLATILMAKTADIR. SADECE ÇERİK KISMIYLA İLGİLİDİR” diye yazmışsın. Soruyu
tekrar okuduğunda ve yazdıklarını önerilen cevaplarla kıyasladığında aldığın
4 puanın biraz da fazla olduğunu göreceksin ki, helal-i hoş olsun…
Sevgilerimle
|
432
|
Tarih:
2006-04-21 12:39:15
Gulshan ( muserref13@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam yazılarımı dikkate alıp açıklama yaptığınız için teşekkür ederim.Ama
her halde çok duygusal olduğum için bir az olayı abartmışım.Her halde türkçem
zayıf olduğumdan soruları anlayamadım.Hocam sizden özür dilerim 0 gelsin
sizden gelsin.Kanun kestiği parmak acımaz.Hakiketen de öğrencilerine önem
veren asil hocalardansınız.Kusuma bakmayın .
|
433
|
Tarih:
2006-04-21 22:39:48
doğru yerdeyim:) ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
betus82; Cinsiyet: Kadın; Yaş:24; İl: Bursa
Sevgililer gününden bir gün önce çocuklar, "Öğretmenim sevgilinize ne
hediye alacaksınız?" diye sorunca, "Benim sevgilim yok ki, yarın
hediyesiz geçecek" demiştim. Ertesi gün bir öğrencim iki tane teneke
bilezikle gelmiş. "Öğretmenim size yazık, üzülmeyin, ben size hediye
aldım" dedi ve bilezikleri koluma taktı. Canım benim. Ben de mutlu olsun
diye bütün gün o bilezikleri tıngırdattım.
süütçüü; Cinsiyet: Kadın; Yaş:23; İl: İstanbul
Öğretmenlik hayatımın ilk öğretmenler gününde bir öğrencim parası olmadığı
için bir şey alamadıgını söyleyip kucağındaki kendinden büyük, bir tepsi köy
ekmeğini ellerime bırakınca böğüre böğüre ağlamıştım
Anlatayım; Cinsiyet: Erkek; Yaş:30; İl: Ankara
Bir öğrencim iki aydır elinde portakalla gelir, "Öğretmenim buyrun"
der. Her seferinde teşekkür ederim, almam. Bugün yine getirince aldım. Bir
iki adım atıp geri döndü. "Öğretmenim, ben yine almazsınız diye
düşünmüştüm. Siz portakalı verin ben yarın iki tane getiririm, birini size
veririm" dedi. Çok şekerler çok!
havalan; Cinsiyet: Kadın; Yaş:33; İl: İzmir
Doğuda görev yaptığım yıllarda, öğretmenler gününde, bir öğrencimin hediye
olarak getirdiği bir paket selpak mendili hiç unutmuyorum
|
434
|
Tarih:
2006-04-22 08:00:07
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Dear (English Teacher Candidate) Ladies and Gentlemen
On these days most friends have kept asking me some samples of NON-TRANSITIVE
PC verbs and TRANSITIVE PC verbs. The frequency of the questions is so high
that I need to make a public announcement. (in the form of VIRTUAL PRESS
CONFERENCE)
The following are some verbs that I know (Of course there might be more than
that list includes)
IN THE FIRST GROUP, VERB HAS ONE OBLIGATORY COMPLEMENT AND
THIS COMPLEMENT IS NEITHER DIRECT OBJECT NOR SUBJECT ATTRIBUTE.
NOTE THAT IN SOME CASES REALISATION OF THE COMPLEMENT IS A CLAUSE (For
example, My promise ensures “that you’ll have no problem”)
The suit fits me
She has a car
She weighs 50 kilos
The house costs a million dollars
The plan lacks wisdom
This means trouble
I bet that she won’t come
It began to rain
The edge of the table measures 47 inches
Two times two equals four
My car seats four persons
The journey took three hours
She is acting the fool
The remark escaped him
Banu belongs to aristocracy
This never occurred to me
Traffic must keep to the right
You should get your hair cut
Bob brags that he has much money
Mary grumbles that she has no time
I marvel why she is so crazy
My promise ensures that you’ll have no problem
I wonder where she is
She affected not to hear me
Teacher condescended to explain it
She tends to be more aggressive
I happened to be in Istanbul
Company should stand to lose everything
I get to know him
We came to understand
Would you care for a drink?
The news started him thinking
Tom slunk from the school
She slipped into her dress
Thieves stole into the room
The mouse darted across the room
I can’t help laughing
She went on insulting him
IN THE SECOND GROUP VERB HAS TWO COMPLEMENTS. THE FIRST ONE IS DIRECT OBJECT
AND THE SECOND IS PC. (NOT OBJECT ATTRIBUTE) IN MOST CASES THE REALISATION OF
THE PC IS PREPOSITIONAL PHRASE.
The waved goodbye to us
You should put that on the top shelf
She reminds me of my aunt
They charged him with murder
Teacher compared me with him
We convinced him of his mistake
Jeremy combines intelligence with humor
The book provides us with knowledge
Discussion plunges the issue into a controversy
GRAMMAR IN CONTEXT :)
He persuaded her to stay with him.
He forced her to give :) (all her money)
She advised him to use condom
He asked her to repeat it again
(After a few voyages) She begged him to stop
I must urge them to end this activity :) (for this is a public platform)
I hope it helps…
Kissed from your eyes :)
|
435
|
Tarih:
2006-04-22 19:49:21
senem öznal ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
HOCAM MERHABA NASILSINIZ? BU aralar yazılı telaşına girdim çok fazla yazamıyorum
buraya ama hergün olup biteni takip ediyorum.Gerçi sanırım biraz tatlıya
bağlandı olay ama bir arkadaşın suçlamalarına çok üzüldüm.Ne kadar çabuk ve
haksız yere yargılanıyoruz değil mi?Şu an hala Uludağ üniversitesi öğrencisi
olan arkadaşlara sesleniyorum.Abdullah Hoca her zaman öğrencinin yanındadır
ve hiç bir zaman öğrencinin zararına olacak bir şey yapmaz.Hele sınav
kağıtlarında adaletsizlik asla.Nolur not endişesi ve sınav gerginliğiyle
böyle kırıcı ve üzücü ithamlarda bulunmayın.Bizim birtanecik Abdullah
Hocamızı da bir daha üzmeyin;) Görüşmek üzere Abdullah Hocam.Sevgiler...
|
436
|
Tarih:
2006-04-22 20:20:38
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Senem,
Canım benim, nasıl da korurmuş hocasını :)
Sınavları okurken ve trafiğe çıkarken ara verdiğim bir işle meşgulum
şu an. İtiraf etmeliyim ki senin getirdiğin ve kalite kontrolünü yaptığımızın
yerini tutmuyor burada satılanlar...
Teşekkür ederim...
Sevgilerimle
|
437
|
Tarih: 2006-04-22 20:54:12
Abdullah Enes ÖZDEMİR ( casir_57@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam öncelikle bana değer verip kağıdıma tekrar baktığınız için teşekkür
ederim.Benim için önemli olan kağıdıma tekrar bakmanızdı puanımın yükselmesi
veya düşmesi çok önemli değil.Galiba yanlış hatırlamışım soruları o yüzden
tam puan bekliyordum sizi bu nedenle rahatsız ettim. Bir kusur işlediysem
affınıza sığınırım.İyi çalışmalar.
|
438
|
Tarih:
2006-04-22 21:31:15
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Abdullah,
Sizler çocuklarımızı, herşeyimizi emanet edeceğimiz GELECEĞİMİZSİNİZ. Her
biriniz bizler için tahmin edemeyeceğiniz kadar DEĞERLİSİNİZ. Neden bu kadar
uğraşıyoruz sizlerle?
Sizlerin, (senin yaptığın gibi düzeyli) taleplerinize cevap vermek bizim
görevimiz. Yarın sizler de bizim yerimize geçtiğinizde yetiştirdiğiniz
gençlere değer verip onların taleplerini karşılayacaksınız, doğru bildiğinizi
onlarla paylaşacaksınız. Ayrıca, görevimizi yapmak bizlere rahatsızlık değil,
işimizi hakkıyla yapmış olmanın huzurunu verir.
Sevgilerimle gözlerinden öperim
|
439
|
Tarih:
2006-04-25 21:50:41
Güneş Yücel ( gunesyucel@yahoo.com)
DEMİŞ Kİ:
O kadar uzun zaman olmuş ki hocam.Ama sayfayı inceledikçe herşeyi tek tek
hatırlamaya basladım.(sizi zaten hatırlıyordum...)(tamam kabul edıyorum
herseyı degıl. mesela suan da hala Phrase Internal Function ve discontinuous
modifier ı dusunuyrum...)Hatırlamasamda cokta buyk bır sorun olusturmaz bence
cunku sızın ogrettıgınız en onemlı sey hala akımda 1 adıl olmak 2
ogrencılerımızle ıyı gunde ve kotu gunde bır aradayız ve bellı bır sevıyede
olduktan sonra onlarla arkadas olmanın bır zararı yok.Bu öğretmenlik
mesleğimdeki 4. yılım ve sizin 1000 de 1 iniz olabildiysem ne mutlu bana.İki
tip öğretmen olduguna inanıyorum 1 sadece öğretenler 2 eğitimide beraberinde
kullanarak,yol gostererek,iz bırakarak biseyler ögretenler ve
unutulmazlar.Bütün öğretmenlerin sizin gibi 2 . kategoride yar alması
dileğiyle.(1998- İngilizce Dilbilgisi desinde beraberdik)
|
440
|
Tarih:
2006-04-25 22:58:09
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sınavlardan sonra yapmayı planladığımız Yetiştirme Yurdu gezisini, bu
etkinliğin fikir annesi Seda'nın bir mazereti nedeniyle biraz daha erteliyoruz.
Unutulduğu sanılmasın...
Son günlerde bazı sınıflarda (onlar kendilerini biliyorlar) yaşadığım
iletişimSİZlik sorunları beni sıkıyor. Eğer
eğitimin, kişinin davranışlarında KENDİ YAŞANTILARI YOLUYLA birtakım
değişikler gerçekleştirmesi olduğuna inanıyorsak, öğretmenin rolünün de
kişilere YAŞANTI SEÇENEKLERİ SUNMANIN ötesine geçemeyeceğini kabul etmemiz gerekiyor.
Daha ötesi eğitime değil TERBİYE ETMEYE girer ki, (kimlerin terbiye
edildiğini göz önüne aldığımızda) ne kendimi terbiye eden ne de öğrencilerimi terbiye edilen
yerine koymayı isterim... Sınır buraya kadar... Neydi o söz, hani
"gönülsüz" diye başlayan...
Yıllar sonra Güneş'in yazdıkları, daha bugün derste sizlerle paylaştığım
Einstein'in eğitim tanımını hatırlattı bana. "EĞİTİM OKULDA ÖĞRETİLENLER
UNUTULDUKTAN SONRA BİZDE KALANLARDIR" diyordu Albert Einstein. İşte bu
gözle bakınca Güneş'in mesajına, yaşım 40'ı geçtikten sonra yavaş yavaş
eğitimci olmaya başladığımı görüyorum... Yolun başındaki genç eğitimcilere
sesleniyorum. Yol çok uzun... Azim ve sabır ve kararlılık gerektiriyor.
Kendisine söylemedim ama bu akşam ders arasında Belma'nın "Hocam bu
çikolatayı sana
aldım" demesi beni çok mutlu etti. Ki Belma (hadi reklama girsin,
Dilbilimden 96 diğer derslerden de benzeri notlar almasına karşın) benim
dersimden öğrenim hayatının belki de en düşük notunu almıştı. Bu çocukların
bu olgunluklarını çok seviyorum işte... Davranış değil, o davranışın üzerinde
temellendiği DEĞERLERİ sergiliyorlar ve gözümde büyüyorlar...
Belki de bazı sınıflarda kendimi kötü hissetmeme neden olan öğrencilerimden
gördüğüm tepkiler ve sergiledikleri DAVRANIŞLAR arasındaki uçurum... Kim
bilir??? (Sakın bunları okuduktan sonra ders aralarında ellerinizde
çikolatalarla gezmeye başlamayın, almam bir de canınızı sıkan laf ederim,
bilmiş olun ! )
Sevgiyle...
|
441
|
Tarih:
2006-04-26 13:31:28
öznur ( oznur_27@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
hocam öncelikle şunu belirteyim müzik bölümünden öğrencinizim.bizim bölümden yana
dertli olsanızda ben sizi çok içten ve samimi buluyorum.şimdiye kadar hiçbir
eğitim hocasında bunu göremedim ama bece siz gerçekten çok farklısınız ben
sizi çok seviyorum paylaşmak istedim .abdullah hocam bir tane ve her
öğrencisi gibi bende onu üzmek istemem:):)
|
442
|
Tarih:
2006-04-26 15:56:57
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sanırım bir yanlış anlaşılma var. Herkes kendince gereksiz alınganlık
gösteriyor... Süreçte uyarılarım olur, düzeltmelerim olur, karşılıklı
tartışırız, bunlar doğal şeyler. Benim canımı sıkan sevgili öğrencilerimin
"hedeflerin kaynaklarını" bilememeleri falan değil, gerekli olursa
açarlar kitabı öğrenirler ama, dersteyim diye imza atıp da kimseye görünmeden
çekip giderek hocasını APTAL YERİNE koymaya çalışan öğrenciler için benim
yapabileceğim birşeyler yok. Dürüstlük, erdem gibi değerleri çocuklara
kazandırma işlerine benim bildiğim AİLE İÇİNDE bakılıyor. Yoksa üniversite bu
iş için çok ama çook geç...
|
443
|
Tarih:
2006-04-27 23:15:47
Hikmetist ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Selamlar Hocam,
Şu son hafta notları açılmıyor,bir baksanız iyi olacak galiba.Küçük sayfalar
bozuk açılıyor,büyük sayfalar ise hiç açılmıyor.
İyi geceler...
|
444
|
Tarih:
2006-04-28 05:37:08
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Hikmet Merhaba,
Sözkonusu dosyaları yeniden sunucuya yükleyip kontrol ettim. Ben sayfa
üzerinden görebildim. Muhtemelen sizler de ulaşabileceksiniz... Eğer okunmuyor dediğin
56 numaralı yansı ise, zaten onu okuyun diye değil, konudaki karmaşayı şöyle
bir görün diye verdim. Çok merak ediyorsanız, yansıların her sayfada 2 tane
olacak şekilde verdiğim biçiminden bakabilirsiniz.
İçimden geçiyor ama dillendirmeye çekiniyorum, YOKSA SİZ GÜNÜ GÜNÜNE
ÇALIŞMAYA FALAN MI BAŞLADINIZ???
Allahım ne günlere kaldık, bu günleri de mi görecektim...
Hadi kolay gelsin bakalım. Gözlerinizden öperim...
|
445
|
Tarih:
2006-04-28 09:59:05
Onur KABAKÇI ( kabakcionur@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
http://www.memurlar.net/haber/22018/
Arkadaşlar, yukarıdaki sitede 2005 yılının MAYIS dönemine ait KPDS soruları
mevcuttur...ilgilenen arkadaşlar için...Kolay gelsin...
|
446
|
Tarih: 2006-04-28
17:25:08
adnan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
selamlar hocam
iyisinizdir umarım..
bana yazdıklarınızı okudum ve şunu anladım;sanki sizle aynı olayları
yaşamışızda ben söylemeden siz herşeyi biliyosunuz gibi geldi..
sınav konusuna gelince inanın onlar öğrene bilsin diye diğer oğretmenlerinin
değinmediği konuları dea öğle arası takviye dersleri yaparak kapatmaya
çalışıyorum ve şu anda okuma aktivitelerine başladım..
o kadar ii öğrenciler,im var ki anlatamam
bana geçenlerde bi öğretmen şunu soyledi:'bırak hocam Ayvalı dan Oxford a
admmı gönderecen'
bu nasıl söz bu nasıl anlayış bilemiyorum..
RAHLE İ TEDRİS TENgeçmiş bi insan nasıl bunu söyler diye baya kızdımmm.
o kadar uğraşmama ragmen şu son yasalarla birlikte hiç bir şey öğretemediğimin
farkına vardım:
bunlar: oğrenci 1 dönem okula gelemese de geçe biliyor
sınavlar onları bağlamıyor açıkcası..
oğrenci merkezli diye bir olayın devamı herhalde bu?????????
bu gun sordum 8. sınıf öğrencisine ve bana:HOCAM YÜKSEK ALNDA GEÇİYOR DÜŞÜK
ALANDA DEDİ VE OKULA GELEN DE GEÇİYOR GELMEYEN DE....
NE YAPABİLİRİM Kİ????????????
GELECEK HER ÖĞRETMEN ARKADAŞIMIN PROBLEMİ BU..
İDEALİSTLİK Mİ
SORUMLULUK DUYGUSU MU
NEDİR ANLAMAK ZOR AMA ÖĞRETEBİLMEK ÇOK GÜZEL...
BANA BUNU AŞILADIGINIZ İÇİN SONSUZ TEŞEKKÜRLER..
''''BİRDE ÖĞRENCİ ARKADAŞLARA MESAJ BIRAKAYIM NAÇİZANE=
SEVGİLİ ÖĞRETMEN ARKADAŞLARIM:
NEKADAR ZOR OLURSA OLSUN YAPTIĞIMIZ MESLEK O KADAR MUKADDS Kİ,OKULUNUZDAN
MEZUN OLMADAN ÖNCE ALALBİLECEĞİNİZ KADAR MESLEK BİLGİSİ VE ALAN BİLGİSİ
ALMAYA ÇALIŞIN YOKSA BU HAYAT HEPİMİ ÇABUK YIPRATACAĞA BENZİYOR.
VE BİRDE MODSEL ÖĞRETMENİNİZ OLSUN..SAYGIYLA SELAMLIYORUM HEPİNİZİ
HOCAM ELLERİNİŞZDEN OPERİM..
KENDİNİZE İİ BAKIN
ZAMANINIZ KALIRSA HATIRALARINIZDAN BAHSEDERSENİZ SEVİNİRİM
BYE
|
447
|
Tarih: 2006-04-28 19:48:41
emrah demiral ( emrahtr61@gmail.com) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Hocam
Ben Uludag Üniversitesinden Ankaraya gitmeden önceki şanslı son öğrencilerinizdenim
pardon yetiştirdiğiniz şanslı öğretmenlerdenim. Şimdi memlekette hocalık
yapıyorum Trabzon- Beşikdüzü.Akşam akşam arkadaşla otururken ( Yine
öğrencilerinizden ya pardon yetiştirdiğiniz öğretmenlerinizden Yetkin DERE
ile. O da taaa Aydın dan buraya tayini çıktı) birden aklıma siz geldiniz. Biz
de vardır onun web adresi dedik ve postacımız google a başvurduk. Neyse son
kabusları biz gördük dil bilgisinden. Ama sizi şu anda ders anlatırken
dinlemeyi çok isterdik bir de espirilerinizi özellikle abilerle
yaptıklarınızı. İnşallah bi ara buluşur kahve içeriz. Kendinize ii bakın
çünkü bunu hak ediyorsunuz.
|
448
|
Tarih:
2006-04-29 07:14:10
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Adnan’ın mesajında, üzerinde durup düşünülmesi gereken çok önemli bir
nokta var. Ölçme değerlendirme sistemimizin hali.
Şimdi tutup geçerli güvenilir sınav falan demeyeceğim. Ancak, eğitimci olmasa
bile herkesin kabul
ettiği ve tartışma götürmeyen önemli bir husus var. Biz mevcut sistemde
aşamalı bir şekilde öğretiyoruz. Eğitim sistemimiz, Okul Öncesi, İlköğretim,
Ortaöğretim diye atlanamayan, her birisi diğerinin önkoşulu olan bir sıra
içinde yapılandırılmış. Öğrenme kuramları, öğretim ilkeleri, konuya ilişkin
araştırma sonuçları da aynı şeyleri söylüyor. Bir zamanların modası olan
Bloom’un Tam Öğrenme Modeli bile bununla başlıyor. Yani, siz yeni bir şey
öğretecekseniz, bunların öğrenenin bilişsel örüntüsü içinde tutunabileceği
bir yer olmalı. İşte bu yer, önceki öğrenmeler ya da konunun önkoşul
öğrenmeleri. Eğer bunu dikkate almazsanız, yaptığınız iş “cümlenin
ögelerinden söz etmeden cümle analizi yaptırmaya” ya da "işlem yapmayı
bilmeyenlere havuz problemi çözdürmeye" benzer ki, ne kadar anlamsız
olduğunu görüyorsunuz…
İşte sevgili gençler, ölçme değerlendirme sisteminin önemli iki temel
işlevidir, ön koşul öğrenmelerin durumunu saptamak ya da bir sonraki aşamayı,
kademeyi izleme yeterliğine sahip olunup olunmadığını ortaya koymak…
Eğer amacınız insanları belli standartlara göre yetiştirmek değil de, soran
olursa “sistemde şu kadar öğrencimiz var”, “okullaşma oranımız bu” demekse,
ölçme değerlendirme sistemini önemsemez, değerlendirme kriterlerini “laf
olsun” diye koyarsınız. Sonra da, sınıf içinde “çalışan ve çalışmayan
arasındaki FARKSIZLIK” çalışanların önce heveslerini kırar ardından –insanın
doğasında adaleti tecelli ettirme duygusu hep vardır- madem öyle, ben salak
mıyım, ben de onun gibi yaparım şeklinde bir davranış geliştirmesine vesile
olur. Ve ardından da, her olumsuzluğu irdelediğinizde karşınız çıktığı için
EĞİTİM ŞART diye slogan yazarsınız…
Görmüyor musunuz, ilköğretimden ortaöğretime geçiş %80’lerde dolaşırken,
ortaöğretimden yükseköğretime geçiş %30’lara düşüyor… (Açıköğretimi, meslek
yüksek okullarını düşerseniz gerçek rakamın daha düşük olduğunu
göreceksiniz). Neden? Çünkü Üniversite sınavı yüksek öğretim için gereken
önkoşul bilgileri ölçmeye çalışıyor.
İçinde bulunulan kademenin kazandırması gereken davranışlar kazandırılmadan
bir sonraki kademeye havale edilen her öğrenci, izleyen kademedeki meslektaşa
atılmış bir kazıktır. Sisteme vurulmuş bir darbedir. Bunu meşrulaştıranların,
sistemleştirenlerin yaptıkları da gaflet, delalet ve hatta hıyanettir…
(Abdullah Can zor sınav yapıyor, ince eleyip sık dokuyor diye arkamdan
konuşanların kulakları çınlasın)
İşte gençler, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifeniz, olumsuzluklar
üzerinde DERTLENMEK DEĞİL, gücünüzün yettiği yere kadar ÇÖZÜM ÜRETMEK VE
BUNLARI UYGULAMAYA ÇALIŞMAKTIR.
Sevgiyle gözlerinizden öpüyorum….
|
449
|
Tarih:
2006-04-29 19:17:59
evrim bayhan ( evrimbayhan@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Merhabalar Abdullah Hocam ve hayata umutla bakan diğer eğitimci (adayı)
arkadaşlar, hep birlikte deniz yıldızlarını toplamaya devam ediyoruz...
ben evrim bayhan(2002 mezunu)4 senedir bıkmadan yılmadan devam ediyorum.
yurdun 4 bir yanındaki diğer arkadaşlarımdan haber alamasamda onlarında devam
ettiklerini biliyorum. önümüzde daha çok yolumuz var.. ve biliyoruz ki
belkide bizi şu anda bulunduğumuzdan daha olumsuz şartlarda bekliyor
olabilir.. belki de bütün bunlar yatmezmiş gibi kendi özel hayatımızı düzene
oturtamamışızdır hatta altüst bile olmuş olabilir.. size bir abi tavsiyesi,
asla vazgeçmek yok bu yürüdüğümüz yoldan... karacabey/bursa
(Abdullah Hocam, size özel mail atacağım...)
|
450
|
Tarih:
2006-04-29 20:19:55
seda ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
herkese merhaba
öncelikle hocama yetiştirme yurdu organizasyonunu ertelediği için ÇOOOOO...K
TEŞEKKÜRLER,bensiz gitseydiniz kendimi çok kötü hissederdim.ayrıca fikir
annesi lafı çok hoşuma gitti,onun için de ayrıca teşekkürler:)
şu anda son gücümü de yurda gitmek yerine burda oturup birşeyler yazarak
kullanıyorum.yanlış anlaşılmasın şikayetçi değilim aksine çok mutluyum.hocam
çok ertelemeyelim bu işi de siz biran önce bulun telefon numarasını olur
mu?pazartesi günü gelse de dersinize girsem diye dört gözle bekliyorum.okulu
bu kadar çok özleyebileceğim aklıma gelmezdi.
herkese tekrar teşekkür ediyorum,şimdilik hoşçakalın.SAYGILARIMLA...
|
451
|
Tarih:
2006-04-30 17:39:22
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Gençler,
Bugün Onur'la bir görüşmemiz oldu.
449 numaralı mesajında sizlerle paylaştığı KPDS sorularını sizlerin yanınıza
gelmek için çabalayan kardeşlerinize vermişler ve çok güzel sonuçlar elde
etmişler. 90'lardan 95'lerden söz etti. Bunlar kolay olmuyor. Halihazırda
görevdeki İngilizce öğretmenlerinin maaş bordrolarını incelediğinizde dil
tazminatını hangi dereceden aldıklarına/ ya da alamadıklarına bakınca son
sözüm daha iyi anlaşılacaktır.
Bu konuda uzun bir süredir çaba sarfediyorlar ve Onur bu birikimi sizlerle
paylaşmayı da önermişti yine bu platform aracılığı ile. Bana da geçen dönem
kitap ve test örneklerini yollamıştı.
Sadece Senem'in ilgi gösterdiğini biliyorum.
Sevgili English Teacher'lar ve Teacher Candidate'ler... Alanınızla da
ilgilenin lüten...
Cümlenizin gözlerinden öpüyorum...
|
452
|
Tarih:
2006-05-01 09:50:09
inci ( englishpearl@hotmail.com) DEMİŞ
Kİ:
Onur'a o bahsettiği dergiler için mail atmıştım niye cevap gelmedi diye merak
ediyordum ama herhalde mail gitmedi ki hocam da sadece Senem'in ilgi
gösterdiğini biliyorum dedi.. acaba burdan söylemem yeterli midir yoksa
tekrar mail atmam gerekir mi ki hocam o dergiler için Onur'a??
|
453
|
Tarih:
2006-05-01 13:46:22
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili İnci,
Mesajını okur okumaz Onur'a (bu saatte derstedir diye) SMS gönderdim. Bir
şekilde seninle irtibata geçecektir. Büyük bir olasılıkla mesajın
ulaşmamıştır. Çünkü paylaşma önerisi Onur'dan geldi...
Sevgilerimle...
|
454
|
Tarih:
2006-05-01 13:56:32
inci ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
çok teşekkür ederim hocam :))
|
455
|
Tarih:
2006-05-02 06:37:59
Onur ( Kabakcionur@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
http://www.bbc.co.uk/worldservice/learningenglish/grammar/learnit/index.shtml
Arkadaslar...siteyi incelemenizi tavsiye ederim...interactive questions
bölümünde de ağ üzerinden merak ettiginiz sorulara da cevap
alabiliyorsunuz...
Sevgi ve saygı ile...
|
456
|
Tarih:
2006-05-02 08:32:24
evrim bayhan ( evrimbayhan@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba Abdullah Hocam, şu yetiştirme yurdu olayında bir problem çıktıysa
yardımcı olabilirim. nisan başında öğrencilerimle berabar hem huzurevine hem
de yetiştirme yurduna ziyarette bulunup, onlara küçük bir konserde dahil
olmak üzere güzel bir program hazırlamıştık. Hocam, kendi anne ve babaları
gibi nasıl sarılıyorlar bir bilseniz... ağlamamak için zor tuttum kendimi..
neyse, kolay gelsin... birazdan dresim var.. görüşmek üzere...
|
457
|
Tarih: 2006-05-02 15:39:05
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Arkadaşlar,
Sonunda fikir anneliğini Seda'nın yaptığı Yetiştirme Yurdu gezimizi bu Cuma
öğleden sonra gerçekleştiriyoruz. Görükle Yerleşkesinden gideceklerle saat
12.30 otobüsüyle hareket etmeyi planlıyoruz. Saat 12.15 gibi dükkandan yola
çıkıyoruz...
|
458
|
Tarih:
2006-05-03 09:22:56
emine dayan ( eminedayan@yahoo.com.tr) DEMİŞ Kİ:
Abdullah Hocam merhaba,
ben bukadar uzun zamandır mı girmiyorum sayfanıza?
bu platformu görmedim daha önce. eskiden burada olan "forum" du
dimi? onun yerine ve onun devamı mı bu? neyse hocam ben cidden kopmuşum.
Hocam buarada ana sayfada ve maillerinizin sonunda yer alan tuğra şeklindeki
imzanızı davetiyede kullanmak üzre "EMİNE ve FATİH" e de
uygulayabilir miyiz? bunu nasıl yapabiliriz?
görüşürüz hocam
|
459
|
Tarih:
2006-05-03 09:35:55
seda ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam merhaba
dünden beri platforma yazan pek olmamış galiba.çok merak ettim bizimle
yetiştirme yurduna gelmek isteyen arkadaşlar nerdeler acaba?sonra yok efendim
ben duymadım,ben işitmedim demesinler yani.görüşmek üzere...
|
460
|
Tarih:
2006-05-03 09:59:56
yeseren ( yeserenozturk@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
hocam siz bir ogrenci konusurken sinif icindeki konusmalara kiziyorsunuz,
hakkiniz da var ve tabiki dogal olarak buna tepki gostereceksiniz ama sizden
ricam bir daha bir ogrenciye cikisirken emin olmaniz. bir bakin bakalim
gercekten o mu konusuyor! ben ders saati bitmesine ragmen arkadasimi dinledim
her zaman dinliyorum zaten baska seyle mesgul gibi gorunsem de sizi de
arkadaslarimi da dinliyorum ve tekrarliyorum konusan ben degildim sadece evet
dedim. arkadasimin yuzu bana donuk biseler anlatmasi benim de konustugum
anlamina gelmez. sutten cikmis ak kasik degilim bunu kabul ediyorum ama gunah kecisi olmaktan
inanilmaz huzursuz oldum ve sizin de mutlaka bildiginiz birseyi tekrar
solemek istiyorum ki ogrenciyi kaybetmek sadece ilkogretim ve ortaogretim kurumunda
olmuyor. biliyorum kotaniz sadece 3 5 kisi ama ayni zamanda hicbir bireyin
feda edilemeyecegini de biliyorum. okudugunuz icin tesekkur ederim.
iyi gunler...
|
461
|
Tarih:
2006-05-03 12:40:26
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Tabii Yeşeren, öğrenciyi kaybetmemek gibi bir endişemiz var. Ancak, 25, 1'den
daha büyüktür gibi bir evrensel gerçeklik de var ve bir öğrencimiz mutlu
olacak diye sınıfın geri kalanını onun için feda etmemek de ikinci ilkeye
giriyor, bu bir.
İkincisi kotamdaki gerçekten öğretmen olacak 3-5 kişinin mesleği hakkıyla
yapması, hiçbir halta yaramayan sadece adı öğretmen olan ve mesleğin
toplumsal statüsünü ayaklar altına düşüren kişilerden daha önemli ve
önceliklidir ve hatta böylesi tipleri ayıklamak topluma hizmettir, bu iki...
Sen de biliyorsun ki, ben ilklere hiç bir şey söylemiyorum. Sınıftaki tepkim
bardağı taşıran son damlaydı ve ondan önce "neler olduğunu soran kibarca
bir uyarım vardı" lütfedip dikkate alsaydın bu başına gelmezdi bu üç...
Sana gösterdiğim tepki, herkesin çok iyi bildiği ve daha ilk derste
söylediğim "beni dinlemeyebilirsiniz, sözümü kesebilirsiniz, önemli
değil, ama aynısını bir arkadaşınız konuşurken yaparsanız tepki
gösteririm" şeklindeki bir uyarıyı dikkate almamamanın doğal bir
sonucuydu, bu dört...
Ve en önemlisi, ben sizler hakkında karar verirken sizin bilmediğimi
sandığınız başka şeyleri de bilerek davranıyorum, bu beş. Bursa
küçük bir yer ve Milli Eğitimde çalışmış ayrıca eşi de idareci/öğretmen olan
bir kişi olarak, sizleri bizlere yollayan lise öğretmenlerinizle
tanışıklıklarımız oluyor ve sizleri daha yakından tanıma fıratımız oluyor ki,
bu konuya hiç girmeyelim istersen...
Sana dersi
dinlemiyorsun demiyorum.
Dinlemesen de bu beni çok ilgilendirmiyor.
Ama işimi olması gerektiği biçimde yapmama kim engel olursa olsun, göreceği
tepki aynıdır...
Ayrıca beni kaybediyorsun yollu üstü kapalı tehdit için de şunu söyleyeyim.
Ben üniversitede kimseyi zorla tutmuyorum, sadece benden birşeyler öğrenmek
isteyenlere kucak açıyorum.
Sevgilerimle...
|
462
|
Tarih:
2006-05-04 07:49:24
yeseren ( yeserenozturk@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
tabii hocam. ancak azinlik haklari diye birsey de var ve ben zaten kimsenin
beni mutlu etmesini bekleyemem hele ki bir ogretmenimden bunu talep etmem
olasilik disi,bu bir.
ben eger
yapamiyacaksam zaten ogretmen olmam cunku dersini iyi veremeyen bir
ogretmenin ogrencilere ne kadar zarar verdigini bizzat yasadim ve ben en
onemli meslek olarak degerlendirdigim ogretmenlikte ancak mukemmeli
yakalarsam dururum olmazsa zaten yeterince isini iyi yapamayan var ben
onlarin arasina katilacagima acliktan olurum daha iyi en azindan olan sadece
bana olur bu durumda bu iki.
o yapilan seyi de anlatamazdim cunku nasil ifade edecegimi bilmiyorum
canlandirma gerekir ki bunun icin de ayni ortam saglanmasi gerekir ki bu da
cok guc, bu uc.
arkadasim konusurken dinledim su an bile ne dedigini sorarsaniz cevap
verebilirim dinlemeseydim zaten yerden goge kadar hakkiniz vardi buna da itiraz
etmek kadar kucuk dusurucu birsey yapmazdim, bu dort.
benim gecmisimden herhangi bir utanmam yok istediginiz ogretmenle konusabilir
bilgi alabilirsiniz,yaptigim herseyin arkasindayim.
ben gercekten engel oldum dersin basinda ama elimde olmadan oldu bunun icin
ozur dilerim tabi aciklama YAPAMADIGIM icin de. yine bozarsam yaka paca
atarsiniz ben buna sesimi bile cikaramam.hakkim da olmaz zaten.
ayrica ben size tehdit edebilecek kapasitede degilim zaten etsem ne olur
zaten! ben sadece o an icimden gecenleri soyledim cunku kendimi tutamiyorum.
soylemek istedigim birsey varsa kendimi engelleyemiyorum.
vaktinizi aldim kusura bakmayin.
Saygilarimla...
|
463
|
Tarih:
2006-05-04 08:40:52
Onur ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
merhaba arkadaşlar...Genelde bu tip mevzularda yorum yapmayı sevmiyorum ancak
dışarıdan bakıldığında çok da hoş olmayan bir manzara görünüyor
Üniversiteden bakıldığında eğitim sistemi nasıl görünüyor bilmiyorum ancak bu
çarkın içine girdiğiniz zaman ÖĞRETMEN; dahası EĞİTİMCİ sıfatıyla çalışan
adamlarla aynı mesleği paylaşıyor olmaktan utanç duyacaksınız...
Azınlık haklarıymış...Yeseren, özel eğitim diye bir şeyden haberin var
mı?Türkiyede yüzde kaçlık bir dilimin özel eğitime muhtaç olduğunu, ancak
"NORMAL" çocuklarla aynı ortamda eğitim gördüğünü biliyor
musun?Kendini tutamıyormussun...Eğitimci olmayan bir milli eğitim bakanının,
neredeyse bütün alt kadrosunun eğitimci olmadığı bir ülkede öğretmenliğe
başlayacaksın..Tutma kendini de o zaman göreyim seni...Geçenlerde okullara
bir faks geçildi(m.e.b imzalı)...Deniliyor ki okulların temel işlevi ÖĞRETİM
değil EĞİTİMdir...Bunun için dersin belirli dakikalarını(ki bu dakikalar da
verilmiş)eğitime(güzel ahlakın ve dersi dinlemenin önemi, konuşan, hatta sen
öğrenesin diye sana
ders anlatan, bir insana saygısızlık yapmanın lise öğrencisine (bile)
yakışmayan bir davranış olduğunu vs...)anlatacakmışız öğrencilere...Hani sen
de öğretmen olacaksın ya...Bunları anlatacaksın yani ÖĞRENCİLERİNE...bu çark
daha ne kadar bu şekilde döner, ya da çarka çomak sokmak için ne yapmamız
gerekir sence yeseren...Cevabı ABDULLAH HOCA'NIN dudakları arasında...Bırakın
gereksiz şeylerle zaman kaybetmeyi de böyle bir hocayla çalışma imkanınız
olduğu için yatıp kalkıp dua edin...Ağzından çıkanlardan bir şeyler almaya
çalışın, zira çok ama çok işinize yarayacak...Umarım bunu kavradığın gün,
Abdullah Hoca'dan özür dileyebileceğin bir konumda olursun...
Sevgi ve saygı ile...
|
464
|
Tarih:
2006-05-04 08:59:45
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Yeşeren,
Bir aynadan yansıtılıyormuş gibi maddeler halinde sıraladığın açıklamaları,
biraz da kendini savunma hakkını kullanmanı takdir ederek, gülümsemeyle
okudum. Görüyorum ki feda olmamışsın :)) Açıklamaların için ben de teşekkür
ediyor gözlerinden öpüyorum...
Sevgili Onur'a da düşüncelerini paylaştığı için teşekkür ediyorum. Lütfen
yanlış anlaşılmasın. Kişisel olarak gördüğüm bir desteğe teşekkür değil bu...
BEN, NASIL OLSA BİR GÜN GÖRECEKLERİNİZİ DAHA BUGÜNDEN GÖRMENİZİ SAĞLAMAYA
ÇALIŞARAK, GELECEĞE HAZIRLAMAK İSTİYORUM SİZLERİ. Onur'a da, OLAYIN SİZİN
GÖRMEDİĞİNİZ BAŞKA BİR AÇIDAN GÖRÜNTÜSÜNÜ PAYLAŞTIĞI İÇİN bir teşekkür bu...
|
465
|
Tarih:
2006-05-04 09:49:29
yeseren ( yeserenozturk@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
ben buraya bunlari ogretmenime saygisizlik yapmak icin yazmadim onur bey. eger yaptiysam hocam
gercekten tum kalbimle ozur dilerim. amacim kesinlikle bu degildi.ben ilerde
milli egitim bakanina da soylerim dusuncemi ama sorun su ki beni dikkate alir
mi,hatta dikkate almayi birakin,584 km yakinina alir mi beni! tabiiki almaz.
ancak abdullah hocama ulasmanin yolu var,dinliyor zaman ayiriyor bize,ben de
dusuncemi onunla paylasmak bir yandan da kendimi savunmak istedim.
ama tekrar ediyorum SAYGISIZLIK YAPTIYSAM OZUR DILERIM BOYLE BIR AMAC
ICERISINDE DEGILDIM.
son bir savunmada bulundum,tekrar tekrar saygilar, abdullah hocama da
onur hocama da.
|
466
|
Tarih:
2006-05-04 10:20:25
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Bir öğretmenin, özel zamanından fedakarlık ederek, fazladan çaba sarfederek
doğru bildiğini yapmaya çalışması güzel bir duygu. Mutluluk veriyor insana...
Ama bir öğretmenin, bir öğrencisini benzer bir çaba içinde görmesi çok daha
güzel bir duygu. Daha bir mutluluk veriyor insana...
Neden mi paylaştım bu duygularımı?
Aşağıdaki kısayolun götürdüğü sayfanın alt taraflarında bir yerlerde BURADAN
PAYLAŞALIM diye bir kısayol var... Onu tıkladığınızda göreceksiniz ne demek
istediğimi...
http://www.geocities.com/tugcekarain/tugcekarain.html
Cümlenizin gözlerinden öpüyorum...
|
467
|
Tarih: 2006-05-04 12:38:07
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
1- Bir tek kitaba mahkûm olmamanız için, değişik kitaplardan sizler için
bilgi sentezlenmesini
2-Sunulan bu bilgilerin, renkli slâytlar şekline dönüştürülmesi amacıyla
sizler için zaman ve emek harcanmasını
3-Kulağınızın yansıra gözünüze de hitap edilebilmesi için, devletin
sağlayamadığı teknolojik olanakların, kişisel araç gereçlerle sağlanmasını
4-Ders esnasında kendinizi rahat hissedebilmeniz için pek çok pedagojik
tavizler verilmesini
5-Ders süresince her şeyin konuşulabildiği, sorulabildiği özgür bir sınıf
atmosferi oluşturulmasını
6-Anlaşılamayan yerlerin anlaşılana kadar tekrarlanmasının mümkün olduğu bir
ders işleme biçimini
7-Kuramsal bilgiler yerine, öğretmenin meslek yaşantısında doğrudan
kullanabileceği öğretim becerilerinin kazandırılmasının amaçlandığı bir
programı
8-Sizleri düşünmeye, anlamaya ve uygulamaya yönlendirecek tarzda düzenlenmiş
sınav sorularını
9-Sınavdan çıktıktan hemen sonra kişisel değerlendirmelerinizi yapabilmeniz
için sınav sorularının önerilen cevaplarıyla birlikte size sunulmasını ve
“önerilen cevaplar” ifadesiyle, yazdıklarınıza benim beklentilerimin ötesinde
olabileceği değeri verilmesini
10-Her şeyiyle baştan sona şeffaf bir değerlendirme sistemini GÖRMEK VE
BİRLİKTE DAHA DA İYİSİNİ YAPABİLMEK İÇİN BANA YARDIMCI OLMAK YERİNE
YARGISIZ İNFAZDA BULUNUP BENİ ADALETSİZLİKLE SUÇLADINIZ,
SİZLERDEN İSTEDİĞİM, DERSE ZAMANINDA GELMEK GİBİ, BİRİLERİ KONUŞURKEN
BÖLMEMEK GİBİ ÇOK KÜÇÜK FEDAKÂRLIKLARDA BULUNMADINIZ,
BİRBİRİNİZİN YERİNE İMZA ATARAK SAHTEKÂRLIK YAPTINIZ
SİZERİ BİR ARAYA GETİRMEYE ÇALIŞTIĞIM BU PLATFORMU FARKLI DÜŞÜNCELERİNİZİ BİR
NEZAKET ÜSLUBU İÇİNDE PAYLAŞMAK YERİNE, GEREKSİZ POLEMİKLERİN YERİ HALE
GETİRMEYE TEŞEBBÜS ETTİNİZ…
BURAYA KADAR HANIMLAR BEYLER…
ÖĞRETMENİN YÖNTEMİ ÇOK.
BENDE DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK, SADECE SONUÇ VERMEYEN BİR YÖNTEMİN YERİNE,
ÖĞRENENLERE UYGUN BİR YÖNTEM SEÇİYORUZ...
ARTIK BU PLATFORM, SADECE RAHLE-İ TEDRİSTEN GEÇMİŞ ÖĞRETMENLERİN BULUŞMA
YERİDİR…
|
468
|
Tarih:
2006-05-04 15:45:26
senem öznal ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
İnanın aşağıda yazılanları içim burkularak okudum.Nasıl sabrediyorsunuz hocam
demiştim ve sabrınızı taşırdılar sonunda.Ne yazık ki bazı arkadaşlar iyi
niyetinizi anlayamadı.Ama hocam hiç üzülmeyin,bizler sizi çok seviyoruz
,eminim onlar da hatalarını anlayacaktır. Biz hep yanınızdayız.İyi çalışmalar
|
469
|
Tarih:
2006-05-04 16:23:46
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Senem,
Daha rasyonel düşündüğüm zaman, böylesinin daha sağlıklı olduğunu görüyorum.
Ben bana direnenlerle uğraşarak harcayacağım zamanı, enerjiyi, bir şeyler
yapmak isteyen talebelere harcasam daha doğru olmaz mı? Tutup millete buradan
laf yetiştiriyorum, sayfalarca yazılar yazıyorum, üstelik bir de alınıyor,
üzülüyorum…
Devran hızla değişiyor.
Değerler yozlaşıyor, düşünceler sığlaşıyor.
Ama her şeye rağmen, herkes şunu çok iyi bilsin ki, bundan sonra kota 3-5 olmayıp belki
1-2’ye inecek ama o 1-2 öğretmen de 10-20 sıradan öğretmene bedel olacak…
Bizi seyreden ve bu tartışmanın dışında kalan öğretmen adayları.
Bu size bir sitem değil.
Bugünden itibaren olduğu gibi, Mimoza’da, kampusun arkasındaki Çamlık
yolunda, benim dükkanda, ders çıkışlarında, gecenin bir saatinde 48 numaralı
otobüste soru ve sorunlarınızı paylaşmak için beni bulacaksınız…
Ne demişler THERE IS A NO IN EVERY JOB :)
|
470
|
Tarih:
2006-05-04 18:35:16
Taner Uçan ( tanerucan@yahoo.com)
DEMİŞ Kİ:
Merhaba hocam!Çoktandır yazmamıştım ama olup bitenleritakip ediyordum.Mualesef
öğrencileriniz sizi anlayamadı hocam.Zannedersem sırf
"öğrenci"oldukları için anlayamadılar.hocam ben sizinle sadace staj
eğitiminde beraber oldum ve sizden ders alma fırsatım olmadığı için kendimi
şanssız addediyordum.Bunları laf olsun diye söylemiyorum zira sizinle gönül
bağımızdan başka bağımız kalmamış.Hocam ben de öğrencilerimle birebir
ilgilendiğim zaman onları mükemmel buluyorum ama onlar üniformalarıyla sınıf
ortamında bir araya gelince öyle hareketler yapıyorlar ki inanamıyorum.Sırf
öğrenci oldukları için herhalde.Sizinkilerde sizi sonra çok iyi anlayacaklar
ama kıymeti kalmayacak.
Hocam bence sizin vicdanınız çok rahat olmalı vicdanı(varsa) sızlaması
gerekenler varsa o da görevini yapmayanlardır.Hocam tavsiyeniz üzre KPDS
sınavına girdim yarın Ankara'ya gidiyorum sınav pazar günü. Manevi
desteğinizi beklerim...Selamlar ellerinizden öperim...
|
471
|
Tarih:
2006-05-04 18:43:17
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Taner,
Vicdan konusunda maalesef çok rahat değilim. Sanki bazı çocuklara haksızlık
etmişim gibi bir duyguyu hissediyorum yüreğimde. Ama Senem'e de yazdığım
gibi, misyonum sürecek. Sadece daha seçici davranacağım. Yine talebelerle
birlikte olup onlar için birşeyler yapmaya çalışacağım.
Pazar sabahı bil ki kalbim seninle olacak.
Sevgiyle gözlerinden öperim...
|
472
|
Tarih:
2006-05-04 19:18:51
nimet okurogulları ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
iyi akşamlar hocam...
Hocam ben arkadaşlar adına gerçekten üzüldüm. Ben seneler sonra bile başa çıkamadıklarını
sizinle paylaşıp, sorunlarını sizinle çözüm bulmuş bir öğretmen olarak
kıymetinizin bilinmediği kanısındayım.Oysa ki, hala hiç bir zorunluluğu
olmadığı halde bizimle iyiyi kötüyü paylaşmak için vaktini ayıran, konu ne
olursa olsun yardımcı olmaya çalışan sizi;yazık ki böyle şeylerle muhattab
etmişler. Ama arkadaşlar bunu anlayacaklar. Ne zaman ki iş başa düşecek, ne
zaman ki çocukların HAKKI üzerlerinde olacak, bunun ağırlığı altında
ezilecekler ( tabi bunu hissedebilirlerse ); işte o zaman sizi daha iyi
anlayabilecekler... Umarım hiç kimse için bu çok geç olmaz.
Hocam, siz kendinize iyi bakın, kıymetinizi zaten bilen bilecektir...
hoşçakalın....
|
473
|
Tarih:
2006-05-04 20:25:18
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Nimet,
Sadece yazmak yerine daha ayrıntılı konuşmak için telefonla arayan öğretmen
kardeşler bile oldu. Değişik yorumlar yaptık. Ama bir konuda üzülerek
hemfikir olduğumu ifade etmeliyim ki DEMOKRASİ KÜLTÜRÜNÜ İÇSELLEŞTİREMEMİŞİZ.
Özgürlüklerin suiistimal edilmesi bunun en somut örneği. Geleceğin gençlerine
dürüstlük erdem gibi değerleri aşılayacak öğretmen adaylarının –ders öncesi
koyun sayar gibi sayılmadıkları için- bu değerlerden yoksun biçimde
davranmaya teşebbüs etmeleri, kelimenin en hafif anlamıyla TALİHSİZLİK... Ne
yapmalıyız, bilemiyorum...
Tabii bunların yanı sıra yaptığımız bazı psikolojik tahliller de var. Sadece,
geldikleri yerde kendilerine yaşatılmış sindirilmişliğin hala atamadıkları
etkisiyle varlıklarını hissettirmek için, saçlarına sürülen jöleyle, takılan
kalın zincirli kolyeyle tam olarak çekilemeyen dikkatleri “acaba nasıl
çekeriz?”in arayışının da etkisi var yazılanlarda…
Olacak bunlar… Böyle böyle olgunlaşacağız…
Geçen hafta emekli bir öğretmenle bir çay bahçesinde çay içtik…
Ben hevesle bu yaptıklarımı anlatıp “Hocam”, dedim, “toplumsal dönüşümün
öğretmenler aracılığı ile gerçekleşeceğini düşünüp bunu gençlere de aktarmaya
çalışıyorum” diye ekledim… Gözlerini uzaklara dikti, ve yavaş yavaş konuşmaya
başladı:
Ben, dedi, memleketin ücra köşelerinde çocuklarımı öğretmen yapacağım diye,
doktor yapacağım diye, hakim yapacağım diye canımı dişime takıp yıllarca
çalıştım… Ama bugün anlıyorum ki, bu toplumun kapıcılara, hamallara, hatta
pez…nklere de ihtiyacı varmış… Ve “Heba etme kendini” diye bitirdi
nasihatini…
Hocama katılmasam da, deneyime saygı duyuyorum…
Sevgiyle…
|
474
|
Tarih:
2006-05-04 21:20:19
Oylum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Hocam merhaba,
Çok güldüm emekli öğretmenin dediğine, düşündüm de aynı zamanda..
Dün başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum size.
Okulum genelde taşımalı sistemle gelen öğrencilerden oluşuyor. İmkanları
kısıtlı. Dün ders bittikten sonra bir öğrencim bana yaklaşarak "Hocam,
sizin bize yazdırdığınız bir sayfa alıştırma, ama elinizde 6 sayfa var,
gerisini bugün yazıp çıkışta getirebilir miyim?" diye sordu "Tabii
İbrahim, ama git fotokopi çektir neden uğraşıyorsun yazmakla" dedim.
"Param yok hocam çektiremem" deyince, zorla çıkarıp para verdim.
Fotokopi çektirip getirdi. Bugün öğretmenler odasına girişte geriye kalan 5
sayfa yapılmış, kontrolü için köy yolundan kopardığı bir adet gülle beni
bekliyordu..
Öğretmen adayı arkadaşlarım, anlatmak istediğim 1. öğretmenlik sadece
öğretmek değil, HAYATI PAYLAŞMAKTIR. 2. Bunun öğrencilerden gelen dönütü ise
hayatta tadabileceğiniz en güzel şeydir.
Hocam, pazar sabahı kalbinizin benimle de olmasını diler, ellerinizden
öperim.
|
475
|
Tarih:
2006-05-04 21:56:33
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Oylum,
Çoktandır sesin soluğun çıkmıyordu. Senden haber aldığıma sevindim. Buraya
geldiğin bir hafta sonu görüşelim, hatta birlikte yemek yiyelim. (Oğuz
bebekken ona yemek yedirmek için ÇOK ÇOK YİYELİM ÇABUK BÜYÜYELİM derdim.
Nedense aklıma geldi birden)
Bu Pazar kalbim seninle de olacak Oylum...
Başarı dileklerimle gözlerinden öperim...
|
476
|
Tarih:
2006-05-05 06:01:14
Onur ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba arkadaşlar...
Platformun bu şekli esasında biraz da can sıkıcı...Öğrenci arkadaşlara belki
iki kelime katkımız olurdu ancak hocanın da yazdığı gibi kendisini bir
şekilde kanıtlamaya çalışan, demokrasiyi içselleştirememiş bir(kaç) kişi
yüzünden diğer arkadaşlar da cezalandırılmış oldu...Ama çocuğa
"Çocuk" denmesinin sebebi her zaman da yaşı olmuyor gördüğünüz
gibi...Bize düşen ise, büyüyüp, hatalarını görmelerini
beklemektir...Detaylara çok da fazla girmeden, İYİLİKTEN MARAZ DOĞAR sözünü
hepinize hatırlatmak istiyorum...yine de öğrenmeye aç bir sürü arkadaş
vardı...yazık oldu...
Not: Durumu tersten alırsak,bugun derse gidince kızlara falan nasıl karizma
yapar bizim "Çocuk":) koca siteyi ben kapattırdım diye:) Çocuk
işte...
Sevgiyle...
|
477
|
Tarih: 2006-05-05 07:46:32
senem öznal ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam merhaba,
Madem öyle kalbinizden bir parça da ben alayım pazar günü için.:))Hatta Müjde
ve Nilay adına da biraz ayırabiliriz sanırım.En çok da bizim kızlarla
görüşebileceğim için seviniyorum.Tanıdıklardan başka gelecek varsa haber
verin görüşelim bari.Aslında Hocam keşke şu sınav Bursa'da olsaydı da sizi de
görebilseydik.Gerçi ben 19 Mayıs haftası LES için geliyorum ama üni. tatil o
zaman.Fakültede göreviniz falan var mı o gün?Sizi görmek isterim tekrar.Kolay
gelsin.Sınava girecek tüm arkadaşlara başarılar.Görüşmek üzere...
|
478
|
Tarih:
2006-05-05 08:28:53
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Ya geç kaldınız be kızlar... Ben Ankara'dayken üç yıl önce yine bir KPDS
öncesi buluşmuştuk. Önce Gençlik Parkında Ada Çay Baçesinde masaları
birleştirmiş, hasret gidermiştik. Sonra Kızılay'a kadar yürümüş Sakarya'da
dondurma falan yemiştik. Şimdi aklıma geldi. İlerleyen zamanlarda bunun
benzerini bir yaz Bursa'da yapsak. Bir akşamüzeri kampusta çimlerde oturup
konuşsak, hatta çekirdek çıtlasak... Gene hayal kurmaya başladım... Yaşlılık
işte...
Bu Pazar sabahı tüm kalbimle yanınızda olacağım.
Bir zamanlar çok sevdiğim bir öğrencim, kocaman bir yüreğin var demişti. Eğer doğruysa hepinize
yetecek demektir...
Sevgiyle gözlerinizden öpüyorum...
|
479
|
Tarih:
2006-05-05 08:53:37
Onur ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Ne yürek varmış be üstat, sınava giresim geldi:)
Pazar günü, tüm meslekdaşlarıma başarılar dilerim...hepinize kolay gelsin...
|
480
|
Tarih:
2006-05-05 14:17:06
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
1-Öğretmen Adaylarının bir sorunları varsa beni bulacakları ve dertlerini
iletecekleri yer bellidir. A Blok 307 numaralı çalışma odası.
2-Eşitlik ve adalet farklı şeylerdir. Kişi
olarak, yasa önünde herkes eşittir. Ancak burada bizi bir araya getiren
TANIMLI İLİŞKİLERDİR. Herkes herşeyi biliyorsa sertifikalara diplomalara
derslere gerek yoktur. Zaten bu yüzden kişilerin adlarının önüne ÖĞRETMEN ya
da ÖĞRENCİ sıfatı konmaktadır. Özel yaşamında dileyen dilediğini yapabilir,
dilediği değerlendirmeleri yapabilir. Ancak BURADA tartıştığımız konu özel
yaşama ilişkin bir konu değil, biçimsel bir sürece ilişkin yönetsel boyutu da
olan bir konudur ve daha önemlisi bilinmesi gereken haddi ve hududu vardır.
3-Geleceğin gençlerini yaşama hazırlama işini bu hududun dahilinde yapacak
kişilerin, bu işin biçimsel yapılma tarzına ilişkin hududu zorlama
girişimlerini "savunur" bir tarz sergilemeleri, tekerrür eden hadiseleri de
"heyecan" ile açıklamaları ciddi bir çelişkidir.
4-Eğer memlekette radikal değişimler olmaz ise, bu çelişki ile meslek icra
etmeye çalışacak kişilerin, burada gördükleri muameleden çok daha değişik ve
yaptırımlarla mücehhez bir muamele görecekleri ve bilmeleri gereken had ve
hududun kendilerine bildirileceği kaçınılmazdır.
|
481
|
Tarih:
2006-05-05 18:34:16
Oylum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Neden aklınıza ilk yemek geldi çok iyi anladım ben de:-) İlk haftasonu sizi
arayacağım hocam. Görüşmek üzere..
|
482
|
Tarih:
2006-05-05 19:31:02
Seyhan CAN ( seyhancan@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Bu forum sahibinin rahle-i tedrisinden geçmemiş olmama karşın mesleğe gönül
vermiş bir öğretmen olarak yazıyorum. (Her ne kadar formal olarak rahle-i
tedrisinden geçmesem de, mesleğe başladığım günden emekliliğime sayılı
günlerin kaldığı şu ana kadar bana geçen hakkını hiçbir şekilde ödeyemem.)
Amacım, forum sahibinin reklamını yapmak değil. Fakat yapmaya çalıştıklarını
yakından izleyen biri olarak onu takdir ve teşvik ettiğimi gizleyecek de
değilim.
Çünkü;
5 yılı özel sektörde, 16 yılı da Milli Eğitim'de geçen meslek yaşamımda,
memleketin değişik yerlerinde çeşit çeşit insanlarla çalıştım. Ümraniye’de
bir lisede göreve başladığımda bana rehberlik etmekle görevlendirilen
öğretmenin, ilk derse girmeden önce “Sakın stajyer öğretmen olduğunu
öğrencilerine söyleme.” demesine karşın, ben dürüst davrandım ve bu konuda
herhangi bir sorunla karşılaşmadım. Rehber öğretmenimin bir yıl boyunca bana
yaptığı ilk ve son rehberlik de bu oldu...
Daha çiçeği burnunda bir öğretmen olarak, doğuda bir ilköğretim okulunda çalışırken
sene sonunda yapılan bir öğretmenler kurulunda okul müdürünün yandaşlarından
bir öğrenciyi geçirmemiz için kurula baskı yapması ve isteğine itiraz
ettiğimizde, hepsi genç öğretmenlerden oluşan kurulu küfürle kovmasını ve
bunu kendimize yediremeyerek kendisini ilçe milli eğitime şikayet ettiğimizde
bir sonuç alamadığımız gibi sicilimizin de bozulmasını, yine aynı ilde
çalışırken okul dışından bitirme sınavlarında görevli olduğum bir günde,
müdürün, sınav sorularının cevaplarını benden istemesini, Bursa'da bir lisede
görev yaparken sırf nöbet görevini ifa ediyorum diye öğretmen arkadaşım
tarafından “Eğer sen böyle yaparsan örnek teşkil edersin, bizden de aynı şeyi
beklerler” şeklinde eleştirilmemi nedense unutamıyorum. Unutamadığım daha
birçok olay var.
Amacım bunları anlatmak da değil. Öğretmenlik bir gönül işi. Şu anda idareci
olarak görev yaptığım lisede bu mesleğe kendini vermiş öğretmenleri gördükçe
geleceğe dair umutlarım daha bir dal budak salıyor. Ama sevgili gençler,
selam vermesini, oturup kalkmasını, orada niçin bulunduğunu bilmeyen
öğretmenleri gördükçe de kendimi kötü hissediyorum. Bildiğiniz üzere şu
sıralar KPSS başvuruları yapılıyor. Geçen akşam TV'de genç bir öğretmen
adayının sınava giriş amacını ve genel bir düşünceyi anlatan “Devlete geçmek
istiyorum; çünkü özel sektör çok yorucu ve çok ucuz” şeklindeki sözleri beni
çok düşündürdü. Evet, özel sektörde genç öğretmenleri çok ucuza ve çok
çalıştırıyorlar. Devlet sektöründe ise, yan yatan da bir, bir taraflarını
parçalayan da... Ne yazık ki insanlarımızda bu düşünce olduğu sürece, bu
böyle sürüp gidecek. İnanıyorum ki, iki meslek hata kaldırmıyor: Biri
hekimlik, diğeri de öğretmenlik. Bu inançla geçip giden 21 yılın sonunda
yaşıtım olan birçok meslektaşım göreve devam etme azmindeyken “hızlı koşan
tez yorulur” misali emeklilik dilekçemi veriyorum. Belki bir soru akıllara
gelebilir, madem bu kadar çok seviyorsun o halde niye bırakıyorsun diye…
Galiba forumda sözü edilen o emekli öğretmen gibi ben de bazı konularda
umutsuzum. Çünkü artık “çevresini aydınlatmaya çalışırken kendisinin
erimesine aldırmayan, bundan haz duyan” insanlar giderek azalmakta. İnsanı
insan yapan manevi değerleri önemseyenlere artık aptal gözüyle bakılıyor.
Sonuç;
Önünüzde iki yol var:
Ya Abdullah Hocanız ve onun gibileri ciddiye alarak acı çekeceksiniz.
Ya da bu memleketi ben mi kurtaracağım deyip mutlu bir şekilde yolunuza devam
edeceksiniz…
|
483
|
Tarih:
2006-05-07 07:31:22
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Bugün Pazar diye söze başlarken, amacım çok başkaydı. Ardından (Pavlov'a da
hak vererek) diğer cümle geliverdi aklıma...
Diyecektim ki, bu sabah kalbim KPSS'ye giren gençlerle, bilesiniz...
Ne zaman bir sınav ile bir kişiyi birlikte düşünsem rahmetli babaannemin o
dileği gelir aklıma:
ALLAH ZİHİN AÇIKLIĞI VERSİN...
Tüm sınavdakilere Allah zihin açıklığı versin...
Yine koruma içgüdüsüyle başka bir şey geliyor aklıma. Bugün AŞTİ'de aşırı
artan yolcu talebi nedeniyle dandik dandik firmalar taka arabalarla ek
sefeler koyacaklar uzun mesafelere ve kimbilir hangi şoförlerle... Geç dönün
ama sağ sağlim dönün..
Bir de telefonla, e-postayla foruma neden yazamıyoruz diyen öğretmen
adaylarının soruları altında ezilmeye başladım. Hakedenlerin
tabii ki...
Bakalım ne zaman döneceğim...
Sevgilerimle...
|
484
|
Tarih:
2006-05-07 16:28:07
NUR ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba hocam bazı arkadaşlarım sizi çok üzmüş anladığım kadarıyla.olanları
az çok biliyorum.Bence bunun nedeni öğrencinin yanında olmanız,bize bir
sıradan öğretmenden çok arkadaş gibi yaklaşmanızdı.sizi anlamadılar çünkü
sizin gibi bir öğretmenle karşılaşmadık.diğer hocalarımızla arada çok mesafe
var bu yakın ilgiyi kötüye kullananlar oldu.sizin üzülmenize üzüldüm.neyse
ben sizi seviyorum bir fertte bir ferttir değil mi?..:)
|
485
|
Tarih: 2006-05-07
20:14:39
hilal ersöz ( sunprincess25@msn.com) DEMİŞ Kİ:
merhabalar hocam ....
ben o rahle-i tedristen geçen şanslı kişilerdenim işte:)) 2003 mezunlarından
upuzun boyumu ve kısa saçlı halimi hatırlarsınız eminim....iyiki sizinle sans
eseri zafer plazada karsılastık ve ben bu adresi öğrendim yoksa üniversitenin
web sayfasından size ulasmak için daha çok çabalicaktım...artık 3. yılını
çalışan bi öğretmen olmama rağmen size olan hayranlığımı hangi kelimelerle
anlatacağımı bilmiyorum..... başımdan bunca öğretmen gelip geçmiş olmasına
rağmen hafızamda hala güneş gibi parlayan , kaybolduğum anlarda bana yol
gösteren , öğretmen kelimesini kalitesiyle tamamen dolduran iki kişiden
birisiniz.....bu meslek ne zormus be hocam...aşılması gereken ne kadar cok
engel varmıs....standartlarınız o kadar yüksekmiş ki o zaman da farkındaydık
ama sıraların karsı tarafına gecince hersey daha bi gercek oldu..o sınavları
1 gecede okumak nerden cıktı yaaa....bi uyguliim dedim ve ......
:))))).eskisehirde bi ilköğ. okulundayım....ilk yılda ist. daydım...valla
sizin öğrencinizken daha iii hissediyordum çünkü muamele daha
iiiiyiydi......bu işin tek katlanılır tarafı eğer ulaşabilirseniz çocukların
o saf sevgisi....yoksa iyi niyetiniz saflıkla karıstırılıp süpper suistimal
ediliyo... hatırlıyo musunuz 1. sınıfta elif in 1-3 barajına takılması söz
konusuydu ve siz sanki kendi kızınızmısız gibi nasıl ilgilenmiştiniz bu
sorunumuzla....onca işiniz gücünüz varken adam gibi aldınız bizi karşınıza
açıp yönetmeliği anlattınız durumu.......bi "bana ne be !" duymadık
agzınızdan...bi sinirli, ters görmedik sizi........hiç mi derdiniz tasanız
hastalığınız yoktu sizin?????bu kadar mı başarılı olur insan
mesleğinde???????ama ben esiniz seyhan hocama daha büyük bi teşekkür
yolluyorum burdan......KOCAMAN BRAVO SEYHAN CAN.....SAKIN EMEKLİ OLMAYIN
hocam .....biz yeni nesil öğretmenlerin sizin gibi idarecilere de
öğretmenlerede çoook ihtiyacı var... emekli olması gereken başkaları var
hocam siz değil......lütfen bir daha düşünün....ayrıca apocan'ın öğrencisi
olduktan sonra insan yoluna mutlu devam edebilir mi?????
|
486
|
Tarih: 2006-05-08
11:13:15
muazzez ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Hocam bu size değil,Seyhan Abla'ya;o yüzden buraya yazıyorum.Sizinle de
konuşmak istediğim şeyler var ama bir ara dükkana uğrayacağım.
Seyhan Abla,abla diyorum çünkü bize ablaca birşeyler anlatmaya
çalışmışsınız;çok da güzel anlatmışsınız.Sağolun.
Öğretmen adaylarına hep mesleğin zorlukları,karşılaşılan zorluklar,nahoş
durumlar anlatılır tecrübeli(!)öğretmenler tarafından ve ardından 'bu yüzden
uğraş vermeye değmez salla başını al maaşını' gibi dahice tavsiyeler
verilir.Hatta bunu burda,üniversitede, geçen dönem bir hocamız üstelik de
(tabiri caizse)rütbeli bir hocamız yaptı.artık hevesi kursağında bırakılmış
genç öğretmen adayları olarak hocamıza ve dersine ilgimizi siz düşünün.Neyse
ki siz ve sizin gibi etrafını aydınlatmak için kendi eriyen ve bundan haz
duyan mesleğe gönül vermişler sayesinde 'demek değiyormuş uğraş vermeye'
diyebiliyoruz.
Ben de Hilal ablama(2003 mezunuyum demiş)katılıyorum,siz gitmeyin onlar
gitsin.Zaten gönül vermedikleri için zor da olamaz onlar için...
Neyse saygılar ve kocaman selamlar size....
|
487
|
Tarih:
2006-05-08 11:38:53
ismail 2V ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam önce selam ederim. öpd notlarini açmaya çalişiyorum ama açamadim.
acrobat reader in kisa yolunu koyacaktiniz ama unuttunuz galiba. hayirli
dersler
|
488
|
Tarih:
2006-05-08 12:28:56
irem zehra ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam bis sitenizi yeni bulduk cok memnun olduk yine geleceğiz :)
|
489
|
Tarih:
2006-05-08 15:45:25
senem ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Abdullah Hocam,
Döndük yine kürkçü dükkanına.Bizim kızları,Nilay ve Müjde,görmek çok güzeldi
,çok özlemişim onları.Sınav hakkında yorum bile yapmak istemiyorum çünkü
dumur oldum resmen.Açıkçası bana zor geldi sınav ,diğer akdaşlar ne düşünüyor
bilmiyorum tabi.Neyse iyi kötü bunu da atlattık.
Ve Seyhan Hocam size de bir şeyler söylemek istiyorum.Emekli olmamalısınız
bence de.Okullarda bize yön gösterecek, örnek olacak deneyimli öğretmenlere
ihtiyacımız var.Ne yani meydanı onlara mı bırakıcaz? Bırakın onlar emekli
olsun.Lütfen tekrar düşünün şu emeklilik işini.İyi çalışmalar .Kolay
gelsin.Sevgiler...
|
490
|
Tarih:
2006-05-09 15:07:24
senem öznal ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
Arkadaşlar aşağıdaki adreste 2006 mayıs kpds soruları var.Ama cevap değil
sadece sorular.İlgilenenler bakabilir.
http://groups.yahoo.com/group/dilTestleri/files/kpds2006mayisingilizce.pdf
|
491
|
Tarih:
2006-05-09 16:00:42
nilay mısırlı ( nilaymisirli@msn.com)
DEMİŞ Kİ:
Abdulah hocama ve Seyhan hocama Kayseri'den merhabalar,
sevgili hocam bayağıdır yazamıyordum yazılılar yüzünden , hafta sonu
Ankaradaydık , nasıl huzur verdi Senem'i ve Müjde'yi görmek anlatamam valla,
bir kez daha anladım ki üniversitede kurulan dostluklar hiç birşeye
benzemiyormuş , küçük arkadaşlarım sizi üzmüşler anladığım kadarıyla , çok
eminimki sizi en yakın zamanda anlayacaklardır. Bu arada sevgili Seyhan hocam
gerçekten bizlerin sizin gibi yol gösteren, köstek olmayan idareci ve
öğretmenlere ihtiyacımız var...
hocalarım ellerinizden öperim , bütün arkadaşlarıma sevgiler...
|
492
|
Tarih:
2006-05-09 16:47:33
Seyhan CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Değerli Öğretmen Arkadaşlarım
Böyle bir hitapla başlamak istedim. Çünkü buraya yazanlar gerçekten de bu mesleğe
gönül vermiş kişiler. İnsan ustası olmak isteyenler yani. Kolay değildir
insan ustası olmak, yürek ister. Anladığım kadarıyla bu platformu paylaşan
meslektaşlarımda da bu yürek var. Öğrencilerinize yaklaşımınızdan anlıyorum
bunu. İnanıyorum ki, bu yürek sizde oldukça geleceğimiz aydınlık olacak.
269,270,273 ve 275 nolu mesajları yazan Hilal, Muazzez,Senem ve Nilay
kardeşlerime güzel sözleri için çok teşekkür ediyorum. İnanın ben de ayrılmak
istemiyorum bu meslekten; ama ne var ki günde 12 saat aralıksız çalışmak
gerçekten çok yorucu.
İnsanı seven herkese sevgiler...
|
493
|
Tarih:
2006-05-09 22:07:29
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Bu akşam gecenin geç bir saatinde dersten çıkıp bir grup sevgili öğrencimle, kampusun
serinliği ile yeni açmış akasya çiçeklerinin kokularını duyarak yurt durağına
doğru yürürken, Hale’nin “haftaya son kez mi yürüyoruz?” sorusuyla, bir
yarıyılın daha sonuna gelmiş olduğumu fark ettim birden bire. Yine bugün
Süleyman’la ders öncesi çay içerken gündeme geldiği gibi, bu işi gönül işi
olarak yapıyor olmam nedeniyle olsa gerek, ben hala her dönem başında
heyecanlanıp her dönem sonunda da hüzünleniyorum. Çünkü, dönem sonları bir
tür ayrılıklar, dönem başları da bir tür tanışmalar demek. Ama ne güzel bir
duygudur ki, gelip geçen dönemlere, yarıyıllara, araya giren zamana ve
mesafelere rağmen, süren, hatta perçinlenen dostluklara yenileri eklenir bu
arada…
Şu birkaç hafta sıkıntılı günler yaşadım öğrencilerimden yana…
Beni kandırmaya çalışıp kendilerini
kandıranlar keşke yapmasalardı bunu… Haklarında soruşturma açtırmak yerine,
aslında kendilerini kandırdıklarını, derse devam edip etmemelerinin benim
için değil, onlar için önemli olduğunu ve bu güne dek derse katılmamak için
izin isteyip de alamayan tek kişi olmadığını anlatmaya çalıştım. Kim bilir,
sözlerimin, “transkriptlerinde disiplin cezası almış mıdır?” hanesine
yazılacak iki satırdan daha kalıcı ve yapıcı bir etki oluşturmasını umuyorum…
Bir de, bu güne dek hiç kimseye sarf etmediğim bir laf sarf ettim bir
öğrencime. Geriye döndüğümde, haklı olduğumu bilsem bile, yürek sızısıyla
anılan bir nahoş bir hadise bırakmamak için ardımda, geçmişse hakkım helal-i
hoş olsun Gülshan diyorum bu konuda…
Bir de bir iki olay daha var can sıkıntıma tuz biber olan… Onları da kişisel
yazışmalarla halletmeye çalıştım, kendimi anlattım anlatamadım, çok da önemli
değil.
Asıl sorun, kendileri için yapmaya çalıştıklarıma direnen bir grup öğrencimin
düşünme biçimleri karşısında duyduğum üzüntü. İnsan yetiştirecek kişilerin,
eğitimi, “tanıma hatırlama”nın üzerine çıkarmamak için çaba sarf etmelerine
hala kahroluyorum. Zaman en büyük yargıçtır. Elbet bir gün ilahi adalet
tecelli edecek ve gerçek her ne ise ortaya çıkacaktır. Ben buna inanır bunu
söylerim… Bu nedenle, bireysel olarak yapabilecek bir şeyim olmadığı için,
zamana havale ediyorum onları…
VELHASIL-I KELAM SEVGİLİ ÖĞRETMEN ADAYLARI, ARTIK SİZLER DE YAZABİLİRSİNİZ
PLATFORMA ESKİDEN OLDUĞU GİBİ. (Gerçi benim cin fikirli öğrencilerim zaten
işi kılıfına uydurup yazdılar bile)
Burası resmi bir yer olmadığı için ve mesleğe gönül vermiş hayat
arkadaşlarının birbirlerine nasıl destek olabildiklerinin de pedagojik bir
boyutu olduğu için, “olayı aile şirketine dönüştürdünüz” şeklindeki olası
eleştirileri görmezden gelerek yazmak istediğim bir iki konu daha var…
(Eşimin yazdıkları ve emeklilik konusu…) Biz büyük kararlarımızda birbirimize
saygı duyarız. Zaten şu aşamada dilekçesi kabul de edilmedi.:)) Ama, eğer öğretmen adayları
ve rahle-i tedristen geçmiş öğretmenler, Abdullah Can’da bir öğretmen modeli
ve bir tarz oluşturmada almaya değer bir şeyler görmüşlerse, biliniz ki bunda
en önemli pay Seyhan Can’ındır. Yıllar önce, üniversal camiaya adım atarken,
işin anahtarı sayılan bilim uzmanlığının belgesi tezimin önsözünde,
çalışmamda bana katkı getirenlere teşekkür etmiştim. Hala geçerliğini koruyan
o metnin şu son cümlesi sanırım düşüncelerimi yeterince aktarıyor: “Without
unconditional love and support of my wife Seyhan, I would not be writing
these acknowledgements…” (Hale ve Şule’ye son not. “çıtır” ve “prenses”
olaylarını hala çözemedik:)
Sevgiyle gözlerinizden öperim….
|
494
|
Tarih:
2006-05-10 11:34:50
bilge ( bilgem55@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam!geçen haftalarda can sıkıcı olaylardan birini yaşadğınız
öğrencilerinizden bir diğeri de benm ne yazık ki..hocam harbi söylüyorum hiç
bi ark niyet yoktu.sizinde dediğiniz gibi daha önce izin alıp derse girmeme
hakkını dahi kullananlardan biriydim ama durmun aciliyeti yüzünden haber
werememiştik ki bi de refakatcim wardı yanımda malum :)size hak weriyorum
hocam bu kadar hoşgörünüze rağmen iyi niyetinizin suistimali hiç hoş deil ki
bize derslerde kuru bilgiden ziyade wermeye çalıştığınız öncelikli insanlık değerlerinin
yanında böyle bişeyle karşılaşmanız çok acı gerçekten....inanın gerçekten çok
üzgünüm..klasik şeyler söylemicem hocam ne denilebilir baktığınız yerden
bakmaya çalışıyorum hayata we insanlara.hadi birini daha zehirlediniz:)hadi
vatana millete hayırlı olsun:)inşallah arkanızdan gelen bi kaç kişiden biri
olucam hocam.yolumuz açık olsun...hakkınızı helal edin hocam..
|
495
|
Tarih:
2006-05-10 11:36:20
nazan ( nazan86-86@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
slm hocam sayfanıza yeni girdim ve yazdıklarınızı okudum evet bi kaç hafta
önce canınızı sıkan ögrencilerden biri benim hatta yanımda size bi mail yazan
ev arkadaşım daha var yazıyı okuduk ve yıkıldık resmen derse girmeme
gerekçemiz tamamiyle sağlık problemi olmasına rağmen yine de keşke ceza
alsaydık da bunları okumasaydık dedik çünkü o zaman unutulmuş bi insanlık
vazifesini ömür boyu gittiğimiz yere taşıyıp hatırlayacaktık izin almak gibi
bi erdemi mesala.herhangi bi ceza vermemiş gibi görünsekte en büyük cezayı
verdiniz bize vidanla başbaşa bırakmak gibi.özür dileriz yine de keske müsade
alıp gitseydik dersten de böyle olmasydı hiçbir şey.ve bu hak omuzlarımda hep
bi yük olarak kalacak ve her ne kadar derse ilgisiz görünsek de ögrendiğimiz
önemli bi şey var memlekettein en ücra köşesinde bile aklımızdan bir sey hiç
çıkmayacak bu düzen böyle geldi ama böyle devam etmeyecek bizde
zehirleyebildiklerimizle kurtaracagız hala insanlıga ve eğiitme dair bir kaç
kırıntıyı hakkınızı helel edin...içiniz rahat olsun hocam nesliniz
tükenmedi:)
|
496
|
Tarih:
2006-05-10 12:59:13
taner ucan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam tekrar merhabalar kpds sınavına girdim açıkçası biraz zorlandım ama
olsun kendimi deneme fırsatı buldum.Demekki köreliyormuşuz bu da harekete
geçmemize sebep oldu önümüzdeki dönem daha çok çalışacağız.hocam kendinize
iyi bakın öptüm ellerinizden...
|
497
|
Tarih:
2006-05-10 14:01:53
Meryem ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Hocam,
Platforma yeniden yazabilmek güzel bir duygu.
Sizin mesajınızı ve ardından arkadaşların yazdıklarını okuyunca kimin
söylediğini bilmediğim şu söz geldi aklıma:
"Bağışlama menekşenin kendini ezen topuğa anında bulaşan güzel
kokusudur."
Şu an bu platformda o güzel kokuyu hissettiğim için yazdım bunu.O kadar güzel
ve büyük kalbiniz var ki hocam.
Umarım bir daha sizi kimse üzmez böyle.(Arkadaşlar alınmasınlar bu
sözümden.Yanlışı farkedip doğru yolda ilerleyebilmek için adım atmak da
güzeldir.)
Sevgi ve saygılarımla...
|
498
|
Tarih: 2006-05-10
15:26:56
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Nazan, Sevgili Bilge...
Söyleyecek bir şey bulamıyorum.
Beni yanıltmadığınız için teşekkür ediyorum
size...
Sizleri çok ama çok seviyorum...
Meryem sen büyüyünce ne olacaksın kız?
Yoksa (Allah o günleri görcek kadar ömür veririse) "Meryem mi, bir
zamanlar benim öğrencim olmuştu" deyip seninle gurur mu duyacağız acaba?
İnşallah....
Taner,
Sanırım kendi standartlarımızı kendimizin koymamız gerektiği netleşmiştir bu
demden sonra... Bu iyi bir başlangıçtır, ama devam ettirmek daha zordur. Sana da sebat ve gayret
diliyorum...
Sevgilerimle....
|
499
|
Tarih:
2006-05-10 17:47:32
Meryem ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Teşekkür ederim hocam inşallah... Sizin öğrenciniz olmak benim için büyük bir
mutluluk.O zaman ben de Abdullah Hoca'dır benim hocam derim.
iyi akşamlar...
|
500
|
Tarih:
2006-05-10 19:38:14
Oylum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Hocam hangi günler ve saatler dükkandasınız? Haftasonu yoksunuzdur büyük
ihtimalle ama pazartesi ziyarete gelebilirim sadece. E-mailden veya burdan
cevaplarsanız sevinirim. Bu arada 500. mesajın hatrına bir karyokayı
haketmişimdir belki:-)
|
501
|
Tarih:
2006-05-11 03:52:09
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Hayır bunun için Karyokayı değil, bir kitabı hakettin. Bunu (iş gereksiz bir
yarışmaya dönmesin diye) burada yazmamış bir arkadaşla konuşmuş ve
500.mesajın sahibine birşeyler yapalım, ama ne yapalım derken, kitapta karar
kılmıştık. Artık kitabını almak için uğraman farz oldu Oylum.
Eğer Üniversitede özel bir işin yoksa, oralara kadar gelmenin gereği yok.
Mahvelde ya da Hünkarda (Yeşil çay bahçesinde) bir çaya ne dersin? Hem
öğretmen adayı arkadaşlar da buradan duysunlar, burada içtiğimiz çayları
ödemem konusunda birbirimizle kavga ederken, bu kavganın öğretmen oldukları
zaman biteceğini söylüyorum onlara, hem de bana çay ısmarlamış olursun.
Gelelim karyokaya. Evet o benim görevim. Galiba haftasonu uyarsa Kafkas'ın
önünde buluşmamız gerekecek...
İlle de dükkan dersen Pazartesi 11.45-13.00 arası bir boşluğum var ve pembe
bina 307de oluyorum o saatte. Telefonumu biliyorsun...
Gözlerinden öperim...
|
502
|
Tarih:
2006-05-11 08:33:45
Onur ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Arkadaşlar merhaba...490. mesajda Senem bizimle kpds sorularını
paylaşmıştı...Ancak ufak bir şifre problemiyle karşı karşıyayız:)bunun için
ben MAYIS 2006 KPDS sınavının bağlantısını aşağıda tekrar
veriyorum...hepinize kolay gelsin...
http://www.osym.gov.tr/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFF7A2395174CFB32E13890F1C679E69BE9
|
503
|
Tarih:
2006-05-11 14:40:24
tugce karain ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
kpds soru ve cevapları burdan alabılırsınız pdf formatındadır:)
http://www.hemenpaylas.com/download/693856/2006mayis.rar.html
|
504
|
Tarih:
2006-05-11 14:45:59
tugce karain ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
burayı uzun zamandır ıhmal ettıgımı bılıyorum cokcok ozur dılerım ve sayfama
desteklerınızden dolayı cok tesekkur ederım..
en kısa zamanda bursada olacagım hocam..
|
505
|
Tarih:
2006-05-11 17:34:03
senem öznal ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Tuğçe cevaplar için çok sağol canım.Bir de şu mail adresini yazsan şu siteye
de sana
ulaşabilsek.Üniversiteden bu yana anlatacak bayağa bir şey birikmiştir eminim.Bu
arada ne sitesi,senin siten mi var?özledim seni çok.öpüyorum.kendine iyi bak.
Abdullah Hocam bu arada size de merhaba.İyisinizdir umarım.Mailinizden
anladığım kadarıyla Seyhan Hoca emekli olamıyor sanırım.Bir üzüldüm ki
anlatamam:)Kendisine çok çok selamlar.
Ve Uludağ üniversitesi gençliği,şenliklerde benim için de çoşun.İyi
eğlenceler.sevgiler
|
506
|
Tarih:
2006-05-11 17:53:46
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Senem Merhaba,
Seyhan Hocan emeklilik hesabı yaparken, okul müdürünün ciddi bir rahatsızlığı
nedeniyle müdürlüğe başladı. Tek sorun oğlanla bana evde "öğretmen
muamelesi" yapmaya başlaması. Demek ki müdür olunca böyle olunuyormuş...
Yakında kendisini Ankara'da görürsek şaşırmayalım :)
Sevgilerimle...
|
507
|
Tarih: 2006-05-11 18:05:44
senem ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Ay hocam keşke Ankara'da görsek şöyle Milli Eğitim Bakanı olarak.Nasıl güzel
olur:))Bu ülke de eğitimde bir yerlere gelir işte o zaman.
Siz ve oğlunuz adına üzüldüm ama:)Hepinize hayırlı olsun:)
|
508
|
Tarih:
2006-05-11 19:21:52
Serhat ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Selamlar,
Umarım herkes çok iyidir.ilkbaharın da gelmesiyle nezle insanlar kervanına ben
de katıldım hocam:)Şimdi platformu ziyaret etmişken sizin işkence cdlerini
hazırlayım dedim.ama boş cd kalmamış:( Ben de rw cd kullanacağım! hiçbir şey
beni amacımdan alıkoyamaz:P Müzikler elinize geçtiğinde de "iyi
dinletiler" mesajı yazarım buraya:)
Sevgiler,Saygılar.
|
509
|
Tarih:
2006-05-12 12:04:58
senem ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Onur sana da
teşekkür ediyorum kpds cevapları için:))) Görmemişim mailini pardon.
|
510
|
Tarih:
2006-05-12 13:26:11
tugce karain ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
senemcim hemen yazıyorum ;
karaintugce@hotmail.com
ve
www.geocities.com/tugcekarain/tugcekarain.html
de burdan paylasalım lınkıne tıkladıgınızda zıyaretcı defterıme
ulasıyorsunuz:)
zonguldak uzulmez ılkogretım ogrencılerı benım haylaz ufaklıklar..
sevgıler..
|
511
|
Tarih:
2006-05-12 13:33:21
tugce karain ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
sevgili english language teacher larım lutfen su sıteyı bı ıncelermısınız ben
cok sevdım
http://esl.about.com/
|
512
|
Tarih:
2006-05-12 15:42:14
bilge ( bilgem55@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam!bugün bir konferansa katıldıkta o yüzden bu kadar düzgün yazıyorum:)malum
türkçeciyiz ya:)diyeceğim ki siz kesin yazım yanlışlarımı bulursunuz.e bende
yaparım zaten yanlış kesin:))neyse hocam bugün canınız biraz sıkkındı ama
olsun hocam siz en doğru olanı yaptınız bir kez daha..nazanın da dediği gibi
doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar ama onuncu köyün sahibi bizleriz:)sizi
seviyoruz hocam.....
|
513
|
Tarih:
2006-05-12 15:42:20
nazan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
selam hocam canınızı sıkkın gördük bugün ama doğru olanı yapıyorsunuz içiniz rahat
olsun doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar ama onuncu köyün sahipleri bizler
yanınızdayız bunu unutmayın.
|
514
|
Tarih:
2006-05-12 16:53:27
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Bilge ve dahi Nazan...
Olay olması gerektiği biçimde çözümlendiği için ortada can sıkacak bir nokta
da kalmadı. Ama desteğiniz için çok teşekkür ederim.
Yazdıklarınıza yazım kuralları açısınan baktığımda BÜYÜK HARF kullanımına
özendirilmeniz gerektiğini düşünüyorum. (İlla ki istiyorsunuz diye yazım bunları.
Haftaya kaybolmayın da, kapının önünde ayaküstü kararlaştırdığımız eylem
planını uygulamaya koyalım...
Sevgiyle
|
515
|
Tarih:
2006-05-13 07:05:46
Fatih Abdullah Oyar ( fatihoyar@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
Ankara
üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık
bölümü 3. sınıf öğrencisiyim.Big 16 Öğrenme biçemleri hakkında bir ödevim
var.Acaba bana yardımcı olabilir misiniz?
|
516
|
Tarih:
2006-05-13 08:03:53
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Tabii ki Fatih.
Ancak ölçeğin sahibi Yrd.Doç.Dr.Nurettin Şimşek, sizin fakültede. Doğrudan
ulaşmak zor oluyorsa Eğitim Teknolojileri Bölümü Araştırma Görevlisi Şafak
Bayır aracılığı ile kendisine ulaşabilirsin. (Şafak eski öğrencilerimden olup
benim adımı söylediğinde sana yardımcı olacaktır.) Başta da ifade ettiğim
gibi, benden istediklerini e-postayla gönderirsen daha ayrıntılı olarak
yapabileceklerimi sana yazarım.
Başarılar diliyorum. Sevgiyle...
|
517
|
Tarih: 2006-05-13 12:10:39
Berna ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Her şey insanı sevdiğimi düşünmekle başladı.İnsana zaman ayırmak... Bir insan
olarak insan için kendini tüketmek.
Yaşarken; "Niye rahatım?" ya da "Niye rahat değilim?"
türünden sorularıma cevap ararken buldum ben hep kendimi. Rahat da battı,
rahatsızlık da anlayacağınız.Bazı cevapların kendim kaynaklı olmayışı kendime
dönmemi sağladı. Rahatsam başkaları da rahat olmalıydı. Sıkıntıda olanlar
için çözüm hemen bulunmalıydı.Çünkü sorun yoktur, çözülmeden bırakılmış
sorunlar vardır.
Çözüm bulmaya bu kadar meraklı olunca insan ne olur? Öğretmen olur tabiî.
Öğretmen oldum ben de...Aslında olmadım sekiz yıldır olmaya çalışıyorum. bu
meslek öyle;çünkü en iyi öğretmeniniz zaman.
Kendim de öğretmen olmam sebebiyle şimdi sırası gelen laf mutlaka söylenmeli:
Bu günlere gelmemi sağlayan tüm öğretmenlerime saygılarımı gönderiyorum.
Benim için az ya da çok emeği geçmiş tüm öğretmenlerime. (İşte böyle laf lafı
açıyor ya ne yapayım bunlar söylenmeli.) Benim için az emek vermiş
öğretmenlerime -ki onlar mezun olduklarıyla meslekte kalanlar ve devlete
sırtlarını dayadıkları için uğraşmayı enayilik olarak görenlerdir.- Benim
yetiştirdiğim öğrenciler adına da teessüflerimi iletmek istiyorum.
Bu kadar yazdıktan sonra fark ediyorum ki ne kadar doluyum. Anlatacak ne
kadar çok şeyim var ve ben hangi birini anlatacağımı bilemiyorum ve ve ve en
daha önemlisi: Ben kimim?
Az önce anlattığım gibi ben bir öğretmenim;ama şanslı bir öğretmen. Çıktığı
bu yolculukta dört yıllık fakültesi, ondan önce lisesi, ortaokulu,ilkokulu
gözündeki ışık gönlündeki şevk görülerek bitirtilmiş;hiç işlenmemiş, boş
derslerle, öğrencisine küserek ya da kızıp onu sindirerek yetersizliğini
saklayan -öğretmen diyeceğim dilim varmıyor- öğretmenciklerle oyalanmış bir
öğretmenim. Bununların bir şans olmadığının ben de farkındayım, laf yine
buraya gelince yazayım dedim. (Yazmadan olmuyor.)Neden şanslı olduğumu
söylemedim daha ya tutacak da değilim. İşte söylüyorum. Benim şansım,
çıktığım bu yolda "Seyhan CAN derler, bir yolcu vardır." İşte
onunla karşılaşmaktı.
Aslında bu yazdıkalarım ona bu günlerde atmayı düşündüğüm elektronik mektubun
içeriğine giriyordu; ama ben çok kuvvetle istedim ki madem bu yolculuğa siz
de çıktınız anlatacaklarımdan nasibiniz olsun.
Onun yanıda öğretmenliğin nasıl bir iş olduğunu daha iyi anladım ben. Bir
öğretmenin durmadan, yılmadan çalışması gerektiğini.Herkes ilk yılımda
"Çok idealissin, meraklanma seneye kalmaz, bu kadar yorma kendini, boş
ver" derken ; etrafımda " 'DE' bağlacını çocuklara anlatıver, senin
bilgilerin taze, biz çoktan unuttuk." diyerek dolaşırken.Seyhan Hanım (
şimdi benim de ablam) durmamam, yılmamam gerektiğini anlatan rehberim
oldu.Onun sayesinde kaybetmedim, her geçen gün çoğalttım ideallerimi.
İyi ki vardın Seyhan Abla ( Ne güzel komşumsun sen...diii mi?)
Emeklilik dilekçesi verdi ya şimdi. Kendince haklı tabii. Onun bu
davranışından bile çıkarılacak bir sonuç var aslında . Onun gibilerin
yokluğunda biz çaylakların ne halde olacağını düşündürmek ister kendileri.E
olsun bakalım.Düşünelim de bir gün senin gibi kendini yetiştirmiş, memleket
evlatlarına var gücüyle hizmet etmiş , örnek alınan öğretmenler olursak
meydanı boş bırakıp gitmeyelim; yarlandıralım kendimizden genç nesli.
Sayın ve sevgili ve benim için çok değerli Seyhan Öğretmenim ve Abdullah
öğretmenim ( sabah size indiğimde bu sayfayı tanıttığınız ve bunları yazıp bu
sayfanın cümle müdavimleriyle de paylaşmama fırsa verdiğiniz için ayrıca
teşekkür ederim.)her şey gönlünüzce olsun.
Not: Yazacaklarım çok; ama vaktim azdı.Vaktim hep az zaten. Notum da bu
sorunumla ilgili. Değerli öğretmen adayı arkadaşlar. Vaktinizi iyi
değerlendirin;çünkü şu an size aitmiş gibi görünen zaman aslında gelecekte
şekil vereceğiniz öğrencilerinizin zamanı. İyi düşünün! Artık sizin olan
hiçbir şey yok.( Bu son cümle korku filmlerinden fırlamış gibi duruyor ama o
kadar değil tabiî ki.)
Hepiniz hoşçakalın.
|
518
|
Tarih:
2006-05-13 15:45:38
özlem türk ( ceylingzl@hotmail.com)
DEMİŞ Kİ:
hocam bu testleri hazırlarken heterojen mi olmalı benim biraz aklım karıştı
yani olması gereken homojen degilmi yada heterojen grup ve soru hazırlayarak
homojenlige mi geçeriz bunu bize dersane hocamız söledi kafam karıştı biras
|
519
|
Tarih:
2006-05-13 18:15:07
israfil öncel ( israfiloncell@yahoo.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam,
kafam karışık dersem ''senin kafan ne zaman düzlüğe çıktı ki'' diye lafı yapıştırırsınız..berna
hocamın dediği güzel bir cümle ''artık sizin olan hiçbirşey yok'' bu
olabildiğine iyimsermi yoksa karamsar bir cümlemi bilmiyorum..
geçen gün birinci kademede 4.sınıfta yaptığım sınav sırasında başımdan geçen
bir olayı anlatmak istiyorum..sınav başladıktan onbeş dakika sonra bir
öğrencim beni yanınna çağırarak..örtmenim ben saatler konusunun işlendiği
hafta burda yoktum siz sormuşsunuz deyip hüngür hüngür ağlamya başladı..ve
işin tuhafı bu bana öyle bir dokunduki hocam gözümden yaş aktı..ve ben hemen
''ağlama oğlum sen hepsini doğru yapmışsın diyip doğru yaptığını teyit eden tick attım
soruların yanına..o ağlayan çocuk birden kafasını kaldırıp gözlerine fener
tutulmuş gibi hayatımda gördüğüm en büyük gülümseyi atarak sorularını çözmeye
devam etti..yanlış yaptığı tek soru saatlerlerdi..ama o ağlamadan sonra ona
doğru yapmamış olmasına rağmen doğru yaptığını sölemem ve o gülümseme..işte
insan o gülümsemenin içinde ölmek istiyor.
hocam unutsuzum ama buna rağmen yapmam gereken herşeyi yapacağım dersem bana
kızarmısınız..
neler görmüş ellerinizden hürmetle öperim..
|
520
|
Tarih:
2006-05-13 19:52:04
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Özlem,
Sorunu bu haliyle tam olarak anlayamadım. Bu testler derken neyi
kastediyorsun? Homojen ve heterojen olanlar neler? Evet, kafan bayağı karışık
görünüyor. Bir e-posta ile ayrıntılı biçimde yazarsan cevaplamaya çalışırım.
Sevgili İsrafil,
Buna biz pedagojik taviz diyoruz.
Kaz için tavuk esirgememe yani. Ama, bu işi yapmak deneyim gerektiriyor. Bir
gün tavuklar elden gitmiş, ama hiç gelmeyecek kazları bekliyor durumda
kalmamak kayıyla DOĞRU BİLDİĞİNİZİ YAPMAYA DEVAM...
Umutsuzluk bize göre değil İsrafil.
Bir de nedense aklıma geldi, Nesin Vakfının bir takviminde okumuştum ve çok
etkilenmiştim. (Beni DOĞRULAR hep etkilemiştir. Hatta, gece dersi
çıkışlarında, otobüs durağına doğru birlikte yürüken, bir akşam
öğrencilerimden birisinin "Herkes arabasıyla gidip gelirken siz niye
otobüsle gidiyorsunuz?" sorusuna doyurucu yanıt veremediğimde de o
takvim gelmişti gözümün önüne...)
Evet İsrafil UMUTSUZLUK BİZE GÖRE DEĞİL, bu bir, ve Aziz Nesin'in de dediği
gibi FUKARANIN TEK SİLAHI ÇALIŞMAKTIR... Bu da iki...
Sevgiyle gözlerinizden öperim...
|
521
|
Tarih:
2006-05-13 22:31:49
özlem ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocamız güvenirlilikten bahsederken test tekrar test den bahsederken test
maddelerinin ve gruptaki bireylerin heterojen olası gerek dedi ve bende
şaşırdım çünkü olması gereken homojen grup degilmidir hocam size sormak
istedim ögrenciniz olmadım ama kardeşimin hocasısınız ve notlarınızı çok
begendik arkadaşlarla kpss çalışırken sitenizden çalışıyoruz bizde çok
teşekkürler hocam böyle bir site hazırladıgınız ve bizi aydınlattıgınız için
|
522
|
Tarih: 2006-05-14
05:34:17
Seyhan CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Dün akşam bir vesile ile bu siteye girdiğimde, 517 nolu mesaj vardı en son
yazılan. Mesajın sahibi, benim sekiz yıldan beri tanıdığım bir insan. (Burada
"Körler sağırlar birbirini ağırlar." tarzı bir yazı yazmak değil
amacım.) Sait Faik, bir öyküsüne "Bir insanı sevmekle başlar her
şey." diyerek başlar. Berna Öğretmen'de bu insan sevgisi öyle apaçık
ki...Bu yüzden başarılı bir öğretmen; bu yüzden, dersine girdiği öğrenciler
öğretmen, hem de Edebiyat öğretmeni olmak istiyorlar. Eğer bir öğrenci yönünü size çevirmiş,
sizin gibi olmak istiyorsa görevinizi yapıyorsunuz demektir.
Berna Öğretmen, sekiz yıl önce geldi Nuri Erbak Lisesi'ne... Upuzun saçları,
pırıl pırıl gözleri vardı. Bir de idealleri...Onu meslek yaşamının başında
bir kavşakta tanıdım. Kavşak diyorum; çünkü kavşakta birçok seçeneğiniz
vardır. Berna Öğretmen, zorlu yolu seçmek üzereydi. Hep soruyordu ve hep
öğrenmek istiyordu. Onun gibi öğretmenlerle çalışmak benim için bir zevk oldu.
Sanmayın ki sadece Berna Öğretmen var bizim okulda... Yusuf Öğretmen, Gülen
Öğretmen, Birsen Öğretmen, Şerife Öğretmen ve diğerleri...
Yapılacak çok iş vardı. Malzememiz insandı.
Yapacak iş olunca zaman, hiçbir şeye yetmediği gibi çabuk da geçiyor. Sekiz
yılın ardından yine bir kavşaktayız Berna ile. Ben yorgun bir savaşçı olarak
artık bu kadar deyip bırakmak istesem de biraz dinlendikten sonra bir şekilde
bu mesleği yine sürdüreceğimi sanıyorum. Berna ise, zamanın ona
kazandırdıklarıyla yüklü olarak bir başka şehirde mesleğini sürdürecek,
başladığı noktanın çok ilerisinde ve ideallerini çoğaltmış olarak. Belki bir
kavşakta onunla yolunuz kesişebilir. Kim bilir?
|
523
|
Tarih:
2006-05-14 07:22:08
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Özellikle sevgili Öğretmen Adayı Gençler ve daha yolun başındaki Genç
Öğretmenler
Kendimi bahtiyar hissediyorum…
Bu platform aracılığı ile deneyimlerimizi paylaşmayı, sorularımızın en doğru
cevapları için ortak akıl üretmeyi ve birbirimize destek olmayı planlamıştım…
Ama görüyorum ki artık bu platform sizleri hazırladığımız ÖĞRETMENLİK
MESLEĞİNİN gerçek arenası olan OKUL içinde olup bitenlere bir ayna tutuyor ve
yine ne güzel bir olaydır ki, oradaki insanlar sizin okul deneyimlerinde
göremediğiniz ve göremeyeceğiniz bir yan olan YÜREKLERİNİ AÇIYORLAR…
Bu bir fırsattır.
Bu sizlere HAYAT BİLGİSİ diyerek, derslerde beşer onar dakikalık sürelere
sıkıştırarak anlattıklarımın ne derece doğru olduğunu sınamanız için bir
olanaktır.
Bu fırsattan yararlanın…
Onlara soracaklarınızı sorun…
İyi öğretmenler olabilmenize katkı getirebilmesi dileğiyle, bizlere yüreğini
açan Öğretmen arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyor, sizlerin de sevgiyle
gözlerinizden öpüyorum…
|
524
|
Tarih:
2006-05-14 09:05:02
tugce karain ( karaintugce@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
sevgiler sunarak baslamak ıstıyorum yazıma;
hepımız ıse basladıgımız ılk sene nekadar ıdeallerımze baglı ve umut dolu
oluyor olsakta; aylar ve seneler gectıkce bu ıs ıcınden cıkılmaz bır hal
alıyormus gıbı gorunuyor bıze..
cunku yaptıgımız ıs sadece bıze,bızım ıdeallerımıze bılgımıze hayallermıze
gelecege nasıl baktıgımızla cokta ılgılenmıyor acıkcası..
ısın parasal boyutunu bır yana bırakıyorum cunku emınım bu paltforma ole yada
bole bı sebeple gırıp bır kac cumle yazan hıc kımsenın maddı kaygıları yoktur
buna emınım..
fakat ıs ısledıgınız mufredatın sacmalıklarıyla baslıyor,sıstemın bozuklugu
turkce derslerını eksıklıgı,ogretmen arkadaslarınızın devlete sırtını dayamıs
olması mudurunuzle olan tartısmalarınız, ogrencılerın bıreysel
farklılıklarıyla devam edıyor gıdıyor ve arada olup bıten tum sıkıntıların
yanısıra bıde mıllı egıtım bakınınız cıkıp lıseden mezun olan ogrencılerın
ıngılızce konusamaz halınde oldugunu soylemeseıyle son bombayı patlatıyor..
pekı aklımıza kac tane soru gelıyor?
ılkogretımde verdıgnız ıngılızce kıtaplarınız nekadar yeterlı mufredatınız ve
bu yabancı dıle ayrıdıgnız saatler nekadar cok, yada soralım kendılerıne bızı
bınlerce sacma prosedurle ugrastırırken nekadar verımlıyız?
hadı bırakalım bu soruları,
ben hem speakıng hem readıng hem grammar hem vocabulary buıldıng yapmak ıcın
haftada yanlızca 4 saatım varken okulların fızıkı durumları berbat bır kaset
calarım bıle yokken bırakın onları kıtaplarımın bıle kasetlerı yokken bana
verdıgın 700 mlyn ıle hangı cd ye hangı yasam sartında hangı bılg ve
ınternetle ulasabılecegım..
ıclerınde en sanslılarından bırıyım aslında evımde ınternetımde var yada
aılemın yanında yasıyorum vbe bunlara ulasabılıryorumda,
hadı bunlarıda gecelım( kı hep bole bole sorunları gecıyorum)
homojen sınıflarmı yoksa heterojenmı konusuna gelelım..
yook homojen dıye bı kavram.. 40 dak lık dersımde bır yabancı dılı anlatırken
turkce bılmeyen ogrencılerım cok ıyılerım okuma yazma bılmeyenler ve bıde
davranıs bozuklugu olan ogrencılerım yanı rehberlık arastırma merkezıne
gıtmesı gereken ogrencılerıme ayrı ayrı program uygulamak zorundayım.. sımdı
zaten varolan program sorunumla bırlıkte bana herbırıne uyguladıgım derzle
bırlıkte 10 dak bır ders saatı kalıyor..
bana sorarsanız en verımlı oldugumuz yer heterojen sınıflardır.. ozel alt
sınıfların olusturulması gerektıgıne ınanıyorum yanı..
bu kısılerı ayrıma sokmak anlamında degıl ama sıstem bukadar az zaman ve bukadar
kotu bıcımde ısleyen bır surec halını almaya devam ettıkce bırakın
ıdeallerınızı umutla bakmayı yaptıgınız ısın gerı donutunu alamadıgınızı
gordugunuzde ıcınnızde cok seyler kırılıyor..
ben herseye ragmen ıyıkı ogretmen olmusum dıyebılıyorum fakat keske hocamın
bahsettıgı gıbı "COCUK YAPMADAN COCUKLARININ GELECEKLERINI HAZIRLAYAN
BIR ULKEDE" ogretmenlık yapıyor olsaydık dıyorum..
hersey teorıde guzelde pratık zor:))))
ENGLISH LANGUAGE TEACHER
|
525
|
Tarih:
2006-05-14 15:08:23
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Özlem Merhaba,
Ne gariptir ki, bir yanda gerekli olduğuna inandırılmak istenirken direnen
ÖĞRENCİLER ve bu direnç nedeniyle YAPMAK İSTEYİP DE YAPAMADIKLARINIZ için
duyduğunuz hüzün, diğer yanda da zorunda olmadıkları halde sizden bir şeyler
almak isteyen TALEBELER ve bu sevgili talebeler için bir şeyler yapmaya
çalışmanın verdiği mutluluk…
Sadece soruna cevap olabilecek bir yanıtın ötesinde kapsamlı bir açıklamayı
bu açıdan ele al ve yadırgama lütfen…
Davranışların doğrudan değil de DOLAYLI OLARAK ölçülmesi başta olmak üzere,
pek çok nedenle ölçme hataya açıktır ve bu beklenen hatalar SABİT, SİSTEMLİ,
TESADÜFÎ olmak üzere sınıflandırılır. Bizler bu hataları en aza
indirgeyebilmek için kontrol edebileceğimiz bütün faktörleri kontrol etmeye
çalışarak ölçmeyi hatalardan arındırmaya çalışırız. Bu faktörlerin önde
gelenlerinden birisi de ölçme araçlarımızın nitelikleridir.
Ölçme araçlarımızın daha hatasız ölçüm yapabilmemize olanak vermesi için,
onları SADECE ÖLÇMEK İSTEDİĞİMİZ DAVRANIŞI BAŞKA DAVRANIŞLARLA KARIŞTIRMADAN
ÖLÇEBİLSİN diye GEÇERLİ, farklı zamanlarda ölçümler yaptığımız zaman da
BİRBİRİNE YAKIN SONUÇLAR VEREREK TUTARLI ÖLÇÜMLER YAPSIN diye de GÜVENİLİR
hale getirmeye çalışırız.
Ölçme aracının GÜVENİLİR olması, ard arda yapılan ölçümlerde benzer sonuçlar
vermesi, yani TUTARLI OLMASI anlamına gelir ki, aynı araçla ard arda yapılan
ölçümlerin TUTARLI OLMAMASI da ÖLÇMEDE HATA olduğunu gösterir. Yani,
GÜVENİLİR olma bir tür HATADAN ARINIK OLMA olarak düşünülebilir.
Teknik açıdan baktığımızda, ölçmede tutarlılık iki açıdan ele alınabilir.
Birincisi, farklı ölçmelerde, bir bireyin grup içindeki sıralama sonucu
bulunduğu konumunda, yani sırasında bir değişmezlik aranır ki bu bakış açısı
ile hesaplanan güvenirlik, GÜVENİRLİK KATSAYISI olarak adlandırılır ve bu
katsayı ölçüm sonuçları arası korelasyon katsayısından başka bir şey
değildir. Diğeri ise, ard arda yapılan ölçümler arası ortaya çıkan
farklılıkların incelenmesidir ve ölçüm sonuçlarındaki değişim standart sapma
olarak ifade edilerek ölçmedeki hata payı bulunmaya çalışılır. Bu durumda
elde ettiğimiz ÖLÇMENİN STANDART HATASIDIR.
Sorunuz açısından olaya baktığımızda, TEST TEKRAR TEST yaklaşımı ile
güvenirlik hesabında yapılan iş, farklı ölçüm sonuçları arası korelasyona
bakarak tutarlılığın derecesini sınamaktır. (Ancak bu işlemlerde tüm test
üzerinden alınan puanlara bakıldığı için, bunun yanıltıcı olabileceği, yani
farklı zamanlarda uygulanan testlerde farklı soruları doğru veya yanlış
yaparak AYNI PUANLARIN alınabileceği göz ardı edilmemelidir. Bunun için de,
toplam puanlar arası tutarlılığın yanı sıra, farklı zamanlarda uygulanan
testte DOĞRU OLARAK YANITLANAN MADDELER arası tutarlılığa bakılması
önerilmektedir.)
Test maddelerinin BENZEŞİK (homojen) olması güvenirliği etkileyen bir
faktördür. Eğer
bir test ne kadar FARKLI DAVRANIŞ ÖLÇÜYORSA güvenirliği o oranda DÜŞER. Çünkü
normal koşullar altında hesapladığımız korelasyon katsayısı tüm maddelerin
toplamından alınan TEST PUANINA göre hesaplanmaktadır. Türkçe, Fen Bilgisi ve
Matematik Testlerinden oluşan bir GENEL SINAVIN toplam puanının hangi
davranışlardan ne oranda puanla oluşturulduğunu bilemeyiz. Diğer ölçümlerde
TESTLERİN genel sınav puanına katkısı aynı oranda olmayabilir. Oysa, AYNI
DAVRANIŞI (örneğin sadece Türkçe) ölçen bir sınavda, genel test puanları
tamamen TÜRKÇE puanlarının, korelasyon da Türkçe puanlarının tutarlılığının
göstergesi olacaktır.
Benzer biçimde bu olayı grup benzeşikliği açısından ele alacak olursak, GRUP
NE KADAR BENZEŞİK (homojen) olursa, yinelenen testlerde benzer kişilerin aynı
davranışı sergileme olasılıkları yüksek olacağından, korelayon da gerçek
tutarlılığın yansıması olacaktır.
Bu konuda dikkatle göz önüne alınması gereken bir kavram daha vardır.
Davranışları ölçülen grubun NORMAL DAĞILIM SERGİLEMESİ de HETEROJENLİK olarak
ifade edilir. Bilindiği gibi pek çok özellik doğada belli bir dağılım
sergiler. (Derslerimin birinde de söylediğim gibi Atatürk stadyumuna
tesadüfen oradan geçerken yoldan çevireceğiniz 1000 tane 25 yaşında erkek
doldurun ve tümünün ayakkabı numaralarına bakın %65’den fazlası 42 numara
çıkacak, 36 ve 46 numaralar da %2 yi geçmeyecektir) Eğer zeka testi, yetenek testi gibi normal
dağılım sergileyen özelliklerin ölçüldüğü testler, normal dağılım sergileyen
gruplara verilirse, doğal olarak DAHA YÜKSEK GÜVENİRLİK sağlarlar.
Umarım yardımcı olabilmişimdir…
Sevgilerimle…
|
526
|
Tarih:
2006-05-14 17:43:58
senem ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Seyhan Hocamın ve bu platforma yolu düşen tüm annelerin anneler gününü
kutluyorum.SEVGİLER.
|
527
|
Tarih: 2006-05-14 20:13:20
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Çoktandır Meryem'le paylaşmak istediğim George Roemisch'in güzel dizeleri vardı.
Ama bu dizeler İngilizce ve Meryem Türkçe Öğretmenliği bölümünden... O zaman
İngilizce Öğretmenliğinden arkadaşlar (mesela Hale) Meryem'e vermek istediğim
mesajın anlaşılır kılınmasında işbirliği yapabilir.
FORGIVENESS
Forgiveness is the wind-blown bud
which blooms in placid beauty at Verdun.
Forgiveness is the tiny slate-gray sparrow
which has built its nest of twigs and string
among the shards of glass upon
the wall of shame.
Forgiveness is the child who
laughs in merry ecstasy
beneath the toothed fence that
closes in Da Nang.
Forgiveness is the fragrance of the violet
which still clings fast to the
heel that crushed it.
Forgiveness is the broken dream
which hides itself within the corner of the mind
oft called forgetfulness so that
it will not bring pain to the dreamer.
Forgiveness is the reed
which stands up straight and green
when nature's mighty rampage halts, full spent.
Forgiveness is a God who will not leave us
after all we've done.
by George Roemisch
|
528
|
Tarih:
2006-05-15 14:42:47
ayşe:) ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba hocam biliyorum arkadaşlar bana bugün gıcık oldular yanlış doğruyu
götürsün mü muhabbetinde,hatta eminim bazıları yüksek aldı diye uyuzluk
yapıyo bile dediler(tabii ancak içlerinden:)Ama ben yüksek not almasaydım da
bilenler bilir neler söylerdim ,derdim o değil.Hocam bişey sormak istiyorum
derste o kadar doğrusu iyisi budur dedik ama sınavda yanlışlar doğruları
götürmesin diye anlaştık. E şimdi biraz kendimizle çelişmiş olmadık mı?Böyle
bir durumla ilerde karşılaşırsak öğrencilerimize karşı kendimizi nasıl
savunacağız?
Sevgi ve Saygılarımla
|
529
|
Tarih:
2006-05-15 15:50:11
tugce karain ( karaintugce@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
teori ve pratik uyusmazlıgı demen dogru olacaktır heralde:)) cunku hepımızın
basına gelen seyler bunlar bızde testıng dersınde cok yonlu soruları bır
sınavda toplamanın hatta gecerlılık ve guvenırlılıgın saglanması konusunda
sabahlatıldık, sımdı sorun bakalım hangımız guvernırlılıgını yada
gecerlılıgını ölcebılıryoruz tam anlamıyla.. aslında ölcebıldıgımız kadar
yapıyoruz tabı bunu ama bızım sınıflarımız o sevgılı yazarlarımızın yazdıgı
gıbı OGRENMEK ICIN CAN ATANA VE BUTUN HAZIRBULUSNUSLUK SEVIYESINE ULAŞMIŞ
KAYGISIZ VE TEK DUZE OGRENCILER DEGILLERKI..ayrıca sıstem onların dedıgı
gıbıde ıslemıyor.. aslında sen ıyısımı onlara teorıyı anlatma:))) dırek
pratıge gec:)) ( alınmıyorsun dımı takılıyorum ) en ıyı cevabı sana hocam verıcektır
mutlaka,
sevgıyle..
|
530
|
Tarih:
2006-05-15 17:10:48
Meryem ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Hocam siz bir harikasınız.Teşekkür ederim.
|
531
|
Tarih:
2006-05-15 19:07:21
muhsin ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
iyi akşamlar hocam:)
|
532
|
Tarih: 2006-05-15
19:08:48
muhsin ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
ayşeye:) katılıyorum hocam. şanslı biri olduğuma inanıyorum ama şansımın
bilgimin onune geçmesini istemem. ama şunuda biliyorum ki siz herzaman doğru
olanı yapma taraftarısınız eğer
4 yanlış bir doğruyu goturmezse bunda bir bildiğiniz vardır:)
ayrıca su el ilanı işi kafama yattı acaba bi el atsammı:)))) hocam sizin
dersinizden çıktıktan sonra neden bilmem ama herşeye eleştirel yaklaşıyorum.
yani nedenini niçinini sorup, oyle bir çozum bulmaya çalışıyorum .galiba siz
hedefinize ulaştınız hocam.(en azından benim açımdan) keşke butun
oğretmenlerim sizin gibi olsaydı:(
|
533
|
Tarih: 2006-05-15
20:04:37
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Ayşe,
Aslında derste anlaşmadık. Ben daha önce kararını verdiğim “doğru olmayan bir
uygulamayı” sizlerin görüşünüze açarak, kaç kişinin davranışlarında
değerlerden kaynaklanan bir değişim olduğunu görme fırsatını yakaladım…
Bu, her sınıfta yaptığım, kendimle ilgili bir değerlendirmeydi. Ne ne kadar
değişmiş???
Yan sınıftaki arkadaşının notuyla kendi notunu kıyaslarken sadece rakama
endeksli bir değerlendirme yapan, ama sistemin gerekleri açısından
bakıldığında bunda da belli bir dereceye kadar haklı olan sevgili öğrenci
kardeşlerimin, olması gerekenle olan arasında sıkışmış bir durumdayken
yaptığı tercihleri görmemi sağlayan bir değerlendirmeydi bu.
Ayşegül’lerin varlığını bilmek ve onları çoğaltabilmek için neler
yapılabileceğine ilişkin gerçek veri toplamak, öğrencilerimin gözünde
“söylediği ile yaptığı arasındaki tutarsızlıkla eleştirilmekten” daha önemli
benim için…
Onların da haklı oldukları bir nokta var. Olması gerekeni görmenin ve
yaşamanın bir bedelini ödediler. Yaşam böyle öğretiyor, alarak ve kalıcı
izler bırakarak. Yan sınıftakilerle kendilerini kıyasladıklarında ALACAKLI
HİSSEDİYORLAR kendilerini. Bu alacağı tahsil etsinler diye yapıyorum bunu…
Ama siz böyle yapmayın. Çünkü tutarsızlıklardan kaynaklanan sorunları çözmek
deneyim ve birikim gerektiriyor. Ve bunun için biraz zaman gerekiyor.
Sevgiyle gözlerinizden öpüyorum...
|
534
|
Tarih:
2006-05-15 20:06:50
hale ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Meryem'e o dizeleri tercüme etme işini memnuniyetle yaparım öğretmenim.Bu
notunuza cok sevindim Kolay gelsin...
|
535
|
Tarih:
2006-05-15 20:28:47
ayşe:) ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
haklısınız hocam sizi anlıyorum ama şimdi de başka bişeyi merak ettim 'NE NE
KADAR DEĞİŞMİŞ???'sonuçlardan ne kadar memnunsunuz?
sevgi ve saygılarımla...
|
536
|
Tarih:
2006-05-15 20:43:16
Abdullah Can ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Ayşe,
Değerlendirmelerde öyle noktalara gelirsiniz ki, nitelik niceliğin önüne
geçer.
Her ne kadar senin bulunduğun bağlamda yalnızmış gibi görünüyor olsan da,
yalnız değilsin... Bu umut verici bir durum...
Biz aslında değiştirme amacıyla yola çıkmış olsak da, yaşananlar itibarıyla
"farkındalık kazandırma" aşamasındayız aslında...
Demek ki önümüzdeki katedilecek mesafe oldukça uzun...
Sevgiyle...
|
537
|
Tarih: 2006-05-16 21:24:03
Oylum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Hocam bu haftasonu geliyorum, telefonla ulaşacağım size. Kitap işine çok
sevindim. Bende sizden birşeyler kalacağını bilmek güzel.
Yıllardır Dil Bölümü açılması şiddetle karşı çıkılan, yaklaşık 4-5 senedir bu
bölüm açılmayan, açılması felaketmiş gibi görülen, ingilizceye aşık
öğrenciler için "hayatta kazanamazlar, tm'ye gitsinler" denilen
Susurluk Lisesi'nde dil bölümü açtırabildim. Bunu bir zafer gibi gördüm
kendimce. Çünkü her kurulda oklar üzerine fırlatılan ben oldum. Çocuklarıma
güvenmesem böyle birşey yampazdım ama bu çocuklar her fırsatta ingilizceyle
ilgilenen, her hafta ingilizce gazete çıkaran çocuklar. Bu 8 öğrencimle o
kadar mutlu olduk ki, bu mutluluğu da burda paylaşmak istedim. Bu dil
bölümlerine bu kadar negatif bakış nedendir anlayamadım, böyle birşeyle daha
önce karşılaşmadım. Çocukların gelecek hayallerine mani olmayalım. Bırakalım
onlar istediklerini aynı hırsla yapsınlar. Biliyorum ki yapacaklar. Bunları
neden mi yazıyorum; hocam işallah 2sene sonra sizin ellerinize yollarım bu
çocukları.
Hocam size ve dil bölümü okutan arkadaşlarım varsa onlara da sorum
olacak. Kitap olarak neyi seçiyorsunuz? Ben ELS dergisine abone olmayı
düşünmüştüm. Bana önerileriniz olacak mı bu konuda?
Hocam işallah çaylarımızı yudumlarken konuşuruz bunu. Görüşmek
üzere, kendinize iyi bakın.
|
538
|
Tarih:
2006-05-16 22:16:34
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Oylum,
Aferin sana kız.Gerçekten
de boyundan büyük işleri başarmanı gururla izliyorum.
Bu inancın zaferi.
Kendileri için bunca mücadele ettiğin sevgili gençler de seni haklı
çıkararak, "kayatta kazanamazlar" diye yargısız infaza giden
öğretmen ve yöneticilere gerekli dersi vereceklerdir. Lütfen o gençlerle bu
düşüncelerimi paylaş ve onları buralara beklediğimizi söyle...
Biz bu platformu paylaşmak için,birbirimize destek olmak için kurduk ve
yaşatıyoruz. Bu konuda benden daha deneyimli olan Onur,(ve varsa diğer
arkadaşlar) böylesi bir amaç için yola çıkmış meslektaşı ile tüm
deneyimlerini paylaşacaktır.
Sevgilerimle...
|
539
|
Tarih:
2006-05-17 11:06:28
Onur ( kabakcionur@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Oylum...
İnan çok sevindim sendeki gelişmelere...Materyal konusunda, biz ne güne
duruyoruz:)E-posta ile ulaş bana..Materyala boğarız senin şu dil aşığı
çocukları:))Hiç merak etme sen...
Kolay gelsin...
|
540
|
Tarih:
2006-05-17 11:34:35
senem ( senemoznal@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Oylum kesinlikle Onur'la irtibata geçmeni tavsiye ederim.Sunduğu
kaynaklar gerçekten çok iyi.Ama bence kaynak seçerken öğrencilerin seviyesini
de göz önünde bulundur.Sanırım bu yıl lise 2 olacak bu öğrenciler.Öncelikle
hazırlık okudular mı okumadılar mı?Okumadılarsa Onur'un kaynaklar biraz ağır
gelir onlara.Çünkü o öğrencilerle hemen hemen en baştan alman gerekebilir.
Düz Lise yabancı dil sınıfına iki yıldır ben de giriyorum.Gerçi ben senin
kadar şanslı değilim 21 öğrenciden sadece 5-6 tanesi isteyerek geldi bu
sınıfa geri kalan başka bölüme puanları yetmediği için idare tarafından zorla
yöneltildi.Sana Dilko dersanelerinin yayınlarını da önerebilirim.Tabiki Els
yıllardır bu işte önde geliyor ama biraz maliyeti fazla olduğu için
öğrenciler burun kıvırabilir.Yabancı Dil ağırlıklı lise dil sınıfında bu yıl
yds dergileri kullandık.Açıkcası ben çok memnun kalmadım içinde hatalar var
ve konu anlatımını oldukça yüzeysel alıp test kısmında ayrıntı sormuşlar.Bu
durumda eksikleri sürekli sen tamamlayıp sorulara öyle geçmen gerekiyor yoksa
soruları yapamayınca öğrencinin şevki kırılıyor.Bir de Takviyeli İngilizce
diye ayrı bir ders var dil bölümlerinde.Biz onu reading ve vocabulary olarak
ayırdık.Reading olarak hacettepe taş'ın Reading and Words'u
kullanıyoruz.Kesinlikle tavsiye etmiyorum.Metinlerde gramer hataları var ve
kelime alıştırma kısmı paragraftan çok bağımsız ,tepeden inme cümlelerle
kelime kazandırılmaya çalışılmış.Bu nedenle çok anlamsız oluyor.Umarım bu
yazdıklarımın sana bir faydası olur.Yine herhangi bir konuda ulaşmak istersen
mail adresim yukarıda yazılı.Sana kolay gelsin.Eminim öğrencilerin çok
başarılı olacaktır.
|
541
|
Tarih:
2006-05-17 11:47:39
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Onur, Senem ve Oylum,
Bu dayanışmanızı mutlulukla ve gururla izliyorum.
Sizin gibi gençlerle birlikte olmak gerçekten ayrıcalık.
Bana bunları yaşattığınız için teşekkür ediyor sevgiyle gözlerinizden
öpüyorum...
|
542
|
Tarih:
2006-05-17 19:16:12
senem ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Hocam yarın Bursa'ya geliyorum.Pazar günü kampüste olacaksanız
yanınıza uğramak isterim.Görüşmek üzere.
|
543
|
Tarih:
2006-05-17 20:13:17
Oylum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Hepinize çok teşekkür ediyorum.
Senem, açılacak sınıfa gelecek olan öğrenciler hazırlık sınıfı okumuş
öğrenciler. Yani 2 senedir grameri ağırlıklı bir şekilde görüyorlar.
Eksiklerini de ELS dergileriyle tamamlarlar diye düşünmüştüm.
Onur, sanırım tatilde seninle görüşmem gerekecek bu konuda. E-mail adresini
kaydettim. Mutlaka irtibata geçeceğim. (Adın ve soyadın hiç yabancı değil,
sanki aynı sınıfta bulunduk seninle gibi geliyor ama, neyse:-) )
|
544
|
Tarih: 2006-05-17
20:32:59
mustafa ( mgirginol@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
hocam merhaba, 3 dümbükten en zavallısı yazıyor su anda. istanbulda yaban
ellerde, türkceyi konusmaktan aciz cocuklara ingilizce ogretmeye çalışıyorum.
benden önce derslere beden egitimi, matematik ogretmenleri geliyormus ve tabi
ki cocukların temeli hic yok. neredeyse alfabeyi bile bilmiyorlar :-(
tavsiyelerinizden fazlasiyle feyz almak istiyorum eger bu konuda bana biraz ara gaz vermek
isterseniz :-( kendinize iyi bakin, su dayanisma icinde olan meslektaslari
gordukce waay be diyorum, helal olsun. sizi cok ozledim bu arada... insallah
gelecek ay bursaya geliyorum, gorusmek nasip olursa cok mutlu olurum.
|
545
|
Tarih:
2006-05-17 20:51:23
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Oylum, Onur'la aranızda bir yıl fark var. Onur, sizden 1 yıl önce mezun oldu.
Ama, seçimlik ders ya da başka bir nedenle aynı sınıfta bulunmuş
olabilirisiniz. En önemli ortak özelliğiniz ne biliyor musunuz?
Hadi onu da ben söylemeden siz bulun...
Bugün vakit ikindiyi geçip akşama yaklaşırken sizin sıralarınızdan geçmiş bir
ablayla bir telefon görüşmesi yaptık...
Ne tesadüftür ki, ondan önce de (kim olduğunu söyleyemeyeceğim -göz korkusu-)
sizlerden büyükçe bir ablayla öğle yemeği yedik.
Her iki ablayla konuşmalarımız içinde bu platformla ilgili ortak bir eleştiri
gündeme geldi.
Bu eleştiriye ben de KATILIYORUM ne yazık ki...
İlk gündeme geldiğinde beni bile heyecanlandıran, Berna Öğretmenin çok hoş
bir duygusallıkla okulun iklimine ve öğretmenin yüreğine tuttuğu fenerin
aydınlatmaya başladığı o önemli alan, öğretmen adaylarının pek ilgisini
çekmedi nedense... Sadece Tuğçe (ki o bir öğretmen) bir dizi soru sordu, çoğu
sisteme faturandırılabilecek cinsten...
Belki de siz haklısınız... Nasıl olsa okul bitende göreceksiniz öğretmenler
odasının penceresinin camını...
Sevgiyle...
|
546
|
Tarih:
2006-05-17 21:01:40
A.CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Mustafa,
Türkçe bilmeyenlere "İngilişçe" öğretmek benim yurdumun öğretmenine
mahsus bir kader... Kıymetinizi bilin...
Belki de bu işi planlayanlar, L1 interference olmasın; ayrıcana
"Language Acquistion" da interlanguage olmadan vuku bulsun
mantığıyla hareket ediyor olabilirler.
Valla Mustafa, bu mevzu 1 büyük götürür kardeşim...
Gelecek ay ideal şartlarda bu mevzuuyu harcayalım seninle...
Sevgiyle gözlerinden öperim...
(Yapılacak bişeyler var gerçekten. Umutsuzluğa kapılma)
|
547
|
Tarih:
2006-05-18 08:56:46
Onur ( kabakcionur@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
merhaba arkadaşlar...
Şu kitaplar konusunda, yıl bitmeden, ki seneye askerim, isteyen arkadaşlara kargo
ile ulaştırabilirim...YAnlış hatırlamıyorsam İNCİ İSTEMİSTİ, sonra ses
çıkmadı...NİLAY'A kitapları gönderdim, eline geçip geçmedigi konusunda bir
bilgiye ulaşamadım... SELEN'DEN ADRES İSTEDİM...Ve OYLUM, en kısa zamanda
ulaş bana, yılın sonunda gönderme imkanım olmayabilir, yaylalar,
yaylalar:)Vermiştim ama yine de tekrar yazayım...Kabakcionur@hotmail.com...
Herkese kolay gelsin...
|
548
|
Tarih:
2006-05-18 12:56:49
emine dayan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Merhaba Arkadaşlar,
Buraya yazan kişiler "dilci" oldukları için İngilizce kadar
Türkçe'ye de hakim olduklarını düşündüğümden sizlere bişey sormak istiyorum.
Fikirlerinizi bekliyorum.
Düğün davetiyesinde mesela :) "Bu mutlu günümüzü sizlerle paylaşmak
istiyoruz." mu dersiniz yoksa "Bu mutlu günümüzü bizlerle
paylaşmanızı isteriz." mi?
Bana ikinci cümlede bir problem varmış gibi geldi ancak bir abiyi bu konuda
ikna edemedim ve olay büyüdü.
Ne dersiniz?
|
549
|
Tarih:
2006-05-18 13:33:00
nusret 2z ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam merhaba sınıfta cekildgmz son fotoları kızlar göndreince nostalji
albümünüze eklemenizi istirham edyrz
|
550
|
Tarih:
2006-05-18 14:24:54
Onur ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Zaten aklımdaydı,madem soru tartışıyoruz, ben de bizim alan ile ilgili
problemli bir soruyu tartışmaya açacağım...
In general, when credit demand is low,..........
a) interest rates measure the cost of credit, not the price of money
b) interest rates are correspondingly low
Fikirlerinizi bekliyorum...Hangisi yanlış..biz çıkamadık içinden:)kolay
gelsin..
|
551
|
Tarih:
2006-05-18 14:39:22
Onur ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Bu arada, alanım değil ama sadece fikrimi belirtmek istiyorum...Varolan bir şeyi
paylaşma eylemini o şeyin sahibinin yapması daha mantıklı görünüyor..Yani,
bir adama, GEL SENİN EKMEĞİNİ PAYLAŞALIM demek, normal şartlarda,zorlama
vs...söz konusu değilse, çok daha mantıklı görünmüyor..Adamın, paylaşma
teklifini getirmesi daha mantıklıdır..Bu anlamda, mutluluğun sahibinin, gelin
ve damadın, mutluluğu paylaşma önerisini getirmesi daha mantıklı.."Bu
mutlu günümüzü sizlerle paylaşmak istiyoruz." ...
"Gelin, bizim mutluluğumuzu paylaşın" kulağı tırmalıyor...Ama,
türkçeci arkadaşlar, muhakkak çok daha bilimsel yaklaşacaklardır...Kolay
gelsin...
|
552
|
Tarih:
2006-05-18 17:53:31
Oylum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
In general, when credit demand is low,..........
a) interest rates measure the cost of credit, not the price of money
b) interest rates are correspondingly low
KPDS'de çıkmış bir soruydu. a şıkkı çok genel bir ifadeden bahsediyor. Soruda
ise genellik "when credit demand is low" diyerek kısıtlanmış.
Ayrıca b şıkkındaki "correspondingly" kelimesi de oraya çok şık oturmuş
bence:-)
Bu arada sana
en kısa zamanda ulaşacağım Onur, sadece zümre arkadaşımla da bir fikir
birliğine varalım diye bekliyorum. Görüşmek üzere..
|
553
|
Tarih:
2006-05-18 19:16:14
Onur ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
B SIKKINDA PROBLEM YOK ZATEN. PROBLEM A SIKKININ
ELENMESINDE.YANI, INTEREST RATES CREDIT DEMAND DUSUK OLDUGU ZAMAN MEASURE
YAPAMAZ MI? ZATEN PROBLEM DE BURADA...SORUNUN KAPSAM GECERLILIGINDE...YANI,
OGRENCI, KREDI TALEBI ILE INTEREST RATE ARASINDAKI ILISKIYI BILMEK ZORUNDA
MIDIR?BU SIK, GRAMMAR BOYUTUNDAN OTE TERIMSEL BIR BILGI ILE ELENIYOR..BU DA
SORUNUN GECERLILIGINI TARTISMALI KILIYOR...ZATEN, PROBLEMLI OLAN NOKTA DA
BURASI...SIKKIN, INGILIZCE BILGISI ILE DEGIL, EKONOMI BILGISI ILE
ELENMESI...AYRICA, SORU 2006 MAYIS DONEMI KPDS SINAVINA AIT..KOLAY GELSIN...
|
554
|
Tarih:
2006-05-18 19:22:09
Oylum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Arkadaşım bu şıkkı eleyebilmek için ekonomi bilgisine sahip olmak gerekmez ki.
'when credit demand is low, interest rates measure the cost of credit, not
the price of money.' diye bir cümle zaten saçma oluyor. When bağlacının
bulunduğu cümlede bir kısıtlama var demektir ki cümlenin gerisinde bunun tam
tersine faiz oranlarının şunu ölçüp bunu ölçmediğinden bahsediyor. Hhava
sıcak olduğunda, termometre sıcağı ölçer demek gibi birşey. Demek istediğimi
ne kadar anlatabildim bilmiyorum..
|
555
|
Tarih:
2006-05-18 19:41:38
onur ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
when uniqueness is regarded, every child can be thought as an island...ikinci
bolum genelleme olarak da anlamli olmasina ragmen when ile birlikte de
kullanilabilir..ayrica umarim ogrencilerine de bu kadar ukalaca cevap
vermiyorsundur...farkli sorulari, farkli bir tarzda tartismak
umuduyla...kolay gelsin...
|
556
|
Tarih:
2006-05-18 19:45:29
Oylum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Yazı diliyle anlaştığımız için olsa gerek. Yüzyüze olsak böyle bir anlam
çıkaracağını zannetmiyorum. Ukalaca bir şey yazdığımı da düşünmüyorum. Neden
bu kadar sert çıktığını anlayamadım. Yine de hatam varsa afedersin. Kolay
gelsin, görüşmek üzere..
|
557
|
Tarih: 2006-05-18 20:40:56
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili Gençler,
Tartışmalarınızı şu an karışmama kararıyla izliyorum…
Sayaçtan gördüğüm kadarıyla, tartışanların birkaç katı öğretmen ya da
öğretmen adayı da tartışmayı izliyor. Ama (sözüm to English Teacher
Candidates) çoğu kişi her nedense kolay olan “seyirci kalma” seçeneği ile
yetiniyor…
Tartışmanın seyrini toparlamak için bir minik müdahalede bulunmak için
yazıyorum.
TO MEASURE, eylem olarak, ÖLÇMEK ile sınırlanmamalı.
“interest rates measure the cost of credit, not the price of money”
ifadesinde FAİZ ORANLARI KREDİ MALİYETLERİNİ ÖLÇMEZ, KREDİ MALİYETLERİNİN
MİKTARINI (NE KADAR OLACAĞINI) BELİRLER…
Önümde bitirmem gereken iki iş varken, bir yandan da sizi izliyorum.
Ama tartışırken ortamı öğrenciliğinizdeki sınıf ortamına çevirmemelisiniz.
Ne de olsa bütün dünyanın gözü üzerinizde…
Sevgiyle…
|
558
|
Tarih:
2006-05-19 15:36:38
senem ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Ben de A şıkkının neden elendiğini çözemeyenlerdenim.Bana biraz ekonomi bilgisiyle
ilgili geliyor bu soru.Yani açıkcası sınavda bu soruyu okurken de aynı
ikilemi yaşadım.A şıkkında anlam açısından çok da ters bir şey yok bana
göre.Ekonomiden anlamam ,gerçeklik payı olmayabilir o ayrı.Onur'la daha önce
konuşmuştuk bu konuyu.Belki de ekonomi bilen birileri bize yardımcı
olabilir:)
Oylum gelelim diğer konuya,öğrencilerin hazırlık okumuşlarsa eğer Els gayet
uygun olur bence de.Sen başka kaynaklarla da destekleyebilirsin bunu.Bu arada
senle aynı dönemdeniz heralde.Hangi şubedeydin?KOLAY GELSİN. GÖRÜŞMEK ÜZERE
|
559
|
Tarih:
2006-05-19 16:09:31
Oylum ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
V şubesindeydim son 2 sene. ondan önce Y miydi tam hatırlayamıyorum yani II.
öğretimdeydim. Sen I. öğretimdeysen belki ondan tanışmıyor olabiliriz Senem.
Ben de ELS'leri çok uygun görüyorum dediğin gibi. Tavsiyelerin için de çok
teşekkürler, yazdığın kitapları dikkate alacağım. Görüşürüz..
|
560
|
Tarih:
2006-05-19 16:10:04
Özgür (Grammer Manyağınız-Yeni Öğretmen-Taze Asker) ( ozgurozdemir17@gmail.com)
DEMİŞ Kİ:
Merhaba Hocam,
Şu anda tam 38 günlük askerim. Sizi çok özledim valla. Eylül 15'ten sonra
oraya geleceğim. Okulda olursanız sizi gene bitmek bilmeyen sorularımla
rahatsız etmek isterim. Valla sizinle ders yapmayı bayağı özledim. Hele 40
kişinin tüm sorularını tek başına sormak ayrı bir zevkti. Anlamamaktan mı,
yoksa fazla anlamaktanmıydı orasını bilemiyorum işte. Hele ikinci sene sizin
stjeriniz gibi derse girmenin tadı ve zevki bir başkaydı. (Tabi hala içimde
gerçeni olma isteği var.)
Siz sormadan söyleyeyim; askerlik şu an için güzel geçiyor. güzel de olsa
kötü de olsa askerlik işte.
Demin şöyle platformdaki eski yazılanlara bir göz attım. Yine sizi
eleştiriyorlar. demek ki hala formunuzu koruyorsunuz. Nasıl olsa kendi
sınıflarına girmeye başladıklarında sizi anlayacaklar. Ayrıca pedagojical
grammar ve descriptive grammar görenlerle görmeyenlerin farkını görmek çok
güzel. Yeni öğretmen olacaklar, öyle görünüyor ki bence çok önemli bir konudan
mahrum kalmışlar.
Neyse şindilik bu kadar yeter. Kendinize iyi bakın.
Tanıyan tanımayan herkese selamlar...
|
561
|
Tarih:
2006-05-19 18:14:19
murat pektaş ( mr_pektas@mynet.com) DEMİŞ Kİ:
Hocam size ve diğer öğretmen arkadaşlarıma selamlar.Arkadaşlar azminizi görüp
de mutu olmayan yoktur sanırım çünkü gerçekten çok güzel işler başarıyorsunuz
bundan dolayı sizlere tükenmeyen azminizden dolayı teşekkürlerimi
bildiriyorum. Ben de yabancı dil sınıfı okutuyorum ama malesef öğrencilerim
dersaneye filan gidemiyorlar dolayısıyla biz iki ingilizce öğretmen arkadaş
olarak elimizden gelen herşeyi yapmaya çalışıyoruz. Biz main course book
olarak 10. sınıf öğrencilerine OUPnin Count Down adlı kitabını okutuyoruz ve
ayrıca zafer dersanesinin yabancı dil dergisine abone ettirdik ve ayrıca
internetten indirdiğimiz pek çok dökümanda var onları kullanıyoruz.Biz ağır
olmasından dolayı 11. sınıf için ELS dergisini düşünüyoruz gerçi çoğu sayısı
da elimizde onlardanda faydalanıyoruz.
Hocam umarım bu çocuklar ga bir yerler kazanırlar hatta belki sizin yanınıza
göndeririz inşallah. Ve ne bizim ne de onların emekleri boşa çıkar.
Hocam size mutluluk ve sağlık dolu günler diliyorum umarım Bursaya geldiğim
zaman görüşürüz.
Hoşçakalın!
|
562
|
Tarih:
2006-05-19 18:31:20
Abdullah V. Can ( abdullahcan@gmx.de) DEMİŞ Kİ:
Selam Sevgili Hocam Abdullah Efendi,
internettte arama motoruyla kendimi ararken sizi buldum, sevindim: Bir
ögretmensiniz - gipta ile baktigim mesleklerden biri.
Sizi selamlamak istemistim. Arzu edilirse eger ileride yazismaya devam.
Islerinizde basari ve saglik dileklerimle...
Ögrencilerinizi de ayrica selamlamak isterim.
|
563
|
Tarih:
2006-05-20 07:41:39
The adnan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
SELAMLAR HOCAM;
nekadar özlemişiz hiç tatmadığımız öğretmenliği anlatamam...
geçenlerde kpds ye girdimmm...
tekrar öğrenci olmak çok garip geldi ama çok zevkli geçti sınavımın tüm
dakikaları...
arkadaşaların yazdıklarını da arada bi okuyunca oralara geliyorum bian
da sanki...
n ekadar şanslılar bir bilseler...
ismimin başındaki definite article o günlerden kalma;hani ismimizin bile tree
diagramını çıkardığımız o günlerden...
BİLGİ, vermeyi bilmeyenlerin elinde ağaca çıkıp haykırıyor hocam buralarda
bir görseniz beni adam gibi bol keseden dağıytacak yokmu diye...
galiba CAN DOSTUM kıymetli kardeşim MUSTAFA da öyle insanların yetiştirmediği
bir mekanda ,yurdumun en zeki ama içine bilgiden çok internet oyunları ve
dizi ,film replikleri doldurulmuş ,atomu patlatacaklarına kafa patklatan
çocuklarla kalmış oylece...
ama inşallah bizler oyle olmayacagız...
geçenlerde kıymetli bir öğretmen arkadaşla sınava gittim... onunla modals
üzerine bi muhabbet çevirdik..
dedi ki:- modals unreal veya imaginery stuation larla daha sık kullanılır
ve de haklıydı..
biz hep modallarla konuşmuşuz yıllar yılı..veya Türkçe'siyle HEP AĞAÇ
GÖLGESİNDE ĞÜNEŞLE İLGİLİ FANTAZİLER KURMUŞUZ TOPLUMCA...BUNDANDA ANCAK
HAYALİ TÜRKİŞ VE CONTRARY TO FACT İNGİLİŞ ÇIKIYIOR ŞU GÜNLERDE..
DEĞİL Mİ AMA.................
ELLERİNİZDEN ÖPERİM ...
|
564
|
Tarih:
2006-05-20 10:54:06
berna ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
öyle uzun boylu okumadım; ama yazdıklarınıza göz gezdirirken "Türkçe
bilmeyenlere ingilizce öğretmek" türünden cümlelerle karşılaştım.
Ben Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeniyim. İngilizceye merakım en az kendi
dilime duyduğum merak kadar var. "Vardı" mı demeliydim?.İngilizceye
tam güç merak salmış gidiyorken, orta 3 (yani şimdi 8. sınıf oluyor)'te MEB
İngilizce dersinin zorunlu olmadığı, öğrencilerin bu dersten kalmayacakları
uygulamasına geçmesi ile işlenmeyen ingilizce derslerinin kurbanı oldum.
Benden bir yıl sonra getirilen yeni İngilizce öğretimi politikasıyla
İngilizce öğrenip , o dönem bir derginin adı olan FREE sözcüğünü telaffuzumla
dalga geçen kardeşim sayesinde İngilizce konusunda düştüğüm durumu fark edip
İngilizceyle yollarımı ayırdım.Oysa orta 2. sınıfta oluşturduğum ingilizce
bir konpozisyondan sonra öğretmenim hangi kitaptan faydalandığımı
sormuştu.Bense sadece sözlük kullanmıştım.
Lisede İngilizceden karneme kırık not bile getirdim. Sınıfı geçmek için
öğretmenimin dediklerini yaptım. Sınıfımı geçtim. Şimdi , rüyalarında uçmayı
alışkanlık haline getirmiş biri olarak konduğum ülkelerde insanlar İNGİLİZCE
konuşuyorlar ve ben onları anlıyorum. Sonra İngilizce konuşmaya başlıyorum o
güzel rüya kabusa dönüşüyor. Sonra bu rüyayanın bitmesini istemediğimden
duruma müdahale ediyorum. "Türkçe konuş, onlar anlar" telkinimle
Türkçe konuşmaya devam ediyorum. Rüya bu ya herkes beni anlıyor.
Rüyalar gerçek olsa...
Sevgili İngilizce öğretmeni arkadaşlar. İngilizce öğretmenlerimin bana ne
yaptığını tahmin edebildiyseniz, tedbir alın ve yolunuza öyle devam edin.Eğer
tahmin etmek istemediyseniz sorun anlatayım.
Ben Türkçeyi öğretirken kendim de diyorum "Bu çocuklar Türkçe
bilmiyor." diye. Benim programım da beni onlara dilimizi öğeretmem
konusunda zorluyor, ama 8 yılın sonunda biliyorum ki bu engeller
aşılabiliyor. Hepsi değil bazıları aşılabiliyor.
Sorunları dillendirmeyi ve birbirimizden faydalanmayı becerirsek hepsi
aşılacak.
Güzel günler arkadaşlar.
Meraklarınız bitmesin.
|
565
|
Tarih: 2006-05-20
17:53:24
seda ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
merhaba hocam,
nasılsınız,ben istanbuldayım.size danışmak istediğim bişey var.irem ablamın
ilkokul birinci sınıfa giden bir oğlu var.okulların kapanmasına az bir zaman
kalmasına rağmen okumada hala problem yaşıyor.daha doğrusu bir kelimeyi bazen
ilk seferde okurken,alt satıra geçtiğinde aynı kelimeyi heceleyerek
okuyor.hatta bir keresinde soruları okuyamadığı için matematikten boş kağıt
vermiş.anladığım kadarıyla annesi biraz üstüne düştüğü için böyle davranıyor.psikolog
üzerine fazla gitmeyin demiş.üzerine düşmeyince de hiç birşey yapmıyor.çok
hareketli bir çocuk ve dikkat dağınıklığı da söz konusu.(acaba hiperaktivite
ve dikkat dağınıklığı mı var-ayşe:)ün research paper konusu da;)biraz dağınık
anlattım durumu galiba ama bize özetle nasıl davranılması gerektiğini
anlatırsanız başta irem ablam olmak üzere çok mutlu oluruz.SAYGILARIMLA...
|
566
|
Tarih:
2006-05-20 20:20:36
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Hafta sonu şehir dışına yapılan bir ziyaret nedeniyle bir gün ayrı kaldım
Internetten.
Döndüğümde, çalışma mekânında işleri birikmiş iş adamı gibi bir duyguya
kapıldım mesajları görünce. İşin kötü yanı benim yardımcım falan da yok ki,
benim adıma size laf yetiştirsin :-))
Özgür’ün yazdığından yukarıya doğru bir sıra izlemeye başlamadan önce soruya
ilişkin düşüncelerimi Onur’la e-posta aracılığı ile Oylum ile de [uzun bir
şehirlerarası yolculuğun üstüne iğrenç bir şehir trafiğinde araba kullanmanın
yorgunluğuna rağmen çok keyif aldığım çay sohbetinde] yüz yüze paylaştığımı
belirteyim… Bu arada Senem’e not, Eşim Hanım’ın Pazar günü yapılacak bir okul
etkinliği programı nedeniyle Cumartesi dönmüş bulunmaktayım. Her ne kadar
Pazar okulda olmayacak isem de Pazar gündüz evdeyim ama akşamüzeri o
etkinliği izlemek zorundaymışım. (gene “Eye fear” durumları)
Sevgili Özgür,
Senin, aradan geçen bunca zamana ve tüm olumsuzluklara rağmen, betimsel
dilbilgisine karşı değişmeyen tutumuna saygı duyuyorum resmen… Bilim insanı
olmanın ilk koşuludur BİR KONUDA ADANMIŞLIK. Dilerim Allah’tan, sana içindeki o
potansiyeli açığa çıkaracağın çalışma ortamları nasip eder... Evet, benim
dilbilgisi konularımı sizlerle paylaştığım günlerde, bugün paylaştığım
konulara direnenler olduğu gibi, direnen öğrenci kardeşlerim vardı. Ben
onlara, bu konudaki nihai yargılarına ulaşmak için vaktin erken olduğunu,
asıl hükmü zamanın vereceğini söylüyordum. Bugün de sizden sonraki
kardeşlerime benzer şeyler söylüyorum. Senin ifadenle, durumda bir değişiklik
yok, formumu korumaya devam ediyorum… Normal dağılım eğrisi doğanın düzeninin
bir yansıması… Her iki uçta da birilerinin olmasını gerektiriyor. Biz eğrinin
sağ kanadına düşen yanı işaret ediyoruz… Pozitif tarafı yani…
Sevgili Murat’a gelince. Evrende enerjisiz çalışan aletler yapmak tüm
alanlardaki mühendislerin (ve Feriştah’ın) “fentezisi” :-) olmasına rağmen
bunu yapabilen çıkmadı, çünkü doğada olayların gidişatını düzenleyen yasalar,
ilkeler var. Buna göre hiçbir şey yok olmuyor, yoktan da var olamıyor. (Kütle
ışık hızına ulaşınca bile enerji oluyor) Yani Murat benim enerjim de
sizlersiniz... Daha da açıkçası, sizlerin bu memleketin çocuklarına güzel
şeyler vereceğinize olan inancım ve sizlere duyduğum güven benim yegâne
enerji kaynağım... Hani ne diyorlar, QUALITY IS BETTER THAN QUANTITY, yani,
gerçekte nitelik nicelikten önemlidir. Bir zamanlar (sonradan anlaştığımızı
sandığım bir öğrenci ablamızın “kota”
eleştirisine konu olan) sadece sağlam 3-5 öğretmen için bile bütün bunları
yapmaya değer. Siz genç öğretmenler de DENZİYILDIZLARINI KURTARMAYI
amaçladığınızda, yaptıklarınızın ÇOK DA ANLAMLI OLDUĞUNU GÖRECEKSİNİZ.
Bu platform senin gibi ÇOCUKLARA HEDEF GÖSTEREN VE ONLARIN BİRYERLERE
GELMESİNİ İSTEYEN ÖĞRETMENLERİN, BUNU YAPABİLMEK İÇİN BİRBİRLERİNE DESTEK
OLACAKLARI BİR YER. Siz istedikten sonra NEDEN YAPAMAYASINIZ. Onur (benim
2nci kuşak dediğim öğrencisi) Yağmur’u mezun olduğu programa gönderdiğinde NE
KADAR MUTLU OLDUĞUMU ALATAMAM. Sen ve senin gibi bu rahle-i tedristen geçmiş
öğretmenler BUNU NEDEN YAPAMAYASINIZ???? İşte en son, Oylum bu işe başlıyor.
Bugün onun gözlerinde umudun azmin ışığını gördüm…
Bir ADAŞIMIN (Abdullah V. Can) mesajı benim için sürpriz oldu. “Tesadüf eseri
bir karşılaşmanın sonucunda da olsa verilen bir selama kayıtsız kalamazdım”
diye başlayan bir e-posta yazarak yanıt verdim kendisine de, burada gündeme
getirmemin nedeni şu gençler; İpuçlarını gördüğünüz gibi artık öğretmenlik
artık HİÇ OLMAZSA BARİ ÖĞRETMEN OLSUNLAR diye verilen bir kararın sonucu
olarak yapılacak bir meslek olmaktan ÇIKIYOR, ÇIKACAK DA. Bu da, bu güne dek
eleştirdiğiniz öğretmenlerinizin aksine, MESLEĞİ HAKKINI VEREREK OLMASI
GEREKEN BİLİMSEL BİR BİÇİMDE yapacak olan SİZLER sayesinde olacak…
Sorumluluğumuz büyük…
Sevgili Adnan yine önemli konulara değinmiş.
Bu tür sorgulamalar meslekte olgunlaştığınızın göstergesidir. Sizler adına
sevindirici gelişmeler bunlar. Sizlerle hoşuma giden birkaç cümleyi paylaşmak
istiyorum Adnan’a verdiğim “olgunlaşıyorsunuz ne güzel” mesajı içinde…
He, who knows not, and knows he knows not is a child TEACH HIM…
He, who knows, and knows not that he knows is asleep AWAKEN HIM…
He, who knows not, and knows not that he knows not is a fool SHUN HIM…
He, who knows, and knows that he knows is a leader FOLLOW HIM…
Berna Öğretmeni tekrar platformda görmekten mutluluk duyduğumu açıkça
belirtmeliyim. (545 numaralı mesajın son cümlelerini hatırlıyorum da…)
Tıpkı bir önceki mesajında okul deneyimi dersinizde göremediğiniz bazı
ayrıntıları size göstermek istediği gibi, bu kez de sizlerin dil öğretirken
altına girdiğiniz o büyük sorumluluğun nasıl bir sorumluluk olduğunu, bu
konudaki hatalarınızın nasıl bedelleri olabileceğini KENDİ ÖRNEĞİNİ vererek
paylaşmış bizimle.
Yakın bir zaman sonra başka bir kentteki okula uğurlayacağımız Berna
Öğretmene oradaki yaşantılarını da bizlerle paylaşması dileğiyle teşekkür
ediyorum.
Seda’ya yanıt verirken, sizlere sıklıkla söylediğim bir konuda kendimle
çelişmemeye özen gösteriyorum. Sizlere, insan davranışı konusunda sorun
çözerken, bilmediğiniz durumlara ilişkin olarak ASLA RİSK ALMAYIN, kaş
yaparken göz çıkarmayın dediğimi hatırlayın. Her ne kadar eğitim bilimci
geçinsek de bu durum için böylesi bir mesajla aktarıldığı kadar bilgiyle
teşhis koymayı, yorum yapmayı doğru bulmuyorum. Ama hissettiğim bazı şeyler
beni rahatsız ediyor. Örneğin, ilköğretim birinci sınıf öğrencisine soruları
yazılı olan bir matematik sınavı verilmesini (boş kağıt verme söylemlerinden
çıkardığım kadarıyla hem de bizim “yazılı yoklama” formatında olan bir sınav)
doğru bulmuyorum. Eğer
bu doğruysa, çocuğun tepkilerinden çok, sınıf ortamının çocuğun davranışları
üzerindeki etkisine bakmak gerekiyor. Yanlış anlaşılmak istemiyorum ama
annenin tutumunun da ayrıca değerlendirilmesi gerek. Benim oğlum ilköğretim
1’de ve 2’deyken öğretmeni parmaklarına kalemin izi çıkacak kadar ödev
veriyordu ve veli toplantılarında öğretmeni gaza getiren, daha çok ödev ver diyen
velileri gördükçe kahroluyordum… Bugün oğlumun ödev yapma konusundaki
isteksizliğinin nedenini çok iyi biliyorum. Ben kendimce çözmeye çalıştım ama
o ana babalar bugün OKS maratonundaki çocukları tembellikle suçluyorlar
HAKSIZ BİÇİMDE… Sevgili Seda, olabildiğince veri topla, nasıl olsa seninle
randevumuz var, aralarda konuşuruz olmazsa Çocuk Gelişimcilerden yardım
alırız…
Cümlenizin gözlerinden öpüyorum.
Katkı getiren misafirlerimize ve Berna öğretmene de teşekkür ediyorum…
(NOT: Belma ve Fatma’ya… Bende telefonlarınız olmadığı için tiyatro etkinliği
için aramamı beklemeyin. Karar verirseniz siz bana ulaşacaksınız…)
Sevgilerimle…
|
567
|
Tarih: 2006-05-20 21:32:05
Umut M. Salihoğlu ( umutms@hotmail.com) DEMİŞ Kİ:
548 numaralı mesaja istinaden yazılmıştır.
Sevgili Emine Öncelikle Tebrik ederim hemen ardından da acizane yorumu
sunarım "Bu mutlu günümüzü sizlerle paylaşmak istiyoruz. " cümlesi
bana daha uygun geldi, elbette yorum farkı olabilir.
"Bu mutlu günümüzü bizlerle paylaşmanızı isteriz." cümlesindeki
"biz" zamirinin gönderme yaptığı grubun gelin -damat ve onların
aileleri olduğunu düşündüm. Ancak alışageldiğim davetiye üslubu zihnimde
"Merhaba biz X ve Y sizleri aramızda görmekten.." gibi bir bağlam
oluşturdu (yani 2 kişinin söylediği bir sözü çağrıştırdı). Arzu edersen birde
internet taraması yap. "dil araştırmalarında bütünce (corpus)kullanımı
;)" İyi günler diliyorum.
Post Script: Abdullah Hocam BDS ile ilgili çalışma için haberinizi
bekliyorum. Malum Ağustos ayı itibariyle karaşimşeğe kaşık çalan bir nefer
olma durumum söz konusu.
|
568
|
Tarih:
2006-05-20 21:51:19
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Umut Merhaba,
Mesajını okurken utandım. Ben böyleyim işte, her yerde spontane konuşuyor,
dahiyane projeler üretiyorum sonra da başka işlere dalıp icraata geçemiyorum.
Benim gibi adamların sağlam asistanları olacak ki, hem lafları uygulamaya
koyacak hem de "hadi hoca" diye dürtükleyecek...
Umut, öğrenci kardeşlerden şu sorunun yanıtını almamız gerekiyor. AKADEMİK
DANIŞMANLARINIZDAN BAĞIL DEĞERLENDİRME SİSTEMİ KONUSUNDA SİZİ TATMİN EDECEK
DÜZEYDE BİLGİ ALABİLİYOR MUSUNUZ?
(Ön çalışma olsun diye, buraya yolu düşen sevgili arkadaşlar danışman adından
söz etmeden bize cevap verirlerse bahtiyar oluruz)
Akademik Danışmanlık görevi olan Öğretim Elemanlarına da şunu soracağız.
DANIŞMANLIĞINIZDAKİ ÖĞRENCİLERİN SORULARINA YANIT VERECEK DÜZEYDE BDS
HAKKINDA BİLGİYE SAHİP MİSİNİZ?
Gerisi benim işim....
Sevgiyle...
|
569
|
Tarih:
2006-05-20 22:09:36
seda ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sevgili hocam,
Demek istediklerinizi çok iyi anladım.Aslında böyle bir cevap yazmanıza da
şaşırmadım.Sizin cevabınızı okuduktan sonra bu konu hakkında biraz daha yorum
yaptık.Ben bir hafta kadar burdayım.Fırsat bulursam hem Canı biraz daha
izlerim hem de İrem ablamdan okulu hakkında biraz daha bilgi alırım.Döndüğüm
zaman da ayrıntılı olarak konuşuruz.Cevabınız için çok teşekkür
ederim.kendinize iyi bakın.görüşmek üzere,SAYGILARIMLA...
|
570
|
Tarih:
2006-05-21 08:51:48
inci ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Hocam bağıl değerlendirme sistemi hakkında tatmin edici bilgi almayı bir
kenara bırakalım, danışman hocamızın yüzünü bile göremiyoruz, okulun başından
beri iki en fazla üç kere görmüşümdür okul deneyimi dersleri dahil. Ama şimdi
hakkını yemeyelim mutlaka tatmin edici bilgiye sahiptirler...
|
571
|
Tarih: 2006-05-21
14:10:18
sinan ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
hocam (ortama uygun olsun) birisi benim msn adresimi buraya vermiş farklı bir
şekilde tanıtarak LÜTFEN kaldırın efsane1_@hotmail.com
|
572
|
Tarih:
2006-05-21 14:51:52
Abdullah CAN ( E-posta belirtilmemis) DEMİŞ Kİ:
Sinan yazdıklarını anlamadım.
Kaç numaralı mesaj olduğunu söylersen kaldırırız platformdan da, bunu kim ne
amaçla yapsın ki? Anlamakta güçlük çekiyorum...
Lütfen arkadaşlar, hadi isim yazmadan yazmanızı anlayabiliyorum da, başkasının
adına yazmayı kabul
etmem mümkün değil. Lütfen beni böyle şeylerle meşgul etmeyin. Canı oyun
oynamak isteyen varsa, sanal alemde bunun yapılabileceği yerler vardır
mutlaka...
|
573
|
|